MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, pratisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, "Başbakan Erdoğan başkan olabilmek, tek adam olarak hanedanlığını kurabilmek için Türkiye’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü satışa çıkarmış, milli birliğini devretmek için bölücü terör şebekesine çağrıda bulunmuştur. Artık bundan sonra ’Erdoğan Başkan, PKK şampiyon’ sözleri işitilirse hiç kimse ’bu da nerden çıktı dememeli’ ve hiç kimse bunu garip karşılamamalıdır. Başbakan Erdoğan başkanlık ümidini İmralı canisine bağlamış, bunun karşılığında vermeyeceği hiçbir ödünün olmayacağını göstermiştir" diye konuştu.
Hatay’ın Reyhanlı ilçesi Cilvegözü Sınır Kapısı’ndaki personel lojmanlarının yakınında, Suriye plakalı bomba yüklü bir aracın infilak etmesi olayına değinen Bahçeli, "Patlamaya konu olan aracın amaç ve hedefinin ne olduğu, azmettiricileriyle beraber tüm ihtimaller hesaba katılarak incelenmeli ve arkasından da kamuoyu aydınlatılmalıdır. Görülmektedir ki sınırlarımız barut fıçısına, ateş topuna dönüşmüştür.Suriye’deki kör dövüşün Türkiye’ye maliyeti yıkıcı, neden olduğu sonuçları yakıcı olmaktadır.Esad yönetiminden kaçarak ülkemize sığınan mülteci akının boyutu gittikçe vahim bir hal almaktadır" dedi.
KANLI HESAPLAŞMA UZUYOR
Sınır hatlarımızdaki güvenliğin ağır şekilde zedelendiğini belirten Bahçeli, "Esad yönetimiyle muhalifler arasındaki kanlı hesaplaşma uzadıkça mevcut tablo her gün biraz daha içinden çıkılmaz hal almıştır. Sınır bölgelerimizdeki vatandaşlarımız korku ve derin kaygıya kapılmışlardır. Suriye’den yayılan istikrarsızlık dalgaları ülkemizi doğrudan doğruya etkilemektedir.PKK’nın uzantısı PYD ise sınırımızın yakın yerlerinde kendi hakimiyetinde noktalar oluşturmakta ve gün geçtikçe mevzi elde etmektedir. Başbakan Erdoğan’ın, muhalif güçlerin PYD’yi Kamışlı ve Haseke’ye doğru sıkıştırmaya başladığını söylemesi ise kalıcı bir netice doğurmamıştır. Bu arada Irak’ın kuzeyindeki peşmerge yönetimi de, Irak ve Suriye arasındaki sınırı açmış ve karşılıklı geçişleri mümkün kılmıştır" diye konuştu.
KAOS ORTAMI TÜRKİYE'NİN GELECEĞİNİ TEHDİT EDİYOR
Bahçeli "Suriye’nin batısında PYD ve uzantılarının kontrolünde bulunan bazı yerleşim alanlarına BDP’li bölücülerin başını çektiği kalabalıklar, ’Suriye Kürdistan’ı ile Dayanışma Platformu’ adı altında Nusaybin üzerinden yardım sağlanmışlardır. AKP hükümeti İmralı canisinin yörüngesine tutunmuşken, Suriye’ye giden bölücü mihraklar,’Özgür Kürtler Sınır Tanımıyor’ pankartlarıyla gövde gösterisi yapmışlar ve gerçek hedeflerini açık etmişlerdir. Esad rejimi ölüm kalım mücadelesi verirken, bunun Türkiye’ye yansıması her anlamda olumsuz olmaktadır. Suriye’de dökülen kan, sürekli mesafe alan kaos ortamı Türkiye’nin bekasını üst seviyede tehdit etmekte, sınırlarımızda ve mücavir alanlarda şaibeli oluşumların kök salmasına yuva işlevi görmektedir. Bu arada, Suriye muhalefetinden gelen kafa karıştırıcı açıklamalar ve bir gün Şam yönetimiyle uzlaşma arayışları, diğer gün bunun yalanması tam bir kısır döngünün varlığına işaret etmektedir" dedi.
