Cumhurbaşkanı Erdoğan: ''Türkiye S-400'leri alacaktır'' demiyorum, almıştır
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı'nda konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye S400 savunma sistemlerini alacaktır demiyorum, almıştır. Biz bu işi bitirdik." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin genel merkezinde gerçekleştirilen grup toplantısında konuştu.
Türkiye'nin yaşadığı bunca sıkıntıya rağmen dimdik ayakta olduğunu belirten Erdoğan, bugüne kadar millete hep gelişme, büyüme, zenginlik, huzur, istikrar, aydınlık bir gelecek vadettiklerini ve bunu yaptıklarını ifade etti.
"Ankara'da da İstanbul'da da yanılmayalım, biz kaybetmedik, her iki yerde de biz kazandık." diyen Erdoğan, kendilerine verilen desteğin karşılığını hizmet, icraat olarak sunmakla mükellef olduklarını söyledi.
Erdoğan, hiçbir şeyin ve hiç kimsenin millete verdikleri sözleri yerine getirmelerinin önüne geçmesine müsaade etmeyeceklerini vurguladı.
"YPG ve PYD, PKK'nın uzantıları değil mi? Bunlara en büyük desteği veren kim? Bizim stratejik ortağımız..." ifadelerini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Türkiye S-400 savunma sistemlerini alacaktır demiyorum, almıştır. Biz bu işi bitirdik. (S-400) Uygun fiyatla olmanın yanında ortak üretime de geçebilme sözünü alarak sözleşmemizi imzaladık. İnşallah kısa zamanda da geliyor. Türkiye F-35'lerin sadece müşterisi değil, aynı zamanda üretim ortağıdır. (F-35 projesi) Başkan Sayın Trump'la ay sonu Japonya'da bir arada olacağız, orada zaten kendileriyle ayrıca görüşmemiz var. Orada da bu konuları inşallah karşılıklı olarak görüşeceğiz. Suriye'de sınırlarımız boyunca oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu, Cerablus-Afrin hattında, Kuzey Irak sahasında nasıl kırdıysak Fırat'ın doğusunda da aynı şekilde paramparça edeceğiz."
"4 gemiye sahip olduk"
"Bunların Türkiye'deki tek hedefleri nedir biliyor musunuz? Acaba AK Parti'yi biz iktidardan nasıl indirebiliriz? Dertleri bu ama indiremeyecekler. Buna güçleri yetmez." diyen Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin ve Kıbrıs Türklerinin hakkını, hukukunu, çıkarlarını gözetmeyen hiçbir adımın atılmasına izin vermeyeceğiz. Bu konuda tüm seçenekler masamızda olmaya devam edecektir. Şu anda hidrokarbon arama olaylarında 4 gemiye sahip olduk. Tarihimiz boyunca böyle bir şeye sahip değildik. Çalışmalarımızı Deniz Kuvvetlerimizin refakatinde, oralardaki güvenliği sağlamak suretiyle yürütüyoruz. Türkiye'ye ekonomik tuzaklarla diz çöktüreceklerini sananlar bu milleti hiç tanımamışlar. Biz gerektiğinde 'kan kusup kızılcık şerbeti içtik' diyen, gerektiğinde istiklali için canını ve malını ortaya koymaktan çekinmeyen bir milletin kendisiyiz. Bu yapıdan bir şeyler koparacağını zannedenler geçmişte de bu tür yollara başvurdular ama onlardan şu anda hiçbir şey kalmadı. Hepsi de gayet açık olan bu mesajların, muhataplarımız tarafından doğru bir şekilde anlaşılacağını ümit ediyorum."
"Yeni askerlik sistemi"
Yeni askerlik sistemine de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Yeni askerlik kanunuyla yükümlülerin yarıya yakını hemen terhis olacak, kalanları görevlerine devam edecektir. Yükümlü askerlikle ilgili sıkıntılar ve ihtiyaçlar varsa çözüm üretmek, ülkenin yöneticileri olarak bizim asli görevimizdir. Bu düzenleme bir yandan profesyonel askerliği yaygınlaştıracak, diğer yandan da bu ülkenin tüm evlatlarının temel askeri eğitimden geçmesini sağlayacak bir anlayışla hazırlanmıştır. (Yeni askerlik sistemi) Ne ülkemiz sınırları içinde ne de KKTC başta olmak üzere ülkemiz sınırları dışında hiçbir aksaklık yaşanmayacaktır. Altını çizerek ifade etmek istiyorum, yeni sistemle TSK'de zaafiyet oluşacağı iddialarının hiçbir temeli yoktur. Bugün toplamda 419 bin olan Türk Silahlı Kuvvetleri mevcudunun 200 bine yakını, yani yaklaşık yarısı subay, astsubay, yedek subay, uzman, sözleşmeli er ve erbaş kadrolarındaki muvazzaf personelden oluşmaktadır. Kritik görevlerde, özellikle terörle mücadelede vazife üstlenen tüm birliklerimiz muvazzaf askerlerden teşekkül etmektedir. Yedek subaylık ve iki yıllık yüksekokul mezunları için bu kanunla gündeme gelen yedek astsubaylık uygulamaları da personel ihtiyacının karşılanmasında önemli bir imkandır."
