Kılıçdaroğlu'ndan o belgelere yanıt!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın dün camilerin amaç dışı kullanılmasıyla ilgili
açıkladığı belgelere ilişkin, ”Ben sadece Sayın Başbakan’ın iki kitap ve Konya Alaaddin Camisi ile ilgili yaptığı açıklamalarının yanlışlığına değindim ve bunları belgelerle ispat ettim” dedi.
Kılıçdaroğlu, Bosna Hersek’e gerçekleştirdiği iki günlük ziyaret kapsamında Türk Kültür Merkezi’nde gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Başbakan Erdoğan’ın camilerle ilgili dün bazı belgeleri açıklamasına ilişkin görüşlerinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
”İmam Hatip okullarını kuran CHP’dir, ilahiyat fakültelerini kuran CHP’dir, Diyanet işleri Başkanlığı’nı kuran CHP’dir. Dini siyasete alet etmeyen, inançlı insanların inançlarına saygı gösteren de CHP’dir. Bu temel noktaları bir tarafa koyalım.
Camiler konusuna gelince, Sayın Başbakan herhalde bugün Sayın Yılmaz Özdil’in yazısını okumuştur, başka bir şey söylemiyorum. Bir Başbakan nasıl olur da kendi tarihini bilmeden sırf CHP’yi karalamak için nasıl böyle bir şey
yapabilir. ’İsmet İnönü iki din kitabını yasakladı’ dedi. Hangi gerekçeyle yasaklandığını çıkıp kamuoyuna anlattı. Konya’daki Alaaddin Camisi’ni ’ahır yaptı’ dedi.
(Yasaklanan kitabın) İslam ile ilgili bölümünü çıkartıp okudum, acaba benim verdiğim yanıtları okuduktan sonra Sayın Başbakan’ın yüzü kızarmış mıdır? O danışmanının işine son vermesi lazım.”
Yasaklanan dini kitaplardan birinde, ”bıyığını kesen erkekler öbür dünyaya imansız gider” ifadesinin yer aldığını belirten Kılıçdaroğlu, ”AKP’nin o zaman öbür dünyaya imansız gidecek çok milletvekili var” dedi.
”Diyanet İşleri Başkanlığı onları alıp çöp sepetine atacaktır”
Başbakan Erdoğan’a söz konusu kitapları yayınlanmak üzere Diyanet İşleri Başkanlığı’na göndermesini teklif ettiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, ”Diyanet İşleri Başkanlığı bakalım yayınlıyor mu, yayınlıyorsa bir mesele yok. Ama ben de
adım gibi eminim ki Diyanet İşleri Başkanlığı onları alıp çöp sepetine atacaktır. Çünkü yayınlayamaz onları, dine aykırıdır” diye konuştu.
Din tartışmalarının hiçbirisine biz girmediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
”Dini siyasete alet etmeyiz, dini siyaset diliyle kullanmayız ve konuşmayız. Ben sadece Sayın Başbakan’ın iki kitap ve Alaaddin Camisi ile ilgili yaptığı açıklamaların yanlışlığına değindim ve bunları belgelerle ispat ettim.
Onun dışında biz dini siyasette niye kullanalım? İnanç siyasete kullanılmaz ki Allah ile kulu arasına girme yetkimiz de yok, hakkımız da. Kimin inancı varsa, neye inanıyorsa biz ona saygı gösteririz."
”Kısır tartışma”
Kılıçdaroğlu, ”bu tür tartışmaları siyasi bir tuzak olarak değerlendirip değerlendirmediğine” ilişkin soru üzerine de şöyle konuştu:
”Hayır, sadece Sayın Başbakan ’ben bunları söylerim, onlar nasıl olsa bunu bilmezler’ diye yola çıktı. Onlara yanıt verince bizim bildiğimiz de ortaya çıktı. Şimdi dönüp kendisine baksın, konuyu bilmeyen kendisi, araştırmayan kendisi. Camilerde askerler kalmış mıdır? Evet kalmıştır, bunun aksini söyleyen var mı? Hayır. Niye kalmıştır camilerde askerler? Kurtuluş Savaşı’nda cepheye gideceksiniz, kışla yok, çadır yok, nerede kalacak asker? Camide kalacak. Camide kalması suç mu? Hayır.
