Gandi'den zor soru!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu AKP'yi ikiyüzlülükle suçladı ve ilginç bir örnek verdi
09.06.2010 - 11:08 |
Kılıçdarolu partisinin grup toplantısında İsrail krizini değerlendirdi. Kılıçdaroğlu AKP'yi ikiyüzlülükle suçladı ve ilginç bir örnek verdi..
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun hedefinde Başbakan Erdoğan vardı: Başbakan, yeri geldiği zaman İsrail hükümetini yerden yere vuruyor, iç politika malzemesi yapıyor. Ama Filistin’in bütün itirazlarına rağmen, Türkiye, İsrail’in OECD’ye üyeliğine ’Evet’ diyor.
YANLIŞ TERCÜME: Yapılan Başkanlık açıklamasında da doğrudan İsrail Hükümeti’ni kınayan bir söylem de söz konusu değil. İfade, ’Konsey en az 10 sivilin yaşamını kaybetmesini ve çok sayıda kişinin yaralanmasına yol açan eylemi kınar, olaylardan hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı diler.’ Burada Türkiye Cumhuriyeti’ne, Hükümetine, Dışişleri Bakanlığına, bürokratlarına yakışmayan yanlış bir tercüme söz konusudur. Yanlış şurada; İngilizce metinde, ’çok sayıda kişinin yaralanmasına yol açan eylemleri kınıyor’ denmiştir. Dışişleri Bakanlığı tercüme ederken, eylemleri sözcünü kaldırıp yerine eylemi koyuyor. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti acizliğini yanlış bir tercüme yaparak mı korumak istiyor? Yanlış bir tercümenin arkasına sığınarak mı Türkiye’nin kırılan onurunu tamir etmeye çalışıyor. Bunu şiddetle reddediyoruz.
DÜNYA KÜÇÜK RECEP BEY: İsrail’e insani yardım götüren gemilerde, 32 ülke yurttaşı vardı. Türkiye tepkisini gösterdi. Peki 31 ülkede ne oldu? Hükümet, Dışişleri Bakanlığı bürokratlarını suçlarken, kendisini korumak için farklı bir yöntem seçti. ’Biz bağıralım, çağıralım, Türkiye’de bu yapıyı oluştururuz. Nasıl olsa diğer ülkelerde ne olduğundan Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının haberi olmaz.’ Dünyanın hâlâ çok uzak olduğu, iletişimin de asla olmayacağı gibi bir kanıya kapılmışlar. Dünya küçük Recep Bey, bilmeniz lazım.
Sayın Başbakan, yerine geldiği zaman İsrail Hükümeti’ni yerden yere vuruyor, iç politika malzemesi yapıyor. Filistin’in bütün itirazlarına rağmen, Türkiye, İsrail’in OECD’ye üyeliğine niçin ’evet’ dedi? 20 Mayıs 2010’da siz izin veriyorsunuz. Kameraların önünde ’one minute’, kapalı kapılar ardında ’yes, please...’
YAZIŞMALAR AÇIKLANSIN: İsrail’in Gazze’ye yardım götüren gemilere yönelik saldırısının ardından Başbakan konuya ilişkin bilgileri bürokrasiden, birinci elden aldı ve “işlerin çarşafa dolandığını” gördüğünde de Dışişleri Bakanlığı bürokratlarını hedef aldı. “Bunlar monşerlerdir, biz bunları bir tarafa bıraktık” diyor. Ama Sayın Başbakan haklılığını kanıtlamak istiyorsa, İsrail hükümetiyle yapılan yazışmaları kamuoyuna açıklar. Bunu bekliyoruz Hükümetten. Eğer o yazışmalar kamuoyuna açıklanmazsa, AKP Hükümeti 9 yurttaşımızın ölmesinde rol üstlenen parti konumuna gelecektir.
UYARILAR NİYE DİKKATE ALINMADI?: Gerçekten Türkiye bandıralı gemi var mı, yok mu bunu bilmiyoruz. Bunu Başbakan söylemişse herhalde bir bildiği vardır. Ama Mavi Marmara’yı kastediyorsa o Türkiye bandıralı değil, Komor Adaları’na bağlı. O zaman şu soruyu soracağız Sayın Başbakan’a; Komor bandıralı bir gemiye neden ve hangi gerekçe ile Türkiye Cumhuriyeti’nin bayrağı çekildi? İsrail’in Büyükelçisi insani yardım götürülmeden önce defalarca açıklamalar yaptı, ’göndermeyin, müdahale edeceğiz’ dedi. Bu uyarılar hangi gerekçe ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından dikkate alınmamıştır?
FURKAN’I NEDEN BİNDİRİYORSUN: Bozgun başlayınca itiraflar başladı. AKP’liler yardım gemisine kendi milletvekillerinin de bineceğini ancak, son anda vazgeçtiklerini söyledi. Peki Recep Bey, gözünü seveyim, sen gariban Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını gemiye bindiriyorsun, ölüme gönderiyorsun. Kendi milletvekillerine gelince ’sen dur’ diyorsun, ’orada ölüm var, sen bize lazımsın, burada bekle... ’Bu çifte standardı hangi insani kurala bağlıyorsun? Furkan’ı bindireceksin gemiye, başına 4 kurşun yiyecek İsrail askeri tarafından. Şiddetle itiraz ediyoruz.
BAĞDAT YANARKEN: Başbakan Bursa’da “Kudüs üzülürse Ankara üzülür” diyor. Bağdat yanarken, çocukların üzerine bombalar atılırken Başbakan neredeydi? Seçim geliyor, ateş bacayı sardı, korkmaya başladın. Gazze’deki Müslümanları oya tahvil etmenin peşinde Başbakan. Yedirmezler sana başbakan.
HZ. ÖMER’Lİ CEVAP: Başbakan, “Tahsilimiz gereği Tevrat’ı de İncil’i de Kuran’ı da okuduk. Zahmet olmazsa o kitapları sen oku” diyor. Okudum, biliyorum. Ama anlayamadığım bir şey var. O da şu: Kuran’ı defalarca okuduysan Allah ile aramdaki manevi ilişkiyi senin ölçme yetkin nereden kaynaklanıyor? Bu teraziyi senin eline kim verdi? ‘Şirk koşmak’ deyimini biliyor musun, bilmiyor musun Recep Bey? Biz inançlarımızı siyasete ve ticarete malzeme etmeyiz, Allah’tan korkarız. Dedik ki, çalmayacaksın, kul hakkı yemeyeceksin, yalan söylemeyeceksin. Niye gocunuyor Recep Bey? Allah aşkına Deniz Feneri olayını unuttuğumuzu mu sanıyor? Bizim anlayışımıza göre Hazreti Ömer kendi işini yaparken kendi mumunu, devlet işini yaparken devletin mumunu kullanır. Bizim anlayışımız budur. Biz devletin uçağıyla eşlerimizi Katara düğüne göndermeyiz.
İKİ VEKİL DAHA CHP’YE KATILDI
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasından önce CHP’ye katılan Balıkesir Bağımsız Milletvekili Hüseyin Pazarcı ile İzmir Bağımsız Milletvekili Harun Öztürk’e parti rozetlerini takarak, tebrik etti. CHP’nin Meclis’te sandalye sayısı 101 oldu.
Haberin Devamı