CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu önceki akşam bir grup gazeteciyle bir araya geldi, parti içindeki gelişmeler, dövizdeki hareketlilik ve ABD ile ilişkiler konularında soruları yanıtladı. Kılıçdaroğlu, ekonomideki gelişmelerin rahip Brunson’a bağlı olmadığını, durumun çok önceden belli olduğunu öne sürdü.
Bu son döviz iniş çıkışlarında kimlerin ne kadar para kazandığını açıklanmasını istediniz. Ne biliyorsunuz bu konuda?
“Dolar düşükken alıp 7 lira olduğunda bozduranlar, kim bunlar? Hükümetin bunu açıklamasını istiyorum. Bir de çok net gördüğümüz kazananlar var. Dövizle ihale alanlar. Sıradan rakamlar değil. Aynı şekilde otoyol geçişleri, köprü geçişleri ve tünel geçişleri var. Bunlar da iyi para kazandılar. Hazine garantisi verdikleri var. Onlar da kazandılar. Kim kaybetti? O çok açık, işçi, memur, emekli, çiftçi kaybetti. Bu süreç içinde spekülatif gelen, vurgunu vuran ve gidenler kimler? Bunu Erdoğan’ın açıklaması lazım. Açıklayamaz. Çünkü vurgunu vuranların büyük bir kısma zaten kendi yandaşları. Buradan elde edilecek olağanüstü gelirle ciddi sermaye transferlerine hazırlık da yapılmış olabilir. Soru şu, dün aldığı önlemleri niye daha önce almadı.”
‘Olay rahibe bağlı değil’
ABD ile Türkiye arasını açan, rahip meselesini aşan bir şeyden mi söz ediyoruz?
“Elbette, rahip meselesi yaşanacak olan krizi önceledi. Bu olay rahibe bağlı değil, çok daha derin ve köklü. Rahibi verirsen Türkiye kurtulmuş olur, yok öyle bir şey. Krizin geleceğini Erdoğan da çok iyi biliyordu. Seçimleri niye erkene aldı ? Zor durumda kalırım diyerek, erkene alalım, bu işi bitirelim diyerek MHP ile anlaştı. Hükümet papaz krizini öne çıkararak beceriksizliğini, basiretsizliğini örtmek istiyor. Papaz mı dedi size bu kadar borçlanın, Trump mı dedi size...”
‘2 TL’ye mi düşecek?’
Brunson serbest bırakılsın zarar görmeyelim diyenler var. Siz de aynı düşüncede misiniz?
“Ben yargı bağımsızlığının olmadığı sürece Türkiye’nin bu tür sorunları sürekli yaşayacağını düşünüyorum. Olay papaz olayı değil. Merkel istedi tak diye verdiler. Deniz Yücel... Bana kalkacaksınız, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığından söz edeceksiniz. Kargalar bile güler. En son Yunanistan... Ne oldu, niye verildi? Burada bir inatlaşma var. Erdoğan ile Trump arasında bir inatlaşma var. Faturasını da 80 milyon ödüyor. Dış politikada bürokratları öne çıkarmak diplomasi dilini öne çıkarmak geriyor. Bırakılırsa ne olur? Dolar 2 lirayı mı düşecek. Yo hayır. Bir yıl içinde finansman ihtiyacı 240 milyar dolar. Papaz serbest bırakılsa da bırakılmasa da bulacaksınız. Tıkanmışlığı aşmanın yolu, bunu milli bir dava haline dönüştürmektir. Trump da bu fırsatı verdi. Ülke yönetilmiyor. Türkiye savruluyor. Tam bir kaos yaşanıyor. Her şey bir kişiye teslim edildi. Bir ipte iki cambaz oynuyor. Karşılıklı restleşiyorlar. Rakibini tutup ölçmen lazım, aynı kiloda olman lazım. Şunu yapacağım. Bunu yapacağım o zaman niye Amerika ya heyet gönderdin ki, ara buluculuk için. Gönderme.. Türk lirası değerli e o zaman dolarları sıfırla.”