SURİYE BÖLÜNMEMELİ
Bahçeli "Esad yönetiminin ise bir bakanı aracılığıyla, Suriye Ulusal Konseyi dahil, tüm muhalefetle önşartsız masaya oturma iradesini duyurması yanı başımızda gösterimde olan k?bus filmine ara verileceği ümidini uyandırmıştır. Bizim için öncelikli konu Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlama alınarak, uyumlu, kontrollü ve dengeli bir şekilde demokratik ortama kavuşması ve iç savaşın bu ülkede sonlanmasıdır. Suriye güven ve huzura ulaşmadan, sınır bölgelerimizin istikrar bulması, bölücü emellerin rahat durması mümkün olmayacaktır. Bu itibarla Suriye bölünmemeli, bölücülere bırakılmamalıdır. AKP hükümeti, ABD’nin ağzına bakarak tüm politikalarını Esad’ın gitmesine bağlamamalı, uzlaştırıcı ve yatıştırıcı bir rol takınmalıdır. Ve elbette sınırlarımızdan kimlerin girip çıktığını iyi kontrol etmeli, Esad muhaliflerini desteklemek adına, canlı bombalara ve El Kaide türevlerine fırsat vermemelidir" diye konuştu.
VİCDANİ DEĞERLER ADETA KARABORSAYA DÜŞÜRÜLDÜ
Bahçeli, "Ülkemiz öyle bir dönemden, öyle bir devirden geçmektedir ki, yargılanmayan, çiğnenmeyen ve köreltilmeyen bir değerimiz neredeyse kalmamıştır.Tehlikeli bir kumpasın, çok aktörlü ihanet kampanyasının iz ve belirtileri her tarafta boy vermiş, her seviyede belirginlik kazanmıştır. Aziz milletimiz her yönden, her türlü kirli vasıtayla baskı altına alınmış, aklı karıştırılmıştır. Milli ve manevi, insani ve vicdani değerler adeta karaborsaya düşürülmüş, sanki defolu bir mal konumuna indirilmiştir. Olanlar, başımıza gelen fecaatler; akıl ve mantıkla izah edilemeyecek kadar çarpık bir hal almış ve yoğunlaşmıştır" dedi.
TÜRKİYE HER TARAFINDAN SU ALMAKTADIR
"Türkiye her tarafından dökülmekte, her tarafından su almaktadır" diyen Bahçeli şunları söyledi: "Başbakan ve hükümeti bunun için yıkım ustalığına talip olmuş ve son sürat işe koyulmuştur. Böylesi bir ortamda, millet varlığı aşındırılmakta, milliyetçilik AKP talimatlı devşirilmiş ve dününe sırt çevirmiş gafiller tarafından suçlanmaktadır. Başbakan Erdoğan Türk milliyetçiliğine karşı sert, tahammülsüz ve düşmanca mesajlar vermekte, Türk milletinin tarih şuurunu ve benlik davasını kırmak için bu mensubiyet kalesini yıkmak istemektedir. Milleti anlamamış, milletin sırrına erememiş bedevi bir anlayışla, milliyetçiliği bozguna uğratacağını düşünen bu zihniyet elbette yanılacak, elbette şaşkına dönecektir. Milliyetçiliği ayaklar altına aldığını söyleyen Başbakan ve ona ideolojik payandalık yapan çürümüşler, milliyetçilikle millet arasındaki derin sosyolojik rabıtayı koparacaklarını zannedecek kadar küçülmüş ve zeka geriliğinin içine batmışlardır. Hatta Türk milliyetçiliğinin görevini tamamladığını ve devrinin kapandığını söyleyecek ölçüde densizliğin çamuruna saplanmış, çelimsizliğin seline kapılmış olan yüzsüzlere de epey tesadüf edilmektedir. Bunların düpedüz maksatları bellidir. Aslında bunlar için millet görevini tamamlamış ve bölünmesinin vakti gelmiştir. İmralı misyonerliği, Kandil elçiliği ve AKP oyuncağı olan bu sefalet içinde çırpınan şahsiyetlerin, milliyetçiliğe, dolayısıyla millete doğrulttukları namlu eninde sonunda kendilerine dönecektir. Nasıl olmuşsa bir dönem aramızda bulunma talihini yaşamış bazı simaların, içinden geçtiğimiz zaman aralığında türlü oyunlarla bölücülüğün ateşine odun taşıyarak milliyetçiliğe ve Türklük değerlerine saldırmaları anlamsız kalmaya mahk?m olacaktır. Nihayetinde yel kayadan hiçbir şey koparamayacaktır."
