Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Merkez Disiplin Kurulu (MDK) üyeleri ve milletvekillerinin katılımıyla Kızılcahamam'da düzenlenen toplantının açılışında konuştu.
31 Mart yerel seçimlerinin üzerinden yaklaşık 2 hafta geçtiğini ancakseçim sonuçları üzerindeki tartışmaların hız kesmediğini, bilakis günbegün artış gösterdiğini belirten Bahçeli, bu durumun her türlü izahtan vareste olduğunu söyledi. Demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla çalıştığını, milli iradenin sandıkta tezahür ettiğini, milletin takdir ve tercihinin belli olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Ancak 31 Mart seçimlerine gölge düşürmek isteyenler elbette boş durmamışlardır. Milli iradenin ipotek altına alınmasına alenen tevessül ve teşebbüs edilmiştir. Seçimin meşruiyetini sorgulatmak maksadıyla organize usulsüzlüklerin faili ve figüranı olanlar, 31 Mart'ı sabote etmek, hile ve desiselerle seçmen iradesini sekteye uğratmak için yoğun çaba ve faaliyet içinde yer almışlardır." diye konuştu.
Bahçeli, vatandaşların hür iradeleriyle kullandığı her oyun değerli, sandığın da demokrasinin onuru ve milli iradenin namusu olduğuna işaret ederek, bu onuru kirletmeye, bu namusu karalamaya hiç kimsenin haddinin ve hakkının bulunmadığını vurguladı. "Demokrasi kültürümüzün yozlaştırılmasına suskun kalmamız, delilli, ispatlı sandık yolsuzluklarına göz yummamız kesinlikle düşünülemeyecektir. " ifadesini kullanan Bahçeli, bu konunun her türlü siyasi anlayış ve angajmanlardan tamamıyla ayrı ele alınması gerektiğini dile getirdi.
Bahçeli, "Demokratik süreçleri şaibelerle boğmak, sahadaki emeği, milletimizin erdemli seçimini sandık başında tahrip ve tahrif etmek, altından kalkılamayacak sonuç ve sorunlara zincirleme şekilde yol açabilecektir." değerlendirmesinde bulundu.
"Ulaşılan siyasal netice kapsamlı olarak ele alınacak"
Toplantıda yerel seçimlerin yanı sıra bundan sonraki siyasi gelişmeler ve muhtemel gündemlerle ilgili değerlendirmelerin de yapılacağını ifade eden Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: "31 Mart'ta Milliyetçi Hareket Partisinin ve Cumhur İttifakı'nın ulaştığı siyasal netice kapsamlı olarak ele alınacaktır. Ne söyledik, neyi hedefledik, nereye ulaştık? Cevabını arayacağımız soruların ilk etabı bunlardan ibarettir.
İkinci olarak, Türkiye nasıl bir ortamda seçime gitmiş, hangi tehditlerle muhatap kalmış, milli iradenin üzerinde baskı kurmak için hangi mekanizmalar kurulmuş, hangi mihraklar sinsi kurgu yapmıştır? Cevaplarını kuyumcu titizliğiyle araştıracağımız soruların bir diğer ayağı da bu şekilde vasat bulacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi, 31 Mart seçimlerine büyük anlamlar yüklemiş, milli bekamız üzerinde derin yankıları olacağını ifade etmiştir. Bunda da ne kadar haklı olduğumuz, ne kadar isabetli öngörüde bulunduğumuz şimdiden ortaya çıkmıştır. Şunu bir defa gönül huzuruyla ve tam bir inanmışlıkla söylemek isterim ki 31 Mart Mahalli İdareler Seçimlerinin kazananı açık ara farkla Cumhur İttifakı'dır."
Bahçeli, MHP ile AK Parti'nin samimi, sağduyulu ve şuurlu bir ittifakla Türk milletinin özlemlerini seslendirdiklerini, bunun aksini iddia etmenin beyhude bir gayret olduğunu dile getirdi.Devlet Bahçeli, "Cumhur İttifakı'nın çağrısı, hamdolsun milletimiz tarafından hem duyulmuş hem de kabul görmüştür. Kaldı ki bu durum Türkiye için muazzam bir kazanımdır. 31 Mart'tan alınan sonuçlar, seçimsiz geçecek 4,5 yıllık zaman diliminde, Cumhuriyet'in yüzüncü yıl dönümüyle ilgili yapılacak müstesna hazırlıklara güçlü bir destek; büyüyen, gelişen, vesayeti dışlayan, kalıpları kıran Türkiye'ye demokratik bir katkıdır." dedi.
