Kılıçdaroğlu muhtarlara seslendi: Büyük projelerimiz var!
Kılıçdaroğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mansur Yavaş ile bir otelde Ankaralı muhtarlarla bir araya geldi.
Burada konuşan Kılıçdaroğlu, seçimle iş başına gelen muhtarların mesai arkadaşları olduğunu söyledi.
Muhtarların desteğiyle Yavaş'ı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına oturtacaklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, Ankara ekonomisini canlandırılmasının önemine işaret etti.
"(Hükümet destek vermezse belediye başkanı bir şey yapamaz) ne demek? İzmir'e, Aydın'a, Tekirdağ'a destek mi veriyorlar? Destek dediğiniz nedir? Şu gerçeği herkesin bilmesi lazım. Kanunlar var. Kanunların gereği yerine getirilir." diyen Kılıçdaroğlu, Ankara Büyükşehir Belediyesinin mali yapısını vatandaşların oluşturduğunu, vergi ve harçlarla hizmetlerin yapıldığını anlattı.
Bütçesi Ankara'dan daha küçük olmasına rağmen İzmir'in kendi metrosunu yaptığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, İzmir'de metronun kilometresinin 50 milyon liraya yapılmasına rağmen Ankara'da 100 milyona yapıldığını söyledi. Kılıçdaroğlu, "Demek ki birisi hakkıyla hukukuyla yapıyor, öbürü 50'sini götürüyor. Mansur başkan buna izin vermeyecek." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, tam tersine CHP'li belediyelerin merkezi hükümete destek verdiğini vurgulayarak, Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi'nin ildeki her ilçeye okul yaparak Milli Eğitim Bakanlığına teslim ettiğini söyledi.
Ankara Büyükşehir Belediyesinin devasa bir bütçesi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, Ankaralıların musluğu açtığında 5, elektriği açtığında ise 4 çeşit vergi ödediğine dikkati çekti.
"DİKİLEN AĞAÇLAR İTALYA'DAN GELDİ"
"(Para yok, merkezi hükümet yardım etmezse hizmet gitmez), bunların tamamı hikaye. Yardımı yapan, parayı veren sizsiniz. Siz parayı veriyorsunuz, o da size hizmet sunuyor." diyen Kılıçdaroğlu, Türkiye'de her türlü ağaç varken Ankara'da yol kenarlarına dikilen fidanların İtalya'dan geldiğini kaydetti.
Dünya çapındaki Ankara keçisinin unutulduğunu savunan Kılıçdaroğlu, "Ankara'yı ayağa kaldıracak imkan var, para var. Yerinde kullanacaksınız. Bir fidanı 1 liraya almak var, 500 liraya almak var. Onlar 500 liraya alıyorlar, aslında normalde 1 liraya. Diğerini cebine atıyorlar. Mansur başkanın böyle bir alışkanlığı yok. Hesabını millete veriyor." dedi.
Kılıçdaroğlu, muhtarlarla ilgili büyük projelerinin olduğunu aktararak, "Muhtarların bütçesi var mı? Yok. Niye yok? Sizin diğer seçilenlerle ne farkınız var? Milletse aynı millet, oysa aynı oy. Niye siz böyle demokrasinin üçüncü sınıf insanları olarak bir yede tutuluyorsunuz? Destek vereceksiniz, sizleri yüceltmemiz, büyütmemiz lazım. El birliğiyle çalışmamız gerekiyor. Beraber yöneteceğiz." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, bir mahalleye bir şey yapılacaksa önce muhtarın görüşünün alınması gerektiğine işaret ederek, vatandaşların en kolay ulaştığı mercinin muhtarlar olduğunu hatırlattı.
"NEDEN ANKARA'YA TURİST GELMEZ?"
Su fiyatlarının indirilmesi gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, kırsalda oturan vatandaşların da kentin nimetlerinden yararlanması gerektiğini vurguladı.
