Gazete Vatan Logo

'Medyayı sert eleştirmemiz sindirme amaçlı değil'

Erdoğan, ilk kez, ayrım gözetmeden tüm gazete ve TV'lerin yayın yönetmenleriyle biraraya geldi. Masada altı yöneticisi Ergenekon davasında yargılanan Ulusal Kanal bile vardı...

Başbakan, dün Dolmabahçe’de medya yöneticileriyle buluştu. “Medyanın, acı ve çıplak gerçekleri yapıcı eleştirle göstermesini” isteyen Erdoğan, şöyle dedi: “Bazen sert eleştirilerimiz, öfkelendiğimiz zamanlar oldu. Bunlar medyaya yönelik bir sindirme ya da baskı niyetiyle değil; haksız eleştiriye isyanın tezahürüydü. Medya da eleştiriye tahammül göstermeli.”


BAŞBAKAN Erdoğan, Temmuz ayında kadın sivil toplum örgütleri temsilcileriyle yaptığı toplantıyla ara verdiği “Dolmabahçe Buluşmaları”nı dün medya yöneticileriyle bir araya gelerek sürdürdü. “Biz kapıları kapatan olmayacağız, kapımız da gönlümüz de herkese açık olacak” diyen Başbakan özetle şöyle konuştu:



MEDYA AYNA OLSUN: Mevlana’nın güzel bir sözü var. Diyor ki ‘İyi bir dostu olanın, aynaya ihtiyacı yoktur.’ Dost acı söyleyebilir, yerden yere vurabilir. Bunu, dostunun iyiliği için yapar. Biz, medyanın, bize acı gerçekleri, çıplak gerçekleri gösteren, yapıcı eleştiride bulunan, yol gösteren bir ayna olmasını arzuladık ve arzuluyoruz. Medyaya yönelik sert eleştirilerimiz bir sindirme ya da baskı niyetiyle değil, haksız eleştiriye, hakarete, iftiraya yönelik bir isyanın tezahürü. En son Tophane’de meydana gelen çirkin olaylar, medyada yer alış biçimiyle, üzerinde yapılan yorumlar marifetiyle, sınırlarını aşarak farklı bir boyut kazandı. Lokal bir olay, gereğinden fazla büyütülerek, abartılarak, yurtiçinde ve maalesef yurtdışında adeta bir Türkiye tablosu gibi sunuldu.



‘MUHTAR OLAMAZ’ DEDİLER: 1994’te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığımdan itibaren, adeta manşetlerle çarpışarak, manşetlerle mücadele ederek bugünlere geldik. Medya, 1960 darbesi, 12 Mart Muhtırası, 12 Eylül Müdahalesi ve 28 Şubat sürecinde takındığı tavrı ve bu süreçte medyanın içinden geçtiği sınavı hepimiz hatırlıyoruz. Şahsımla alakalı “Muhtar Bile Olmaz” manşeti atıldı. Mahkum oldum, cezaevine girdim. Ne yaptım da cezaevine girdim. Bir şairin şiirini okumaktan dolayı. Ama atılan başlık, “Muhtar bile olamaz”dı. Bir sevinç çığlığı. Parlamento çoğunluğu ile geçen bir yasa için, “411 el kaosa kalktı” manşeti atıldı. Biz, medyanın bizim tarafımızı tutmasını istemiyoruz, ama siyasi taraf haline gelerek birilerinin psikolojik harekatının parçası olmasını da doğru bulmuyoruz. Medya elbette demokrasinin tarafı olacaktır, hukukun tarafı olacaktır, insani değerlerin, hak ve özgürlüklerin tarafı olacaktır.

GAZETECİLER FİŞLENDİ: Türkiye’nin demokratikleşmesi, hukukun üstün kılınması, çetelerin deşifre edilmesi, medya tarafından çok güçlü şekilde desteklenmesi gerekirken, sessiz kalındı. Bu noktada sesini yükselten, haberleri cesaretle yayınlayan medya kuruluşları ise yandaş medya olmakla suçlandı. Gazeteciler fişlendi bu ülkede. Karanlık odalarda hazırlanan andıçlarla, terör yandaşı gibi gösterilerek itibarları zedelenmek istendi.


