Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Suçüstü yakalandıkları halde mahkemelerde şimdi ne diyorlar; 'Görmedim, duymadım, söyledim' diyerek üç maymunu oynayan FETÖ'cüler kendilerini bekleyen acı sondan kurtulamayacaklardır, bunu da açıkça söylüyorum. Siz kime bu oyunu oynuyorsunuz?" dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen "38. Muhtarlar Toplantısı"nda muhtarlarla bir araya geldi.
Adana, Adıyaman, Ankara, Balıkesir, Çorum, Düzce, Hatay, Mersin, Ordu, Samsun, Sivas ve Şanlıurfa'dan gelen muhtarları misafir ettiğini söyleyen Erdoğan, "Yerimiz küçük ama gönlümüz büyük. İnşallah yeni yerimiz yapılıyor, orada aynı anda 2 bin civarında muhtarımızı ağırlayabileceğiz." ifadesini kullandı.
Şırnak Şenoba'daki helikopter kazasında şehit olan, aralarında Tümgeneral Aydoğan Aydın'ın da bulunduğu 13 askere, ayrıca Lice'deki operasyonda şehit olan üç askere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"23. Sınır Tümen Komutanlığı görevini yürüten Tümgeneral Aydın'ı, Kayseri Komando Tugay Komutanı olduğu dönemde gerçekleşen 15 Temmuz darbe girişimine kadar sergilediği o güçlü duruşla da hatırlıyoruz. 15 Temmuz'da da güçlü bir duruşu olmuştur. Kato Dağı'ndaki operasyonları yöneten Tümgeneral Aydın, buradaki başarısıyla da gerçekten çok değerli, müstesna bir komutan olduğunu göstermiştir. Ülkemizin bundan sonra vereceği mücadelelerde de önemli görevler üstlenmesini beklediğimiz bu komutanımızın ve diğer askerlerimizin kaybından fevkalade müteessirim.
Görüyorsunuz, şehitler tepesi hiç boş kalmıyor. Şehitler tepesi hiç boş değil, toprağını kahramanlar bekliyor ve bir bayrak dalgalanmak için rüzgar bekliyor. Eğer biz bugün ay yıldızlı bayrağımızın altında özgürce nefes alıyorsak, minarelerimizden ezanlar beş vakit okunmaya devam ediyorsa, geleceğimize güvenle bakabiliyorsak, bunu şehitlerimize, gazilerimize ve onların yolundan giden kahramanlara borçluyuz."
Erdoğan, şehidin "Hanke'ye Ağıt" şiirini okudu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehit Tümgeneral Aydoğan Aydın'ın 1992'de üsteğmen iken yazdığı "Hanke'ye Ağıt" şiirinin "Doksan kişiydik biz o gün / Aç, susuz, uykusuz / Nasır tutmuş ayaklarla / Yürüyorduk kaygusuz / Sis, çamur, kanla, terle / Üzerindeydik bulutların / Ayrım Hanke Yaylası'nda / Yeşerirken umutlarım / Soğuk namlular elimizde / Yürüyorken dağlara / Şehitlerden selam geldi / Savaşan tüm sağlara / Uzaklarım yakınlaştı / İnancımla, davamla / Uyan Hanke geliyorum / Heybetimle, havamla." dizelerini okudu.
Mücadelesiyle milletin umutlarını yeşerten komutan Aydın'ın mekanının cennet olmasını dileyen Erdoğan, "Bir hafta önce Kato Dağı'nda İçişleri Bakanımız Sayın Soylu ile beraber orada incelemelerdeyken, kendisiyle telefonda görüşmüştüm. Ve orada 'Cumhurbaşkanım, bizim bu mücadelemiz sadece burası için değil, buralarda zafere ulaştığımızda İstanbul'da da zafere ulaşmış olacağız, Ankara'da da yurdumuzun dört bir yanında da.' demişti. İşte bu kahramanlarla yürüyoruz, ruhu şad olsun. Hiç merak etme, Allah'ın izniyle bıraktığınız yerden bu bayrak yere düşmeden yola devam edecek." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörle mücadelede ve 15 Temmuz'da şehit olanları bir kez daha rahmetle yad etti.
