Davutoğlu'ndan büyük kehanet!
"Sancılı sürecin çok uzun süreceğini düşünmüyorum"
Davutoğlu; terör, Suriye ve dış politikadaki son gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Biz Suriye'de bütün alternatifi deneyerek bugünlere geldik ama bu sancılı sürecin çok uzun süreceğini düşünmüyorum. Artık bu süreci yıllarla ifade etmek yerine aylar veya haftalarla ifade etmek gerekir" dedi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, NTV'de Oğuz Haksever yönetimindeki programda Cengiz Çandar ve İsmet Berkan'ın sorularını yanıtladı.
Davutoğlu'nun açıklamaları özetle şöyle:
"Terör sadece Suriye'ye bağlanmamalı"
9 kişinin hayatını kaybettiği Gaziantep saldırısında Suriye istihbarat örgütü El Muhaberat'ın parmağı olduğuna yönelik bazı iddialar ortaya atılmıştı. Bu iddialara değinen Davutoğlu, Türkiye'deki terör olaylarını sadece Suriye'ye bağlamanın 'eksik' bir yaklaşım olacağını dile getirdi.
Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Gaziantep'teki saldırı toplumumuzda acı izler bıraktı. Bu tür saldırılarda tüm denklemler dikkate alınmalıdır. Kısa bir sürede faillere ulaşıldı. Terör Türkiye'de Suriye'deki gelişmelerle ortaya çıkmadı, 30 yıldır süren bir mesele. Suriye'de yaşanan kaostan terör örgütü faydalanmak isteyebilir ancak Türkiye'deki terör olaylarının Suriye'den kaynaklandığını düşünmek eksik bir yaklaşım olur. Terörü tek bir faktörle izah etmek mümkün değil. Gaziantep saldırısında iç unsurlar ön plana çıkmaktadır ama bölgesel ve diğer faktörler de gözardı edilmemelidir."
"Dış politika Türkiye'nin politikası"
Davutoğlu, eleştirilere neden olan Türkiye'nin dış politikasına da değindi. 'İzlenilen politikanın şahsi politikası olmadığını, Türkiye Cumhuriyeti'nin politikası olduğunu' kaydeden, Dışişleri Bakanı, "Türkiye olarak Suriye'deki zulme karşı bir tavır alıyoruz. Ortadoğu'daki bu politikamızdan vazgeçmeyiz" diye konuştu. Davutoğlu, konuşmasında büyük yer ayırdığı Türkiye'nin dış politikası hakkında şu değerlendirmeleri yaptı:
"Suriye konusunda uygulanacak üç politika var: Birincisi statüko adına Esad'ın yanında olmak, ikincisi Suriye'de yaşananlarla ilgilenmemek, üçüncüsü ise bizim yürüttüğümüz politika yani Esad'la ilişkimizi yürütemediğimiz için halkın yanında olmak. Türkiye-Suriye ilişkileri, ülkedeki zulüm engellenemeyecek hale gelene kadar kesintiye uğramadı. Biz hiçbir ülkedeki muhaliflere 'ayaklanın' diye çağrıda bulunmadık.
Ama bir halk Türkiye'nin de önem verdiği değerler için ayağa kalkmışsa bölgenin en büyük devleti olarak Türkiye'nin kayıtsız kalması beklenemezdi. İlk aşamada Suriye'deki muhalefetin Beşşar Esad'dan tek istediği reformdu. Hatta gitmesini bile istemediler. Biz diplomasinin bütün imkanlarını Suriye'de kullandık. Krizin bu boyuta ulaşmaması için her şey yapıldı. Krizle ilgili batı dünyasıyla bir çok kez görüştük ve formüller geliştirdik. Ama Suriye yönetimi bu formüllere imkan tanımadı."
İran'a eleştiri
Türkiye'nin Suriyeli muhaliflere silah verdiğine yönelik iddiaları kesin bir dille reddeden Davutoğlu, İran'ın Suriye politikasını ise eleştirdi.
