Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan dünyaya NATO mesajı: Kimse bizden aynı yanlışa düşmemizi beklemesin
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'nın Kızılcahamam ilçesinde düzenlenen partisinin 30. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nda açıklamalarda bulundu. Erdoğan, ”Dün NATO Genel Sekreteri ile de konuştum. Şunu tüm dünyanın bilmesi lazım. NATO bir terör güvenliği sağlayacak teşkilat değildir. Şu anda İsveç de Finlandiya da terör örgütleri cirit atarken, Türkiye aleyhine bu kampanyalar yürütülürken, Yunanistan 9 ABD üssünün kurulmasına müsaade ederken kimse bizden aynı yanlışa düşmemizi beklemesin” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Hem güney sınırlarımızdaki güvenlik hattımızın eksiklerini yeni harekatlarla tamamlayacak hem de karası, denizi, havası ile tüm kuvvetlerimizi her türlü göreve hazır hale getirecek çalışmaları titizlikle yürütüyoruz. Güvenlik endişelerini yeni harekatlarla gidereceğiz" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kızılcahamam ilçesinde 'AK Parti 30'uncu İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'na katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantıda pek çok konuyu ele alacaklarını belirterek, "Bugün ve yarın gerçekleştireceğimiz çalışma oturumlarında Meclis faaliyetlerinden güvenlik ve dış politikaya, tarım ve enerjiye kadar pek çok başlığı ele alacağız. Biliyorsunuz en son istişare ve değerlendirme toplantımızı 2019 Ekiminde yapmıştık. Salgın döneminde toplantılarımıza mecburen ara verdik. Hamdolsun ülke ve millet olarak bu sıkıntılı süreci en az kayıpla geride bıraktık. Bu vesileyle salgın döneminde Covid-19 teşhisiyle hayatını kaybeden yaklaşık 99 bin vatandaşımıza Allahtan rahmet, hastalığı atlatan yaklaşık 15 milyon vatandaşımıza da 'geçmiş olsun' dileklerimi şahsım ve milletim adına ifade ediyorum. Rabbim ülkemizi ve dünyayı bir daha böyle musibetlerle imtihan etmesin diyoruz. Türkiye'nin bu zorlu süreçte sergilediği dirayetli duruş, ülkemize 20 yılda kazandırdığımız hizmet ve eserlerin önemini bir kez daha göstermiştir. Ülkemizin son 20 yıldaki kazanımları, her alanda hayatımızın ayrılmaz birer parçası haline geldiği için çoğunun altında kendi imzamızın olduğunu dahi unutmaya başladık. Ülkemize kazandırdığımız eserleri, milletimize verdiğimiz hizmetleri her fırsatla hatırlamalı ve hatırlatmalıyız" dedi.
'19 ŞEHİR HASTANESİ İLE HİZMET KALİTESİNİ YÜKSELTTİK'
Erdoğan, iktidara gelirken Türkiye'yi 4 temel unsur eğitim, sağlık, adalet, emniyet üzerinden yükselteceklerini söylediklerini belirterek, "Hükumete geldiğimizde 526 bin öğretmen varken biz bugüne kadar toplam 730 bin yeni öğretmen ataması yaptık. Geçtiğimiz 20 yılda eğitimde yüksek öğrenim dahil bütçemizi 10,3 milyar liradan 274,3 milyar liraya çıkardık. Derslik sayımızı 611 bine yükselttik. Öğrencilerimize ders kitaplarını ücretsiz olarak verdik. Merdiven altı adaletçiliğe son verdik. Sağlıkta farklı kurumlara bağlı hastaneleri birleştirerek, sağlık sigortasını neredeyse nüfusumuzun tamamını kapsayacak şekilde genişleterek tarihi bir reforma imza attık. Bunun yanında, hastane yatak sayımızı 164 binden 258 bine, nitelikli yatak sayımızı 19 binden 165 bine yükselttik. Açtığımız toplamda 25 bin 298 yatak kapasiteli 19 şehir hastanemizle birlikte hizmet kalitesini yükselttik. Toplamda 18 bin 794 yataklı 14 şehir hastanemizin inşası, ikisinin ise ihale ve proje çalışmaları devam ediyor. Gençlik ve sporda gençlik merkezi sayımızı 9dan 407ye, spor tesisi sayımızı 1575ten 4 bin 127ye, yükseköğrenim yurt yatak kapasitemizi ise 182 binden 746 binin üzerine çıkardık. Yükseköğrenim burs ve kredi tutarını lisans öğrencileri için aylık geldiğimizde 45 liraydı, 850 liraya, yüksek lisans öğrencileri için aylık 90 liraydı, 1700 liraya, doktora öğrencileri için aylık 135 liradan 2550 liraya yükselttik. Aile ve sosyal hizmetlerde son 20 yılda toplam 522 milyar liranın üzerinde sosyal yardım yaptık. Kamuda 192 bin yeni engelli kardeşimizi istihdam ettik. Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerini 81 ilimizde faaliyete geçirdik" dedi.