"Bu mühimmatı terör örgütlerine verenlerin amacı nedir?"
Vatan topraklarının her bir karışının namusları olduğunu, kimseye el uzattırmayacaklarını, buna cüret edene de dünyayı dar edeceklerini vurgulayan Erdoğan, İstiklal Harbi'nden bugüne kadar vatan topraklarını korumak için kesintisiz bir mücadelenin yürütüldüğünü söyledi.
Erdoğan, terör örgütleri üzerinden ülkeyi bölmeye, milleti parçalamaya çalışanlara bugüne kadar fırsat vermediklerini, bundan sonra da vermeyeceklerini kaydetti.
Bu güçlü duruşun elbette bir bedelinin bulunduğuna işaret eden Erdoğan, şehitler ve gaziler olduğunu ama hiçbir şehidin kanını yerde, geride bıraktıklarının da ahını havada bırakmayacaklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece son iki yılda sınırlar içinde ve dışında yapılan operasyonlarda 10 bin teröristin etkisiz hale getirildiğini bildirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Buna karşılık dün Lice ve Şenoba'da verdiklerimizle 945 şehidimiz var. Aynı dönemdeki operasyonlarda 8 bin 300 silah, 1 milyon 270 bin mermi, 360 ton patlayıcı madde, 18 bin el bombası ve el yapımı patlayıcı ele geçirildi. Şimdi soruyorum sizlere, bir orduyu baştan sona donatacak kadar büyük miktarlardaki bu silahları, bu mühimmatı terör örgütlerine verenlerin amacı nedir? Kimse kimseyi kandırmasın. Amacı, Türkiye'yi bölmek, parçalamak, bölgemizdeki diğer pek çok ülkenin başına gelen felaketlere maruz bırakmak olduğu gün gibi aşikardır.
Terör örgütleri bu kirli hedeflerin sadece maşalığını yapıyor. Devletimiz her kademesine sızmış hainlerden temizlendikçe, terörle mücadelede elde ettiğimiz başarılar da artıyor. Geriye dönüp baktığımızda terörle mücadelemizin niçin arzu ettiğimiz şekilde ilerlemediğini çok daha iyi görüyoruz. 'Hırsız içeriden olunca, kapı kilit tutmaz' diye bir atasözümüz var. Hırsız içeriden, sıkıntı oradan kaynaklanıyor. FETÖ ve PKK için gayret eden içerideki hainler, ülkemize verdikleri pek çok zararın yanında, terörle mücadelemizi de baltalamışlardır."
"Elbette o destekler bir gün kesilecek"
Terör örgütleri FETÖ ve PKK için gayret eden içerideki hainlerin Türkiye'ye verdikleri pek çok zararın yanında terörle mücadeleyi de baltaladıklarının altını çizen Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Suçüstü yakalandıkları halde mahkemelerde şimdi ne diyorlar; 'Görmedim, duymadım, söyledim' diyerek üç maymunu oynayan FETÖ'cüler kendilerini bekleyen acı sondan kurtulamayacaklardır, bunu da açıkça söylüyorum. Siz kime bu oyunu oynuyorsunuz? Sen F16'larla, helikopterlerle, tanklarla, modern silahlarla bu milletimin üzerine geleceksin hala 'Görmedim, bilmiyorum, ben yapmadım' diyeceksin. Kimi aldatıyorsun? Bütün belgeler, her şey görüntüler ortada. Yurt dışındaki ağababalarının da peşlerini bırakmayacak, adım adım takip ederek hak ettikleri akıbete düçar olmalarını sağlayacağız. Milletimiz kendi gönlünde bunları zaten en ağır cezaya, ihanet cezasına mahkum etmiştir. Milletimiz adına karar veren mahkemelerin kararlarının da bu şekilde neticeleneceğinden şüphe duymuyorum.
