İstanbul Mushafı tanıtıldı! Cumhurbaşkanı Erdoğan: Haysiyetimize saldırana eyvallah edecek değiliz
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Büyük Çamlıca Camisi Konferans Salonu'ndaki İstanbul Mushafı'nı Takdim ve Tanıtım Töreni'nde konuştu. Erdoğan, "Yüzümüze tokat atana, ayağımıza çelme takana, haysiyetimize saldırana eyvallah edecek değiliz. Devletimizi güçlendirerek mücadelemizi sürdüreceğiz. Asıl mesafe kat etmemiz gereken yumuşak güç alanlarını medyayı, sporu, akademiyi ihmal etmeyeceğiz." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Medeniyetimizin zengin birikimini ihya etme kabiliyetimizi harekete geçirerek maruz kaldığımız ön yargıların, ithamların, dayatmaların, hatta saldırıların üstesinden gelebileceğimize inanıyorum. Elbette yüzümüze tokat atana, ayağımıza çelme takana, canımıza kastedene, haysiyetimize saldırana eyvallah edecek değiliz" dedi.
İstanbul Mushafı'nı takdim ve tanıtım programı Üsküdar'da bulunan Büyük Çamlıca Camii Konferans Salonu'nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla gerçekleştirildi. Kur'an-I Kerim okunmasıyla başlayan programda Hattat Hüseyin Kutlu ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş konuşma yaptı. Ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan kürsüye çıktı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Eser İslam medeniyetinde bu alanda ekol haline gelmiş on farklı dönemin yeniden yorumlanmasıyla hazırlanmıştır. Türk İslam sanatının en güzide eserlerinden biri olarak tarihimizdeki yerini alacağına inandığım İstanbul Mushafı'nı hazırlayan Hüseyin Kutlu hocamızı, şahsım, ailem, milletim adına tebrik ediyorum. Bilindiği gibi İstanbul ecdadın alimlere ve sanatkarlara gösterdiği ilgi sağladığı itibar, verdiği destek sayesinde asırlar boyunca doğudan ve batıdan gelen pek çok ilim ve sanat erbabına ev sahipliği yapmıştır. Özellikle hat sanatının İslam dünyasındaki tüm güzide isimleri İstanbul'a göç ederek faaliyetlerini burada sürdürmüşlerdi" diye konuştu.
"BATI MEDENİYETİ DÜNYAYI İÇERİK ÜRETİMİYLE İSTİLA ETMİŞTİR"
Tarih, farklı medeniyetlerin yükselişine ve düşüşüne şahitlik ettiğini belirten Erdoğan, "Dünyanın son birkaç asrına ise Avrupa ve Amerika merkezli batı medeniyetinin damga vurduğunu söylemek herhalde yanlış olmaz. Bu sürecin elbette kölelikten katliamlara, sömürüden istismara kadar uzanan boyutları vardır. Ama batı medeniyeti dünyayı asıl sanatıyla, kültürüyle, sinemasıyla, dizisiyle, müziğiyle, resmiyle, sporuyla yani modern tabiri ile yumuşak güç unsurları denen içerik üretimiyle istila etmiştir. Tabi burada teknolojinin bizatihi kendisiyle muhteviyatının ayrımını iyi yapmak gerekiyor. Mesela interneti, sosyal medyayı ve benzeri uygulamaları kullanmak herkesin hakkıdır. Herkese kolaylık sağlar. Şayet bu teknolojik imkanın içeriğini siz üretmiyor, dilini ve mesajlarını siz yönetmiyorsanız hak ve kolaylık olarak gördüğünüz şey kısa sürede sizi gönüllü şekilde esir alan bir silaha dönüşür. Benzer örnekleri tüm medya mecraları tüm iletişim araçları için vermek mümkündür" dedi.
"ÖTEKİLEŞTİRMENİN YÜKSELİŞE GEÇTİĞİ BİR DÖNEME GİRDİK"
Erdoğan, "Bu mecraların yeni bir faşizm dalgasının araçları haline dönüşmeye başlaması dünyayı ve insanlığı hızla geçmiştekilerden çok daha güçlü bir tehdidin kucağına doğru itmektedir. Geçmişte yaşanan acılardan, felaketlerden, zulümlerden yeterince ibret alınmamış olacak ki, dünya yeniden ırkçılığın, İslam düşmanlığının, ötekileştirmenin yükselişe geçtiği bir döneme girdik. Avrupa ülkelerindeki seçimlerde ırkçı partilerin iktidara ortak olma hatta tek başına iktidara gelme seviyesinde desteklere ulaşmaları üzüntü ve kaygı verici bir tablodur. Müslümanlar olarak bu kötü gelişmelere karşı en büyük gücümüz, en büyük imkanımız hiç şüphesiz inancımızdır. İmanımızdır. Onunla birlikte birliğimiz ve beraberliğimizdir. Bunun yanında medeniyetimizin zengin birikimini ihya etme kabiliyetimizi harekete geçirerek maruz kaldığımız ön yargıların, ithamların, dayatmaların, hatta saldırıların üstesinden gelebileceğimize inanıyorum. Elbette yüzümüze tokat atana, ayağımıza çelme takana, canımıza kastedene, haysiyetimize saldırana eyvallah edecek değiliz" ifadelerini kullandı.
