İletişim Başkanı Altun'dan 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili sert açıklama
İletişim Başkanı Fahrettin Altun 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili, "Bu cinayetlerin failleri bugün hakim karşısına çıkıyor. Katiller için hesap vakti. Bizim adalete inancımız tam." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Türkiye'yi kendilerince istedikleri yola çekmek için terörden yaptırıma kadar türlü tehditlere başvuranlar başarıya ulaşamadı, ulaşamayacak Allah'ın izniyle. Terör örgütü PKK’nın emri ve siyasi uzantılarının çağrısı sonucunda, özellikle sivil insanlara yönelik kanlı katliamlara sahne olan 6-8 Ekim olayları da yine böylesine bir girişimdir. Uluslararası boyutları olan, PKK ve DEAŞ gibi terör örgütlerinin çıkarına hizmet eden bu cinayetlerin failleri bugün hakim karşısına çıkıyor. Yani bugün katiller için hesap vaktidir. Bizim hamdolsun adalete olan inancımız tamdır." dedi.
Altun, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından, Ermeni terör örgütlerinin şehit ettiği Türk diplomatlar anısına düzenlenen Sirkeci Garı'ndaki "Şehit Diplomatlar Sergisi"ni gezdi.
Burada konuşan Altun, Şehit Diplomatlar Sergisi'nin 24 Nisan'da Los Angeles'ta, eş zamanlı olarak Sirkeci Garı'nda açıldığını hatırlattı.
Sergiyle şehit diplomatları anarken, onlara yönelik saldırıları güçlü bir anlatım ve sunumla dünyanın dikkatine getirmenin amaçlandığını dile getiren Altun, "Ermeni terör örgütleri tarafından 16 ülkede gerçekleştirilen insanlık tarihinin en kanlı sistematik cinayetler serisini tüm dünyaya doğru bir şekilde anlatmamız gerektiğine inanıyoruz. Bu girişimimizin şehitlerimizin aileleri için, yurt dışında birçok tehdide maruz kalmasına rağmen aşkla görev yapan temsilcilerimiz için ve ülkesine gönülden bağlı vatandaşlarımız için cesaret ve umut verici bir dayanışma hamlesi olduğuna inanıyoruz." diye konuştu.
Altun, ASALA başta olmak üzere Ermeni terör örgütlerinin şehit ettiği Türk diplomatların anıldığı serginin bir ayağının Los Angeles'ta düzenlenmesinin ayrı bir anlamı bulunduğunu, Los Angeles'ın, Ermeni teröristlerin Türk diplomatlara yönelik saldırılarının ilk şehitleri olan Başkonsolos Mehmet Baydar ile Konsolos Bahadır Demir'in görev yeri olduğunu belirtti ve şöyle devam etti: "1973 yılındaki bu ilk elim saldırıdan sonra, neredeyse tamamı Batı ülkelerinde gerçekleştirilen saldırılarda 31'i diplomatlarımız ve onların aile üyeleri ile konsolosluk çalışanlarımız olmak üzere 58 vatandaşımız şehit oldu. Şehit edilen bütün diplomatlarımızı, aile üyelerini ve vatandaşlarımızı rahmetle, minnetle, saygıyla yad ediyoruz. Onların, tüm tehditlere ve saldırılara rağmen görevlerinin başından ayrılmayarak ortaya koydukları cesareti, içlerindeki vatan ve bayrak sevgisini unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız."
Ermeni terör örgütlerinin suikast, silahlı saldırı ve bombalamalarında sadece Türk vatandaşlarının hayatını kaybetmediğini, aralarında Azerbaycan, Fransa, İsveç ve ABD vatandaşlarının olduğu onlarca sivilin de can verdiğini kaydeden Altun, "Diplomatlarımıza yönelik saldırılar şunu çok açık bir şekilde göstermiştir; Batı ülkeleri korumakla yükümlü oldukları Türk diplomatları koruyamamıştır. Katillerin çoğu yakalanamadı. Cinayetler faili meçhul kaldı. Yakalanan teröristler ise gereken cezaları almadı." dedi.