Diğer terör örgütleri için de aynı durum geçerlidir. Artık bu ülkenin ekmeğini yediği, bu milletin imkanlarını kullanıp, gizliden gizliye ülkesine ihanet etme dönemi geride kaldı. 2015'teki çukur eylemleri PKK'nın, 15 Temmuz darbe girişimi de FETÖ'nün gerçek yüzünü göstermiştir. Bir şüpheniz var mı bunda? Her şey ortada mı, soruyorum sizlere?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin, muhtarlarıyla da el ele çalışarak bunları tamamen gün yüzüne çıkaracağına vurgu yaptı.
Bu örgütlerin yularlarını ellerinde tutan güçlerle birlikte deşifre olduklarına dikkati çeken Erdoğan, "Açık konuşuyorum, eğer kendilerine verilen dış destek olmasa Türkiye, bölücü terör örgütünü, diğer terör örgütlerini de bu yıl sonuna kalmadan eylem yapamaz hale getirecek imkana, kabiliyete ve kararlılığa sahiptir. Elbette o destekler bir gün kesilecektir." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Amerika'da bugüne kadar alışılmış bir gelenek vardı, hemen her ramazanda dışişleri bakanları oradaki Müslümanlara iftar verirlerdi fakat bu ramazanda ABD Dışişleri Bakanlığı bu iftarı iptal etti. Hani nerede, hani ayrımcılık yoktu, hani siz inanç özgürlüğüne karşı değildiniz? Peki bu yaptığınız nedir? Bizim de tabii ki bakışımız ister istemez değişiyor. Biz uygulamaya bakarız, lafa değil. Mısır'da sadece dinlerinden dolayı Hrıstiyanlara saldıranlar nasıl teröristse, Amerika'da sadece dinlerinden dolayı o kadınlara saldıran, onları savunmaya çalışanları da öldüren kişi veya kişiler de teröristtir." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen "38. Muhtarlar Toplantısı"nda muhtarlarla bir araya geldi.
Türkiye'nin güvenliği ve geleceğinin sadece kendi sınırları içindeki mücadeleyle mümkün olmadığını herkesin bilmesi gerektiğine işaret eden Erdoğan, Suriye tarafından Türkiye tarafına atılan kurşun ve roketlerle sınır boyundaki yerleşim yerlerinde kayıplar verildiğini hatırlattı.
Gaziantep'te 53 kişinin şehit olmasıyla sonuçlanan canlı bomba saldırısının ardından karar vererek "Fırat Kalkanı Harekatı'nı başlatacağız" dediklerini belirten Erdoğan, Cerablus, El-Rai, Dabık ve El-Bab'a girildiğini, DEAŞ'ın buralardan temizlendiğini ve o toprakların sahipleri olan Araplara verildiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sağdan ve soldan ciddi şekilde sıkıştırılmamıza rağmen bu operasyonu hedefine ulaştırdık, 'Kusura bakmayın artık göbeğimizi biz kendimiz keseceğiz' dedik. Çünkü 'Sizlerle dayanışma halinde bunu yapalım dedik' olmadı. Şimdi buradan yine söylüyorum, bundan sonra da eğer topraklarımıza oralardan en ufak bir taciz olursa, saldırı olursa biz sağa sola bakmadan gereğini yaparız, hiç kimse bundan endişe etmesin." diye konuştu.
