Hanedandan biri Hazine’de 1 numara

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, dün Parti Meclisi (PM) toplantısının açılışında konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yüklenen Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

ERDOĞAN’IN TÜRKİYESİ: Onurlu ve gururlu, kimsenin önünde eğilmeyen, Londra’ya gidip tefecileri ikna edebilir miyim diye arayışa girmeyen Mustafa Kemal’in Türkiye’sinden bugün Erdoğan’ın Türkiye’sine geldik. Tam bir borç batağı içindeyiz. Hesapsız, kitapsız basiretsiz bir yönetim Türkiye’yi teslim almış.

13 MADDE: Türkiye, bu badireyi nasıl atlatır diye 13 maddelik bir açıklama yaptık. Dedik ki, devlette liyakat sistemini darmadağın ettiniz, yeniden oluşturun. Eğer liyakat biterse devlette çürüme başlar. Bugün geldiğimiz nokta bir hanedanlık yapısı içinde çürüyen bir devlettir.

ÇANTACI: Tipik bir örnek. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın üst yönetiminin tablosu yayımlandı. Bir numarada yer alan kişinin hiçbir unvanı yok ama bakan yardımcısından, müsteşardan, genel müdürlerden üstte. Bu kişi, ‘çantacı’ olarak tanımlanıyor. Hanedandan birisi. Neden? Gazetelerde yer alınca bakanlığın internet sitesinden bu çıkarılmış. Ama çantacı görevini sürdürüyor. Tapelerde adı çantacıydı, para taşıyan kişiydi. Ve bu Hazine ve Maliye Bakanı’ndan sonra en yetkili kişi.

HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ YOK: Hukukun üstünlüğü yok, üstünlerin hukuku var. Vahim bir tablo ile karşı karşıyayız. Eğer devleti demokratikleştirmezseniz süratle organize suç örgütü haline dönüşebilir.

DÜYUN-U UMUMİYE DÖNEMİ: Çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğini ipotek altına alan kontrolsüz borçlanmalardan vazgeçin dedik. Kardeşim faiz ödemek için borçlanılır mı? 16 yılda Türkiye’yi tefecilere teslim ettiler. Bir Düyun-u Umumiye dönemine doğru Türkiye süratle gidiyor. ‘İsraftan vazgeçin’ dedik. Altlarında milyonluk arabalar, şu Ankara’daki büyük binalara bakın. Büyük kısmı kiralık ve bakanlıklar oturuyor. Osmanlı’nın Lale Devri’ni yaşıyoruz. Hovarladalığa devam ediyorlar.

İSPAT ET İSTİFA EDECEĞİM: 13 maddeyi açıkladım, bekledim ki olur ya alır birileri değerlendirir. Ama Saray’da oturan zat dedi ki, ‘Kılıçdaroğlu döviz baronları ile hareket ediyor’. Pes vallahi, sanki benim kızımın, çocuklarımın Amerika’da apartmanları var. Senin çocuklarının var arkadaş. Benim bir liralık, döviz baronları ile ilişkimi ispat et siyaseti bırakacağım. Ama ben senin ilişkini açıklıyorum, senden tık yok.

KRİZ ZATEN VARDI: Ekonominin geldiği bu durumu hepimiz biliyorduk. Seçimlerin erkene alınmasının nedeni de buydu. Neymiş Amerikalı bir papaz varmış da o nedenle kriz çıkmış. Ne krizi arkadaş? Kriz zaten vardı. Trump ister, sen de vermezsin. Nokta.

ERDOĞAN’A 9 SORU

Erdoğan’a dokuz soru soruyorum. Bir; tarımı bitir, çiftçiyi borç batağına sürükle, samandan mercimeğe canlı hayvandan ete kadar tarım ürünlerini ithal et diyen, dış güçler miydi? İki; yandaşlarına Türkiye’nin en büyük ihalelerini dolar endeksli ver, ver ki dolar yükseldikçe daha fazla kazansınlar diyen, dış güçler miydi? Üç; haydi, ihaleyi dolarla verdin, yandaşlarına dolarla gelir garantisini de ver diyen, dış güçler miydi Dört; haydi, dolarla yandaşlarına gelir garantisi de verdin, peki yandaşlarının, sözleşme değeri 123 milyar dolar olan projelerinin dış borcuna devleti kefil et diyen, dış güçler miydi? Beş; döviz geliri olmayan şirketlere, döviz cinsinden borçlanmalarına izin ver diyen, dış güçler miydi? Altı; geçmişteki üreten ve saygınlığı olan Mustafa Kemal’in Türkiyesini Londra’daki bir avuç tefeciye teslim eden dış güçler miydi? Yedi; Merkez Bankası’na müdahale et, bağımsız kurumların bağımsızlıklarını sonlandır, her şeyi sen belirle diyen, dış güçler miydi? Sekiz; haklı olarak ‘borç alan emir alır’ diyordun. Memleketi bu hale getirmek için bugüne kadar emir aldığın dış güçleri açıklayacak mısın? Dokuz; geldiğimiz noktada artık Londra’daki tefeciler, faizi yetersiz buldukları ve sana güvenmedikleri için borç vermiyorlar. Şimdi borç almak için Katar’ın kapısını çalmaya ve yalvarmaya başladın. Yeni emirleri Katar’dan mı alacaksın?