'GÜVENLİK HATTIMIZIN EKSİKLERİNİ GİDERECEĞİZ'
Erdoğan, Suriye'de derinleşen insanlık dramına karşı sınır ötesi harekatlarının başladığı günden bugüne oluşturulan güvenli bölgelere 500 binin üzerinde Suriyelinin geri dönmesini sağladıklarını kaydetti. Erdoğan, "Türk milleti için güçlü bir orduya sahip olmak, tarih boyunca hep olageldiği gibi bugün de bir tercih değil, bir mecburiyettir. Ordumuzu içten içe çürütmek, vatan müdafaasında zafiyete düşürmek, tarihi ve kadim değerleri ile bağını koparmak için her yola başvurdular. Her dönem farklı araçlar ve kişiler kullandılar. En son FETÖ ihanet çetesiyle bu emellerine ulaşmak istediler. Milletimizle birlikte bu büyük ihanet oyununu bozduk. TSK'yı dünyanın en modern orduları arasına katacak adımları attık. Bu sayede Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Bahar Kalkanı ve Pençe-Kilit'le güney sınırımızda oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu darmadağın ettik. Hem güney sınırlarımızdaki güvenlik hattımızın eksiklerini yeni harekatlarla tamamlayacak hem de karası, denizi, havası ile tüm kuvvetlerimizi her türlü göreve hazır hale getirecek çalışmaları titizlikle yürütüyoruz. Güvenlik endişelerini yeni harekatlarla gidereceğiz" ifadelerini kullandı.
'EKONOMİK SABOTAJ MUTLAKA VARDIR'
Erdoğan, milli geliri 235 milyar dolardan 1 trilyon dolar sınırına kadar getirdiklerini belirterek, "Şayet Gezi olayları ile başlayan ve devam eden ihanetlerin ülkemize kur, faiz, enflasyon şer üçgeni üzerinden ödettiği ağır bedeller olmasaydı bugün 1,5 trilyon doları bulan milli gelirle farklı yerlerde olacaktık. Sahnede hangi oyun sergilenirse sergilensin gerisinde bir ekonomik sabotaj mutlaka vardır. Buna rağmen ülkemize diz çöktürülmesine izin vermedik, vermeyeceğiz. Karşımıza çıkarılan aktörlerin birer aparat olduğunu biliyor, asıl mücadeleyi projelerin gerçek sahiplerine karşı veriyoruz. Türkiye'nin şehit kanlarıyla, heba edilen kaynaklarıyla, kaybedilen vaktiyle ödediği bedellerde payı olan herkesin yakasına yapışmak boynumuzun borcudur. PKK ile mücadelemizin de FETÖ'nün üzerine tavizsiz gidişimizin de CHP ve şürekasına karşı siyaset zemininde verdiğimiz sert mücadelenin de sebebi, milletimize olan işte bu borcumuz, işte bu sorumluluğumuzdur" dedi.