"Sadece duvar örmekle kalmıyoruz"
Suriye sınırının yaklaşık 651 kilometrelik bölümünün muhkem duvarlarla örüldüğünü, tüm sınıra aynı şekilde duvar öreceklerini, böylece terörist giriş çıkışı ve silah aktarmalarını engelleyeceklerini belirten Erdoğan, "Sadece duvar örmekle kalmıyoruz ve bu duvarları da aynı zamanda tüm araç gereçlerle donatıyoruz. İşi kolaylaştıracağız, Irak sınırında aynı şeyi yapacağız ve İran sınırının da uygun olan yerlerinde bunu gerçekleştireceğiz çünkü giriş çıkışlar ülkemize artık daha kontrollü bir şekle dönüşsün. Giremeyecekler. Sadece malum giriş çıkış kapıları vardır oralardan giriş çıkış yapabilir. Kim? Normal vatandaş, terörist değil. Bugün artık Kilis'te hiçbir vatandaş inşallah nasıl 'Başımıza roket düşer mi?' endişesini taşımıyorsa tüm illerimizde de artık bu hale inşallah geleceğiz." değerlendirmesini yaptı.
Erdoğan, teröristlerden temizlenen bölgelere dönen 100 binin üzerinde Suriyelinin kendi topraklarında güvenli bir şekilde hayatlarını sürdürdüğünü dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Buradan çıkartacağımız ders şudur; ülkemizde huzur içinde yaşamak istiyorsak önce sınırlarımızın ötesini güvenli hale getirmek mecburiyetindeyiz. Hem kendi vatandaşlarımızın hem de bize sığınmış kardeşlerimizin geleceği için bu sorumluluğu üstlenmek mecburiyetindeyiz. Bizden sınırlarımız boyunca gözümüz göre göre bir terör devleti kurulmasına sessiz kalmamızı bekleyenler kusura bakmasınlar bizi hiç tanımamışlar demektir. Geçmişte kurumlarımıza sızmış ihanet çetesi mensupları vasıtasıyla belki bu tür operasyonlar yapabiliyorlardı ama artık o günler geride kaldı. 15 Temmuz ihanet girişimi daha önce sezdiğimiz, tahmin ettiğimiz, ufak tefek emarelerini gördüğümüz pek çok gerçeği gün ışığına çıkardı. Karşı karşıya geldiğimizde yüzümüze gülenlerin arkamızdan neler çevirdiğinin gayet iyi farkındayız. Elbette bizim önceliğimiz meselelerimizi siyaset yoluyla, diplomasi yoluyla, görüşmeler yoluyla çözüme kavuşturmaktır ama bunların işe yaramadığı yerde ülkemizin ve milletimizin bekasını korumak için kanımızın son damlasına kadar mücadele etmesini de çok iyi biliriz."
"Bir gece ansızın gelebiliriz"
Orhan Şaik Gökyay'ın "Bu Vatan Kimin?" şiirinden "Bu vatan toprağın kara bağrında sıra dağlar gibi duranlarındır, bir tarih boyunca onun uğrunda kendini tarihe verenlerindir" dizelerini okuyan Erdoğan, "İşte 15 Temmuz'da gördük ki bugün de ülkemizde kendini tarihe vermeye hazır 80 milyon kahraman hazır bekliyor. Bizim bu topraklardan başka vatanımız yoktur, olmayacaktır. Ülkemizi korumak için nereye kadar gitmemiz gerekiyorsa oraya kadar gideceğimizden de kimsenin şüphesi olmasın. İşte bunun için ne demiştim, 'Bir gece ansızın gelebiliriz'. Ne zaman, nerede? Herhalde bunu açıklayacak değiliz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, endişelerinin ve kavgalarının sadece kendileri için olmadığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Biz ülkemizdeki ve bölgemizdeki kardeşlerimizle birlikte tüm dünyanın huzuru, güvenliği, iyiliği için çalışıyoruz. Özellikle terörle mücadele konusundaki hassasiyetimizin, çağrılarımızın gerisinde bu anlayış vardır. Türkiye'nin sözüne kulak verilmedikçe dünyanın her köşesinde terör eylemlerinin cüreti ve sıklığı artıyor. Son dönemde Afganistan'dan Fransa'ya, Pakistan'dan İsveç'e, Irak'tan Belçika'ya, Suriye'den İngiltere'ye, Filipinler'den Almanya'ya kadar pek çok ülkede kanlı terör saldırıları oldu. Bakınız bu terörü Türkiye'nin sorunu olarak görenler için çok ibretlik bir fotoğraf var, işte bu olaylar. Türkiye 5 bin terör şüphelisini sınır dışı ederken, -bunlar terör şüphelisi, bunları sınır dışı ediyoruz ve
haber de veriyoruz- 53 binine ülkeye giriş yasağı koyarken maalesef bugün eylemlerle sarsılan Avrupa ülkelerinden ciddi bir istihbarat desteği alamamıştır. Tam tersine bu ülkeler Türkiye'nin terör örgütü üyesi olarak bildirdiği isimleri korumuş, kollamış hatta iltica başvurularını kabul etme yoluna gitmiştir. Almanya bunlardan bir tanesidir, bakın bu kadar açık konuşuyorum. Hatta hatta şu anda bir çok NATO'da görev yapan subayları dahi bazı NATO'daki ortaklarımız, müttefiklerimiz iltica taleplerini kabul etmişlerdir."
