Dünyanın gözü kulağı kritik görüşmedeydi! Erdoğan-Putin-Reisi zirvesi sona erdi, ilk açıklamalar geldi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin ve Reisi arasında Tahran'da gerçekleştirilen Türkiye-İran-Rusya üçlü zirvesi sona erdi. Liderler 2019'dan bu yana ilk kez yüz yüze görüştü. Erdoğan yaptığı açıklamada, "Suriye halkına yapılacak en büyük iyilik, bölücü terör örgütünün işgal ettiği topraklardan sökülüp atılmasıdır. Türkiye güney sınırı boyunca terörden arındırdığı bölgelerle sivil kaybını korumuş, hem de Suriye toprak bütünlüğüne önemli destek vermiştir." dedi. Toplantı sonrası Erdoğan, “Rusya ve İran'dan terörle mücadele konusunda bize destek olmalarını bekliyoruz. Bir sonraki toplantıyı Rusya’da yapacağız. Bu toplantının hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İran temasları kapsamında Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi gerçekleştirildi. Erdoğan zirvede gerçekleştirdiği konuşmada, bu formatta son olarak 2019 yılında Ankara’da bir araya gelindiğini ifade ederek, 2020 yılındaki toplantının online olarak gerçekleştirildiğini sözlerine ekledi. İlerleyen dönemde daha sık görüşme imkanı olacağını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye krizi kaynaklı meydan okumalar esasen bunu gerekli kılıyor. Astana platformu etkin çözümler üretebilen ve bunların hayata geçirilmesi amacıyla somut adımlar atabilen yegane girişimdir. Biriyle mücadele için diğerinin taşeron olarak kullanılması gibi mülahazaları kabul etmiyoruz. Terör örgütleri ile mücadelemiz nerede ve kimler tarafından desteklendiğine bakılmaksızın sürecektir. Milli güvenliğimizi kast eden şer odaklarını Suriye’den söküp atmaya da kararlıyız. Astana garantörleri olarak Rusya Federasyonu ve İran’dan beklentimiz bu mücadelede Türkiye’ye destek olmaları” dedi.
“Terör örgütünün işgal ettiği topraklardan tamamen sökülüp atılması olacaktır”
Görüşmelerde daha önce varılan anlaşmaların uygulanma durumunun gözden geçirildiğini kaydeden Erdoğan, “PKK, PYD, YPG terörü hepimizin ortak meselesidir. Astana garantörleri olarak bugüne kadar sergilediğimiz işbirliğini sürdürerek, bu hedeflere elbirliği ile ulaşacağımıza inanıyorum. Ancak Suriye’nin huzuruyla birlikte toprak bütünlüğü karşısındaki en önemli tehdit terör belasıdır. DEAŞ, PKK, YPG, PYD ve diğer tüm terör örgütleriyle mücadele kesintisiz bir şekilde sürdürülmelidir. PKK, YPG, PYD, Fırat’ın batısında ve doğusunda terör eylemlerine devam ediyor. Suriye halkına yapılacak en büyük iyilik bölücü terör örgütünün işgal ettiği topraklardan tamamen sökülüp atılması olacaktır. Bölgemizin geleceğinde bölücü teröre ve uzantılarına yer olmadığının kesin olarak anlaşılması gerekiyor. Türkiye, güney sınırı boyunca terörden arındırdığı bölgelerle hem sivillerin hayatını korumuş hem düzensiz göçü engellemiş hem de Suriye’nin toprak bütünlüğüne önemli katkı vermiştir. Önümüzdeki dönemde de eli kanlı terör örgütlerine yönelik tavizsiz mücadelemizi sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.
“Suriye halkının acil insani ihtiyaçlarının kesintisiz ve ayrım gözetmeksizin idame ettirilmesi hepimiz öncelik taşıyor” diyen Erdoğan, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
“Suriyeli sığınmacıların ve onurlu geri dönüşleri de Astana sürecinin önemli gündem maddelerinden biridir. Birçok önemli konuyu masaya yatıracağım zirve toplantımızın hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Bugünkü istişarelerimizin, alacağımız kararların Suriye’deki siyasi geçiş süreci ilerletilmesine yardımcı olmasını özellikle temenni ediyorum. PKK, YPG, PYD örgütünün aldığı dış destekle Suriye’nin bölünmesini pekiştirecek adımlar attığı görüyoruz. Bu terör örgütünü bölücü gündemini ilerletirken, saldırılarda sürdürürken Türkiye’nin kayıtsız ve hareketsiz kalması da beklemek mümkün değil. Siz değerli dostlarımızdan Türkiye’nin güvenlik endişelerini anladığınıza dair ifadeler duyuyorum. Buna müteşekkirim. sadece sözler yaralara derman olmuyor. PKK, YPG, PYD unsurlarının sınırımızdan en az 30 km öteye tamamen çekilmesi zamanında yapılan mutabakatların gereğidir. Bu hala gerçekleşmemiştir. Tel Rıfat ve Mümbiç terör yatağı haline dönmüştür. Terör örgütünün sığındığı bu limanların temizlemenin vakti çoktan geldi. Astana ortaklarımızdan beklentimiz Suriye’de istikrarın sağlanması da yönelik çabalarımıza samimi destek vermeleridir”
Mesafe kat edilmesi gereken bir konunun da siyasi süreç olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Önümüzdeki hafta yapılması planlanan dokuzuncu toplantının ertelenmesi üzücüdür. Rus dostlarımızın toplantı mekanı konusunda bazı endişeleri olduğunu biliyorum. Bu endişeleri gidermek için Birleşmiş Milletler ve İsviçre makamları nezdinde girişimlerde bulunduk ve olumlu cevaplar aldık. Anayasa Komitesi’nin sürecinin başarısızlığı Astana sürecinin başarısızlığı olarak görülmektedir. Komitenin hızlı bir şekilde somut sonuçlar elde etmesi temin edilmelidir. Bunun içinde BM’nin toplantıları kolaylaştırıcılığında ve BM merkezlerinden herhangi birinde düzenlenmesi sağlanmalıdır” ifadelerini kullandı.
