Gazete Vatan Logo

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Roma dönüşü çarpıcı mesajlar: Ne gerekiyorsa biz bunu yaparız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Roma'daki G-20 zirvesinden sonra yurda dönüşünde uçakta gazetecilere gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, ABD Başkanı Biden ile görüşmesi hakkında "Bizim bu F-35 konumuz var. Malum bizim 1 milyar 400 milyon dolarlık yaptığımız bir ödeme var. Bununla ilgili olarak da F-16 tedarikini müzakere ettik. Biden 'Çok kısa zamanda netice alamayabiliriz. Biliyorsunuz iki farklı bölümden, Temsilciler Meclisi ve Senato’dan geçiyor. Malum, durum 50-50 ama ben elimden geleni yapacağım' dedi" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Roma dönüşü çarpıcı mesajlar: Ne gerekiyorsa biz bunu yaparız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, terör örgütlerine yönelik sınır ötesi operasyonlara ilişkin, "Operasyonun yapılması gerektiği zamanda tabii ki operasyon yapılır. Ondan geri adım atılmaz. Terör örgütleriyle mücadelemizden bizim asla sarfınazar etmemiz mümkün değil." dedi.

Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi'ne katılmak üzere bulunduğu İtalya'dan dönüşünde, uçakta gazetecilere zirveye ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

G20 Roma Zirvesi'nin başarıyla tamamlandığını belirten Erdoğan, Roma'da iki gün boyunca "İnsanlar, Gezegen ve Refah" ana teması etrafında verimli toplantılar yapıldığını, yıl boyu gerçekleştirilen çalışmaları gözden geçirdiklerini, küresel ekonomik gelişmeleri ele aldıklarını aktardı.

Sağlık boyutuyla mücadelede önemli mesafe alınan Kovid-19 salgınının olumsuz ekonomik etkilerinin halen devam ettiğine dikkati çeken Erdoğan, özellikle emtia fiyatları ve borçluluk oranlarının ciddi oranda yükseldiğini ifade etti.

Küresel enflasyon baskısının da aynı şekilde giderek arttığına işaret eden Erdoğan, "Bu çerçevede ekonomilerimizin dayanıklılığını artırmak amacıyla ne gibi önlemler alabileceğimizi değerlendirdik. Küresel enflasyonla mücadelede iş birliğinin önemine değindik." dedi.

Haberin Devamı

Toplantıda, koronavirüs salgınının küresel sağlık sistemine olan etkileri üzerinde fikir alışverişinde bulunulduğunu belirten Erdoğan, aşı meselesinde adaletsizliğin ve ayrımcılığın önlenmesi gerektiğinin vurgulandığını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu an klinik deneyleri yapılan TÜRKOVAC aşısı onaylanınca, Türk milletiyle insanlığın da istifadesine sunulacağını söyledi.

G20 Zirvesi'nin ana başlıklarından birinin de "İklim ve Çevre" olduğunu söyleyen Erdoğan, şunları ifade etti:

"İklim değişikliğiyle mücadelede üzerimize düşeni yaparak, Paris Anlaşması'nı onayladığımızın bizzat altını çizdim. Bu konuda öncü ve proaktif bir rol üstlenmeye hazır olduğumuzu muhataplarımızın dikkatine getirdim. Zirve vesilesiyle, ev sahibi İtalya Başbakanı Sayın Draghi, Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Sayın Von Der Leyen, Hollanda Başbakanı Sayın Rutte, önümüzdeki G20'nin ev sahibi Endonezya Cumhurbaşkanı Sayın Widodo, Amerikan Başkanı Sayın Biden, Fransa Cumhurbaşkanı Sayın Macron, Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Sayın Michel, Almanya Şansölyesi Sayın Merkel ile bir araya geldik. Aday Şansölye ile de görüştük, hatta ikisi beraber geldiler. Yine zirve sırasında farklı ülkelerden katılımcılarla görüşmelerimiz oldu. Ziyaretim boyunca gerçekleştirdiğimiz istişarelerin ve ortaya koyduğumuz görüşlerin hayırlı sonuçlar doğurmasını temenni ediyorum."