'BU MİLLETİ ESİR ALAMAYACAKSINIZ'
Erdoğan, "Biz 'büyük ve güçlü Türkiye' diyerek hedeflerimize kilitlendikçe eşi benzeri görülmemiş bir kin ve nefretle üzerimize saldıranlara diyoruz ki; son ferdi de nefesini tüketmeden bu milleti esir alamayacaksınız. Türkiye'nin ekonomide geldiği yeri de yaşadığı kayıpları da işte bu perspektiften değerlendirmek gerekiyor. Tabii onların göremedikleri, fark etseler bile anlayamadıkları bir gerçek var. Bu gerçek, Türkiye'nin potansiyelinin ve gücünün kağıt üzerindeki ölçeklerin çok üzerinde olduğudur. Eğer biz kağıt üzerindeki hesaplara kalsaydık ne vesayetle mücadelemizi başarıya ulaştırabilirdik ne terörle mücadelemizi zaferle neticelendirebilirdik ne darbecileri bozguna uğratabilirdik ne de uluslararası ayak oyunlarıyla baş edebilirdik" diye konuştu.
'YERLİLİK ORANINI YÜZDE 802'E ÇIKARDIK'
Erdoğan, savunma sanayisinde yerlilik oranını yüzde 20'den yüzde 80'e çıkardıklarını belirterek, "Batı, savunma sanayinde bize istediğimizi vermezken biz Batı'ya ihraç etmeye başladık. Birileri diyor ki 'Amerika'da bir ofis açsanız'. Türkiye sürekli kapısına gelinen 'bize de yok mu' denilen ülke haline geldi. Yerli ve yenilenebilir enerji yatırımlarıyla ülkemizin dışa bağımlılığını yavaş yavaş azaltıyoruz. Milli Uzay Programımızı oluşturduk. 2023'te bir Türk vatandaşının uzaya gönderilmesi sürecini başlattık. Geçtiğimiz hafta sonu İstanbul'un Fethi coşkusunu Atatürk Havalimanı'nda milletimizle birlikte yaşadık. 560 bin kişinin katılımıyla fetih şenliğini gerçekleştirdik" dedi.
'TALİHSİZ CİLVENİN ADI KILIÇDAROĞLU'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2022 ilk çeyrek büyümenin yüzde 7,3 olarak gerçekleştiğini belirterek, "Dünya küçülürken bizim büyümemiz yüzde 7,3 olarak gerçekleşti. Türkiye'nin potansiyeli ve gücü kağıt üstündeki ölçeklerin çok üstündedir. Yerli otomobilimiz üretim aşamasına geçmek üzere, inşallah yakında yollarda göreceğiz. Biz ülkemizi eserlerle donatmanın, milletimize aşkla hizmet etmenin mücadelesini verirken, siyasetin cilvesi diyebileceğimiz bazı kişiler ve konularla da uğraşmak mecburiyetinde kalıyoruz. Türk siyasi tarihinin en ağır, en eziyetli, katlanması en zor cilvesi maalesef bizim dönemimize denk geldi. Bu talihsiz cilvenin adı Kılıçdaroğlu'dur. Karşımızda öyle bir karakter var ki ciddiye alsak ciddiye alınacak tarafı yok, gülüp geçsek gülünecek tarafı yok. Biz de çoğunlukla yok saymayı tercih ediyoruz. Kendisini uzunca bir süre yok saydığımızda da arsızlara özgü bir cesaretle yalanın, iftiranın, zırvanın dozunu sürekli yükseltiyor. Biz de mecburen bu zatı ara ara paçasından tutup aşağıya çekmek durumunda kalıyoruz. Yine böyle bir mecburiyetle karşı karşıyayız" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Meclis Grubu toplantısında sorduğu sorulara Kılıçdaroğlu'nun cevap verdiğini belirterek, "Bizim sorularımıza verdiği cevapların her satırından bu zatın