"MHP, 44 YILDIR ÜLKÜLERİNİN PEŞİNDE"
Türkiye’nin içinde bocaladığı zaman diliminde, Türk milletine karşılıksız bağlılıkla varlığını tanımlayan partilerinin önem ve sorumluluğunun daha da arttığını belirten Bahçeli, "MHP’yi, özürlü değerlendirmeleriyle yanlış ve temelsiz tanıtmaya kalkışanlar, önce var oluş gayemizi, meselelerle karşı kesif ve makul itirazlarımızı anlama zahmeti göstermelidirler. Partimizi kendi dar, güdük ve çapsız anlayışlarına sığdırmaya yeltenenler; hakkımızda yalan, yanlış hüküm vermeyi akıllarınca marifet sayanlar tutarlılık adına kendi geçmiş ve sicillerini gözden geçirmeleri en içten tavsiyemizdir.Türk milletine hizmet yolunda 44 yıllık süreyi arkada bırakan partimizin, başkalarına şirin görünmek, göze girmek ve sırnaşmak konusunda rekorlara imza atan müsvedde ve insanlık fukarasına dönüşmüş kişileri ciddiye alması ihtimaller arasında dahi olmayacaktır. Unutulmasın ki, Milliyetçi Hareket Partisi tam 44 yıldır ülkülerinin peşinde, milli hedeflerinin arkasındadır" diye konuştu.
SORUNLARDAN KURTULMANIN YOLU MHP'DİR
Türkiye’nin sorunlar yumağından kurtulması için tek yol kaldığını onun da Milliyetçi Hareket Partisi’nin iktidarı olması olduğunu belirten Bahçeli şunları söyledi: AKP’den hesap sormanın tek bir seçeneği vardır: O da Milliyetçi Hareket Partisi iktidarından geçmektedir. Bu duygularla partimizin kuruluşunun 44’ncü yıldönümünün aziz milletimize ve muhterem dava arkadaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum. Milliyetçi Hareket Partisi dündür, bugündür ve mutlaka yarınlarda da olacaktır. Bunu hiçbir güç engelleyemeyecek ve önüne geçemeyecektir."
İMRALI CANİSİ AKP'NİN BAŞINA BİNMİŞTİR
İmralı süreci ile ilgili olarak Bahçeli, "Bu serüvenin; sabit aktörü bebek katili, değişken faktörü duruma ve gelişmelere göre pozisyon alan çetesi, bağımlı figürü bölücülüğün siyasetteki markası BDP, çok yüzlü figüranı da milli iflasın içine gömülmüş AKP olarak dikkat çekmektedir. AKP-PKK-BDP ve İmralı canisinden müteşekkil bölücü ortaklık, süreç içinde Türk milletini ve Türkiye’yi mahvetmenin plan ve hazırlıklarını son hızla sürdürmektedir. Merdiven Stratejisi ismiyle kavramsallaştırılan AKP-PKK müzakereleri aşama aşama ilerletilmektedir. Bölücülük AKP’nin himayesine alınmış, PKK AKP’nin yanında hizalanmış ve İmralı canisi AKP’nin tepesine binmiştir. Türk milletinin demokratik tercihiyle iktidara gelen AKP, milletimizin ve devletimizin geleceğini bölücü terörle girdiği bahse yatırmıştır.Görünen odur ki, millet varlığı üzerinden parçalanma kumarı oynanmakta, hezeyanlar ve rezillikler peşi sıra birbirini takip etmektedir" dedi.