"MHP safraları attı, kamburlardan kurtuldu"
MHP'nin, 31 Mart seçimlerinde büyük bir başarıya imza attığını söyleyen Bahçeli, şöyle devam etti:
"Yenilgimizi gözleyenler bir kez daha ters köşeye yattılar. Kaybedeceğimizi düşleyenler yeniden hayal kırıklığına uğradılar. Milliyetçi Hareket Partisi safraları attı, kamburlardan kurtuldu, çok şükür istikrarlı, irfanlı, iddialı ve inançlı yükselişine devam etti. 31 Mart'ta, Türk milleti bekasına sonuna kadar sahip çıktı. 31 Mart'ta, Türkiye'nin önü açıldı, geleceği aydınlandı. Aziz milletimiz, Cumhur İttifakı'nı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni teyit etmekle kalmadı; istikbalin mimarı, istiklalin mihveri olarak tescilledi."
Bahçeli, bu durumu hazmedemeyenlerin ne yaptığının ve ne söylediğinin meseleleri olmadığını vurgulayarak, herkesin kendine yakışanı, meşrebine uygun olanı yapacağını kaydetti. MHP Genel Başkanı Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:"Bizim fitnekoliklerle meşgul olacak vaktimiz yoktur. Siyasi düzenbazlarla, siyaset cambazlarıyla oyalanmaya, onların seviyelerine düşmeye halimiz ve hakkımız olamayacaktır. Önümüze bakacağız, işimize bakacağız, millete hizmet yolundan ayrılmayacağız. Dik duracağız, sağlam duracağız, adam gibi duracağız, bu suretle sarsılmayacağız, muhkem ve muteber istikametimizden asla sapmayacağız.
Çok cepheden saldırı altında olabiliriz, hiç fark etmez. Çok aktörlü pis bir senaryonun hedefinde yer alabiliriz, ne gam ne tasa, bize sökmez, bize işlemez. Bir olursak, birlikte hareket edersek, her mihneti aşar, her melaneti yarar, her musibeti yeneriz."
"Cumhur İttifakı'nın akıbeti Türkiye'nin kader çizgisiyle kesişmiştir"
Bahçeli, kutlu davalarından, Türkiye'nin tarihsel ve egemenlik haklarını müdafaadan, milli bekayı savunmaktan, hakkı ve hakikati batılın yüzüne haykırmaktan, hıyanetle mücadeleden vazgeçmeyeceklerine dikkati çekerek, MHP'nin tarihin doğru yerinde ve siyasetin doğru yönünde olduğunu söyledi.
Devlet Bahçeli, "Milliyetçi Hareket Partisi, Türk milletinin müşfik yüzü, tertemiz özü, kudretli sözüdür. Unutulmasın ki Cumhur İttifakı'nın akıbeti Türkiye'nin kader çizgisiyle kesişmiştir. Zillet ve hezimetle yolu birleşenler Türkiye'nin karşısında mevzilenen şer ve şekavet cephesidir. Onların yolu karanlıktır, köhnedir, kötürümdür, direkt uçuruma açılmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
Yerel seçimleri değerlendiren Bahçeli, seçimlerin birkaç müessif olay dışında genel anlamda huzurlu ve sakin geçtiğini söyledi. Seçime katılım oranının yüzde 85’i bulduğunu vurgulayan Bahçeli, "Demokrasimiz bir kez daha rüştünü ispatlamıştır. Türkiye'yi kötüleme yarışına giren mihraklar, demokrasimizi yargılamaya heves eden karanlık çevreler, geleceğimizi kundaklamaya kalkışan dış güçler kaybetmiştir." dedi. "Zillet İttifakı ne yaptıysa 31 Mart’tan sonuç alamamıştır." diyen Bahçeli, aldatma ve kandırma siyasetinin itibar görmediğini belirtti.