Hasan Fehmi’den Hasan Tahsin’e, Sabahattin Ali’den Abdi İpekçi’ye, Çetin Emeç’ten Musa Anter’e, Uğur Mumcu’dan Ahmet Taner Kışlalı’ya ve son olarak Hrant Dink’e varıncaya kadar bu ülkede onlarca gazeteci terörün, mafyanın, çetelerin hışmına uğradı, faili meçhul cinayetlerin kurbanı oldu, karanlık dönemlerin bedelini hayatıyla ödemek zorunda kaldı. Şule Yüksel Şenler, Emine Şenlikoğlu gibi hanımlar da işkence gördüler, yıllarca hapishanelerde hayat sürdü. Birçok gazeteci yurdunu, evini terk etmek, bu diyarlardan göç etmek zorunda kaldı. Bugün biz, bu karanlığı aydınlığa çevirmek için yoğun bir mücadele verirken, ne yazık ki medyanın desteğini değil, eleştirisini alıyoruz.


FOTOĞRAFLARLA ANLATTIK: İstanbulumuzun belli bir semti. Çok önemli bir konuma gelmiş bir beyefendi tarafından öyle anlatılıyor ki. Orada hiç yaşamamış olsak ben de inanacağım. Oraya sadece belli giysiler içinde olan insanlar girebiliyormuş gibi bir takdim var. Biliyorum ki o semti sadece gazetedeki fotoğraflardan tanımış, kendileri oraya hiç girmemiş. O semti fotoğraflayan o yayın organları ne yazık ki Türkiye’yi batıya öyle tanıttılar ve Türkiye’yi o resimle tanıyanlarla konuştuğumuzda bize hep onları anlattılar. Biz onlara biz bu değiliz deme mecburiyetinde kaldık. Biz de onlar da var bunlar da var deme durumunda kaldık. Bazen fotoğraf albümleriyle gitme durumunda kaldık. Semt semt fotoğraflar çekmek suretiyle. Bazılarını özel olarak İstanbul’a davet ettim. 1960 sonrasının psikolojisiyle, manşetleriyle, 2000’li yılları inşa edilemez. Ne olur arşivlerinizi bir gözden geçirin ve 30-40 yıl öncesinin manşetleriyle bugün manşet atarken şöyle bir gözden geçirin ve hiç olmazsa birbirine uymasın. Tophane’deki ve benzeri olayların hassasiyetle izleyeceklerini ve tekrar yaşanmaması için gerekli her türlü tedbiri alacağız. Aynı samimiyeti muhalefetten ve medyadan da ekliyoruz.

AÇILIM İÇİN TEŞEKKÜR: Son dönemde milli birlik ve kardeşlik sürecinin desteklenmesi ve terör olaylarının yansıtılması noktasında takınılan sorumlu ve sağduyulu tavırdan dolayı medyaya teşekkür ediyorum. Kasıtlı olmadığını biliyorum, ama terör olayları sonrasında yapılan yayınlar ve özellikle de bazı tiplerin ısrarla televizyonlara çıkartılması ve bu tiplerin terörün sona erdirilmesi noktasında değil adeta terörün yanmakta olan fitilinin ömrünü uzatmak için ellerinden gelen gayreti gösterdiğini görüyoruz


Medya açılımı

Başbakan Erdoğan’ın “Demokratik Açılım” çalışmaları çerçevesinde dün İstanbul Dolmabahçe’deki Başbakanlık Çalışma Ofisi’nde medya temsilcileriyle yaptığı 3 saat süren toplantıya 64 medya temsilcisi katıldı. Her görüşten yazılı ve görsel medya temsilcilerinin bulunduğu toplantıda Başbakan Erdoğan’ı ve Ak Parti’yi sert dille eleştiren medya kuruluşlarının temsilcileri de vardı. Toplantıya milliyetçi çizgisiyle bilenen Yeni Çağ Gazetesi’nden Hayri Köklü, Cumhuriyet Gazetesi’nden İbrahim Yıldız, Cem TV’den Murat Ongun ve Ergenekon dalgalarında 6 çalışan ve yöneticisi tutuklanıp daha sonra tamamı serbest bırakılan Ulusal Kanal’dan Turan Özlü katıldı. Sözcü Gazetesi davet edilimesine karşın toplantıya katılmayacağını daha önce açıklamaıştı.

TwItter’a zamanım yok

Twitter konusunda arkadaşlarım burada ne var ne yok bilgilendiriyorlar. Bu konuyla ilgili olarak bunlarla ilgilenme noktasında, vakit noktasında ciddi bir sıkıntım var.

Haberin Devamı