KENDİSİ TERCİHİNİ YAPMIŞ
"Başbakan Erdoğan’ın gerçeklerle, doğrularla ve milli hislerle yolu bir daha çakışmamak üzere ayrılmıştır" diyen Bahçeli, şunları söyledi: "Kendisi tercihini yapmış, bundan böyle kimlerle birlikte olacağının, kimlerle elele kalacağının haberini bizzat vermiştir. Başbakan’ın geçen hafta Slovakya dönüşünde anayasa yapımını kast ederek; ’BDP’yle 330’u bulabilmek adına müşterek adımlar atabiliriz’ demesi her zaman aklında olan bir düşüncenin dille ikrarı olarak değerlendirilmelidir. Böylelikle, perde gerisinde süren pazarlıkların neye yönelik olduğu ve neyi amaçladığı biraz daha netleşmiştir.Başbakan Erdoğan İmralı canisinin dayatmaları eşliğinde, PKK’nın fason imalatı, yan ürünü olan, üstelik kendisinin Doğu ve Güneydoğu’nun CHP’si olarak tasvirini yaptığı BDP’yi yanına alarak Türk milletine ve Türklüğe sanki savaş ilan etmiş gibidir. Kendisinin bu beyanatı öyle önemli, bu çıkışı öylesine kritiktir ki, her şey netleşmiş, tüm şüpheler sonunda açıklığa kavuşmuştur. Bu ifadelerin anlamı kısaca şudur: Türkiye’nin geleceği, Türk milletinin varlığı PKK’ya bağlanmış, PKK’ya dayandırılmıştır. Anlaşıldığı kadarıyla, AKP’yle PKK anayasa değişikliği konusunda bir araya gelmiş, aralarındaki son anlaşmazlıkları da giderme telaşına kapılmışlardır. İmralı süreci isimli kısa metrajlı ihanet filminde; Başbakan Erdoğan’ın başrol arkadaşları teröristbaşı ve örgütü, yönetmen ABD, makyajcı AB, dublör BDP, set dekoratörü CHP, montajcı peşmerge, kameraman sözde aydınlar, ses tasarımcıları da bazı eski sinema artistleri olarak yerini almıştır. İşte ülke olarak geldiğimiz durumun içler acısı hali budur."
İMRALI CANİSİNE HER ŞEYİ PEŞKEŞ ÇEKMEYE KARAR VERMİŞ GİBİ
Başbakan Erdoğan’nın başkanlık sisteminin ağırlıklı olduğu yeni anayasa hazırlığı paralelinde kafasının içindekileri bir bir döktüğünü belirten Bahçeli, "TBMM’nde eksik kalan milletvekili sayısını BDP’ye tamamlayacak ve kuvvetle muhtemel Türkiye’yi referanduma götürmekten geri durmayacaktır. Görünen odur ki, Türk milleti önümüzdeki süreçte varlığını, birliğini ve hayat haklarını oylamak durumunda kalacaktır. Başbakan Erdoğan başkan olabilmek için İmralı canisine ve bölücü terör örgütüne her şeyi peşkeş çekmeye karar vermiş gibidir. Al gülüm, ver gülümle gidecek olan süreç içinde, AKP-PKK ve teröristbaşı dışında hiç kimse memnun olmayacak, hiç kimsenin beklentisi önemsenmeyecektir. Başbakan Erdoğan’ın BDP’ye, yani PKK’ya uzattığı zeytin dalı anında ilgi ve hevesle karşılanmıştır. Başbakan’ın hedefleri bölücü terör taraflarını rahatsız etmemiş, bilakis onlarda el altından yaptıkları pazarlıkları alelacele Başbakan’ın önüne koymuşlardır" dedi.
"BAŞKANLIK ÜMİDİNİ İMRALI CANİSİNE BAĞLAMIŞ"
Bahçeli, "Başbakan Erdoğan başkan olabilmek, tek adam olarak hanedanlığını kurabilmek için Türkiye’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü satışa çıkarmış, milli birliğini devretmek için bölücü terör şebekesine çağrıda bulunmuştur. Artık bundan sonra ’Erdoğan Başkan, PKK şampiyon’ sözleri işitilirse hiç kimse ’bu da nerden çıktı dememeli’ ve hiç kimse bunu garip karşılamamalıdır. Başbakan Erdoğan başkanlık ümidini İmralı canisine bağlamış, bunun karşılığında vermeyeceği hiçbir ödünün olmayacağını göstermiştir. Ayağına kadar gelen gollük pasa big?ne kalmayan İmralı canisi ve cinayet örgütü de BDP kanalıyla klasikleşmiş ve bildik tekliflerini Başbakan ve partisine arkası arkasına iletmiştir" diye konuştu.