Türk demokrasisinin her türlü engellemeye, karşı duruşlara, karamsar yaklaşımlara, iftiralara, yalanlara rağmen köklü ve dinamik niteliğini kanıtladığını, gelişmeye açık vasfını da koruduğunu aktaran Bahçeli, şöyle devam etti: "Yeni hükümet sisteminin istikrar içinde devamlılığı için 31 Mart seçimleri tarihi önemdeydi. Bu kapsamda 31 Mart seçimleri, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin adı konulmamış, ilanı yapılmamış güvenoyuna dönüşmüştü. Çünkü CHP- İP- HDP’nin başını çektiği zillet ittifakı yeni hükümet sistemine mesafeli tavırlarını muhafaza edip her fırsatta eskiye dönmekten bahsediyorlardı. Cumhur İttifakı’nın, 24 Haziran Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimlerinde aldığı demokratik desteğin gerisine düşmesi de asıl ve esas hedefleri arasındaydı.
Nitekim X Y=Z formülüyle siyasi denklemini kurduğumuz 31 Mart seçimlerinde Z, yani MHP ile AK Parti’nin toplam oyu, 24 Haziran’ın gerisine düşmemiş, tam tersine üstünde kalmıştır. Kısaca Z, zafer olarak tecelli etmiştir." CHP, İYİ Parti, HDP, Saadet Partisi ve diğer yedeklerinin zoraki ittifakının milli iradeden geçer not alamadığını belirten Bahçeli, gerçekleri çarpıtmanın nafile olduğunu dile getirdi.
Sonuç asla değişmeyecektir
İster il genel meclis seçiminden çıkan tabloya isterse belediye meclis seçimindeki tabloya bakılsın bu sonucun asla değişmeyeceğini vurgulayan Devlet Bahçeli, "MHP ile AK Parti'nin Cumhur İttifakı şemsiyesi altında yaptığı hesapsız ve çıkarsız birliktelik hukuku millet nezdinde tam olarak destek bulmuş, takdir edilmiş, üstelik taraflara ihmali halinde ağır siyasi bedellere yol açacak sorumluluklar yüklemiştir." dedi.Türk milletinin Cumhur İttifakı'na güven duyduğunu açık seçik gösterdiğini aktaran Bahçeli, 31 Mart seçimlerinde kazananın Cumhur İttifakı ve Türk milleti olduğunu söyledi.
235 belediye başkanlığı kazandık
MHP'nin 31 Mart seçimlerinde 1 büyükşehir, 10 il, 58 metropol ilçe, 78 ilçe, 89 belde olmak üzere toplam 235 belediye başkanlığı kazandığını bildiren Bahçeli, "Bin 389 belediyenin 987'si Cumhur İttifakı’nın siyasi sorumluluğuna teslim edilmiştir. Belediye başkanlıklarının yüzde 72'si Cumhur İttifak’ını oluşturan partilerin yönetimine geçmiştir." değerlendirmesini yaptı. "Geldiğimiz bu aşamada karşımızdaki tablo başarı sayılmayacak mıdır?" diye soran Bahçeli, partilerinin 2014 seçimlerine göre büyük bir sıçrama yaptığını bildirdi.
MHP'nin, Orta Anadolu ve Karadeniz başta olmak üzere hemen hemen tüm seçim çevrelerinde hem Cumhur İttifakı içinde hem de tek başına siyasi varlığını güçlü şekilde göstererek yükselişini sürdürdüğünü aktaran Bahçeli, "Oransal olarak belediye başkanlığı sayısını en çok arttıran parti MHP olmuştur." diye konuştu. MHP ile AK Parti'nin seçimden başarıyla çıktığını tekrarlayan Bahçeli, "Gönül isterdi ki daha fazla belediye başkalığı kazanalım. Bu itibarla, eksiğimiz varsa tamamlayacağız. Bütün sonuçları sandık sandık inceleyeceğiz. Daha iyisini, daha fazlasını zaman ve süreç içerisinde el birliğiyle, güç birliğiyle, tam bir inanmışlıkla mutlaka sağlamış olacağız. Bize bağlanan güveni boşa çıkarmayacağız." açıklamasında bulundu.
3 bin 658 belediye meclis üyesi
31 Mart seçimlerinde 3 bin 658 belediye meclis üyesinin MHP'den seçildiğini bildiren Devlet Bahçeli, bu sayının toplam belediye meclis üyelerinin yüzde 17,63’üne tekabül ettiğini söyledi.