Haberin Devamı

"Biden ile samimi bir toplantı yaptık"

Erdoğan, değerlendirmesinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

"ABD Başkanı Joe Biden ile görüşmenizin genel hatlarını neler oluşturdu? Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceğine dair değerlendirmeleriniz nelerdir?" sorusuna Erdoğan, "Sayın Biden ile samimi ve yapıcı havada bir toplantı yaptık. Toplantıda Mevlüt Bey, İbrahim Bey ve Hakan Bey benimle birlikteydiler. Kendisinin yanında da Dışişleri Bakanı ile güvenlik ve istihbarattan sorumlu isimler vardı. Toplantıyı gayet olumlu bir havada devam ettirdik." yanıtını verdi.

Haberin Devamı

"Afganistan, Suriye, Libya ve Doğu Akdeniz konularında iş birliğimizi güçlendirmenin yanı sıra özellikle de ekonomik ilişkilerimizi çok daha yoğun bir şekilde devam ettirme kararı aldık." diyen Erdoğan, bunun için gerekli talimatları verdiklerini aktardı.

Hazine ve Maliye Bakanlarına muhataplarıyla çok daha sık görüşmelerini söylediklerini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Böylece inşallah ekonomide ikili ticaret hacminde 100 milyar dolar hedefimize ulaşırız ve bu yolda yürürüz. NATO ittifakı ve stratejik ortaklık bağlamında atılacak adımları da istişare etme fırsatını bulduk. Hepsinden öte bizim bu F-35 konumuz var. Malum bizim 1 milyar 400 milyon dolarlık yaptığımız bir ödeme var. Bununla ilgili olarak da F-16 tedarikini müzakere ettik. Bu konuda da kendilerinden olumsuz bir yaklaşım görmedim. Tam aksine, yine bununla ilgili de Savunma Bakanlarımızın birbiriyle görüşecekleri gibi Dışişleri Bakanlarımız da muhataplarıyla görüşerek inşallah iki ülke ilişkilerini ilgilendiren bu hassas konuyu da neticelendirmeyi umuyoruz. Biden 'Çok kısa zamanda netice alamayabiliriz. Biliyorsunuz iki farklı bölümden, Temsilciler Meclisi ve Senato'dan geçiyor. Malum, durum 50-50 ama ben elimden geleni yapacağım.' dedi. Ben de kendisine 'Bunu başarabileceğinize inanıyorum ve bu konuda şu anda ağırlığın sizde olduğunu görüyorum' dedim. İnşallah Savunma Bakanlarımız da birbirleriyle görüşmeleri devam ettirecekler. Bugünkü toplantıya katılan arkadaşlarımızın bu işi yakın markajda tutmasıyla inşallah bunu nihayetlendirirsek, burada iki tane önemli başlığımız olacak, biri tedarik, biri de elimizdeki F-16'ların modernizasyonu. Bunların da o arada inşallah yapılma durumu söz konusu olacak."

Haberin Devamı

"Görüşme 1 saat 10 dakika sürdü"

Erdoğan, "Biden'e 'Daha Adil Bir Dünya Mümkün' kitabınızı takdim ettiniz. 'Türkiye'nin Yeşil Kalkınma Devrimi' çalışması da vardı. Bu ikisiyle ilgili geri dönüşleri neler oldu?" sorusuna, "Gerek benim 'Daha Adil Bir Dünya Mümkün' kitabımı gerekse 'Türkiye'nin Yeşil Kalkınma Devrimi' kitabını Sayın Biden'a hediye ettim. 'Türkiye'nin Yeşil Kalkınma Devrimi' kitabında benim bir takdim yazım bulunuyor. Biden'a 'Biliyorsun ben de çevreciyim.' dedim. Biz, bu kitapları verince o da 'Ben de size kendi kitabımı takdim edeceğim.' dedi. Onun da vefat eden oğlu hakkında yazdığı bir kitabı var." cevabını verdi.