‘İnce’nin beklentisi ne onu bilmiyorum’
Bu yerel seçimlere giderken Muharrem İnce ile bir diyaloğunuz bir birlikteliğiniz olacak mı?
Olur yani ona engel hiçbir şey yok. Muharrem bey başka partiden değil, sonuçta CHP’li. Önümüzdeki süreç içinde parti meclisinden hemen sonra yerel yönetimler strateji belgesi hazırlamak için özel bir çalışma yapılacak belediye başkanlarımız ile birlikte. Muharrem bey de doğal olarak, partili olarak partinin kazanması için çalışacaktır.
Peki sayın İnce ile ilgili sizin için bundan sonraki en iyi formül nedir. Bir büyük ilin belediye başkanlığı adaylığı mı?
Muharrem bey ile ilgili kararı, geleceğine yönelik kararı benim tek başıma almam doğru değil. Bu konuda Muharrem beyin beklentisi ne onu bilmiyorum. Önce o beklentiyi benim dinlemem lazım. Şu aşamada ‘Şunu yapacağız, bunu yapacağız’ dersek bir başkasının iradesine ipotek koymuş oluruz.
İstanbul için adaylık söz konusu olsa, bunu istese siz buna sıcak bakar mısınız?
Baştan şunu söyleyeyim; İstanbul’u kesin alacağız. İstanbul’u arkasında bir başarı hikayesi olan biriyle almamız mümkün. Bu çerçevede, İstanbul örgütü ile beraber yapacağımız kamuoyu yoklamaları, diğer çalışmalar, örgütün bu konudaki eğilimi ve bütün bunları, bir aday belirleyeceğiz ve o çerçevede İstanbul’u alacağız. Muharrem bey İstanbul’u ister mi istemez mi bilmiyorum. Öyle bir düşüncem yok ama burada İstanbul’u almak için arkasında bir başarı öyküsü olan birisiyle yola çıkılması gerektiği kanısındayım.
‘İmza tartışması bitti’
Partide imza tartışması bitti mi?Artık CHP yerel seçime mi bakacak?
Genel merkeze ne geldiyse o konuda gayet net açıklamalar yapıldı. Kurultay toplamak isteyen arkadaşlar farklı rakamlar ifade ettiler, ama sonunda genel merkeze gelen rakamları biz medyanın da denetimine açtık, parti meclisi üyelerinin de, milletvekillerine de, arzu eden partilere de gelip bakabilirler dedik. Yani bizim açıkladığımız rakamlar bunlardır diye. Dolayısıyla bence o tartışma orada bitti.
Tabii ki yerel seçimlere hazırlanıyoruz. Bu ilk parti meclisi toplantısında seçim sonuçlarını değerlendireceğiz. Teknik değerlendirmeyi bir hocamız yapacak. Partinin dışından birisi. Türkiye’yi il, ilçe ve mahalle bağlamında bütün sandıklar itibariyle sonuçlara bakıp değerlendirmiş kendisi, hocamız. Daha sonra parti meclisinde bir siyasal değerlendirme de olacak. Siyasal analize de Fethi hoca bakacak ve o değerlendirecek siyasal analizi.
Şimdi de tüzük kurultayı için bir imza toplama sürecine gidilebileceği söyleniyor.
Yani sonuçta tüzük kurultayı için imza toplanırsa tüzük kurultayı yapılır, bana göre çok da büyütülecek bir şey değil. Ama sağduyusu olan delegenin şuna dikkat etmesi lazım. Türkiye’nin bu kadar yoğun gündemi var ve bir
yerel seçim hazırlanıyorken partinin tüzük bağlamında bir iç tartışmayı yaşamasını doğru bulmam. Doğru değil, böyle bir imza eylemi başlatılmasını doğru bulmam.
Genel bir eleştiri var; CHP kendi iç gündemine odaklanmış durumda, memleket meselelerine vakit bulamıyorlar, birbirleriyle mücadele etmekten...’