31 Mart seçimleri değerlendirilirken MHP'nin oy oranının belediye meclis sonuçları baz alınarak yorumlandığını, kasıtlı ve yanlı şekilde devamlı yüzde 7,4 düzeyinde gösterildiğini aktaran Bahçeli, bu iddianın gerçek dışı olduğunu söyledi. Bahçeli, "27 büyükşehir, 17 il, 431 metropol ilçe, 36 ilçe, 33 beldede aday göstermeden Cumhur İttifakı’yla seçimlere katıldığımız açıktır. Partimizin doğrudan oy almadığı pek çok seçim çevresi varken, oy oranımızı yüzde 7,4 göstermek haksızlıktır, adaletsizliktir. 31 Mart’ta partilerin oy dağılımı en sağlıklı şekilde il genel meclis seçimlerinde görülebilecek, en azından herkese ve hepimize hakkaniyetli bir fikir verecektir. Bu çerçevede Milliyetçi Hareket Partisi’nin aldığı oy oranı yüzde 18,81’dir. Ayrıca seçilen il genel meclis üye sayımız da 188’dir." dedi.
AK Parti'nin il genel meclisi seçiminde aldığı oy oranını ise yüzde 41,61 olarak açıklayan Bahçeli, Cumhur İttifakı’nı oluşturan partilerin toplam oy oranının yüzde 60,42 seviyesinde olduğunu belirtti. Belediye meclis üyeleriyle il genel meclis üyelerinin sayısal ve oransal üstünlüğünün mutlak anlamda Cumhur İttifakı'nda olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Zillet ittifakının kanatları kırıktır." ifadesini kullandı.
Cumhur İttifakı’nın belediye başkanlıklarını alamadığı büyükşehir ve illerde belediye meclis üyeleri boyutuyla denetim ve kontrol görevinin de "cumhur"un bizzat kendisine emanet edildiğini belirten Bahçeli, "Zillet ittifakının ana aktörü CHP'nin özellikle 11 büyükşehirde sonuç aldığı görülmektedir. Bu aslında nevi şahsına münhasır Pirus zaferidir. Kazanırken kayıp böyle bir şeydir. CHP’nin yönetimini üstlendiği büyükşehir belediyelerinde meclis üyeliklerinin ağırlığı Cumhur İttifakı’ndan yanadır. Davul onların boynunda olsa da tokmağın kimde olduğu aşikardır." diye konuştu.
HDP bütün imkanlarıyla CHP’ye çalışmıştır
HDP'nin seçimlerde bütün imkanlarıyla CHP’ye çalıştığını bildiren Bahçeli, şöyle devam etti:
"İP'in karanlık misyonu bütün yönleriyle deşifre olmuştur. CHP'nin kuklasına dönenler, siyasi hülleyle ahlaki hezimet yaşayanlar, MHP’ye engel olmak, önüne geçmek amacıyla kumandayla hareket edenler iki cihanda da yatacak yerleri olmayan kötülerdir. Bunlar PKK’nın emellerine hizmet etmişlerdir. Bunlar Türkiye düşmanlarının gölgesine sığınmışlar, kılıcını sallamışlardır. Başkasına kazandırayım derken kendi kalelerine gol üstüne gol atmışlardır.
Varlıklarını sadece iş birlikçiliğe, ilkesizliğe, CHP’nin kule nöbetçiliğine adayanlar 31 Mart’ta siyaseten iflas bayrağını çekmişler, çürümenin son safhasına eriye eriye geçmişlerdir. İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de, Adana'da, Mersin'de, Antalya'da, Bursa'da zillet ittifakına HDP-PKK kan nakli yapmış, CHP’ye oy desteği sağlamıştır."
FETÖ’cülerin de her yerde açık açık, göstere göstere, adeta meydan okuyarak "zillet ittifakı"na çalıştıklarını bildiren Bahçeli, üç büyükşehirde çok tehlikeli bir oyun oynandığını, diğer büyükşehirlerde de durumun bundan farklı olmadığını söyledi. Büyükşehir ilçe belediyelerinde sayısal ve siyasal üstünlüğün Cumhur İttifakı'ndayken, büyükşehir belediye yönetimlerinin CHP'ye geçtiğini belirten Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Mesela Ankara'da Cumhur İttifakı 25 ilçenin 22'sinde belediye yönetimini kazanmış, üç ilçenin yönetimi de CHP'de kalmıştır. Buna rağmen büyükşehir belediye başkanlığına hakkındaki suçlamalardan henüz aklanmamış ve hukuken temize çıkmamış bir şahıs seçilmiştir. Bize göre, ilçe belediyelerindeki iradenin büyükşehir belediyesine yansımamış olması kafa karıştırıcı bir pürüz, demokratik bir zafiyettir. Bunun tamir ve telafisi şarttır. Önümüzdeki gündem konularından birisi de bu olmalıdır. Mahalli idarelerde sistemsel onarım, yönetimsel düzenleme elzemdir."