"Şehir, Eskişehir yoluna büyüyor. Bütün Ankara Eskişehir yolu mu? Başka bir yeri yok mu bu Ankara'nın? Niye büyük fuarlar yapılmaz? Neden Ankara'ya turist gelmez? Neden Ankara akşam oluktan sonra sessiz bir şehre bürünür? Neden 24 saat canlı değildir?" diye soran Kılıçdaroğlu, şehre turist gelmesinin, fuarların olmasının önemine işaret etti.
Ankara'nın dünyanın ilk planlı başkentlerinden biri olduğunu, Ankara'yı kuranların güçlü bir planlamayla geniş caddeler yaptığını belirten Kılıçdaroğlu, arkasındaki "Cumhuriyet'i biz böyle kazandık" yazılı eski fotoğrafı göstererek, bu fotoğrafın Ankara'da çekildiğini söyledi.
Ankara'yı yönetecek kişilerin dürüst olması, siyaseti zenginleşme aracı olarak görmemesi gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, mal varlığını açıklayan Mansur Yavaş'ın "herkesin hakkını, hukukunu koruyacağım." dediğini kaydetti.
"KURMAYA KALKSANIZ 20 MİLYAR DOLAR"
Kılıçdaroğlu, muhtarların arkasında halk desteği olduğunu, onların alacakları her tavrın Ankara'nın büyümesine, güzelleşmesine katkı sağlayacağını dile getirdi.
İşsizliğin ve çiftçinin perişan olduğunu iddia ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Allah aşkına şu soruyu kendinize sorun. Bir ülke düşünün, herhangi bir ülke. 17 yıl tek başına yönetsin. Vergi dediler aldılar, trilyonlarca lira aldılar. Özelleştirme dediler, 70 milyar dolarlık özelleştirme yaptılar. Sizlerin vergileriyle kurulan bütün o fabrikaların tamamı satıldı. Şimdi sıra geldi tank palet fabrikasını Katarlılara satmaya. Bir devlet kendi silah fabrikasını yabancılara satar mı? 'Milliyetçilik' diyorlar. Ne milliyetçiliği kardeşim? Milliyetçi dediğiniz adam tank palet fabrikasını yabancılara satılmasına karşı çıkar. Milliyetçilik vatanseverliktir. Milliyetçilik sıradan bir olay değildir. Milliyetçiyseniz, önce kendi insanınıza sahip çıkacaksınız. Sen Yozgat'ın kokulu mercimeği dururken gider de Kanada'dan mercimek getirirsen ben senin milliyetçiliğini sorgularım. Ne milliyetçiliği? Önce benim köylüm, işçim, vatandaşım kazanacak. Hangi milliyetçilikten söz ediyorsunuz? Ülkücülük budur. Silah fabrikasını yabancılara satıyorsanız, orada her şey biter. Buna karşı çıkacaksınız. Tank palet fabrikası dediğiniz sıradan bir fabrika değil. Bugün kurmaya kalksanız 20 milyar dolar değeri. Kime veriyorsunuz? Katarlılara. Ne karşılığında, 'bedava uçak verdi' diye. Bir uçak için devasa bir fabrika Katar ordusuna peşkeş çekilir mi?"
"MİLLİYETÇİLİK SIRADAN BİR OLAY DEĞİLDİR"
Bülent Ecevit'in milliyetçilikle ilgili, "Biz milletçiliği Kıbrıs'ın Beşparmak Dağları'na, Akdeniz'in sularına yazdık." dediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, milliyetçiliğin sıradan bir olay olmadığını vurguladı.
Milliyetçiliğin 82 milyon vatandaşı kucaklamak ve beraber yaşamak olduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye'nin milliyetçi bir Türkiye olduğunu belirtti.
Kılıçdaroğlu, bayrağa saygılarının sonsuz olduğunu, bayrağa, vatana kim sahip çıkıyorsa başlarının üzerinde yeri bulunduğunu söyledi.
İnancı veya kimliğinden ötürü kimseyi ötekileştirmediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, felsefelerinde ayrımcılığa yer olmadığını kaydetti. Kılıçdaroğlu, Yunus Emre'yi ve Mevlana'yı örnek gösterdi.
