Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: ABD bize söz vermişti ama...
"Suriye toprağında kesinlikle gözümüz yok" diyen Kalın, harekatın ne kadar sürebileceğiyle ilgili soruya "Günler de sürebilir, haftalar da" cevabını verdi. Kalın harekatla ilgili Rusya, İran ve uluslararası koalisyonla bir koordinasyon kurulduğunu da söyledi
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde yürüttüğü Zeytin Dalı Harekatı'yla ilgili, BBC Türkçe'den Selin Girit'in sorularını yanıtladı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, Türkiye ve NATO ilişkileri konusundayda, "NATO'dan çok az destek gördük. Milletimiz 'NATO nerede?' diye soruyor. Ama tabii bu biz NATO'dan uzaklaşıyoruz ya da NATO bizden uzaklaşıyor anlamına gelmiyor" diye konuştu.
Türkiye neden Afrin'e operasyon düzenlemeye karar verdi? Ne amaçlanıyor?
PKK'nın Suriye ayağı olan PYD/YPG son bir yıl içerisinde Türkiye'yi hedef alan 700'ün üzerinde saldırı gerçekleştirdi. Hatay'ı, Kilis'i vurdu, birçok kayıp verdik. Biz onları defalarca uyardık.
Cumhurbaşkanımız bu konuyu uluslararası liderlerle yaptığı toplantılarda, ABD, Rus, İran, Avrupa liderleriyle toplantılarında dile getirdi. Biz bu terörist şebekenin sınırımızda faaliyet göstermesine izin veremeyiz. Ayrıca Afrin halkı da bu insanların bölgeden uzaklaştırılmasını istiyor.
Biz Fırat Kalkanı operasyonunda 2 bin kilometrekarelik alanı Daeş'ten temizledik. O operasyon başladığında da birçok soru ortaya atılmıştı. Ne kadar sürecek? Kapsamı ne olacak? Sivil kayıpları nasıl önlenecek?
Fırat Kalkanı operasyonuna baktığınızda çok başarılı bir sicil görürsünüz. Tüm Daeş unsurlarını oradan temizledik. Cerablus ile El Bab arasındaki alana 100 bin insanın dönüşünü sağladık.
Afrin'de de aynı tabloyu görmek istiyoruz. Buradan da teröristler temizlenecek. Burayı da yerel halk yönetecek. İnsani yardım göndereceğiz. Sınırımızda güvenliği sağlayacağız. Bu, Suriye'nin toprak bütünlüğü açısından da çok önemli. YPG gibi ayrılıkçı bir örgütün daha fazla toprak kazanmasına izin vermeyeceğiz.
Asıl amaç da bunlardır. Bu kesinlikle Kürtlere ya da Suriye'ye ya da Afrin'e karşı bir operasyon değildir. Bu, ABD'nin Menbiç'te ya da Suriye'nin başka noktalarında Daeş'le mücadele ediyor diye destek verdiği terör örgütüne karşı yapılan bir operasyondur. Biz sınırımızdaki bu tehdidi bertaraf etmek istiyoruz.
Ankara'nın nihai hedefi ABD'nin YPG'ye verdiği desteği kesmek mi?
Bunun için çok uzun süredir çağrıda bulunuyoruz. Obama yönetiminden Trump yönetimine miras kalan bir politika bu maalesef. Bir terör örgütünü bir diğer terör örgütüyle yenilgiye uğratamazsınız.
Herkes PYD/YPG'nin PKK'nın Suriye'deki uzantısı olduğunu biliyor. PKK AB, ABD tarafından terör örgütü olarak kabul edilmiş durumda. PYD/YPG'nin merkez komutası doğrudan PKK'ya bağlı. Kendi başlarına karar veremezler. PKK şemsiyesi altındalar.
Herkes de bunu biliyor. Ama ABD Daeş'i Suriye'de yenilgiye uğratmak uğruna YPG'ye destek verdi. Şimdi de onlara mecbur kaldılar. Çünkü askeri açıdan bu örgüte çok yatırım yaptılar. Bu tabii ki bizi kaygılandıran bir unsur.