"Birleşmiş Milletler Zirvesi sonrası selefleriyle mukayese edip Biden için 'Kendisiyle iyi başladık diyemem' demiştiniz. Bu sefer bu görüşmeden sonra bu kanaatiniz değişti mi?" sorusu üzerine Erdoğan, "Şartlar atmosfere göre değişiyor. BM sırasında farklı beklentilerimiz vardı. O farklı beklentiler olmayınca olay biraz daha farklı bir duruma doğru gitti. O gelişme farklıydı. Bu görüşme için medya da '20 dakikalık bir görüşme olacak' diyordu. Bizim görüşme 1 saat 10 dakika sürdü. Medyanın bizimle nasıl uğraştığını anlayın." ifadelerini kullandı.

"Yani kendilerince (kabul etmeyecek, görüşmeyecek) de derler, 20 dakikaya da indirirler ama bizim görüşme 1 saat 10 dakika sürdü." diyen Erdoğan, daha sonra diğer programlara geçtiklerini anlattı.

Biden ile BM Genel Kurulunun yapıldığı dönemden bu yana farklı bir sürecin olduğunu belirten Erdoğan, "Şimdi bizim Türkevi tam BM'nin çapraz karşısında. İnşallah gün ola harman ola. Misafir ederiz, orada da görüşmemizi yapabiliriz, o da olur, niye olmasın. Ayrıca güvenlik, savunma, ticaret, terörle mücadele ve bölgesel konular başta olmak üzere aramızdaki bütün konularla ilgili ortak bir mekanizma kurulması konusunda mutabık kaldık, anlaştık. İnşallah bu konuları da ilgili arkadaşlarımız bizzat yürütecekler." diye konuştu.

"Temel önceliklerde mutabakata vardık"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Amerika'nın bugüne kadar açıkça PKK/YPG'ye verdiği destek var. Silah eğitimi devam ederken Türkiye'nin onca uyarısına rağmen tatbikat yapmaya kadar gitti işler. Sizin bu konuda aslında çok açık ve net bir mesajınız vardı. Sorumluluklar karşılanmadığı sürece her an bir operasyon sinyali verdiniz, 'Gerekirse operasyon yaparız bu bölgede' dediniz. Bu yeni süreçten ne bekliyoruz ve bundan sonraki süreç Türkiye'nin operasyon ihtimalini nasıl etkiler?" sorusuna karşılık şunları kaydetti:

"Operasyonun yapılması gerektiği zamanda tabii ki operasyon yapılır. Ondan geri adım atılmaz. Bir defa terör örgütleriyle olan mücadelemizden bizim asla sarfınazar etmemiz mümkün değildir. Eğer karşımızda bir terör örgütü olan PKK/PYD-YPG varsa, ne gerekiyorsa biz bunu yaparız. Bundan da taviz vermeyiz. Bunu zaten biz kendilerine her zaman söyledik ve söylüyoruz. Bundan sonraki süreçte de NATO'da müttefiksek, NATO müttefiki olarak bizim ittifak halinde olduğumuz ortağımızın böyle bir şeye tevessül etmemesi gerekir. Yine aynı şekilde bundan sonraki süreçte de Türkiye'nin temel önceliklerinden olan bu meselede beraber çalışmamız gerektiği hususunda bugün de mutabakata vardık. Orada da kendilerinin olumsuz bir yaklaşımı olmadı."

İtalya Başbakanı Mario Draghi'yi kabulü hatırlatılarak, "Draghi'nin atanmış bir başbakan olarak, defalarca seçilmiş bir cumhurbaşkanına karşı kullandığı bir ifade vardı. Bu, Türkiye'de haliyle büyük bir tepki gördü. İtalya medyasında da sizin İtalya'ya gelmiş olmanızın ve bu kabulün bir telafi beklentisi oluştuğuna yönelik haberler çıktı. Draghi'nin şahsen bu hasarlı durumu telafi edebilmek için nasıl bir yaklaşımı oldu, bu konu hiç geçti mi, aranızda nasıl bir ilişki oluştu?" şeklindeki bir soru üzerine Erdoğan, İtalya ile Berlusconi döneminden itibaren çok güzel, başarılı işler yaptıklarını söyledi.