"Tüm odaklara karşı devletimiz ve milletimiz her daim ayaktadır"
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Türkiye'nin dünden bugüne ASALA'dan PKK'ya, DEAŞ'tan FETÖ'ye terörün bütün unsurlarına, veçhelerine maruz kaldığını ama asla diz çökmediğini belirterek, şunları söyledi: "Türkiye'yi kendilerince istedikleri yola çekmek için terörden yaptırıma kadar türlü tehditlere başvuranlar başarıya ulaşamadı, ulaşamayacak Allah'ın izniyle. Terör örgütü PKK’nın emri ve siyasi uzantılarının çağrısı sonucunda, özellikle sivil insanlara yönelik kanlı katliamlara sahne olan 6-8 Ekim olayları da yine böylesine bir girişimdir. Uluslararası boyutları olan, PKK ve DEAŞ gibi terör örgütlerinin çıkarına hizmet eden bu cinayetlerin failleri bugün hakim karşısına çıkıyor. Yani bugün katiller için hesap vaktidir. Bizim hamdolsun adalete olan inancımız tamdır. Türkiye'yi bölmek, parçalamak ve dahası içeriden hançerlemek isteyen tüm odaklara karşı devletimiz ve milletimiz her daim ayaktadır. Terör örgütleriyle, küresel güç odaklarıyla ve darbeci zihniyetlerle mücadeleden bir an olsun geri durmayacağız. Bu vesileyle Yasin Börü'yü ve bugüne kadar terör örgütlerinin saldırılarında hayatını kaybeden tüm şehitlerimizi ve vatandaşlarımızı da rahmetle yad ediyoruz. Terör örgütlerine ve onların destekçilerine küçük siyasi hesaplar uğruna sessiz kalanlar, demokrasi ve insan hakları değerlerine de ihanet ettiklerini bilmeliler."
"Ülkemize soykırım yalanıyla saldıranlara inat, birbirimize daha sıkı sarılacağız"
Ermeni terör örgütlerinin Türk vatandaşlarına yönelik cinayet ve katliamları karşısında sessiz kalanların, bugün Türkiye'yi sözde "Ermeni soykırımı" yalanı üzerinden köşeye sıkıştırmaya çalışmalarının en hafif tabirle iki yüzlülük, kötülük olduğunu belirten Altun, şöyle devam etti: "Bu mesnetsiz yalan, iftira, her yıl 24 Nisan'da olduğu gibi bu yıl da Ermeni lobisi ve bazı ülkeler tarafından siyasi hesaplar için kasıtlı şekilde alevlendirilmeye çalışıldı. ABD Başkanı Joe Biden'ın 1915 olaylarını tarihi, bilimsel ve hukuki dayanaktan yoksun biçimde 'soykırım' olarak tanımlayan açıklamasını da talihsiz, hadsiz ve hükümsüz olarak addediyoruz ve reddediyoruz. ABD içindeki siyasi hesaplardan kaynaklandığı bilinen bu gayrimeşru tanımlamanın, uluslararası hukuk açısından da bir karşılığı bulunmadığını vurgulamak istiyorum. Tarihin siyasallaştırılmasından ve çarpıtılmasından başka bir anlama gelmeyen bu adımın Türkiye ve ABD ilişkileri açısından ciddi bir zarar oluşturacağı da ortadadır. Türkiye farklı kültürlerin hoşgörü ve barış içinde bir arada yaşadığı zengin bir tarihe sahiptir, biz bu tarihle övünüyoruz. Sözde 'soykırım' iddiaları gibi tarihsel gerçeklikten yoksun popülist söylemler, bu topraklardaki ilmek ilmek ördüğümüz birlikte yaşama kültürümüze bir saldırıdır. Fakat bu saldırılar da bizim kardeşliğimize zarar veremeyecek, aksine bağlarımızı daha da pekiştirecektir. Türk milleti, tüm etnik, dini ve kültürel unsurlarıyla bir bütündür, birdir, güçlüdür. Bizim tarihimizde kölelik, ırkçılık, ayrımcılık, soykırım yoktur, olmamıştır. Bizim emperyalistlerin masasına meze yapılacak bir tek vatandaşımız dahi yoktur. Ülkemize soykırım yalanıyla saldıranlara inat, birbirimize daha sıkı sarılacağız. Bir avuç lobicinin dolaşıma soktuğu iftiraları 'tarih' zannedenler, böylece Türk milletinden intikam almaya çalışanlar kendi kazdıkları kuyuya düşecektir. Bizim abdestimizden şüphemiz yoktur."
Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın defalarca Ermenistan'ı ve diğer devletleri arşivlerini açmaya çağırdığını, tarihçilerden oluşan bir ortak komisyon kurmayı teklif ettiğini hatırlatarak, "Ancak, yalanlarının ortaya çıkmasından korkanlar bu teklifleri her defasında cevapsız bıraktılar. Batılı ülkelerde rahat rahat yaşayan Ermeni diasporası, Ermenistan'da yaşayanlara en büyük zulmü yaparken, anlattıkları masallarla da genç nesilleri zehirlemeye devam ediyor." diye konuştu.