Ankara bu operasyonu düzenlemek zorunda mı kaldı?
PKK/YPG'nin Suriye sınırımızda devlete benzer bir yapı oluşturmasına müsamaha gösteremeyiz. Bu mümkün değil.
Silahları, cephaneleri, eğitimleri, destekleri ABD ordusundan aldılar. Bu noktada bir kez daha Washington yönetimine çağrı yapıyoruz.
Bize daha önceden de söz verdikleri gibi PYD/YPG'ye destek vermeyi kessinler. Çünkü bize hep Daeş'la savaş sona erdiğinde, Suriye Daeş'ten temizlendiğinde PYD/YPG'yi desteklemek için bir neden kalmayacağını söylüyorlardı.
ABD Başkanı Trump bu sözü Cumhurbaşkanımıza 24 Kasım'da yaptıkları telefon görüşmesinde vermişti. Üzerinden neredeyse iki ay geçti. Ama hala PYD/YPG'ye destek vermeyi sürdürüyorlar.
Afrin operasyonu kesinlikle gerekli miydi? Türkiye bunu tek taraflı düzenlemek zorunda mıydı?
Evet, bu operasyon kesinlikle gerekliydi. BM Sözleşmesinin 51'inci maddesi ve BMGK kararları gereği Türkiye'nin kendini terör tehdidine karşı savunma hakkı vardır. Türkiye bir NATO üyesi. NATO'daki müttefiklerimizin ve diğer müttefiklerimizin bizi teröre karşı verdiğimiz mücadelede desteklemesini bekliyoruz.
Kendini savunma hakkından bahsediyorsunuz. Türkiye nasıl bir saldırı altındaydı?
Tabii ki saldırı altındaydı. Daha önce de söylediğim gibi Afrin'den ve diğer noktalardan Türkiye'ye YPG/PYD teröristleri tarafından yüzlerce sınır ötesi saldırı yapıldı. Bu nedenle bu operasyonu başlatmak zorundaydık.
Uluslararası toplum operasyonla ilgili çekincelerini ortaya koydu, ancak bir muhalefet yok. Biz zaten operasyondan önce müttefiklerimizi planlarımız hakkında bilgilendirdik. Ama bu operasyonu tek taraflı başlatmak zorundaydık. Çünkü sınırlarımızın korunması ve güvenliğinden biz sorumluyuz. Uluslararası toplumun bir numaralı düşmanı Daeş. Bu da anlaşılabilir bir şey. Ama bizim bir düşmanımız daha var: PKK.
Uluslararası toplum bunun Türkiye için ne kadar aciliyet taşıyan bir mesele olduğunu görmek istemiyor. Çünkü PKK onlara saldırmıyor, ama bize saldırıyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nden yapılan açıklamada Afrin operasyonunun YPG'nin aynı sıra IŞİD'e karşı da yapıldığı belirtildi. Ama Afrin'de IŞİD varlığı olmadığı biliniyor.
Bu çok ilginç. Buraya gelmeden hemen önce bir son dakika gelişmesi söz konusu oldu. YPG/PYD'nin bugün bir grup Daeş teröristini serbest bıraktığı belirtiliyor. Böylece Türk askerlerine ve ÖSO'ya karşı birlikte saldırmaları söz konusu olacak.
Yani YPG ve yıllardır çarpıştığı IŞİD şimdi bir ortaklık içinde, öyle mi?
Evet, bir anlaşmaya varmışlar gibi görünüyor. Belki askerlerimize saldıracaklar, belki ÖSO'ya. Ne olacak bilmiyoruz. Daha çok yeni bir bilgi bu. Ama önemli olan nokta şu: YPG de olsa Daeş de olsa Afrin'den ülkemize, sınırımıza, kentlerimize, milletimize yönelen bir terör tehdidi var.
Bunu defalarca gündeme getirdik. Ama kimse kılını kıpırdatmadı. Dolayısıyla sınırlarımızı korumak bizim vatandaşlarımıza karşı bir sorumluluğumuzdur.
Afrin operasyonu Washington'un Türkiye'nin kaygılarını anlaması için mi düzenlendi?