Biz ne dediğimizi biliyoruz
Konuyla ilgili tekliflerini 2 Nisan günü muhabirlerle bir sohbet esnasında dile getirdiğini hatırlatan Bahçeli, burada bir sistem adaletsizliğinden, bir sistem dengesizliğinden bahsettiğini söyledi. İlçelerde başarı kazanıp büyükşehirde kaybetmenin normal ve kabul edilebilir bir şey olmayacağına vurgu yaptığını anımsatan Bahçeli, ayrıca "Öyle bir sistem inşa edilsin ki sadece büyükşehir belediye başkanını seçelim, o da üstlendiği görev ve yetkiye dayanarak ilçe belediye başkanlarını belirlesin." dediğini aktardı. "Bu teklifimizden dolayı keyfi kaçanlar neye ve kime hizmet etmektedir?" diye soran Devlet Bahçeli, şunları kaydetti: "Korkmaya, kaçmaya, kaçak güreşmeye gerek yoktur. Teklifimizi bölücü ve yıkıcı çevrelerin üslubunu kullanarak 'eyalet sistemine yeşil ışık yakılıyor' diyerek çarpıtmak ahmaklıktır, cahilliktir, hatta utanmazlıktır. Türkiye’yi eyaletlere bölmeyi amaçlayan alçaklara hizmet edenler bellidir. Kürdistan çağrısı yapan siyasi teröristlerle hedef ve emel birliği içinde olan köksüzler bilinmektedir. Mehmetçik katilleriyle aynı hizaya giren kimliksizlerin teklifimizi sulandırması, bize çamur atması düştükleri derin çukurdan kurtulmalarına yetmeyecektir. Onlar kendi dertlerine yansınlar.
En iyi bildikleri bühtanlarla avunsunlar, bayağı dedikodularla vakit harcasınlar. Biz Türkiye’nin huzuru için gerekirse alayını karşımıza alırız. Biz, yeri gelirse zillete düşenlerin hakkından tek başımıza geliriz. Eyyamcılar, entrikacılar, erdemsizler bize eyalet uyarısı yapmasınlar, gitsinler zillet ve rezaletten yakalarını kurtarmayı denesinler. Biz ne dediğimizi biliyoruz. Hiç kimsenin küçük aklına ihtiyaç duymuyoruz. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, bu kabulden asla taviz vermiyoruz. Milletin iradesinin üstünde irade tanımıyoruz. Bunu da hücrelerimize kadar biliyor ve benimsiyoruz. Zilletin ortakları, köşe yazarları, akılları varsa kendilerine saklasınlar. Eğer teklifimiz kabul görürse, hiç olmazsa büyükşehir ölçeğinde hem bir tutarlılık hem bir ahenk hem de bir denge sağlanmış olacaktır. Böylelikle mahalli idareler yönetimiyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi arasında tam bir uyum tesis edilecek, merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasındaki dengelenmeyle birlikte var olan boşluklar doldurulacaktır. Müteakiben Türkiye’nin eli daha da güçlenecektir. Bu seçim sonuçları göstermiştir ki yerel yönetimlerde yeni bir yasal ve sistemsel reform büyük ihtiyaçtır. Konunun TBMM’ye gelmesi halinde parti olarak her desteği vereceğimiz, her katkıyı sunacağımız çok ama çok iyi bilinmelidir."
31 Mart seçimlerinin üzerinden iki hafta geçmesine rağmen İstanbul'da suların durulmadığını belirten Bahçeli, CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı en çok oyu alıp mazbataya şimdilik hak kazanmış gibi görünse de İstanbul'daki seçimlere şaibe karıştığını akıl ve vicdan sağlığı yerinde olan hiç kimsenin inkar edemeyeceğini söyledi.