"BU MUDUR ADALET"
"Ayrıştırdılar, neredeyse millet birbirini boğazlayacak. Nedir Allah aşkına bu?" diye soran Kılıçdaroğlu, Mansur Yavaş'ın Ankara'ya barışı, huzuru getirecek kişi olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Elektrik, su vergi, otobüse, dolmuşa binersiniz vergi, kefen bezi alırsınız vergi. Son bir değişiklik yaptılar geçen hafta. Kürkten vergiyi sıfırladılar. Erkek muhtar kardeşlerim artık buradan çıkışta hanımlara birer kürk alırsınız, nasılsa vergisiz. Bu mudur adalet? Kefen bezine vergi var, kürke vergi yok. Neymiş, vergi politikasıymış. Hangi vergi politikası? Çiftçiden, emekliden, herkesten alırsın, kürkten vergiyi sıfırladılar. Niye? Saray sosyetesinin kürke ihtiyacı var da onun için. Başka ne için olacak. Bir kişi 3 bin kişilik koruma orduysa gezmez. Bir kişi 3 bin kişilik koruma ordusuyla geziyorsa, vatandaşından, milletinden korkmuş demektir. Bakmayın 'milletim' edebiyatına. Biz, size şu sözü veriyoruz, kul hakkına, yetimin hakkına el uzatmayız. Eğer bir çocuk yatağa aç giriyorsa, o dert benim derdimdir. O evlat, bizim evladımızdır. Bir babanın çocuğuna okula giderken harçlık verememesinin dramı nedir biliyor musunuz? Bir annenin çocuğu açken rahat uyuyabileceğini düşünüyor musunuz? 17 yıldır memleketi yönetecekler, 17 yılın sonunda milleti soğan kuyruğuna sokacaklar, bunun adı da olacak varlık kuyruğu. Bu, milletin aklıyla alay etmektir. Soğanı nerden alıyoruz, Mısır'dan alıyoruz. Kızıyordu ya 'Sisi' diye. Şimdi gittik Mısır'ın soğanına muhtaç hale geldik. Bu topraklarda soğan ekilemez mi?"
"Ankara'da, Polatlı'da tüketilmeyen soğanların nasıl derelere döküldüğünü hepimiz biliyoruz. Niye oluyor?" diye soran Kılıçdaroğlu, devletin akılla, mantıkla, liyakatle yönetilmesi gerektiğinin, hamasetle yönetilemeyeceğinin altını çizdi.
YAVAŞ'IN KONUŞMASI
CHP'nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mansur Yavaş da yönetimde muhtarların söz sahibi olmasını istediklerini belirterek, göreve geldiklerinde muhtarlarla ilgili üst düzey bir görevli görevlendireceklerini söyledi.
Yaptıkları anketlerde Ankara için en büyük sorunun ulaşım, trafik, su problemi, çarpık kentleşme ve yeşil alanlar olduğunu tespit ettiklerini ifade eden Yavaş, yaşanan ekonomik kriz sonrası sorunların işsizlik ve geçim sıkıntısı olarak değiştiğini kaydetti.
Ankara'daki rakibine "Halkın, esnafın içine çıkın, Ostim'i, İvedik'i, Siteler'i gezin. Bakın oradaki vatandaş neler söylüyor." çağrısında bulunan Yavaş, şunları söyledi:
"Dikkat edin, bazı küçük ilçeler haricinde rakibimiz Ankara halkının içerisine çıkıp onlardan oy isteyemiyor. Sadece salonlarda toplantılar yaptırıp, aramalardan geçtikten sonra... Eğer kendisi bir salona gidecekse, en son ATO'da oldu, önce köpekler arıyor o salonu, ondan sonra toplantıya başlıyor. 'Basına çıkar mısınız?' diyorlar, 'İzin almam gerekir' diyor. Peki siz belediye başkanlığını nasıl yapacaksınız?"