BDP’NİN İSTEKLERİ
BDP isteklerini sıralayan Bahçeli, şunları söyledi: "Yeni anayasada vatandaşlık tarifinin değiştirilerek Türk sözcüğünün hazırlanacak metinde bulunmaması, Farklı dil ve kültürlerin anayasada güvence altına alınması, Anadil kullanımının önündeki engellerin kaldırılarak eğitim ve kamu hizmetlerine kadar her alana taşınması, Özerkliğin tanınması ve sağlanması. Bu dörtlü teklif setinin kamuoyuna servis edilmesi ve AKP’ye verilmesi bölücü mihrakların geçmişteki düşünce ve yaklaşımlarından vazgeçmediğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Gerçek şudur ki, ne İmralı canisi, ne PKK ne BDP ihanet sürecinin pasif bir öğesi değildir ve olmamıştır. Geçtiğimiz yılın Ağustos ayında BDP’li bir grup milletvekilinin Hakk?ri’de PKK’lılarla sarmaş dolaş olması neyse Başbakan ve partisinin İmralı canisiyle çözüm ve barış adı altında bir araya gelmesi odur. Aralarında hiçbir fark yoktur. Madalyonun bir yüzünde canilere karşı açık sevgi ve muhabbet gösterilmekte, diğer tarafında ise sürdürülen müzakerelerle bu pervasızca yapılmaktadır. PKK’yla önce görüşüp, sonra bunu inkar etmek, arkasındanda dönüp PKK’lılarla kucaklaştı bahanesiyle bazı BDP’lileri iş olsun kabilinden suçlamak ve yalan denizinde boğulup milli emanetlere hıyanetliğe yeltenmek AKP’yle özdeşleşmiş ikircikli ve yüz kızartıcı bir siyaset hastalığıdır"
KENDİLERİNİ AKILLI, HERKESİ DE ENAYİ Mİ GÖRMEKTEDİR?
Bahçeli, "PKK’nın silah bırakacağı, militanların sınır dışına çıkacağı, barışın geleceği, her şeyin tozpembe bir atmosfer içinde olacağı yalana, dolana batmış iktidar sözcüleri tarafından iddia edilmektedir. Oysaki gerçekler çok başka ve bir o kadar da acıdır. Sorarım sizlere, şayet mümkün olursa, PKK’nın silah bırakması neyin karşılığında gerçekleşecektir? Hadi diyelim dağ bakiyesi sınır dışına çıktı, peki İstanbul’u, Ankara’yı, Şırnak’ı, Diyarbakır’ı mesken tutmuş ve buralarda kök salmış PKK’lılar nasıl sökülüp atılacaktır? Devamlı irileşen ve tabanını genişleten bölücülük nasıl eritilecek ve nasıl tüketilecektir? Başbakan Erdoğan ve yol arkadaşları kendilerini akıllı, herkesi de enayi mi görmektedir? AKP cenahından duyulan ’Şapkadan tavşan çıkmayacak, deniz geçerken derede boğulmayalım, barışa yakınız, çözüm sabote edilmesin, sıkılı yumrukları açalım, çözüm verimli yürüyor, İmralı beklentilerimize cevap veriyor’ sözlerine milletimizin kanacağı mı düşünülmektedir?" diye konuştu.
MİLLETİMİZİN TEPKİ KOYACAĞI ZAMAN YAKINDIR
"Olan biten tüm çirkinliklere milletimizin tepki koyacağı zaman yakındır" diyen Bahçeli, "Daha düne kadar, toplum yapısına korku pompalamak ve bu korkuya dayalı olarak hareketsizlik ve tepkisizlik oluşturmak maksadıyla her yol denenmiştir. Nitekim PKK’yla masaya oturmak, İmralı canisini allayıp pullayıp sözde çözüm tarafı olarak sunmak için direnç olabilecek ve sorun çıkarabilecek tüm ihtimaller hesaplanmış ve üzerine gidilmiştir. Medya ve sivil toplum kuruluşları susturulmuştur.Partimize tuzaklar kurulmuş, Meclis dışında kalması hedeflenmiş ve ahlaksızca iftiralar atılmıştır.TSK’nın etkisizleştirilmesi için tutuklama furyası başlatılmış ve genelkurmay başkanları terörist olarak suçlanmıştır" dedi.
SİLİVRİ’YE KOŞTURA KOŞTURA GİDERSE HİÇ KİMSE ŞAŞIRMAMALIDIR
Bahçeli, "Şu feleğin işine bakınız ki, insani bir görüntüsü olsa da, Başbakan Erdoğan, Balyoz Hareket Planı Davası kapsamında hüküm alan değerli bir komutanımızı geçirdiği ameliyatından sonra ziyaret etmiştir.Bundan da en ufak rahatsızlık duymamıştır. Başbakan bu anlayışla, elinde çiçeklerle Silivri’ye kadar koştura koştura giderse hiç kimse şaşırmamalıdır. Başbakan Erdoğan’ın tutuklu bulunan TSK mensuplarına birden bire merhamet gösterilerine soyunması, uzun tutukluluk hallerini eleştirmesi ve AKP’nin diğer yöneticilerinin buna papağan gibi katılması yeni bir oyunun habercisidir. Başbakan yargıyı hedefine almıştır.Ve tam olarak adaletin AKP’nin denetim ve kontrolüne girmesi için, bizzat sevk ve idare ettiği darbe davalarını eleştirmeye girişmiştir. Sayın Başbakan keşke ameliyat masasına gelmeden önce bu değerli şahsiyeti hatırlamış olsaydın, keşke yargılama sürecinin adil ve adaletli olması için elinden geleni çabayı gösterebilseydin. İşte o zaman yaptıklarınla söylediklerin çelişmez ve herkesin de takdirini kazanırdın" diye konuştu.