hep işaret ettiğimiz sinsiliği, riyakarlığı, kifayetsizliği buram buram tütmektedir. Birinci sorum olan hiçbir ayrım yapmadan tüm terör örgütlerini lanetleyip lanetlemeyeceğine verdiği cevaptaki örgüt ilişkilerinden terörle mücadele taktiklerine kadar tüm göndermeler, Türkiye'yi birilerine gammazlayan hatta el altından müdahaleye çağıran alçakça tuzaklarla bezelidir. İkinci sorum olan Türkiye'nin PKK ve YPG'ye karşı yürüttüğü sınır ötesi harekatlarını destekleyip desteklemediklerine, yabancı postal gibi yapılan işlerle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir iğrençliği karıştırarak kirli zihnindeki hezeyanları bir kez daha sergilemiştir. Üçüncü sorum olan İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği tartışmalarında devletin izlediği politikaların yanında olup olmadığına verdiği cevap, sadece bu mücadelemizde karşımızda olanları sevindirecek bayağılıktadır. Dördüncü sorum olan Türkiye'nin Akdeniz ve Egede yürüttüğü mücadelede kimin safında olduğu hususuna verdiği cevap, ülkesinin değil, Rumların ve onları üzerimize salanların yanında yer aldığını tekrar göstermiştir. Beşinci sorum olan dünyanın küresel krizin ekonomik boyutunun ülkemize etkilerine karşı sürdürdüğümüz mücadeleye destek verip vermediğine, olup bitenlerden hiçbir şeyden anlamadığı için Türkiye'nin başındaki en büyük felaketin kendisi olduğunu gösterecek basitlikte bir cevap vermiştir. Altıncı sorum olan yalanı ve iftirayı bir kenara bırakıp bırakmayacağına, tam da kendi karakter fukarası tarzına yakışır şekilde aynı yalanları ve iftiraları tekrarlayarak cevap vermiştir. Yedinci sorum olan siyasi stratejilerini yabancı ülke temsilcilerine hatırlatmak veya hazırlatmak ve onaylatmaktan vazgeçip geçmeyeceğine, yine bu mahfillerin telkin ettiği şekilde inkarla cevap vermiştir. Sekizinci soruma asil değil, sefil bir şahsiyet olduğunu göstererek cevap vermiştir. Dokuzuncu sorum olan, partisi içindeki her türden terör örgütü destekçisini, her türden hırsızı, tacizciyi, tecavüzcüyü, istismarcıyı tasfiye etmeyi düşünüp düşünmediğine, tüm bu rezilliklere üstünü örterek ortak olduğunu ikrar ederek cevap vermiştir" dedi.
'ÖNCE ADAYINIZI BELİRLEYİN'
Erdoğan, 2023te Cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağına ilişkin soruya Kılıçdaroğlu'nun verdiği cevap ile ilgili de "Yüreksizliğini, çapsızlığını, iradesinin ve ipinin başkalarının elinde tutulduğunu bir kez daha göstererek cevap vermiştir. Seçim tarihi belli, bizden yeni seçim tarihi istiyor. Seçim tarihi belli olduğuna göre sen şimdiden Haziran 2023e hazırlan. Ama önce adayınızı belirleyin. Sen kendin sıkıysa aday oluyor musun olmuyor musun? Önce bunu açıkla. Soru diye papağan misali tekrarlayıp durduğu zırvalar ise onun sadece yalancılığını, çapsızlığını değil, aynı zamanda ülkesinin ve milletinin çıkarlarını savunacak kalibrede bir devlet adamı olamayacağını göstermiştir" diye konuştu.
