Numan Kurtulmuş'tan çok sert açıklama
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Ne kadar Türkiye, İslam düşmanı varsa, itlerini, köpeklerini, gazetelerini kullanıyorlar. Hepsi birden 'hayır'a destek veriyor." dedi.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "hayır" cephesine son dönemde dışarıdan destek verildiğini belirterek, "Terör örgütlerinin 'hayır" kampanyasına verdikleri bu açık destek hiç merak etmesinler milletimiz tarafından iyi görülüyor. Ne kadar Türkiye, İslam, yabancı düşmanı varsa, hepsi beraber ayağa kalkmış, itlerini, köpeklerini, gazetelerini kullanıyorlar. Hepsi birden 'hayır'a destek veriyor." dedi.
AK Parti Beşiktaş İlçe Başkanlığı tarafından Gayrettepe Point Otel'de düzenlenen halk oylaması buluşmasına katılan Kurtulmuş, "evet" oylarının her geçen gün artmaya devam ettiğini söyledi.
Hiçbir anayasa değişikliğinin, millette bir talep, karşılığı yoksa gündeme gelmeyeceğini dile getiren Kurtulmuş, çünkü anayasa değişiklikleri için en azından birden fazla partinin ittifakı ve toplumun geniş kesimlerinin onay vermesi gerektiğini anlattı.
Kurtulmuş, onun için Türkiye’de anayasa değişikliği ile ilgili toplumsal talebin her zaman olduğunu, daha önce de birden fazla liderin başkanlık sisteminden bahsettiğini anımsattı.
Türkiye’de anayasa değişikliği dendiği zaman birilerinin aklına, "Anayasayı değiştirmek için kurucu irade lazım." sözünün geldiğini belirten Kurtulmuş, “Kurucu irade kim? Darbeyi kim yaptıysa odur. Darbeleri yapanlar anayasayı bir şekilde halka kabul ettirirler ve bunlar kurucu irade kabul edilir. Ama ne zaman sivil irade doğrudan doğruya anayasa yapmaya kalkarsa, bu memlekette hep bu çevreler tarafından, 'Bu kurucu irade değil' diye eleştirilir.” diye konuştu.
Kurtulmuş, 2010’da da şu anda "hayır" diyenlerin aynı bahaneyle buna karşı çıktığını söyledi.
"Topu tüfeği kim kullanıyorsa, millet adına iradeyi de onun kullanması gerektiğine inandılar." diyen Kurtulmuş, Türkiye’de bugüne kadar yüzde yüz sivil iradeyle yapılmış bir anayasa gerçekleştirilemediğini vurguladı.
"Rejim değişikliği sözü doğru değil"
Kurtulmuş, anayasa değişikliği gündeme geldiği zaman bazılarının yaygara koparttığını belirterek, şöyle devam etti:
"Efendim, 'Rejimi değiştiriyorlar'. Aynı şey. 'Sivil irade bunu yapamaz, bunun için kurucu irade lazım sözü.' ile 'Rejim değiştiriliyor.' sözü aynı laftır. Aynı çevrelerin sözüdür. Halbuki bu 18 madde içinde rejiminin değiştirilmesini söyleyen, çağrıştıran tek kelime yoktur. Rejim değiştirmek, egemenliğin kaynağını değiştirme meselesidir. Her rejimin sistemin bir numaralı sorusu, egemenliği kim kullanacak? Devlet egemen de devlet dediğiniz bir mekanizma. Bu mekanizmanın işlemesi için meşruiyetin kaynağı ne olacak? Türkiye’de meşruiyetin kaynağı kayıtsız şartsız millet iradesidir, halkın oyudur, halkın oyuyla iş başına gelmiş iktidarlardır. Eğer bu anayasa paketinde monarşiyi, oligarşiyi, saltanatı, halkın iradesi dışında bir iradeyi meşruiyet kaynağı olarak gündeme getirilseydi, evet rejim değişiyor demek hakkı olurdu. Böyle bir şey yok. Tamamen kuru iftira, kendi kalelerini kaybetme korkusuyla gündeme getirilmiş bir sözdür. Çok şükür geride kaldı. Millet biliyor ki rejim falan değişmiyor. Türkiye’de millet sahip oldukça rejim güçlü şekilde ayaktadır, ayakta olmaya devam edecektir.”