Bahçeli, şöyle devam etti:
"Organize sandık yolsuzluğu ortaya çıkmıştır. Büyükçekmece ile Maltepe'de mızrak çuvala sığmamaktadır. Hayali seçmen yazımı, boş arsalarda seçmen gösterilmesi, sanal binalara seçmen yerleştirilmesi, sandık görevlileri hakkındaki kuşkular, oy kaydırmaları, geçersiz oyların çokluğu, FETÖ müdahalesiyle ilgili iddialar, ıslak imzalı ve mühürlü sandık sayım-döküm cetvelleri ile sandık sonuç tutanakları ve YSK'ye bildirilen oylar arasında fahiş farklar İstanbul'da seçimi gölgelemiştir. Şunu hiç kimse aklından çıkarmasın ki şaibesiz, şüphesiz ve tertemiz bir oyla seçimi kazanan kim olursa olsun saygı duyarız, sonuçlara riayet ederiz, muhatabını tebrik etmekten de çekinmeyiz. Kompleksimiz yoktur, karanlıktan göz kırpmayız."
"Biz ne diyoruz, bunlar ne anlıyor"
Bahçeli, kendisinin "Bir oy bile kazanmak için yeterlidir." sözünü istismar edip, İstanbul'daki sandık usulsüzlükleri karşısında yaptığı açıklamalarla ilk günkü beyanının ters düştüğünü ileri sürenlerin ya akıllarında noksanlık ya da karakterlerinde namertlik olduğuna dikkati çekerek, "Biz ne diyoruz, bunlar ne anlıyor. Nato kafa nato mermer." ifadesini kullandı.
Hazreti Mevlana'nın, "Bir cümle yeter sözden anlayana, destan yazsan fark etmez laftan anlamayana." sözünü anımsatan Bahçeli, şunları söyledi: "Gören göze perde olur mu? Saat gibi işleyen basirete engel konur mu? Hakka, hukuka, adalete kast etmek failini huzura kavuşturur mu? Ne yapsaydık, milli irade dolandırıcılarına sessiz mi kalsaydık? 29 binden 13 binlere gerileyen oy farkını dikkate alıp, Sayın Binali Yıldırım lehine kullanılan yaklaşık 16 bin oyun nasıl çalındığını, nereye yazıldığını, nasıl gizlendiğini merak etmeyelim mi? Peşine düşmeyelim mi? Mesele yapmayalım mı? Bunun düzeltilmesini istemeyelim mi? 'Kazanmak için bir oy yeterlidir' sözüm, adam olanlar, ahlaklı olanlar, adil olanlar, Allah korkusu taşıyanlar için geçerlidir. CHP'nin zeka özürlü sözcüleri polemik gevişini başka yerlerde yapsınlar, ama adaletten de kaçmasınlar, sandıklarda çevirdikleri filim fırıldakların günü geldiğinde ortaya çıkacağını unutmasınlar."
"Seçim Türkiye'de yapılmıştır"
Bahçeli, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Seçimi hakkında Avrupa ve ABD'den peş peşe açıklamalar yapıldığını, seçim sonuçlarının tanınmasının istendiğini, mazbata ve unvan meraklısı CHP'nin Büyükşehir Belediye Başkan adayının övüldüğünü belirterek, şöyle devam etti: "Seçim Türkiye'de yapılmıştır. Seçimi yapan Türk milletidir. ABD'ye ne oluyor, Avrupa ülkeleri niye telaşlanıyor? İçişlerimize karışmakla, demokrasimiz üzerinde kuşkular uyandırmakla nereye varmak istiyorlar? 31 Mart'ta katılımın yüzde 85'lere yakın çıkması, milli iradenin şeffaf, dürüst, adil, hakkaniyetli, eşit ve kanuni olarak sandığa yansıması için hukuki sürecin fonksiyonel olarak çalışması yabancı ülkeleri neden geriyor, niye ürkütüyor?"