Türkiye'nin, Ermenistan dahil hiçbir ülkeye karşı kin ve düşmanlık beslemediğini vurgulayan Altun, "Azerbaycan topraklarının işgalden kurtarılmasıyla birlikte ise Kafkasya'da barış ve istikrar için büyük bir adım atıldığını vurgulamak istiyoruz. Ermenistan halkının diasporadan kurtarılması, barış için ön şarttır." dedi.
"Yurt dışında daha fazla kendimizi anlatmaya, tarihsel belgelerle, verilerle, olaylarla, kanıtlarla, hakikatle konuşmaya devam edeceğiz"
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Birinci Dünya Savaşı koşullarında Türk ve Ermeni, bütün Osmanlı vatandaşlarının büyük zorluklar ve acılar yaşadığının çok açık bir gerçek olduğunu belirterek, şunları söyledi: "Ancak yaşanan acıları adil bir hafıza ile hatırlamalı, insanlığa örnek olan birlikte yaşama kültürümüzü öne çıkarmak için gayret göstermeliyiz. Bu vesileyle ortak geçmişimizi, husumet için değil barış ve dostluk için bir fırsat zemini olarak kullanma çağrımızı bir kez daha yineliyoruz. Nitekim, Sayın Cumhurbaşkanımız, 24 Nisan dolayısıyla Türkiye Ermenileri Patriği Sayın Maşalyan'a gönderdiği mesajda, bir kez daha Birinci Dünya Savaşı'nın zor koşullarında hayatlarını kaybeden Osmanlı Ermenilerini saygıyla yad ettiğini belirterek, torunlarına taziyelerini sundu. Tarihçilerin yapması gereken tartışmaların üçüncü taraflarca siyasallaştırılarak, ülkemize yönelik müdahale aracı haline getirilmesine karşı çıkan Sayın Cumhurbaşkanımız, Ermenistan'la iyi komşuluk ve karşılıklı saygı temelinde ilişkilerimizi geliştirmeye hazır olduğumuzu ifade etti."
Türkiye Ermenileri Patriği Sahak Maşalyan'ın 2 gün önce, 24 Nisan'da yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın mesajlarının gelecekte bir yakınlaşmaya zemin hazırlayabilen olumlu adımlar olduğunu belirtip, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kafkasya barış havzası projesinin 100 yılın barışını getirebileceğini ifade ettiğini aktaran Altun, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Sayın Patrik Maşalyan'ın bu açıklamasında geçmişte yaşanan acıların bazı ülkelerce gündelik politik amaçlara alet edilmesinin yarattığı gerginliklerin iki halkın yakınlaşmasına hizmet etmediğine dikkat çekmesi de ayrıca önemlidir. Ermeni Vakıfları Birliği Başkanı Sayın Bedros Şirinoğlu da 24 Nisan dolayısıyla yaptığı açıklamada, tarihteki bazı elim hadiselerin gündelik siyaset tarafından araçsallaştırılmasına karşı olduklarını vurgulayarak, dış dünyadan yapılan siyasi müdahalelerin iyi niyetten uzak olduğunu söyledi. Biz de tarihi gerçeklerin siyasi ve ideolojik hesaplar uğruna araçsallaştırılıp tahrif edilmesine karşı çıkarken, tüm dünyaya hakikatin anlatılması için var gücümüzle çalışıyoruz. İşte bu düşünceyle, Şehit Diplomatlar Sergimizde Türkiye'nin 1915 olaylarını aydınlığa kavuşturmak ve gerçekleri ortaya koymak için yaptığı çalışmaları da anlatıyoruz."
Altun, serginin hem Los Angeles'taki hem de Sirkeci Garı'ndaki açılışının gördüğü ilgiden memnuniyetini ifade ederken, sözlerini şöyle tamamladı: "Los Angeles'ta dost ve kardeş ülkelerin diplomat ve misyon temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşen sergimizi gezen misafirlerimiz, Türkiye ile güçlü bir dayanışma ortaya koydu. Sergimize olan teveccühü gördükçe, bu önemli sunumu tüm dünyaya ulaştırmanın, ülkemize karşı yürütülen kara propagandaya karşı birlik içinde daha güçlü mücadele etmenin önemini bir kez daha idrak ettik. Yurt dışında daha fazla kendimizi anlatmaya, bunu yaparken de tarihsel belgelerle, verilerle, olaylarla, olgularla, kanıtlarla, hakikatle konuşmaya devam edeceğiz. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı olarak düzenlediğimiz Şehit Diplomatlar Sergimizi, iş dünyamızın, üniversitelerimizin ve sivil toplum kuruluşlarımızın da desteğiyle tüm dünyayı dolaştıracağımızın bilgisini de paylaşmak istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bütün kurumlarımızla milletimizin sesini dünyaya duyurmaya, ülkemizin haklı mücadelesini anlatmaya devam edeceğiz."