Şu anki sistemin vesayetçi olmasından dolayı çok sayıda darbe ve darbe teşebbüsü yaşandığını anlatan Kurtulmuş, anayasa değişikliği paketinin kabul edilmesi durumunda Türkiye'de bu tehdidin artık sonsuza kadar kapanacağını söyledi.
Kurtulmuş, Türkiye'de hükümetlerin kurulamadığı, kurulanların kısa süreli olduğu ve kurulma aşamasında vesayet odaklarının devrede olduğu zamanlar yaşandığını ve yeni sistemin bunu da engelleyeceğini dile getirdi.
Vesayetçi sistemin geride kalacağını dile getiren Kurtulmuş, "İki sandık geliyor önümüze. Birinde cumhurbaşkanı 5 yıl için seçilecek. Millet beğenmezse 5 yıl sonra hesabını soracak. Eğer bu arada yanlış yaparsa, bunlarla ilgili parlamentoda yeterli çoğunluk seçilirse hesap verecek. Şu anda vermiyor. Şu andaki Cumhurbaşkanının hiçbir sorumluluğu yok. Çok yetkisi var ama sorumluluğu yok. Öyle aklına estiği zaman da erken seçim falan olamayacak. 5 yıldan 5 yıla." ifadelerini kullandı.
Türkiye'de cumhurbaşkanları ve başbakanlar arasında çekişmeler ve çift başlılık yaşandığını hatırlatan Kurtulmuş, yeni sistemin bunu da engellediğini aktardı.
"Türkiye 7 Haziran'da aylarını kaybetti"
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, yeni sistemle yönetimi tek bir elde topladıklarını ifade ederek, şunları aktardı:
"Tek adamlık olacağını iddia ediyorlar. Şu andaki cumhurbaşkanlığı yetkileri tek adamlığı tanımlıyor. Bu anayasayı siviller, siyaset yapmadı. Darbeciler yaptı. Şimdi Başbakanla Cumhurbaşkanının yetkilerini, tek adamlığa son vermek için birleştiriyoruz. Tek adamlığa son veriyoruz. Yönetimde çift başlılığı ortadan kaldırıyoruz. Yönetimi doğrudan millet belirleyecek. Seçim akşamı parlamento belli olacak, kimin Cumhurbaşkanı olduğu belli olacak. Koalisyon, pazarlık, çekişme tartışma olmadan Türkiye yoluna devam edecek. Bunun zorluklarının son örneğini 7 Haziran'da yaşadık. Ortak bir hükümet kurulamadı ancak Türkiye aylarını kaybetti."
Siyasi ve ekonomik istikrarsızlığı önlemek için de yeni sistemi getirmek istediklerini anlatan Kurtulmuş, yeni sistemin tüm istikrarsızlıkları önleyeceğini belirtti.
Numan Kurtulmuş, bundan sonra koalisyon ihtimali olmadığı için hep tek parti dönemi olacağını, yani yönetimin tek elde toplanacağını anımsatarak, şöyle devam etti:
"CHP’liler, 'Nasılsa senelerdir iktidar olmadık. Bundan sonra da bu millet bize iktidar vermez.' diye düşünüyorlar ve bundan dolayı, 'Böyle olursa tek adamlık olur.’ diyorlar. Arkadaş, çalışın, çabalayın, doğru dürüst liderler, siyasi programlar çıkarın. Bu millet kimin kendisine hizmet edeceğini, hizmektar olacağını bilir. Ona oy verir. Seçer getirip oraya koyar. CHP'nin zihniyetindeki, 'Nasılsa bu millet bizi seçmez.' Hep şunu düşündüler, 'Bu millete çok güven olmaz. Serbest bırakırsan davulcuya zurnacıya kaçar. Kime oy vereceği belli olmaz.' Hep böyle düşünürler. Şimdi de öyle düşünüyorlar. Cumhurbaşkanı bir sabah kalkacak meclisi feshedecek. Yok böyle bir şey. Külliyen yalan. Metnin içinde fesihle ilgili bir madde yok.