"MHP milli iradeye saygılıdır"
ABD'de, geçmişte seçimlerin nasıl yapıldığını gayet iyi bildiklerinin, mahkeme kararlarıyla başkanlık ilanlarını unutmadıklarının altını çizen Bahçeli, şu değerlendirmede bulundu: "MHP milli iradeye saygılıdır. YSK'nin alacağı her türlü karara bağlıdır. Ancak İstanbul'daki usulsüzlükler ve sandık hileleri Türkiye'yi kaosa, kargaşaya, krize sürükleyecek hatalara yönelecekse çare yine demokrasi içinde aranmalıdır. Eğer sonuçlar toplum vicdanında huzur bulmayacak bir anlayış içinde gelişirse İstanbul'da seçimin tekrarı çözüm olarak düşünülebilecektir.
İstanbul'daki şayialarla ilgili YSK'nin tevsik edilmiş iddiaları inceleyip bir karar vermesi, şayet organize sandık yolsuzluğu tespit edilirse 298 sayılı Kanun'un 130. maddesinde ifade edilen 'olağanüstü itiraz' süreciyle birlikte seçimlerin yenilenmesi en mantıklı yoldur. Hak edilmemiş bir başarı, çalınmış bir zafer hiç kimseye fayda getirmeyecektir. İstanbul'un gelecek beş yılını karartmak, gerilimlerin yaşanmasına çanak tutmak, hizmet yerine sürekli kavgayla zaman kaybetmek yanlıştır, büyük bir vebaldir."
"Kürt kökenli kardeşlerimiz PKK'ya haddini bildirmiş"
Bahçeli, Doğu ve Güneydoğu'da Kürt kökenli vatandaşların HDP'ye mesafe koyduğunu, huzura "evet" dediklerini, milli birlik ve kardeşlikten yana tercihlerini kullandıklarını vurgulayarak, "Hepsini tebrik ediyor, alayını birden kucaklıyorum. Kürt kökenli kardeşlerimiz oynanan oyunları görmüş, bölücü terör örgütü PKK'ya haddini bildirmiş, siyasetteki acentesi HDP'ye 'yeter artık' mesajını vermişlerdir. Bu gelişme umut vericidir, Türkiye'nin geleceğine değerli bir hizmettir." dedi.
"Tek kelimeyle vatan hainidir"
Bir yanda 31 Mart'ın sancıları devam edip sonuçları üzerinde münakaşalar sürerken, diğer yanda ülkeyi doğrudan veya dolaylı ilgilendiren uluslararası gelişmelerin seyrinin de kötüleştiğini belirten Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ekonomik tetikçiler yine devrededir. Zillet İttifakı'nın sözde Kürdistan çığırtkanı bu kez de vadedilmiş topraklardan hayasızca bahsetmiştir. Zannedersiniz siyonizm tarafından kayyum olarak görevlendirilen kimliksiz ve temelsiz şahsın, tam da İsrail'in Golan Tepeleri ve Batı Şeria komplosu devredeyken bu çıkışı yapması, Türkiye üzerindeki hesapları iyice ayyuka çıkarmıştır. Vadedilmiş topraklardan bahseden, bu toprakları kuruttuğumuzu iddia eden kişi bir milletvekilidir, HDP'nin Eşbaşkanıdır, CHP'nin, İP'in, SP'nin yoldaşıdır. Büyük İsrail Projesi'nin truva atı olan bu soysuzlar tek kelimeyle vatan hainidir. İsrail'de yapılan seçimler ve Netanyahu'nun ulaştığı netice bölgemiz için karanlık senaryoların sertleşerek devamına işarettir." Sudan'da darbe olduğunu, Ömer el-Beşir'in devrildiğini ve nihai olarak tutuklandığını anımsatan Bahçeli, Libya'nın kaynayan kazana dönüştüğünü, ülkenin adeta pek çok eli silahlı örgüt arasında pay edildiğini ve kaostan yakasını kurtaramadığını belirtti.
"Türk milletinden özür dilemelidir"
Fransa ve İtalya'nın sözde Ermeni soykırım iddialarını tekrar gündeme getirerek Türkiye husumetlerini gösterdiklerinin altını çizen Devlet Bahçeli, "İtalya Temsilciler Meclisi'nin 10 Nisan 2019 tarihli rezil önergesi Ermeni iddialarının iç siyasi çıkar hesapları adına bir vasıta olarak kullanılmasının maksatlı ve sinsi bir örneğidir. Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle 24 Nisan'ı Anma Günü ilan etmesi utanç verici bir rezalettir. Fransa eğer anacaksa Afrika'da katlettiği masumları anmalıdır. Eğer anma günü düzenleyecekse bir asır önce Çukurova'da döktüğü kanları anmalı, biraz vicdan, biraz adalet, biraz hak, biraz insan onuru gözetiyorsa Türk milletinden özür dilemelidir. Fransa ve İtalya'nın sözde Ermeni soykırımı istismarını şiddetle kınıyorum." değerlendirmesinde bulundu.
