İmralı terziliği ile Kandil kefeni
Devlet Bahçeli'den Erdoğan'a sert sözler...
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakanın PKK'nın genel affına hazır olduğunu belirterek, "Arabulucu Talabani, PKK koruyucusu Barzani ve bunların yoldaşı Başbakan Erdoğan Türkiye'ye İmralı terziliğiyle Kandil kefeni biçmektedir. Ancak buna ne nefesleri yetecek ne de güçleri kâfi gelecektir" dedi.
Bahçeli partisinin TBMM grup toplantısında, açlık grevleri konusunda Başbakan'ın ters köşe yaparak, sahnede kavga ederken, arkada bölücülere el uzattığını ileri sürdü ve "Açlık grevine pabuç bırakmamaktan bahseden Başbakan; aksine her şeyiyle sürecin içinde aktif bir şekilde yer almıştır" diye konuştu. Bahçeli şu mesajları verdi:
DUVARA TOSLADI: Kandil’de tezgâhını açan, ülkemizin değişik yerlerinde fütursuzca şubeler kuran insan kasapları artık dayanma ve mukavemet noktasını çoktan aşmış durumdadır. Kendisini Kaf Dağı’nda gören, dev aynasında seyreden Başbakan Erdoğan ve hükümeti duvara toslamış haldedir. Cellâda şirinlik yapan iktidar partisi vehametin derecesini görmekten son derece uzaktır. İktidar zihniyeti için şehidin, şühedanın bir anlamı kalmamıştır. Nasıl olsa vatan evlatları doğal şehit adayıdır ve yeri geldiğinde de kaçınılmaz son kendisini gösterecektir.
ŞU REZALETE BAKIN: AKP-BDP-PKK-İmralı işbirliği hayalleri gerçekleştirmenin, dün imkânsız olarak görülen konuları elbirliğiyle savunmanın arayış ve çabası içinde var gücüyle devrededir. Şu rezalete bakınız ki, bölücü terör, rüyasında bile göremeyeceği kadar ilerleme kaydetmiştir. Şu feleğin işine bakınız ki, terör suçundan mahkûm ya da tutuklu bulunanlar, Türkiye’de gündem belirleyen, süreç tayin eden bir pozisyona kavuşmuşlardır. İmralı talimatıyla bitirilen cezaevlerindeki açlık grevlerinde bu hazin gerçek ve manzara tümüyle görülmüş ve ortaya çıkmıştır.
MERHAMET DİLENCİLERİ: 8 Kasım 2009 günü İstanbul’da bir belediye otobüsüne molotof kokteyli atarak 17 yaşındaki lise öğrencisi Serap Eser isimli kızımızı şehit eden PKK’lı katiller, açlık greviyle insanlık ve merhamet dilencisi olmuşlardır. 20 Eylül 2011 günü, Ankara Kumrular Sokak’ta 5 kardeşimize kıyan PKK’lı canavar, girdiği açlık greviyle sözüm ona öldürerek yapamadığına, kendisini aç bırakarak ulaşacağını sanmıştır. Bazı BDP’li milletvekilleri de kamuoyuna yansıyan "kebap partisi" görüntülerinden dolayı zora düşünce açlık grevine iştirak etmek durumunda kalmışlar ve ittifak halinde ölüm tiyatrosunda rol almışlardır. İnsan canına saygı duymayan, insan hayatına değer vermeyen bölücülerin, kendi bedenlerinden yaptıkları tasarrufla sözde hak arayışında bulunmaları, asla masum görülemeyecektir. Tabutlarına çivi çaktıkları sanılan militanlar, bir bakıma Türkiye’nin varlığına makber kazmış ve AKP’de buna dünden boyun eğmiştir.İşin başından beridir kuru bir tehdit olan ve aslında hiçbir inandırıcılığı olmayan açlık grevi, AKP’nin tavizleri için de payanda işlevi görmüştür.
İÇİMİZDEKİ HAİN KONTENAJANI: Ömrü hayatlarında bir tek şehidimize Fatiha okumaktan uzak kalmış kalpsizlerin, PKK’lıların eylemine sıra sıra destek açıklaması yapmaları da satılmış zihinlerinin ve rehin bırakılmış ruhlarının eseri olsa gerektir. Bunlar lafta özgürlük ve demokrasi konusunda mangalda kül bırakmayan; Kandil’de PKK’lı, Ermenistan’da Asalacı, Kuzey Irak’ta Barzani yanlısı, Avrupa’da Brüksel aşığı, ABD’de Washington sevdalısı, Türkiye’de ise yönü ve kıblesi belli olmayan bedbahtlardır. Medyadan siyasete, ticaretten sivil toplum kuruluşlarına, sanattan değişik meslek guruplarına kadar bunların sayıları oldukça fazladır. Ve bunlar sözde Türk milletinden görünüp düşman lehine komisyonculuk yapan ve aracılık faaliyetinde bulunan içimizdeki hain kontenjanıdırlar.