'Nasılsa bizden birisi Cumhurbaşkanı olmayacak. Eski dönemler geride kaldı. Hep AK Parti ve bunların adamlarına benzer birileri Cumhurbaşkanı olacak. Bunlar da bir sabah kalkar, kafaları bozulur, 'Hadi bakalım seçimleri yeniliyoruz.' Bekara karı boşamak kolaydır. Hiçbir sorumlu devlet adamı seçimlerin yenilenmesini istemez. Ancak bıçak kemiğe dayanır mı, dayanır. Çok dayandı bu memlekette. Parlamento kitlendi. Cumhurbaşkanları seçilemedi. Siyasi kördüğüm oluştu. Bu kördüğüm bundan sonra da teorik olarak olabilir. Kim çözsün? Millet çözsün. Şimdiki sistemde kim çözüyor? Tankı, topu elinde olanlar. Darbecileri kışkırtıp, sokaklara salanlar onlar çözüyorlardı. Örnekleri daha önce çok var. Kördüğümleri darbeciler çözdüler. Daha doğrusu onlar kullanıldılar. Şimdi öyle bir şey yok. Sistem kilitlendi mi Cumhurbaşkanı ve parlamento seçimleri yenileyelim diyecek. Cumhurbaşkanı parlamentoyu yenilemek isterse kendi Cumhurbaşkanlığı da düşecek. Kendisi de seçime gidecek. İkinci dönemiyse giremiyor. Daha siyaset yapamaz. Eğer parlamento da bu kararı alırsa, milletvekilleri kendi bilir. Kimin gideceği belli olur ama kimin geleceği belli olmaz. Dolayısıyla bu madde darbesavar bir maddedir. Türkiye’de darbeler olmasın diye ortaya konmuş bir değişiklik paketidir.”
"Avrupa 'hayır' cephesine destek veriyor"
"Hayır diyen herkes bu cephenin bir parçasıdır." demediklerini ancak "hayır" cephesinin son zamanlarda dışarıdan takviye edildiğini, destek gördüğünü vurgulayan Kurtulmuş, önce "Türk siyasetçiler buraya gelmesin." demeçlerinin verildiğini, arkasından Bakanların Avrupa'ya gidip, halkla buluşmasının engellendiğini hatırlattı.
Kurtulmuş, Avrupa'da bazı gazetelerin de "hayır" oyu verilmesi yönünde manşetleri olduğunu anımsatarak, şunları ifade etti:
“Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. İsviçre'de cumhurbaşkanlığı sistemi getirmiyoruz ki. Türk halkının oylayacağı bir anayasa teklifini gündeme getiriyoruz. Kararı millet verir. Milletimiz ne derse başımız gözümüz üstünedir. Bir kelime üzerine laf söylemeyiz. Ama sana ne oluyor elin İsviçrelisi de burnunu işimize sokuyorsun. Bild gazetesi de aynısını yaptı. ‘Erdoğan ve arkadaşlarını Avrupa'da görmek istemiyoruz.’ diyor. Sana ne? Avrupa'da referandum kampanyasına 'evet' diyecekleri engelleyeceksin ama dün ki resimleri gördünüz. Siz bizim çocuklarımızın üzerine o köpekleri sürerken, Almanya’da PKK'nın 'hayır' kampanyasıyla ilgili yürüyüşünü, etrafını polis kordonuyla garanti altına alarak, PKK'ya 'olur' diyeceksiniz. Nerede dostluk, müttefiklik? Müzakereler yapmıyor muyduk sizlerle? NATO kapsamında yıllardır birlikte değil miyiz? Hem de Almanya'nın, AB'nin terör örgütü kabul ettiği PKK'ya 'hayır' kampanyası için yer açıyorsunuz. Bunu bu millet kabul etmez.
Maalesef cuma günü İsviçre’nin başkentinde yine PKK’nın yaptığı mitingin adı, 'Cumhurbaşkanlığı sistemine hayır' mitingi. Koskoca bir pankart. Onda bir Erdoğan resmi ve yanında da onun şakağına doğru hiza alınmış bir silah resmi. 'Erdoğan'ı öldürün.' Bu pervasızlık, cüretkarlık, terör örgütlerinin 'hayır' kampanyasına verdikleri bu açık destek hiç merak etmesinler, milletimiz tarafından iyi görülüyor. Ne kadar Türkiye, İslam, yabancı düşmanı varsa, hepsi beraber ayağa kalkmış, itlerini, köpeklerini, gazetelerini kullanıyorlar. Hepsi birden 'hayır'a destek veriyor. PKK'nın iki önemli adamı diyor ki 'Eğer evet çıkarsa PKK'nın sonu gelir.' Kendi adamlarına talimat veriyor. ‘Kürt halkının üzerinde baskı kurun 'hayır' vermesini sağlayın.’ Hiç merak etmeyin. Bu memleketteki Kürt ve Türk kardeşlerimiz de büyük oranda 'evet' oyu verecek ve bu değişikliğe onay verecek."