“Rejimin tavrı ise birlikte başladığımız bu süreci baltalamaktadır”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar düzenlenen toplantıdan istenilen sonuçların elde edilmediğini kaydederek, “Muhalefet kanadı tüm olumsuzluklara rağmen Türkiye’nin telkinleriyle yapıcı bir anlayışla masada bulunuyor. Rejimin tavrı ise birlikte başladığımız bu süreci baltalamaktadır. Beraberce tesis ettiğimiz bu sürecin geriye gitmesi Astana mekanizmasının işlevinin sorgulanmasına yol açmaktadır. Bu tablo karşısında süreci canlandırmamız şarttır. Astana süreci öncü rolünü ve inisiyatif üstünlüğünü kaybetmemelidir” dedi.
“İdlib’teki ateşkesin ihlal edilmemesi bu bakımdan önemlidir”
Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
"İdlib’te göreceli de olsa sükûnet varsa bu Astana platformumuzun başarısıdır. Sahada sükûneti muhafaza etmek ve bölgedeki 4 milyon Suriyelinin yaralarına merhem olmak, onlara yardım eli uzatmak bizlerin görevidir. İdlib’teki ateşkesin ihlal edilmemesi bu bakımdan önemlidir. Özellikle sivilleri sivil yerleşim yerlerini hedef alan saldırılar siyasi çözüm çabalarımızı baltalıyor. Rejim kendi halkını bu gibi saldırılarla öldürmek yerine samimiyetle siyasi sürece katılmalıdır. Diğer taraftan sizlerin İdlib’teki terör odaklarından kaynaklanan endişelerinizi anlıyoruz. Mutabakatlarımız çerçevesinde her türlü tedbiri alıyoruz. Şehitler verme pahasına mücadelemizi sürdürüyoruz. Gelinen noktada çalışmalarımız neticesinde bu bölgelerde terörist yapılanmaların hakimiyeti bulunmadığının altını özellikle çizmek istiyorum. Türkiye 3.7 milyon Suriyeli kardeşimizi geçici olarak misafir etmektedir. Suriye ihtilafının getirdiği insani krizin yükünü maddi, manevi, sosyal, toplumsal en fazla çeken ülke Türkiye’dir. Suriyelilerin topraklarına huzurlu kalple, güvenli, gönüllü ve onurlu geri dönüşü temin edilmelidir. Güvenlik ve istikrar sağlandığı taktirde Suriyelilerin kendi topraklarına geri döndüklerini memnuniyetle görüyoruz. Terörden temizlediğimiz bölgelere Türkiye’den 500 binden fazla Suriyeli geri döndü. 1 milyon Suriyelinin geri dönüş için hazırlıklarımız sürüyor. Siyasi çözümde ilerleme kaydedilmesi, insani altyapının hazır edilmesi, dönmek isteyenlerin kötü muameleye maruz kalmayacaklarından emin olmaları geri dönüşler için temel teşvik unsurlarıdır. Bu krizi iz çıkarmadık külfetinin sadece bizler tarafından yüklenilmesini beklemek adil değildir. Uluslararası toplumun yardımlarının ayrım gözetmeksizin temin etmek müşterek menfaatimizedir. Suriye’nin kuzeyi batısındaki durum özellikle dikkat çekiyor. 4 milyonu aşkın Suriyeli uluslararası yardımlara her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyor. Türkiye, BM’nin kolaylaştırmak için sınır ötesi her türlü desteği vermiştir. Astana ortaklarımızdan da aynı anlayışı bekliyorum”
Zirve kapsamındaki istişarelerde Suriye’deki durumun ayrıntılı şekilde ele alındığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’de barış ve istikrar ortamının tesisi yönünde yürüttüğümüz çalışmaları gözden geçirdik. Ülkede çatışma ortamının sona ermesi ve kalıcı siyasi çözüme ulaşılması amacıyla birlikte atabileceğimiz ilave adımları değerlendirdik. Bu şekilde Astana platformunun Suriye krizinde çözümün önünü açabilecek en etkili girişim olduğunu bir kez daha göstermiş olduk. Astana garantörleri olarak, bu doğrultuda aynı kararlılıkla çalışma irademizi bir kez daha teyit ettik. Terörle mücadele gündemimizin öncelikli konuları arasında yer aldı. Türkiye olarak DEAŞ olsun, PKK, PYD, YPG olsun terör örgütleri arasında fark görmüyoruz. Biri ile mücadele için diğerinin taşeron olarak kullanılması gibi mülahazaları kabul etmiyoruz. Terör örgütleri ile mücadelemiz nerede ve kimler tarafından desteklendiğine bakılmaksızın her daim sürecektir. Milli güvenliğimize kast eden şer odaklarını Suriye’den söküp atmakta kararlıyız” ifadelerini kullandı.