BAŞBAKAN TERS KÖŞE YAPTI: İmralı canisi hücresinde keyif sürerken, yandaşlarını ölüme sürüklemiş, bunu da hükümetle pazarlık için malzeme olarak kullanmıştır. AKP de bile bile lades demiş ve açlık grevlerinin bahanesi olan üç istekten ikisini, anadilde savunma ve İmralı canisinin tecrit şartlarının iyileştirilmesini vicdanı sızlamadan karşılamıştır. Başbakan Erdoğan her defasında ters köşe yapmakta, sahnede kavga ederken, arkada elini bölücü mihraklara hevesle uzatmaktadır. Açlık grevine pabuç bırakmamaktan bahseden Başbakan; aksine her şeyiyle sürecin içinde aktif bir şekilde yer almıştır. Başbakan Erdoğan’ın açlık grevi konusunda yüksek perdeden dile getirdiği sözlerinin ne denli boş ve anlamsız olduğu bir kez daha görülmüştür. İşin ilginç yanı bu zihniyet bir taraftan idamdan bahsedip, BDP’ye ve ölüm ayini yapan teröristlere saydırırken, diğer taraftan sütre gerisinde İmralı canisiyle görüşmekten vicdanen tedirginlik duymamıştır. Silahlanarak siyasallaşma mücadelesinde olan bölücü terör örgütü, açlık grevleri aracılığıyla kamuoyunu manipüle etmeye ve inceldiği yerden kopsun psikolojisini hükümetin sunduğu fırsatlarla yerleştirmeye mi çalışmıştır? Başbakan Erdoğan acilen cevap vermelidir, bu açlık grevinin teorisyenleri, mimarları arasında bilinenlerden başka kimler vardır?
VAMPİRLER HÜKÜM VERİYOR:
Talabani PKK’yı bu kadar düşünüyor ve bu kadar yakın markaj ve ilgi sahasında tutuyorsa, temennimiz kendisine Kandil’den bir mağara kiralayarak kalan yıllarını burada geçirmesidir. Talabani’nin açıklamalarının bir yeri daha bizim fazlaca dikkatimizi çekmiştir. PKK’nın kendisine geldiğini, silahları bırakmak için birinci olarak genel af, ikinci olarak da anayasadaki vatandaşlık tarifinin yeniden yapılarak ‘Türk’ ifadesinin çıkarılmasını istediklerini belirtmiştir. Düşünebiliyor musunuz, bölgesel bazda yuvalanan tüm vampirler Türk milleti hakkında hükümler vermekte, görüşmeler yapmaktadır. Geçen Eylül ayında bu PKK talepleri Başbakan Erdoğan’a Talabani tarafından iletildiğinde çok manidar bir sonuç ortaya çıkmıştır.
MİLLİYETÇİ DEĞİLİM DEDİ: Başbakan, Talabani’ye "sen kimsin" diyeceğine, genel affın kolay olmadığını, kamuoyunun buna hazır bulunmadığını, kendisinin milliyetçi değil Müslüman olduğunu belirterek, ‘Herkes benim kardeşimdir’ açıklamasını yapmıştır. Bu diyaloglar doğru ise buradan iki sonuç çıkacaktır: İlk olarak Başbakan Erdoğan PKK’nın genel affına hazırdır. İkinci olarak da milliyetçililikle ilgili görüşleri tamamen yalan ve asılsızdır. Görüyoruz ki, Barzani, Talabani, PKK, İmralı ve AKP arasındaki rol paylaşımı gittikçe finale yaklaşmaktadır. Arabulucu Talabani, PKK koruyucusu Barzani ve bunların yoldaşı Başbakan Erdoğan Türkiye’ye İmralı terziliğiyle Kandil kefeni biçmektedir. Ancak buna ne nefesleri yetecek ne de güçleri kâfi gelecektir.
YEZİTLİK BEDDUAYLA HATIRLANACAK: Geçtiğimiz hafta karşıladığımız ve 12 gün boyunca ibadetle geçireceğimiz Muharrem ayının hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bu matem ayında, geçmişin acı verici olaylarından ders alınmasını temenni ediyor, Yezitliğin dünya durdukça bedduayla hatırlanacağını canı gönülden ifade etmek istiyorum.