Bu askerler cepheye şehit olmaya gidiyor, şehit olacak, cepheye gidecek, bizim geleceğimiz için, çocuklarımızın geleceği için, çarpışan bir asker camide yatıp kalkarsa bunun suçu günahı olabilir mi? Siz, o askerler camide kaldı, diye kıyameti koparıyorsunuz. İyi de ben belgeleri niye ortaya koydum? Osmanlı döneminde de askerler camide kalmış. Ne yapacağız şimdi, Halifeyi mi suçlayacağız, halife mi bilmiyor diyeceğiz?”
Bu tartışmaların ”kısır tartışma” olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, kendisinin bu tartışmaların dışına çıkmak istediğini dile getirdi. Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
”Sayın Başbakan’a iki temel sorum vardı. Sayın Başbakan’dan o sorulara yanıt vermesini istiyorum. Bir, Uludere’de öldürülen 34 yurttaşımızın öldürülme talimatını kimden aldılar, istihbaratı kimden aldılar? Ne kadar basit bir soru değil mi? Anlaşılamaz bir soru değil.
İki, eğitim yasasının içine yani 24’üncü 25’inci maddelerde 20 milyar dolarlık bir ihaleyi niçin ihale yasası dışına çıkarıyor? Bu da çok basit bir soru. Sayın Başbakan bu konudan hiç konuşmuyor, biz bunları söyledikçe efendim imam hatibe karşısınız, Kur’an’a karşısınız. Efendim işte camilere karşısınız, yok efendim, niye camiye karşı olalım, niye imam hatibe karşı olalım, bu ülkenin yetişmiş din adamına ihtiyacı var, o ihtiyaç hissedilmiştir ki bu okullar kurulmuştur. Karşı çıkma diye bir şey yok, biz fakir fukaranın ödediği vergiye sahip çıkıyoruz. Aslında benim bu sorularım gündem belirleyen sorulardır. Medyanın Sayın Başbakan’a bu soruları sorması lazım."
”Pembe İncili Kaftan’ı oku, nasıl oluyormuş eskiden”
Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin ”Başbakan Erdoğan’ın kendisine Ömer Seyfettin’i okumasını tavsiye ettiğini, kendisini Başbakan Erdoğan’a bir kitap tavsiyesi olacak mı” şeklindeki sorusunu şöyle yanıtladı:
”Ömer Seyfettin’i kendisine tavsiye eden benim. Neden biliyor musunuz? Başbakan Erdoğan İran ziyaretinde bir gün süreyle bekletildi. Başbakan’ın İran’da bir gün bekletilmesi, görüşmek için bekletilmesi, vatandaş olarak beni rahatsız ediyor, Başbakan’ı rahatsız etmedi. Pembe İncili Kaftanı oku, nasıl oluyormuş eskiden. Okuduğunu ve öğrendiğini söyledi bana. Ama benim soruma yine yanıt vermedi. Niçin bir gün süreyle İran’da bekledin, üstelik İran’daki yetkili ’ben hastayım, Türkiye Başbakanı ile daha sonra görüşeceğim’ dediği zaman iki ayrı heyeti kabul etti. Bu ne demektir? Benim bu soruma yanıt verdi mi? Hayır.”
"Aliya İzzetbegoviç, bizim de Aliyamızdır"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da, ülkenin ilk devlet başkanı merhum Aliya İzzetebgoviç’in mezarını ziyaret etti.