Savunma sanayisinde de o dönemde çok ciddi bir adım atarak Atak helikopterlerini İtalya ile anlaşarak aldıklarını ve onlarla buna başladıklarını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Özellikle Atak helikopterlerinde müşteri çok ama bizim tek sıkıntımız, bu Rolls-Royce noktasında gerekli olan motoru istediğimiz miktarda temin edemediğimiz için ihracatında maalesef çok çok başarılı olamıyoruz. Atak helikopterlerinde elimizde bol miktarda Rolls-Royce motor olsa biz ciddi manada ihracat yaparız. Bu dönemde inşallah burayla adımları yeniden başlatıp atarken, onların motor teminini sağlamalarıyla biz Atak helikopter talebini karşıladığımız zaman savunma sanayisinde ciddi manada bir sıçrama daha yapmış oluruz. Olay sadece İHA, SİHA, Akıncı'da kalmaz. Aynı zamanda Atak helikopterleriyle de dünyada farklı bir yere geliriz. Bunun dışında da ben Biden’ın buraya farklı yaklaşım göstermediğini, onun da olumlu bir yaklaşım veya beklenti içerisinde olduğunu görüyorum. Temennim odur ki inşallah en kısa zamanda bu süreci başarılı bir şekilde sürdürürüz."

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüşmelerinin nasıl bir atmosferde geçtiği, hangi konular üzerinde durulduğuna ilişkin değerlendirmelerinin sorulması üzerine Erdoğan, görüşmelerinde 5-6 ana başlık bulunduğunu belirtti.

Bu başlıkların merkezinde Libya'nın yer aldığına işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:

"Libya ile ilgili Berlin Konferansı'nın bir benzerini Paris'te yapmak istiyor. Bu bir yerde durumdan vazife çıkarmak gibi oluyor. Bizim oraya ısrarla eş başkan olarak gelmemizi istiyor. Dedim ki; Berlin'de zaten biz bu konferansı yaptık. Kaldı ki buraya bazı davetleriniz var; mesela Yunanistan, mesela İsrail, mesela Kıbrıs Rum kesimi… Bunların katılacağı bir Paris Konferansı'na biz katılamayız. Durdu ve 'Bir çalışma yaptırsak bunun üzerinde, özel temsilciler belirlesek' dedi. Ben de şartımız bu, bir defa bunlar olmayacak. Eğer Yunanistan buraya gelecekse özel temsilci falan da göndermeye gerek yok. Burada çok ısrarcı durumundaysanız özel temsilcileriniz kim, bunları da görelim ama burada Yunanistan, İsrail ve Kıbrıs Rum kesimi olacak olursa bunu zaten yapamayız, dedim. Birincisi bu. Şimdi o da isimler verecek, biz de isimler vereceğiz, arkadaşlar aralarında görüşme yapacaklar. Fakat bu şartlarımız yerine gelmedikten sonra olmaz."

Macron görüşmesindeki bir diğer konunun Afganistan meselesi olduğunu kaydeden Erdoğan, "Afganistan ile ilgili de malum, askerimizi çektik, askerimiz artık orada yok. Bunların sıkıntıları var; orada zaman zaman Fransızlar olabilir, bunların oradan alınması gibi…Biz şu anda Katar ile çalışıyoruz, bir gayretimiz var ve bizim Afganistan'da Afganistan halkını yalnız bırakmak gibi bir düşüncemiz yok, dedik." ifadelerini kullandı.

Güney Kafkaslar konusunun gündeme getirildiğini de aktaran Erdoğan, "Dedik ki, biz geçen hafta oradaydık ve güney Kafkaslar'da da şu anda atılan olumlu adımlar var ve bu olumlu adımları da Sayın İlham Aliyev kardeşimiz kararlı bir şekilde sürdürmek istiyor. Hatta Paşinyan ile de görüşmesi oldu. Bu görüşmede de bölgede 6'lı bir platform oluşturalım konusu gündeme geldi. Rusya, Azerbaycan, Türkiye, İran, Gürcistan ve bunun yanında bir de Ermenistan, eğer hepsi de kabul ederse burada bir barış platformu oluşturmuş oluruz. Bizim derdimiz, bu da olursa isabetli olur. Macron'la görüşmemizde Libya ile ilgili konuda bizim askerlerimizin eğitmen olarak ve Libya'nın milli hükümeti ile anlaşmalı şekilde orada bulunduğunu da bir kez daha ifade ettim." diye konuştu.