Hayır, sadece o nedenle düzenlemiyoruz bu operasyonu. Ama sonunda bu konunun bizim için ne kadar önemli olduğunu anlamalarını umuyoruz. Düşünün ki ABD-Kanada sınırında ya da ABD-Meksika sınırında YPG/PYD gibi bir terör örgütü bulunuyor olsun. Mütemadiyen ABD'ye saldırılar düzenliyor, silahları, eğitimlerini, cephanelerini de ABD'nin bir müttefikinden alıyor olsunlar. Buna ABD nasıl bir tepki gösterirdi? Buna Avrupalılar nasıl bir tepki gösterirdi?
ABD Savunma Bakanı Mattis, "Bir yol bulacağız," dedi. Ankara'nın planı ne? Nasıl bir yol bulunacak?
Operasyon sona erince ve YPG ve PYD'den temizlendiğinde, bu bölge -aynen Fırat Kalkanı'nda yaptığımız gibi- bölge halkına devredilecek. Bizim Suriye'nin toprağında gözümüz yok. Bizim amaçlarımızdan biri zaten Suriye'nin toprak bütünlüğünü korumak. Ayrıca biz tutarlılıktan yanayız. Teröre karşıysanız, bir terör örgütüne karşı çıkıp diğerini destekleyemezsiniz. Daeş kötüyse PKK da kötü. Daeş terör örgütüyse, PKK da terör örgütü.
Türkiye bu operasyonu düzenlemek için köşeye mi sıkıştı? Provoke mi edildi?
Hayır. Fırat Kalkanı'nda hedeflerimiz çok netti ve bu operasyonu başarıyla tamamladık. Bölgeye barış ve istikrar getirdik. Cerablus'ta, El Bab'da, Dabbık'ta diğer noktalarda insanların hayatlarına bir bakarsanız hayatların normale döndüğünü görürsünüz.
İnsanlar çocuklarını okula gönderiyor, hastaneler çalışıyor, insanlar işinde gücünde. Afrin'de de benzeri bir durum görmek isteriz. Sadece bizim ulusal güvenliğimiz için değil Afrin halkı için de istiyoruz bunu.
Ama birçok kişi Türkiye'nin bir diğer ülkeyi, Suriye'yi işgal ettiğini düşünüyor...
Suriye'yi işgal etmiyoruz. Bir terör tehdidini bertaraf ediyoruz. Suriye toprağında kesinlikle gözümüz yok. Eğer böyle bir niyetimiz olsaydı o zaman Cerablus, El Bab ve diğer noktalarda kalırdık. Böyle bir niyetimiz yok. Hiçbir komşu ülkenin bir başka ülke tarafından işgal edildiğini görmek istemiyoruz.
Rusya bu denklemin neresinde? Bu operasyona yeşil ışık yaktı mı?
Uluslararası koalisyonla olduğu gibi Rusya'yla da yakın işbirliği içerisindeyiz. Astana süreci çerçevesinde çatışmasızlık bölgelerini Rusya ve İran'la birlikte tesis ettik. Şimdi de Suriye'de siyasi geçiş sürecinin tüm Suriyelileri kapsayacak şekilde gerçekleşmesi için Rusya ve İran'la birlikte çalışıyoruz. Zaten takdir edersiniz ki böylesi kapsamlı bir operasyon müttefiklerinizle koordinasyon içinde olmadan gerçekleştirilemez.
Yani Rusya Türk ordusunun Afrin üzerindeki hava sahasını kullanmasına izin verdi mi?
Rusya, İran ve uluslararası koalisyonla bir koordinasyon yapıldı ve operasyon şu ana kadar gayet iyi ilerliyor.
Peki Afrin'i siz alın, İdlib'i de bize verin gibi bir pazarlıktan söz ediliyor. Böyle bir şey konuşuldu mu?