Kılıçdaroğlu, Türk Kültür Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısının ardından, beraberinde Türkiye’nin Saraybosna Büyükelçisi Ahmet Yıldız, Boşnak kökenli CHP Genel Başkan Yardımcısı Ayten Kayalıoğlu ve diğer yetkililerle, Kovaçi Şehitliği’nde bulunan ve halkının ”Bilge Kral” olarak kabul ettiği merhum Aliya İzzetbegoviç’in mezarına gitti.
Kılıçdaroğlu, İzzetbegoviç’in ve diğer şehitlerin mezarına karanfil bıraktı, dua etti.
Şehitlik ziyaretinin ardından gazetecilere açıklama yapan Kılıçdaroğlu, merhum İzzetbegoviç’in kendi halkı için ”mücadele veren ve bu mücadeleyi kazanan bir özgürlük savaşçısı” olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
”İzzetbegoviç bize, inanan insanların başarıya ulaştığını ve hep kazandığını gösterdi. O inandı, halkının desteğini aldı ve şimdi burada şehitlerin arasında yatıyor. Burada büyük bedellerin ödendiğini, özellikle keskin nişancıların çok sayıdaki insanları katlettiğini biliyoruz. Aliya İzzetbegoviç, bizim de Aliyamızdır, biz buna inanıyoruz. O, özgürlük mücadelesi verdi ve bu mücadeleyi kazandı.”
Kılıçdaroğlu, daha sonra öğrencilerle söyleşi yapmak üzere Saraybosna Devlet Üniversitesi Ekonomi Fakültesi’ne geçti.
CHP’DEN BAŞBAKAN ERDOĞAN’A: GAZİANTEP’TE BÖYLE BİR CAMİ YOK
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın dün açıkladığı 9 belgeden 7’nci belgede söz ettiği, "Gaziantep’teki Selim Efendi Camii, Cumhuriyet Halk Partisi’ne satılmış. CHP burayı teşkilat binası olarak kullanıyor" sözlerine CHP Gaziantep İl Başkanlığı’ndan yanıt geldi. CHP İl Başkanı Ali Peri, "Ne Diyanet Vakfı’nda, ne müftülükte, ne de Tarihler Vakfı’nda Gaziantep’te böyle bir cami olduğuna dair bir iz yok" dedi.
Başbakan Erdoğan’ın camilerin satışı ve kapatılmasıyla ilgili dün yaptığı konuşmasında, "Belge 7. Gaziantep’teki Selim Efendi Camii, ne olmuş biliyor musunuz? Ama Kılıçdaroğlu’nun bundan haberi yok. Cumhuriyet Halk Partisi’ne satılmış. Çok manidar. CHP burayı teşkilat binası olarak kullanıyor. Buyurun belge burada" dedi. Bunun üzerine bir basın toplantısı düzenleyen CHP Gaziantep İl Başkanlığı, iddialara yanıt verdi. CHP İl Başkanı Ali Peri, Gaziantep’te Selim Efendi Camii diye bir cami bulunduğuna dair, Diyanet Vakfı ve Tarihler Vakfı’nda bir kaydın bulunmadığını belirterek, "Gaziantep tarihini en iyi bilen bu konuda kitaplar yazan Cemil Cahit Güzelbey’in veya Burhan Bozgeyik’in kitaplarında da böyle bir cami ile ilgili bir ize rastlamadık. Müftülüğe sorduk. Müftülüğün kayıtlarında Gaziantep’te Selim Efendi diye bir cami yok. Yok diye ısrar etmiyorum. Velev ki var. Camiyi almışsa CHP o günlerde niye almış, insanların eğitimi için almış. Camiler de bir eğitim yuvası değil midir. Bugün Müslümanım diye övünüyorsak bunu Atatürk’e, İsmet Paşa’ya, Fevzi Çakmak’a ve o günkü silah arkadaşlarına borçluyuz" diye konuştu.
İl Başkanı Peri, o dönem CHP’nin bir parti değil, devlet olduğuna da dikkat çekti.