"ÖZGÜN KÜLTÜR VE SANAT İÇERİKLERİMİZLE ŞİMDİ DÜNYAYA AÇILDIK"
Devletimizi güçlendirerek, ekonomimizi geliştirerek siyasi ve sosyal birliğimizi tahkim ederek mücadelemizi sürdüreceğiz diyen Erdoğan, "Bunu yaparken asıl mesafe kat etmemiz gereken yumuşak güç alanlarını, sanatı, kültürü, edebiyatı, akademiyi, medyayı, sporu ihmal etmeyeceğiz. En az diğer hususlar kadar bu alanlara da ihtimam göstereceğiz. Bu anlayışla biz de ülkenin temel alt yapı eksiklerini tamamladıkça milletin demokrasi ve özgürlük taleplerini karşıladıkça vaktimizi ve enerjimizi bu alana daha çok vermeye başladık. Mimarimizi yeni bir yorumla tekrar ihya ettik. Evet, Mimar Sinan Camii'ni inşa ederken bu anlayışla hareket ettik. Büyük Çamlıca Camii'ni inşa ederken bu anlayışla hareket ettik. Birileri rahatsız olabilir. Varsın onlar rahatsız olsun. Ama biz onlar rahatsız oluyor diye o izi sürmekten geri duramayız. Hatta hatta televizyon dizilerinden müziğe sinemadan bilgisayar oyunlarına kadar geniş bir alanda özgün kültür ve sanat içeriklerimizle şimdi dünyaya açıldık. Bilim insanlarımız, sanatçılarımız, edebiyatçılarımız, sivil toplum temsilcilerimiz, uluslararası düzeydeki çalışmaları ve başarılarıyla elhamdülillah takdir topluyor. İstanbul Mushaf'ını da medeniyetimizin bu alandaki inkişafının yeni bir işareti, yeni bir sembolü olarak görüyorum" şeklinde konuştu.
Erdoğan konuşmasının ardından mushafları inceledi, hatıra fotoğrafı çektirdi.
1001 FARKLI TASARIM KULLANILDI
Hattat Hüseyin Kutlu’nun yetiştirdiği hüsnühat talebeleri ile tezhip ve cilt gibi farklı alanlarda uzmanlardan oluşan 66 kişilik ekibin yıllar süren çalışmaları sonucu hazırlanan eser, 10 ciltten oluşuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan İstanbul Mushafı'nın ciltlerini tek tek inceledi
Mürekkebinden kağıdına, hattından tezhibine, cildinden tıpkı basımına kadar her aşaması Kanlıca İslam Medeniyeti Sanat Bahçesi'nde hazırlanan Kur'an-ı Kerim, 1400 yıllık mushaf geleneğini ihya ediyor.
Mushafta, Endülüs, Memlük, İlhanlı-Celayir, Türkmen dönemleri olarak anılan Akkoyunlu ve Karakoyunlu devri, Timur, Babür ve Safevi dönemlerini takip eden Osmanlı'nın ilk ve son dönemlerinden bugüne kadar uzanan ekoller ve üsluplar özü itibariyle temsil ediliyor.
İslam Medeniyetinin miras bıraktığı mushaf sanatlarının tümüne, sure başlığı, cüz gülleri, cilt deseni, hatime sayfaları, zahriyeler ve ser-levhalar gibi mushafın farklı bölümlerinde yer veriliyor.
Teknik ve sanatsal özellikleriyle benzersiz bir çalışma olan İstanbul Mushafı'nda 1001 farklı tasarımda durak, 14 farklı secde gülü ve aşr gülleri, 30 farklı cüz gülü, 120 hizip gülü ve 114 sure için ayrı tasarımlarda sure başlığı yer alıyor.
Eserin orijinali Cumhurbaşkanı Erdoğan'a takdim edildikten sonra, orijinalinde kullanılan el yapımı aharlı kağıtlara, geliştirilen özel yöntem ve teknikle gerçekleştirilen 1000 takım tıpkıbasımı da İslam Dünyasının devlet başkanlarına, din adamlarına, belli başlı kütüphanelere ve önemli camilere hediye edilecek.