Bu eleştirinin bana göre haklı payı var. Keşke şöyle olsaydı, bu söylediğim analiz ortaya konulduktan sonra bir veriye dayalı süreç içinde bir eylem gerçekleşseydi bana göre daha mantıklı olurdu.
‘Hakkını yemeleyim...’
Cumhurbaşkanlığı adayı için de böyle demiştiniz. Bir hikayesi olmalı demiştiniz...
Demiştim doğru, yalnız Muharrem Bey’in hakkını yemeyelim. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde izlediği performans takdire değer.
Bir başarı hikayesi sayılabilir mi?
Sayılabilir tabii yani, sayılmaz demek doğru değil. O kadar emeğe haksızlık olur. Dolayısıyla elinden geleni yaptı. Dolayısıyla gösterdiği çabayı başarısız görmek ona haksızlık olur.
Siz ama hemen seçimin akabinde bir başarı olmadığını ifade etmiştiniz?
Genel olarak, bu söylediğim başarı kişisel bağlamda ifade ettiğim bir başarı. Ama genel olarak tabii başarının ölçüsü nedir. Başarının ölçüsü siz kazanırsınız gelirsiniz bir yere ve başarılı olursunuz yani. Eğer kazanamıyorsanız başarılı oldum diye ortaya çıkmanın bir mantığı yok.
Erken seçime destek yok
Kılıçdaroğlu, yerel seçimin erkene alınıp alınmayacağı sorusu üzerine, “Ben yerel seçimlerin erkene alınacağını düşünmüyorum. Biz yerel seçimlerin zamanında yapılmasını arzu ediyoruz.
Parlementodan da geçeceğini düşünmüyorum çünkü AK Parti ve MHP nin oyları yeterli değil. Eğer yeterli olsaydı çok daha önceden yerel seçimleri yaparlardı. Biz destek vermeyiz” dedi.
İttifak zor
Kılıçdaroğlu, yerel seçimde ittifak kurulup kurulmayacağıyla ilgili ise, “Yerel seçimlerin kendine özgü dinamiği var. Ben yerel
seçimler nedeniyle genel merkezler düzeyinde bir araya gelip ittifakın zor olduğunu düşünüyorum” dedi.
CHP’nin önceki seçimlerde Mansur Yavaş’ı Ankara’dan aday gösterdiğinin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, “Ankara için de birden fazla aday var, onlar için de kamuoyu yoklamaları yapılacak, örgüte sorulacak, hangisiyle alacaksak o olacak. Ankara’yı da alacağız. İstanbul, Ankara, Balıkesir, Uşak, Antalya, Adana, Mersin buraları alacağız, buralarda çok iddialıyız” dedi.
Bazı adaylar belirlendi bile!
CHP lideri Kılıçdaroğlu, yerel seçimde aday belirleme süreciyle ilgili şu bilgileri verdi: Bugünden belediye başkanı adayı belirlediğimiz bazı yerler var. Bunları belirleyen örgütler, örgütlere diyoruz ki. Kazanma potansiyeli olan, halkta karşılığı olan kişilerle konuşun il, ilçe olabilir ve belediye başkanı adaylarını belirleyin, biz de bunlar üzerinde bir genel merkez olarak çalışma yapalım. Eğer bunlar gerçekten de sizin söylediğiniz gibi kazanma potansiyeli olan arkadaşlarımızsa bunlara şimdiden diyelim ki git çalış. Bu şekliyle çalışan hatta seçim bürosu bile tutan arkadaşlarımız var çalışıyorlar. İki, birden fazla adayın olduğu yerler var. O zaman örgüte söylüyoruz, anket yapacağız, eğilim yoklaması gerekirse yaparız. Parti içinden de olur parti dışından da olur. Bazı yerlerde ön seçimle aday belirlenecek. Yani bütün üyelerin katılımıyla sandığı koyacağız.