'BUNUN ALTINDAN KALKAMAYACAK'
Merkez Bankasının 128 milyar dolarlık rezervi tartışmalarına ilişkin de konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan,, Biliyorsunuz Merkez Bankasının 128 milyar dolarlık rezervi meselesini tüm kalemleriyle, üstelik bunların yaptığı yalan yanlış rakamlarla da değil, en doğru, en açık, en sarih haliyle kamuoyuyla defalarca paylaştık. Buna rağmen hala aynı nakaratı sanki altında başka bir şey varmış gibi tekrarlayan bu zatın idraksizliği, kendisinin ve partisinin sorunudur. Biz attığı iftiranın hesabını hukuk önünde soruyoruz ve soracağız. Bunun da altından kalkamayacak. Bunu da çok kısa zamanda göreceksiniz. Ülkemize sığınmış mazlumlara karşı yürüttüğü kin ve nefret siyasetini bu zatın bozuk karakterine veriyoruz. Türkiye'nin çıkarlarının nasıl savunacağını bilmeyen bu zatın devlet yönetimindeki tek referansı, genel müdürlüğünü yaptığı SSK'yı batırmasından ibarettir. Bay Kemal, biz senin SSK'yı nasıl bitirdiğini ve batırdığını çok iyi biliriz ifadelerini kullandı.
'EVİNDE GÖRÜŞME SÖZ KONUSU OLMADI'
SADAT tartışmalarına da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kendi kendine SADAT diye bir öcü uydurup bizim şirketin kurucusuyla evinde konuştuğumuzu söyleyecek kadar hayal alemine dalmış bu zata ne desek fayda etmeyeceğini biliyorum. Her gün altı da üstü de boş yalanlarla insanları tehdit ederek haysiyet cellatlığına soyunan birisinin bizi toplumsal çatışma çıkarmaya çalışmakla itham etmesi tirajı komik bir çırpınıştır. Ben SADAT'ın kurucusuyla evlerinde bir görüşme gerçekleştirmedim. Böyle bir görüşmem yok Bay Kemal; sen yalancısın, sen cambazsın. Ve SADAT'ın kurucusu denilen tuğgeneralle göreve getirdikten sonra benimle çalıştığı süre içerisinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde görüşmelerim var; ama evinde herhangi bir görüşme söz konusu olmadı, bunu da bilesin" dedi.
'6'LI MASANIN ALTINDA OLANLAR DA MEYDANA ÇIKSIN'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6lı masaya ilişkin, "Milletimiz, hatta CHP'ye oy veren kardeşlerim, umut bağlayanlar, sizler adına biz üzgünüz. Kendisinden hiçbir şey olmayacağını tekrar ortaya koyan bu zatı, siyasetin konusu olmaktan çıkartıp tekrar tababetin ilgi alanına ve mazur sıfatıyla milletimizin takdirine havale ediyoruz. 6lı masa, kimi seçerse o aday olacakmış. 6lı masa da bunu bu kadar uzatmasın artık, kararı ne zaman verecekse versin. 6lı masanın altında olanlar varsa onlar da meydana çıksın. Herhalde artık bu yıl içerisinde bu açıklamayı yapacaklardır dedi.
'ÇINAR AĞAÇLARI KESİLİRKEN NE YAPTIN?'
Türkiye'nin son 10 yıldır yakın tarihin en kritik dönemeçlerinden geçtiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu süreçte ülkemiz, ekonomik, siyasal bakımdan farklı yöntemler kullanılarak kuşatılmak istenmiştir. Milli iradeyi ve seçilmiş hükumeti alt etmeyi hedefleyen bu dönemin işaret fişeği 7 Şubat MİT kriziyle çakılmıştır. Ardından da Gezi olayları gelmiştir. 'Siz hala meseleyi anlamadınız mı' diyen ele başların da ikrar ettiği gibi Gezi olaylarının ne ağaçla ne çevreyle ne de yeşil hassasiyetiyle bir ilgisi vardır. Şimdi ben buradan Bay Kemale ve CHPye sesleniyorum; Beşiktaş Çırağan Caddesinde o canım çınar ağaçlarının kesilerek orada çok farklı bir katliamın yapılmasını acaba gözü var görmüyor muydu? Peki; bu konuda acaba ne yaptı? Ne gibi bir adım attı? Atılan bir adım var mı? Nerede bu çevreciler? Bu çevreciler bu ağaçları kesenleri acaba hiç dillerine doladılar mı? Bunlara acaba bu işin hesabını hiç sordular mı? Biz milyonlarca ağaç, fidan diktik iktidarlarımız döneminde. Hala dikiyoruz. Gezi olayları, ağaç ve çevre olayları üzerinden demokrasiye karşı yapılan Türkiye'ye karşı kurulmuş bir pusudur. Örgütünüzün elamanları duvara 'Zulüm 1453'te başladı yazarken, sesin çıkmadı diye konuştu.
