Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Prag'da önemli mesajlar: Esed'le görüşme mümkün değil diyemem
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi'nin ardından açıklama yaptı. "Suriye Başkan ile şu an için bir görüşmem mümkün değil" diyen Erdoğan, "Vakti saati geldiğinde biz Suriye'nin Başkanı ile de görüşme yoluna gidebiliriz" ifadelerini kullandı. Paşinyan ile görüşmesinin samimi bir havada geçtiğini belirten Erdoğan, "Görüşmede bazı talepler söz konusu oldu. Bu talepleri özel temsilcilerimize ve bakanlarımıza ilettik. Görüşmeler gerçekleştikten sonra biz de gereken adımları atacağız" dedi. Erdoğan, daha önce sarf ettiği "Bir gece ansızın gelebiliriz" sözlerini soran Yunan gazeteciye, "Konuyu anlamışsın aslında. Bu sadece Yunanistan için geçerli değil. Bizi rahatsız eden, bize saldıran hangi ülke olursa olsun, onlara cevabımız 'bir gece ansızın geliriz' Bunu böyle bilmeleri anlamaları lazım. Şu an itibariyle siz anladığınıza göre onlar da anlamıştır." yanıtını verdi.
Çekya’nın başkenti Prag’daki Avrupa Siyasi Topluluğu (AST) Zirvesi’ne katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ikili görüşmelerinin ardından Prag Kalesi’nde basın toplantısı düzenledi. Konuşmasına, kendisini dinleyenleri selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi’ne katılmaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu dile getirdi.
Avrupa Birliği Konseyi Dönem Başkanı Çekya makamlarına başarılı ev sahiplikleri için teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Prag’da 44 Avrupa ülkesinin devlet ve hükümet başkanları olarak bir araya geldiklerini ifade etti. Kritik bir dönemde icra edilen bu önemli zirvenin az önce tamamlandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, her açıdan yoğun, içerikli ve verimli toplantıların olduğu bir gün geçirdiklerini vurguladı.
“Avrupa’nın geleceği, güvenliği ve refahı da dahil küresel konuları masaya yatırıldı”
Genel oturumların yanı sıra liderlerle barış ve güvenlik ile enerji, iklim ve ekonomik durum konularındaki yuvarlak masa toplantılarında Avrupa’yı da etkileyen küresel sorunları ele aldıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bu meselelere yönelik yaklaşımını ve birliğe katılım süreci konusundaki görüşlerini muhataplarına bizzat aktardıklarını söyledi.
Zirve marjında Çekya Başbakanı Petr Fiala ve Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile üçlü bir görüşme gerçekleştirdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Bulgaristan Cumhurbaşkanı Rumen Radev ve İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ile bir araya geldiklerini dile getirdi.
Görüşmelerde ikili meselelerle birlikte Avrupa’nın geleceği, güvenliği ve refahı da dahil küresel konuları masaya yatırdıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ermenistan Başbakanı Sayın Paşinyan’la da bir görüşmemiz oldu. Bölgemizde iyi komşuluk ilişkileri temelinde tam normalleşme hedefimize ulaşabileceğimize samimiyetle inanıyorum” dedi.
Avrupa Siyasi Topluluğunun, kıtadaki sorunların ele alınması ve ortak çözümler için zamanlı bir girişim olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bu platformu, Avrupa Birliği genişleme politikasının bir alternatifi olarak görmediğinin altını çizdi.