Böyle bir pazarlık içerisinde değiliz. Bir dizi önceliğimiz var. İdlib'de barış ve güvenliğin sağlanmasını istiyoruz. Büyük bir alan burası, iki milyon kişi yaşıyor ve Türkiye'nin sınırında. Binlerce mülteci İdlib'den geldi, bunlara barınacak yer, gıda ve ilaç temin ediyoruz. Hem Türkiye hem de Suriye tarafında. Biz İdlib'de barış ve güvenliğin tesisini ve tüm terör örgütlerinin buradan temizlenmesini istiyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Afrin operasyonunun kısa zaman içinde sona ereceğini söylemişti. Ne kadar kısa bir zamandan bahsediyoruz? Günler mi, aylar mı yıllar mı?
Bu operasyonel bir bilgi. Günler de sürebilir, haftalar da. Ne kadar gerekliyse o kadar sürecek. Askeri istihbaratımız çok kapsamlı planlar çıkardı bu operasyonun başarısı için. Üçüncü gündeyiz ve iyi bir ilerleme kaydediyoruz.
Bunun uzun ve ağır maliyeti olan bir operasyona dönmesinden endişe ediyor musunuz?
Fırat Kalkanı operasyonuna başladığımızda da benzeri sorularla karşılaşmıştık. Eğer Fırat Kalkanı operasyonuna bakarsanız, bu operasyonu çalışırsanız, burada da aynı sonuçları alacağımızı görürsünüz. Fırat Kalkanı çok az sivil kayıpla ve çok sayıda Daeş teröristinin tasfiyesiyle sonuçlanmıştı. Bu alanları Suriye halkına geri verdik. Afrin'de de aynı durum söz konusu olacak. Afrin halkının Afrin'i yönettiğini görmek istiyoruz.
"ABD BİZE SÖZ VERMİŞTİ AMA..."
Bundan sonra sıra Menbiç'e mi gelecek? Öyle olursa, ABD ordusuyla Türk ordusunun karşı karşıya gelme riski söz konusu olur mu?
ABD bize yaklaşık 1,5 yıl kadar önce söz vermişti. PYD/YPG IŞİD'e karşı operasyon bittiğinde Menbiç'te kalmayacak demişlerdi. Ama hala Menbiç'teler. Ayrıca Menbiç bir Kürt kenti değil. Bir Arap kenti. Neden YPG hala orada? Bu çok meşru bir soru.
Bu nedenle Cumhurbaşkanımız bu konuyu gündeme getiriyor. YPG'yi Menbiç'te tutmaya devam etmek bu bölgelerin barış ve güvenliğine hizmet etmeyecek. Aksine etnik gerilimlere neden olacak.
Menbiç'e operasyon olursa, Türk askeriyle ABD askerinin karşı karşıya gelmemesi için ABD'yle koordinasyon içerisindeyiz. Ama ABD'nin artık PYD/YPG'ye gerek Menbiç'te gerekse Suriye'nin başka noktalarında verdiği desteği kesmesini istiyoruz.
Türkiye NATO'dan ve Batı ittifakından uzaklaşıyor mu?
Bazen milletimiz NATO'nun Türkiye'nin meşru güvenlik kaygılarına yeterli ilgiyi göstermediğini düşünüyor. Suriye savaşı yedinci yılına girdi. Çok kayıp verdik sınırımızda. Daeş'e, PKK'ya, birçok terör örgütüne karşı mücadele verdik. NATO'dan çok az destek gördük. Milletimiz NATO nerede diye soruyor. Ama tabii bu biz NATO'dan uzaklaşıyoruz ya da NATO bizden uzaklaşıyor anlamına gelmiyor.
Bu hafta Cenevre görüşmeleri yapılacak. Önümüzdeki hafta da Sochi'de Suriye Ulusal Diyalog Kongresi düzenlenecek. Afrin operasyonu bu diplomatik süreçleri nasıl etkileyecek?
Biz Afrin operasyonunun gerek Cenevre gerekse Sochi'deki görüşmelere olumlu katkı yapacağını düşünüyoruz. Çünkü bunun sonucunda Suriye halkını kimin temsil ettiği konusunda bir açıklık getirilmiş olacak. Bu görüşmelere YPG'nin katılmasına kesinlikle karşı çıkıyoruz. Çünkü bir terör şebekesi bu ve Suriye halkının temsil edileceği bir masada oturamazlar.