'POLİSE EL KALDIRAN MİLLETVEKİLİ OLMAZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözde 3 milletvekilinin 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde pankart asmaya yeltendiklerini vurgulayarak, "Polisimize vurmaya kalkanlar oldu. Bunların parlamentoda yeri olmaz. Bunların bir an önce parlamentodan silip atacak adımların atılması lazım. Köprüye izinsiz pankart asacaksın, görevini yapmaya çalışan polise bunları yapacaksın. Polise el kaldırandan milletvekili olmaz. Vatandaşlarımızın dükkanı yakıldı, polis araçlarımız, camilerimiz yakıldı. Gezi'nin maliyeti 1,5 milyar dolardan fazla. Ekonomik tuzakların sergilendiği ilk yerdir. Gezi kalkışmasının üzerini hiçbir süslü cümle örtemez. Çukur eylemleri ile Gezi olayları arasında niyet olarak hiçbir fark yoktur. Gezi olayları demokrasimizi hedef alan bir vesayet girişimidir. Milletimiz Gezicileri nasıl tanımlıyorsa biz de aynı sıfatları kullanıyoruz. Bay Kemal ne derse desin, biz vandala vandal, çapulcuya çapulcu demeye devam edeceğiz ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İşte şimdi Atatürk Millet Bahçesine de 1 milyon 250 bin fidan ve ağacı oraya dikiyoruz. 350 yaşında bir zeytin ağacını da oraya diktik. Bak alışacaksın bunlara; ama senin çevreyle alakan yok. İnşallah göre göre bunlara da alışırsın. Gezi olayları ağaç ve çevre kılıfı altında Türk demokrasisine kurulmuş bir pusu, sokak terörü üzerinden milletin iradesini gasp etme girişimi, sessiz çoğunluğu sindirme teşebbüsüdür. Bu olaylar Türkiye'nin IMF defterini tamamen kapattığı tarihi günlerde doğrudan ekonomik bağımsızlığımızı hedef alan mandacı bir eylem, İstanbul'un duvarlarının zulüm 1453te başladı yazılarıyla kirletildiği Bizans heveslisi bir girişimdir. Bay Kemal, bunları siz yaptınız dedi.
'KİMSE BİZDEN AYNI YANLIŞA DÜŞMEMİZİ BEKLEMESİN'
Yunanistan'a da tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dün NATO Genel Sekreteri ile de konuştum. Şunu tüm dünyanın bilmesi lazım; NATO bir terör güvenliği sağlayacak teşkilat değildir. Şu anda İsveç'te, Finlandiya'da terör örgütleri cirit atarken, Türkiye aleyhine bu kampanyalar yürütülürken, Yunanistan 9 ABD üssünün kurulmasına müsaade ederken kimse bizden aynı yanlışa düşmemizi beklemesin" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Petrol fiyatlarının 2-3 kat arttığı bir dönemde, dünyada neyin nereye geldiğini takip ediyorsunuz. Ücretliler başta olmak üzere her kesimden vatandaşımızın gelirlerini artırarak aradaki farkı kapatacak programları hazırlıyoruz" ifadelerini de kullandı.