"Bütün derdimiz Türkiye olarak biz güçlü olacağız"

Yunanistan'ın, Fransa ile yaptığı anlaşma uyarınca Rafale uçak ve fırkateynler aldığı, olası çatışma durumunda belli açılardan Fransa’nın Yunanistan ile beraber hareket etme yönünde bir anlaşma gerçekleştirdikleri belirtilerek, "Bu tablo Doğu Akdeniz ve Ege'deki jeostratejik dengeyi ne yönde etkileyebilir?" şeklindeki bir soruyu ise Erdoğan, "Sayın Biden'a da Macron'a da bu konuyu söyledik. Dedik ki; bu Dedeağaç olayı nedir? Burada böyle bir üssün kurulması bizi, halkımızı ciddi manada rahatsız ediyor. Bununla ilgili olarak da Macron sahiplenemedi ve Rafale ile ilgili de 'Onların parası var' dedi. Dedim ki; bak seni aldatıyorlar, bunların parası falan yok. Sadece Batı'ya 400 milyar avro borcu olduğunu biliyorum. 'Paraları var' dedi. Her şey para! Tabii bir de üs meselesi var. Ama bu gelişmelerle ilgili bizim bütün derdimiz Türkiye olarak biz güçlü olacağız." şeklinde yanıtladı.

S-400 alan bir başka ülke olan Hindistan için ABD Senatosu'ndan bazı üyelerin yaptırım uygulanmamasını istedikleri hatırlatılarak, "Bir de F-16'nın en üst modelinin bir benzeri F-21 diye bir fabrika kurdu Lockheed Martin Hindistan'da. S-400 yüzünden Türkiye'ye F-16'yı verip vermemeyi kongrede tartışırken, Hindistan'a yaklaşımları bu şekilde. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" şeklindeki soru üzerine ise Erdoğan, şunları söyledi:

"Ben Roma'daki görüşmemizden sonra böyle bir şeyin olmadığını görüyorum. Şu anda gerek Dışişleri Bakanı'mız gerek Savunma Bakanı'mız muhataplarıyla yapacakları görüşmelerle bu işi neticelendirirler ve biz de kendisiyle ayrıca yapacağımız görüşmelerle işi yakın takibe alırız. Hindistan meselesi önemli. Çünkü Hindistan NATO'da değil ama Türkiye NATO'da, senin ortağın. Dolayısıyla NATO'daki ortağınla böyle bir şeye girmiyorsun, NATO'da olmayan Hindistan ile böyle bir adım atmaya kalkıyorsun. Bu tabii bizi üzer."

"Aşı konusunda biz şu anda bir iddiayla ortadayız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünya ülkelerinin aşıya erişimi, Avrupa'nın, G20 ülkelerinin küresel iklim değişikliğiyle mücadele için taahhütleri ve dijital küresel uluslararası şirketlere vergi meselesi gibi konularla ilgili fikirlerinin sorulması üzerine, "Aşı konusunda biz şu anda bir iddiayla ortadayız. Bizim iddiamız TÜRKOVAC ve biz TÜRKOVAC'ta inşallah bu yıl sonuna kadar üretime tam manasıyla geçtiğimizde burada herhangi bir kıskançlık yapmadan bunu dünya ile paylaşacağız. Dünya ile bunu paylaşırken de adeta 'Siz yapmadınız ama biz yapıyoruz' mesajı vereceğiz." dedi.

Bu yaklaşımlarını çok kısa zamanda ürettikleri elektronik solunum cihazlarında da gösterdiklerine işaret eden Erdoğan, "O solunum cihazlarını üretmeye başladığımız andan itibaren buna sahip olmayan Afrika ülkeleri başta olmak üzere birçok ülkeye gönderdik. Bunu da yaparken hasbi yaptık, hesabi yapmadık. Aynı şekilde biz yurt dışına ciddi manada oksijen tüpü de gönderdik. Bütün bunlar gerçekten o anlarda çok çok büyük önem arz etti. Tabii TÜRKOVAC seri üretime girdikten sonra biz inşallah dünyada dengeleri biraz değiştiririz." diye konuştu.