“Türkiye’nin önüne çıkartılan engeller adil değil”
“Dolayısıyla bu platformun üyelik sürecimize halel getirmesini asla kabul etmeyeceğimizi vurguladık” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Temel ve öncelikli beklentimiz, Avrupa Siyasi Topluluğunun birlik ile ilişkilerimizi güçlendirmesi ve üyelik sürecimize katkı sağlamasıdır. Bu görüşlerimi zirvede ve ikili temaslarımda da ifade ettim. Zirvede genel kanaatin de bu yönde olduğunu memnuniyetle müşahede ettim. Ülkemiz, güvenlik, savunma, terörizm, göç, enerji arz güvenliği, sağlık ve tedarik zincirleri gibi temel sıkıntıların aşılmasında hayati öneme sahiptir. Avrupa Birliği’nin karşılaştığı meydan okumaların üstesinden gelinmesinde ve birliğin uluslararası rolünün tanımlanmasında Türkiye’nin yeri doldurulamaz. Bu hakikatin Avrupalı dostlarımız tarafından da kabul edilmeye başlandığını gördüm. Türkiye’nin önüne çıkartılan engellerin adil olmadığının, dahası bu durumun Avrupa Birliği’nin menfaatlerine de zarar verdiğinin altını çizdim. Bu konuda artık daha vizyoner ve stratejik kararların alınması gerektiğine inanıyoruz. Avrupa Birliği’nin, bazı ülkelerin çıkarlarına ve ihtiraslarına teslim olmadan, Türkiye-Birlik ilişkilerini katılım perspektifi temelinde ilerletmesini bekliyoruz. Yaşanan gelişmeler, Türkiye’nin Birlik ve Avrupa için anahtar bir ülke olduğu gerçeğini gözler önüne seriyor. Zirvede bu husus muhataplarımızca da teslim edilmiştir” dedi.
“Türkiye’nin değeri giderek daha iyi anlaşılıyor”
Türkiye’nin Rusya-Ukrayna savaşındaki arabulucu ve kolaylaştırıcı rolünün takdirle karşılandığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, savaşın ilk gününden itibaren akan kanı durdurmak, ölümlerin ve yıkımın önüne geçmek için çok büyük çaba sarf ettiklerini hatırlattı.
Adil bir barışın kaybedeninin olmayacağını her fırsatta muhataplarının dikkatine getirdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tüm zorluklarına rağmen tahıl koridorunun açılması ve esir takasının sağlanmasını önemli birer diplomatik başarı olarak değerlendiriyoruz” dedi.
“Türkiye’nin hiçbir ülkenin toprağında, egemenliğinde, hak ve hukukunda gözü yoktur”
Şu ana kadar dünya pazarlarına 6 milyon tonun üzerinde tahıl ve gıda ürününün sevkiyatının gerçekleştiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“Tahıl sevkiyatının önümüzdeki süreçte de devamı, başta Ukrayna halkı olmak üzere tüm Avrupa’nın ve dünyanın çıkarına olacaktır. Bu arada Rusya’nın gübresini de yine alıp Türkiye üzerinden ihtiyacı olan ülkelere göndermenin gayreti içerisinde olacağız. Türkiye’nin her iki tarafla da konuşabilen, samimi diyalog kurabilen, iki ülkenin de güven duyduğu bir konumda bulunmasının değeri giderek daha iyi anlaşılıyor. Nitekim bugünkü temaslarımızda pek çok Avrupalı lider Türkiye’nin diplomatik hamlelerinden sitayişle bahsetti. Sahada yaşanan kabul edilemez gelişmeler işimizi zorlaştırsa da en kötü barışın bile savaştan daha iyi olduğu inancıyla, çatışmaları sonlandırmak için gayretlerimizi sürdürüyoruz. Hal böyleyken, bazı birlik üyesi ülkelerin Türkiye ile iş birliği ve iyi komşuluk yerine gerginliği tırmandırmayı ve kışkırtmaları tercih ettiklerini görüyoruz. Burada şu hususun altını çizerek ifade etmek isterim, Türkiye’nin hiçbir ülkenin toprağında, egemenliğinde, hak ve hukukunda gözü yoktur. Biz, sadece ülkemizi ve Kıbrıs Türklerinin menfaatlerini korumanın mücadelesini veriyoruz. Kimseyle, hiçbir komşumuzla gerilim istemiyoruz.”