Astana garantörleri olarak İran ve Rusya’dan bu mücadelede Türkiye’de destek olmalarının beklendiğini kaydeden Erdoğan, “Görüşmelerimizde evvelce varılan mutabakatların uygulama durumunu da gözden geçirdik. PKK, PYD, YPG terörü hepimizin ortak meselesidir. Terör örgütünün Suriye’nin toprak bütünlüğünü hedef aldığını unutmamalıyız. Suriye ihtilafına ancak siyasi çözümle son verilebileceği yönündeki mutabakatımız bakidir. Bu anlayış temelinde siyasi süreçte gelinen noktayı ve önümüzdeki dönemde atılabilecek adımları etraflıca ele aldık. Astana ortaklarımıza ihtilafın kalıcı ve barışçıl bir şekilde çözülebilmesi için siyasi sürecin hızlandırılmasına yönelik çağrımızı tekrarladık. Astana sürecinin bir ürünü olan ve halihazırda Suriyeli tarafları bir araya getiren tek mekanizmayı temsil eden Anayasa Komitesinin çalışmalarının somut sonuç doğurması zaruridir. Maalesef Suriye rejimi bu konuda uzlaşmaz bir tutum içinde” diye konuştu.
“Suriye’deki insanların çadırlar içerisinde insanca yaşanmayacak ortamda olduklarını unutmamalıyız"
“Komitenin müteakip turunun bir anca önce yapılması ve sürecin başarıya ulaşması ihtilafın BM parametreleri çerçevesinde çözülmesi açısından önemlidir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararı uyarınca, Suriye halkının meşru taleplerinin karşılandığı güvenlik ve istikrarın yeniden sağlandığı bir barış ortamı tesis edilmelidir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriyeli tarafların bu doğrultuda yapıcı bir anlayışla sürdürecekleri çalışmaları teşvik etmek noktasında çabalarımızı arttıracağız. Suriye’de çözüm çabalarımızın merkezinde yaşanan insani dramın sona erdirilmesi hedefi de yer alıyor. Suriye’deki insanların çadırlar içerisinde insanca yaşanmayacak ortamda olduklarını unutmamalıyız. Buradan hareketle Suriye’nin kuzeyinde yeni briket yapmak suretiyle, Suriyeli kardeşlerimizi evlere taşınmaları için adımlarımızı atıyoruz. Zirve toplantımızda 4 milyonu aşkın kişinin yaşadığı İdlib’teki durumu da ayrıntılarıyla değerlendirdik. Ateşkesin muhafazasının önemine değindik. Mevcut mutabakatları uygulanmasına yönelik çalışmalarımızı ele aldık. Suriyeli sığınmacıların ülkelerine geri dönüşleri konusunu da görüştük. Hedefimiz Suriyeli kardeşlerimizin ülkelerine gönüllü, güvenli ve onurlu şekilde huzurlu kalple dönmelerini temin etmektir” açıklamasını yaptı.
“Suriye ihtilafının BMGK’nın 2254 sayılı kararı temelinde çözüme kavuşturulmasına yönelik çabalarımızı sürdürmekte kararlıyız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
“Bugüne kadar Suriye’de terörden temizlediğimiz bölgelere Türkiye’den 500 binden fazla Suriyeli kardeşimiz geri döndü. Bu çalışmalarımızı önümüzdeki dönemde de sürdüreceğiz. 4 milyonu aşkın Suriyeli sivilin uluslararası yardımlara her zamankinden daha çok ihtiyaç duyduğu bir tabloyla karşı karşıyayız. Türkiye olarak bu yardımları kolaylaştırmak için her türlü desteği verdik. Aynı çabayı tüm dostlarımızın da göstermesi hayati önem taşıyor. Suriye’nin kuzeyi batısına yardım mekanizmasının temelini oluşturan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararının 6 aylığına da olsa uzatılmasını memnuniyetle karşıladık. Suriye ihtilafının Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararı temelinde çözüme kavuşturulmasına yönelik çabalarımızı sürdürmekte kararlıyız. Bir sonraki toplantıyı Rusya’da yapacağız ve şimdiden bu toplantının da hayırlara vesile olmasını diliyorum”