"Kusura bakmayın bundan sonra her şey karşılıklı"
Geçen günlerde ABD'de gerçekleşen terör saldırısını anımsatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Amerika'da ırkçı bir terörist sadece ve sadece Müslüman oldukları için iki kadına saldırmışlardır. Aynı terörist onları korumaya çalışan iki kişiyi de bıçaklayarak öldürmüştür. Amerika bu olayın vehametini dikkat edin 'terörist' olarak suçlamıyor, bunu 'nefret suçu' diyerek azaltmaya çalışsa da bu bir terör saldırısıdır. Buna nasıl nefret suçu dersin, böyle bir şey olabilir mi? Ey Amerika ekonomik olarak dünyada çok büyük bir ülke olabilirsin ama hak ve adaletler konusuna gelince kusura bakmayın. Bakınız Amerika'da bugüne kadar alışılmış bir gelenek vardı, hemen hemen her ramazanda dışişleri bakanları oradaki Müslümanlara iftar verirlerdi fakat bu ramazanda ABD Dışişleri Bakanlığı bu iftarı iptal etti. Hani nerede, hani ayrımcılık yoktu, hani siz inanç özgürlüğüne karşı değildiniz? Peki bu yaptığınız nedir? Bizim de tabii ki bakışımız ister istemez değişiyor. Biz uygulamaya bakarız, lafa değil.
Mısır'da sadece dinlerinden dolayı Hrıstiyanlara saldıranlar nasıl teröristse, Amerika'da sadece dinlerinden dolayı o kadınlara saldıran, onları savunmaya çalışanları da öldüren kişi veya kişiler de teröristtir. Batı ülkeleri teröristlere, terör örgütlerine karşı sergiledikleri bu çifte standardı terk etmeden huzura ve güvene kavuşamayacaklardır. Türkiye teröristlerle ilgili talepte bulunduğunda 'Bizde yargı bağımsızdır' diyerek işin içinden sıyrılmaya çalışanlar benzer istekleri bize yönelttiklerinde aynı ilkeyi asla gözetmiyorlar. 'İşte böyle, böyle, bizim vatandaşımız sizde cezaevinde onu bize verin'. Tamam da önce siz cezaevinde olmayan terörist başını bize bir verin bakalım. Ona 400 dönüm arazi tahsis edeceksiniz, oradan 170 ülkeyi idare edecek böyle bir terörist, 80 koli dosya göndereceğiz, bütün bunlar elinizde buna rağmen hala 'Öyle mi, böyle mi?' deyip zaman kazanmaya çalışacaksınız, böyle bir şey olamaz. Bu aramızdaki itimadı sarsar. Nitekim de sarsıyor. Biz bedel ödüyoruz, 249 şehidimiz var bizim 15 Temmuz gecesi, 2 bin 193 gazimiz var siz bize bunları unutturamazsınız. Kusura bakmayın bundan sonra her şey karşılıklı, sizin yargınız mı var? Bizim de yargımız var."