Emine Erdoğan: 2023'e kadar geri kazanım oranımızı yüzde 35'e çıkaracağız
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, 6'ıncı Sosyal Fayda Zirvesi'nde yaptığı “Sıfır atık vizyonu” konulu konuşmasında, "2023'e kadar geri kazanım oranımızı yüzde 35'e çıkaracağız" dedi.
Birleşmiş Milletler ve Kalkınma Programı (UNDP) ve TBWA/Forgood tarafından Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde düzenlenen zirvenin Sosyal Fayda Zirvesi’nin 8. Oturumu'nda konuşan Emine Erdoğan, bu zirveye katılan herkesin ortak bir amacı olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"O da, dünyamızı daha iyi bir yer haline getirmek için iyiliğe giden en kısa yolu bulmak. Şu anda attığımız her adım, önümüzdeki birkaç bin yılı tasarlıyor. Bu nedenle, sadece 2030 değil, 2050, 2070 de, aslında şimdidir. Nitekim, bugün karşı karşıya olduğumuz çevre krizi de, uzun bir sürecin birikimidir. O nedenle bilim insanlarının çok yakın bir geleceğe dair uyarıları, şu anki tüm davranışlarımızı şekillendirmelidir. Can kulağıyla dinlememiz gereken uyarılardan biri, gelecekte bizi bekleyen iklim göçleridir. Şayet, küresel sıcaklık 1.5 derece sınırının altında kalmazsa, dünyanın birçok yeri yaşanamaz hale gelecek. Bu da insanların yaşanabilir bir yer ve su bulmak için kitleler halinde göç etmesi demek. İşte biz bu nedenle 'işe bir yerden başlayalım' dedik ve 2017’de sıfır atık için yola çıktık. Bilinçsiz tüketimden doğan kirliliği ve doğal kaynakları tüketilmiş bir ülkeyi, çocuklarımıza miras bırakamazdık.”
“GERİ KAZANIM ORANIMIZI YÜZDE 35 SEVİYESİNE ÇIKARACAĞIZ”
Sıfır atık projesi ile, sadece atıkları yönetmeyi değil, sürdürülebilir kalkınma ilkelerine uygun üretimin yapılmasını da amaçladıklarını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
“2023 yılına kadar geri kazanım oranımızı, yüzde 35 seviyesine çıkaracağız. Yıllık 20 milyar lira ekonomik kazanç ve 100 bin kişiye istihdam sağlamayı hedefliyoruz. Yeşil ekonomiye geçiş, dünyayı yaşanabilir kılmada, herkes için bir zorunluluktur. Yeşil ekonomiyle gelir ve istihdam artacağı gibi, temiz suya ve enerjiye erişim de iyileştirilebilir. Sürdürülebilir kalkınmanın anahtarı ise, sürdürülebilir bilinçlerdir. Bugün burada konuşulanların yarın unutulmaması lazım. İyilik yolundaki düşünce ve temennilerin bayrağını, bizi bekleyen koşuculara teslim etmeliyiz. Bu nedenle, sivil toplum kuruluşlarımızla yaptığımız çalışmaları önemsiyoruz. En son, TEMA ve Milli Eğitim Bakanlığı işbirliğiyle, 20 pilot okulda 3 ay gibi kısa bir sürede 280 bin çocuğumuz sıfır atık eğitimi aldı. Doğal Hayatı Koruma Vakfı, restoranlarda tek kullanımlık plastik ve kağıt ambalajların kullanımını azaltmak için bir seferberlik başlattı. TURMEPA, denizlerdeki atık problemini çözmek için Haziran ayından bu yana kıyı temizlikleri gerçekleştiriyor. Çöpüne Sahip Çık Vakfı izmarit çöpü sorununa dikkat çekti. Bunun gibi nice gönüllü hareket projemize destek sağlıyor.”
2 MİLYON KİŞİYE ULAŞAN EĞİTİM VE BİLİNÇLENDİRME ÇALIŞMASI
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ise bugüne kadar 2 milyon kişiye ulaşan eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları gerçekleştirdiğini vurgulayan Erdoğan, “Teknoloji 21. yüzyılın inkar edilemez bir nimetidir. Bu nimeti nasıl kullandığımız ve şekillendirdiğimiz, bu yüzyılın karnesi olacaktır. İletişimin bu kadar yüksek seviyelere ulaştığı bir çağda insani iletişim ne yazık ki, irtifa kaybediyor. Yaşadığımız insani krizler bunun en bariz göstergesidir. Ya da saniyeler içinde dünya turu atan havadislerin çoğunun yalanlarla örülü olduğunu görüyoruz. Adını post gerçeklik koyduğumuz tuhaf zamanlardan geçiyoruz. Çağın değişimlerine teslim olmak yerine onlara yön vermeliyiz. İnsani, diplomatik, çevresel tüm yönleriyle dünya ile kurduğumuz ilişki, yüksek bir ahlak temelinde şekillenmelidir” dedi.
“TEKNOLOJİ İNSANIN MANEVİ DÜNYASINI TÖRPÜLEMEMELİ ”
Teknolojik gelişmenin, donanımlı robotlar yapmaktan ibaret olmadığını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
“Teknoloji, insanın manevi dünyasını ve insani kabiliyetlerini törpülememeli. Tüketim toplumundan yeniden üretim toplumuna geçişi sağlayacak bir köprü olarak görmeliyiz. Gelişmişlik düzeyini belirleyen temel kriter, ne kadar ileri gittiğimiz değil, vardığımız noktanın iyiliğe ne kadar hizmet edebildiğidir. Aksi halde, teknolojik ilerleme, yok etmenin de aracı olabilir. Nitekim geçmişte büyük heyecanla karşılanan teknolojik gelişmeler insanlık için kısa sürede hüsrana dönüştü. Her derde deva görülen bazı tarım ilaçlarının bir nesli yok ettiği fark edildi ve bu hatalardan dönüldü. Geçmişi bir ders olarak görmek gelecekte yeni teknolojileri doğru bir biçimde kullanabilmek için gereklidir. Teknolojinin, insan hayatını iyileştiren ve doğayı koruyan bir araç olarak hizmete sokulması, en acil gündem maddemizdir. Meşhur şairimiz Yaşar Kemal, ‘yaşam, umutsuzluktan umut üretmektir.’ der. O nedenle biz de dünyamızı kuşatan tüm tehditler karşısında ümitvar olmak durumundayız. İnsani krizlerden çevre krizlerine tüm sorunların halli, farkındalık ve sorumluluk sahibi olmamıza bağlıdır. Kendimizin bizzat bulunmayacağı yarınları, bugünden daha iyi inşa etmeyi istemek, büyük bir sorumluluk duygusunun göstergesidir.”