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimleri için 4 yıllık, belediye başkanlığı seçimleri için ise 5 yıllık bir dönemin var olduğuna işaret ederek, "Bu süreler eksiklerimizi tamamlamaya, kırgınlıkları tamir etmeye, yeni bir sesle yeni bir solukla yeni bir anlayışla, yepyeni bir vizyonla ülkemizi 2023'e taşımaya yeterlidir." dedi.
"İşçi kıyımına başladılar"
Seçimden önce 'kimsenin aşıyla, işiyle uğraşmayacağız' diyenlerin, 31 Mart sonrası ilk işinin 14 binin üzerinde işçiye baskıyla sendika değiştirtmek olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bununla da yetinmeyip Türkiye'nin her yerinde işçi kıyımına başladılar. Güya adalet için yürüyen CHP Genel Başkanı, ekmeğinin peşindeki işçilerin feryatlarına kulaklarını tıkıyor, ayrımcılığa ses çıkarmıyor. Bireysel birtakım istisnalar dışında belediyecilik konusunda ülkemizin en kötü siciline sahip partisinin CHP olduğu gerçeği 31 Mart'ın ardından bir kez daha teyit edilmiştir. Suları akıtmaktan, sokakları temizlemekten, yatırım yapmaktan, sosyal belediyecilik hizmetleri geliştirmekten aciz bir zihniyetten başka da bir icraat beklemek mümkün değildir. CHP'nin belediyecilik karnesi 25 yıl önce de böyleydi, şimdi de aynı. Bu gidişle korkarım 25 yıl sonra da aynı kalacaktır. CHP adayı etrafında oluşturulan sahte imaj çemberi kırıldıkça İstanbul'a gerçekten kimin hizmet edebileceği, bu kadim şehri kimin temsil ehliyetine sahip olduğu daha iyi anlaşılıyor. Mızrak çuvala sığmamış, maskeli balo sona ermiş, takke düşmüş ve kel görünmüştür. Amaç milleti kazanmak değil de seçime kadar halkı aldatmak olunca sonuç da işte böyle tecelli ediyor."
Erdoğan, Yargı Reformu ile ilgili ilk paketi çalışma dönemi bitmeden Meclis'e getirmeyi planladıklarını dile getirerek, 31 Mart'taki hırsızlıkların tekrarını önlemek için de özel bir hazırlık içinde olduklarını söyledi.
"Milletimiz bizden sıkıntılarını çözmemizi bekliyor"
Milletvekillerine Meclis programlarında ve seçim çevrelerine yönelik çalışmalarında ortaya koydukları gayretler dolayısıyla teşekkür eden Erdoğan, "Ülkemizin ve milletimizin ihtiyacı olan hukuki düzenlemelerin hazırlanması ve hayata geçirilmesi sorumluluğu öncelikle Cumhur İttifakı içinde birlikte hareket ettiğimiz Milliyetçi Hareket Partisi ile beraberce sizlere aittir. Sizlerin çalışması demek Meclisin çalışması demektir. Sizlerin yasama görevi için Mecliste, bizlerin yürütme olarak Cumhurbaşkanlığında çalışması demek Türkiye'nin sürekli daha ileriye, daha iyiye gitmesi demektir." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Milletimiz bizden sıkıntılarını çözmemizi bekliyor, milletimiz bizden hizmet bekliyor, milletimiz bizden icraat bekliyor, milletimiz bizden verdiğimiz sözleri tutmamızı bekliyor. Milletimiz bizden kendisi ve evlatları için güzel bir gelecek inşa etmemizi bekliyor. Bu beklentilere cevap verebilmek için öncelikle önümüzdeki sıkıntıları aşmamız şart." diye konuştu.
"Bize verilen desteğin karşılığını sunmakla mükellefiz"
Bugün Türkiye'nin önünde ekonomiden dış politikaya, güvenlikten istihdama kadar çözüm bekleyen pek çok ciddi sorun bulunduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Türkiye, yaşadığı bunca sıkıntıya rağmen hamdolsun dimdik ayaktadır. Bu güçlü duruşu AK Parti olarak son 17 yılda ülkemizi ekonomide ve demokraside ulaştırdığımız yüksek seviye sayesinde gösterebiliyoruz. Bu gerçeği milletimiz de bildiği için seçimlerde yüzde 50'nin üzerinde destekle yanımızda yer almaya devam ediyor. Ama unutmayalım ki bu sonsuz, hudutsuz, hesapsız bir kredi değildir. Bize verilen desteğin karşılığını hizmet olarak, icraat olarak sunmakla mükellefiz. Hep birlikte tüm birikimimizi, enerjimizi, vaktimizi, gayretimizi ortaya koyarak bir an önce milletimizin önüne somut başarılarla çıkmalıyız. İnşallah önümüzdeki dönem her alanda Türkiye'yi büyüttüğümüz, güçlendirdiğimiz, ileriye taşıdığımız bir dönem olacaktır. Biz bugüne kadar milletimize hep gelişme vadettik, büyüme vadettik, zenginlik vadettik, huzur vadettik, istikrar vadettik, aydınlık bir gelecek vadettik ve bunu da yaptık."