Küresel iklim değişikliğiyle mücadele için mali taahhüt konusuna ilişkin de Erdoğan, "Verilen sözler hakikaten büyük. Mali noktada olmaktan öte özellikle Afrika ülkelerine yönelik çok ciddi bir destek olmadı. Merkel'in Afrika ülkelerine yönelik olumlu bir çıkışı vardı, 'Oralara belli destekler verilmelidir' diye. Afrika ülkeleriyle ilgili en can alıcı destek ve hedef bizden oluyor. Türkiye olarak biz bu süreç içerisinde de her türlü desteğimizi Afrika ülkelerine verdik. Onları kendi başlarına bırakmadık. Aşı da verdik. Biz kendimiz henüz üretmedik ama kendimize aldığımız aşılardan Afrika ülkelerine ciddi manada gönderdik. Özellikle solunum cihazları da gönderdik." dedi.

Almanya ile ilişkiler

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Müstakbel Almanya Başbakanı'nı nasıl buldunuz? Türkiye'nin önemi konusunda bilgilendirilmiş mi?" şeklindeki soruya, "Bana göre sempatik biri. Şunu da unutmayalım ki Alman yönetiminde bakanlık yaptı. Yani dışarıdan gelen birisi değil. Aslında bize de yabancı değil. O da yabancılık çekmeyecek. İnşallah kasım-aralık gibi de hükümeti kuracaklarını söylüyor. Ben güveniyorum." karşılığını verdi.

Balkanlar

Balkanlar'da endişe verici bir gerilimin tırmandığı belirtilerek, "Özellikle Sırp lider Dodik'in açıklamaları korkutucu. Bu hususta değerlendirmeleriniz nelerdir?" sorusunu ise Erdoğan, "Balkanlar'da, Bosna Hersek'te zorluklarla tesis edilen barış ve huzur ortamını muhafaza etmek çok önemli. Türk halkının gönlünde de ikili ilişkilerimizde de burasının ayrı bir yeri vardır. Biz her zaman buradaki kardeş ülkelerin yanındayız. Temenni ederiz ki bundan sonra da barış, huzur ve güven ortamının devamı istikametinde hareket edilir. Biz bundan sonra da bu sürece destek olmayı sürdüreceğiz." şeklinde cevapladı.

"Biz milletimizin itibarını korumakla mükellefiz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İskoçya'daki liderler zirvesine neden gitmediğiyle ilgili soruyu yanıtlarken, Glasgow'da düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği konulu Liderler Zirvesi için talep ettikleri güvenlik protokolü standartları bulunduğunu hatırlattı.

Bunların, uluslararası bütün ziyaretlerde kendilerine ve diğer bütün liderlere her zaman uygulanan protokoldeki standartlar olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Ancak bize bunların son anda karşılanamayacağı söylendi. Daha sonra bizim geri çevrilen talebimizdeki standartların başka bir ülke için istisnai olarak sağlanabildiğini öğrendik. Bu diplomatik teamüllere de uymuyordu. Bunu kabul edemezdik. İlgili birimlerimiz net bir duruşla görüşmelerini sürdürdü. Sağ olsun Boris Johnson da süreçle ilgilendi. İlk başta sorununun çözüldüğünü ifade etti. Fakat son anda bize geri dönüp İskoçya tarafının zorluk çıkardığını söyledi. Taleplerimiz yerine getirilmeyince biz de Glasgow'a gitmekten vazgeçtik. Nihayetinde bu sadece kendi güvenliğimizle ilgili değil, ülkemizin itibarıyla da ilgili bir meseleydi. Biz milletimizin itibarını korumakla mükellefiz. Hiçbir yerde ülkemizin saygınlığına, izzetine halel gelmesine müsaade etmeyiz. Daha adil bir dünyayı ancak eşitlikçi bir yaklaşımla kurabileceğimizi de böylece bir kez daha göstermiş olduk."