İran'ın Suriye halkı yerine statükocu Esad rejimini desteklediğini dile getiren Davutoğlu, "İran halklara güvenmektense yönetimlere ve kişilere güveniyor. İran geçmişte de uyguladığı direniş ekseni politikasını bugün Esad'a uyguluyor. Bize göre halka dayanan direniş ekseni meşrudur. Direniş ekseni Suriye halkının iradesidir. İran Suriye politikasında hata yapıyor" şeklinde konuştu.
"Mezhep belirleyici değil"
Suriye politikasında 'mezhep'in belirleyici bir faktör olmadığının altını çizen Bakan, "Bizim burada öne aldığımız tek şey var: Ortadoğu'daki halkların barışı ve kardeşliği. Bizim politikamız açısından mezhep kesinlikle belirleyici bir faktör değildir" değerlendirmesini yaptı.
"Yardım etmek devlet geleneği"
Davutoğlu, rejimden kaçarak Türkiye'ye sığınan Suriyelilere yardımın devlet geleneği olduğunu söyledi ve şöyle devam etti:
"Bu insanlara kapımızı açmamak devlet geleneğimize aykırıdır. Biz Bosnalı kardeşlerimize de Kürt kardeşlerimize de zamanında kapılarımızı açtık. Yanımızda zulüm varsa biz 'bize ne' demeyiz. Bu coğrafyada yaşayanlar 'bize ne' deme hakkına sahip değildir. Oradaki halka yardım ediyoruz, edeceğiz."
"Tüm girişimleri yaptık"
Kriz öncesi Beşşar Esad'ın reformları gerçekleştirmesi için gerekli tüm girişimleri yaptıklarını ifade eden Bakan Davutoğlu, yapılan bu girişimlerde 'emparyalist amaç' taşınmadığını dile getirdi.
Yaptıkları ziyaretlerde ülkede demokrasinin gelişmesi için uzun uğraşlar verdiklerini anlatan, Davutoğlu, şunları dile getirdi:
"Beşşar Esad, bizimle beraber bir yolda yürümek yerine babasının yoluna geri dönünce bir tercihte bulunmak zorunda kaldık ve belirlediğimiz politikayı uygulamaya karar verdik. Yani Esad, kendi halkına zulüm yapmaya karar verince biz Suriye'nin geleceğine yatırım yaptık. Eğer bu dış politika yerine Esad'ın statükosunu destekleyen bir politika yürütseydik, Türkiye'nin bölgede itibarı kalmazdı. Esad'ın ne zaman gideceğine yönelik bir zaman tayin etmedim ama kendi halkına yabancılaşan rejim ayakta kalamaz. Bu Irak'ta 2 yıl, Bosna'da 3 yıl, Mısır'da 1 yıl sürdü. Biz Suriye'de bütün alternatifi deneyerek bugünlere geldik ama bu sancılı sürecin çok uzun süreceğini düşünmüyorum. Artık bu süreci yıllarla ifade etmek yerine aylar veya haftalarla ifade etmek gerekir."
"Gerekli tedbirleri alırız"
Ahmet Davutoğlu, Türkiye'de tedirginlik yaratan Suriye'nin kuzeyindeki oluşuma da değindi. "Biz hiçbir zaman Suriye'deki Kürtlerin haklarını almalarına karşı çıkmadık. Hatta Esad'a haklarının verilmesine yönelik telkinlerde bulunduk" diyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ne Irak'ta ne de Suriye'de Kürt kardeşlerimizi dışlayıcı bir tavır içerisine girilmesine izin vermemiz mümkün değildir. Bizim Suriye'nin kuzeyindeki gelişmelerle ilgili karşı çıktığımız şey, iç savaşı tetikleyecek şekilde otonom bölgelerin diretme şeklinde ortaya çıkmasıdır. Suriye'nin kaderine bir kaç PKK'lı karar verecek değildir. Suriye'nin kaderini onların eline bırakamayız çünkü o gelecek bizi de etkileyecektir.Terör yapılanmasına karşı gerekli tedbiri alırız."