FİKİR İLERİ SÜRMESİ TAŞIDIĞI SORUMLULUKLA BAĞDAŞMAYACAKTIR
ABD’nin Ankara büyükelçisi yargıdaki olumsuzluklarla ilgili açıklamasına değinen Bahçeli şunları söyledi: Bu aşamada kararlılıkla ifade etmek isterim ki, bir yabancı görevlinin yanlış veya doğru içişlerimiz hakkında fikir ileri sürmesi taşıdığı sorumlulukla bağdaşmayacaktır. ABD’li elçinin bu tavrı bir defa diplomatik nezaket ve teamülleri hiçe saymaktır.Yabancı diplomatların ya da devlet adamlarının Türkiye’nin içişlerine müdahil olma alışkanlıkları AKP’nin acziyetinden, kötürüm politikalarından ve başkalarına kul köle olan omurgasızlığından kaynaklanmaktadır. Bir elçinin görev yaptığı ülkeyle ilgili görüşlerini açıklayabilmesi, öncelikle cesaret bulmasıyla, arkasından da siyasi yönetim tarafından uygun bir ortamın sağlanmasıyla mümkündür.Hükümet bu imk?nı 10 yıldır yabancılara sunmaktadır."
'HADDİNİ BİLECEKSİN’ ÇIKIŞLARI KURU GÜRÜLTÜ
"Ayrıca AKP’li bazı yöneticilerin ABD büyükelçisine ’haddini bileceksin’ çıkışları nafile olup kuru gürültüdür" diyen Bahçeli, "Söz konusu büyükelçi değişik fırsat ve ortamlarda Türkiye’nin gündemiyle ilgili yorumlarını yapmakta, hükümetten ise herhangi bir yaptırımı olmayan boş sözler duyulmaktadır. Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin şamar oğlanı olmadığını düşünüyor ise gereğini yapacak özgüven ve cesareti göstermeli, lafla peynir gemisi yürütme kurnazlığından vazgeçmelidir. ABD’li büyükelçinin açıklamalarının üzerinden kısa bir süre sonra, bu kez de Okyanus ötesinden manşetlere konu olan bir mülakat yayımlanmıştır.ABD Başkanı Obama, kendisine verilen 11 sorudan yalnızca 7’sini cevaplayarak görüşlerini bir gazete vasıtasıyla Türkiye’ye bildirmiştir. Kalan 4 sorunun neden cevaplanmadan bırakıldığı esasen dikkatle irdelenmelidir. ABD Başkanı Obama, bu açıklamasında Türkiye’nin hassasiyet taşıyan tüm iç meseleleri hakkında yorumlar yapmıştır" dedi.
MİLLETİ UYARMAK İÇİN 9 BÖLGEDE MİTİNG
Bahçeli, "Türkiye’nin içinde bulunduğu tehlikelerle dolu süreci tersine çevirmek, milletimizi uyandırmak ve uyarmak için 9 bölgede ’Milli Değerleri Koru ve Yaşat’ adı altında açık hava toplantıları düzenlemeye karar vermiş bulunmaktayız. İlkini inşallah, 23 Mart 2013 tarihinde Bursa’da ’Kuruluş Mitingi’ adıyla düzenleyeceğiz. Ayrıca sırasıyla; İzmir’de ’Bayrak Mitingi, Adana’da ’Vatan Mitingi’, Erzurum’da ’Birlik Mitingi’, Konya’da ’Türkçe Mitingi, Elazığ’da ’Kardeşlik Mitingi, İstanbul’da ’Demokrasi Mitingi’, Samsun’da ’Kurtuluş Mitingi’, Ve Ankara’da ’Türkiye Mitingi’ni milletimizle birlikte yapacağız." diye konuştu.
Haberin Devamı