"ABD bilirkişi midir"
Bahçeli, ABD'nin provokasyonlarına devam ettiğini, terör örgütlerini silahlandırmayı sürdürdüğünü, S-400 geriliminin had safhada olduğunu ifade ederek, şunları söyledi: "Alacağımız F-35'lerin ne olacağı muammadır. Kimden hangi silahı alacağımızın izin ve icazet mercii ne zamandan beri ABD olmuştur? Bağımsız bir devlet hangi silahı, hangi füze savunma sistemini, nasıl ve kimlerden temin edeceğini sadece ve sadece kendi belirleyecektir. Türk milletini bilen bilir, bilmeyen milli mücadele yıllarını gözleri kızarana kadar okur ve öğrenir. Milli güvenlik ihtiyaçlarımızın karşılanması konusunda ABD bilirkişi midir, onay makamı mıdır? Türkiye ABD'nin sömürge ülkesi midir? Bu pervasızlık, bu küstahlık, bu vandallık Türkiye düşmanlığının ayan beyan kıyıya vurma halidir. Sayın Cumhurbaşkanımızı Türkiye'nin meşru egemenlik haklarını cesur bir şekilde savunmasından dolayı gönülden tebrik ediyor, MHP'nin ne pahasına olursa olsun yanlarında olacağını kararlı bir şekilde duyuruyorum." ABD Başkan Yardımcısı Pence'in tehditlerinin, sabırları taşırma noktasına getirdiğini belirten Bahçeli, "Türkiye'nin NATO üyeliğini sorgulayan, 'S-400'ü alırsanız ortaklığı riske atarsanız' diyen bu kovboy bilmelidir ki, 'al atını yap tımarını' diyeceğimiz günler inanıyorum ki, çok uzak değildir." diye konuştu.
"Cumhur İttifakı Türkiye'dir, 2023 müjdesidir"
Gelişmelerin Türkiye'nin beka sorununun ne kadar derin ve geniş olduğunu gözler önüne serdiğine işaret eden Bahçeli, "Milli bekaya dudak bükenler, soruyorum sizlere, hala mı pişman değilsiniz? Hala mı ıslah olmadınız? Hala mı ne bekası diyerek hezeyan içindesiniz? Kimin hangi belediyeyi aldığının esasen bir anlamı yoktur. Türkiye kuşatılmışken, milli varlığımız, egemenlik haklarımız dört bir koldan taciz ve saldırı altındayken siyasi çetele tutmak, koltuk derdine düşmek şerefli bir davranış olamayacaktır." dedi.
Milli bekanın her şeyin önünde olduğunu, 31 Mart'ta Cumhur İttifakı'nın beka duyarlılığının desteklendiğini belirten Bahçeli, şunları kaydetti: "2023'de lider ülke Türkiye hedefine ulaşacaksak bunu ancak bekamızı koruyarak, birlikten güç doğacına inanarak yapabiliriz. CHP Genel Başkanı'nın böyle bir meselesi olmayabilir. Herkes mayasının ve meşrebinin gereğini yapacaktır. İP'in zaten fikri de zikri de bulanıktır, buruşuktur, budanmıştır, bunalım kapanındadır. HDP, ipini çoktan Kandil'e vermiştir, ondan zaten en ufak hayır gelmeyecektir. Gelmesi de beklenmeyecektir. PKK'nın, FETÖ'nün, Türk ve Türkiye düşmanlarının karşısında yegane güç Cumhur İttifakı'dır. Cumhur İttifakı Çanakkale'deki direniş siperi, Büyük Taarruz'daki hücum iradesidir. Bu ittifakı çatlatmaya, siyasi hesaplarla yıpratmaya, fitne çıkarmaya hiç kimsenin nefesi de Allah'ın izniyle yetmeyecektir. Cumhur İttifakı Türkiye'dir, 2023 müjdesidir, istikrardır, iradedir, iddiadır, milli duruştur, bekamızın yürek atışıdır, Türk milletinin tarihi ifadesidir."