"Her iki yerde de biz kazandık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart seçimleriyle ilgili yaptığı bir konuşmada, "Bu seçimlerin galibi yine biziz." dediğini anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aynı şeyi yeni söylüyorum, Ankara'da da İstanbul'da da yanılmayalım biz kaybetmedik, her iki yerde de biz kazandık. Şunu söyleyebilirsiniz 'Ama Başkanım neye göre bunu söylüyorsun.' Bizler buralarda sadece bir vizyon noktasında, vitrin noktasında her iki ilde bir kayba uğradık ama ilçeler bazında baktığımızda ilçelerin kahir ekseriyetini biz aldık mı? Her ikisinde de aldık. Meclislerde, ki burası karar alma yeri, buralarda kahir ekseriyet her ikisinde de İstanbul'da da Ankara'da da bizde mi? Bizde. Komisyonlar da hepsi de biz de mi? Bizde. Bu belediyelerin zaten çalışmasının şekli nedir? Buralardır. Başkanın buralardaki hareket kabiliyeti Meclistir, komisyonlardır. Çünkü atacağı adımlar buralarla bağlantılı. Buralarla gerekli olan desteği sağlayamadığı sürece istediği gibi adım atamaz.
Şunu söyleyeceksiniz o zaman. 'Çıkar millete der ki beni çalıştırmıyorlar'. E ne yapacak? Sen doğru bir iş yaparsan seni çalıştırır, sen doğru bir iş yapmadığın zaman tabii ki seni çalıştırmayacak. Bu işin aslı bu. Biz şu anda kalkıp da bunu diyebilir miyiz 'ya biz işte anayasa değişikliği yapmak istiyoruz ama CHP bizi engelliyor' diyebilir miyiz? Diyemeyiz, niye? Zaten onun görevi seni çalıştırmamak. Hele hele CHP zihniyetinin görevi tarih boyunca hep böyle olmuştur, beyaza siyah, siyaha beyaz demiştir. Ama biz doğru olan olduğu zaman destekleriz ama bunların doğru, böyle bir şeyi yapma kabiliyeti yok ki geçmişleri onların böyle. Şimdi bizim vaatlerimiz yine aynı, hiçbir şeyin ve hiç kimsenin milletimize verdiğimiz sözleri yerine getirmemizin önüne geçmesine müsaade etmeyeceğiz. Rabbimiz izin, milletimiz destek verdiği sürece son nefesimize kadar bu kutlu yolda mücadeleyi sürdüreceğiz."
"Daha neyi anlatayım, neyi anlatalım?"
Türkiye'nin son dönemde yaşadığı sıkıntılarının hiçbirinin tesadüfi değil, hepsinin birbiriyle bağlantılı olduğunu belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Her şeyi çok açık, her yerde konuşma noktasında böyle bir lüksümüz yok. Dar kapsamlı konuştuklarımız var, buralarda konuştuklarımız var. Bunları da bu şekilde özellikle ifade etmek istiyorum. Şimdi terör örgütlerinin arkasında neler var bunu söylememe zaten gerek bile yok. İşte Suriye'nin kuzeyinde YPG'ye, PYD'ye, PKK'nın bunlar uzantıları değil mi? Bunlara en büyük desteği veren kim? Bizim stratejik ortağımız. On binlerce tırlarla buraya silah, mühimmat, her şeyi gönderdiler mi? Gönderdiler, daha neyi anlatayım, neyi anlatalım? Şu anda da bunların Türkiye'deki tek hedefleri nedir biliyor musunuz? 'Acaba AK Parti'yi biz iktidardan nasıl indirebiliriz' dertleri bu. Ama indiremeyecekler, buna güçleri yetmez.
İşte bunun için bu ekibin çok iyi çalışması lazım. Bizim gayretimiz çok önemli. 'Ya işte onlar, uğraşılır mı, şöyle güçlü bir ülke, böyle güçlü bir ülke.' Arkadaşlar, hepsi doğrudur ama unutmayın, hep söylüyorum 'La galibe illallah.' Asıl güç burada, yeter ki biz dik duralım, inanarak, azmederek işlerimizi yapalım ve önümüzün kapalı olduğunu zannettiğimiz yerde nasıl açıldığını göreceksiniz. Şu ana kadar böyle oldu. İşte terör örgütlerine verilen destekle toplumumuzda huzursuzluk çıkarma çabaları aynı projenin ürünüdür."