Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan dünyaya çağrı: Gerekirse BM’yi devreye sokarız
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cemal Kaşıkçı cinayetine ilişkin gerekirse uluslararası yargıyı ayağa kaldıracaklarını belirterek “Birleşmiş Milletler’i de devreye sokarak bu işin takipçisi olduğumuzu özellikle gündeme getireceğiz” diye konuştu Türkiye’nin başından beri şeffaf bir tavır sergilediğini vurgulayan Erdoğan, “Suudi Arabistan arasındaki ikili ilişkileri bu cinayetle karıştırmamaya özen gösteriyoruz. Cinayet emrini verenin kimliği dahil, olayın aydınlatılmasını istiyoruz” dedi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti konusunda Suudi yetkililerden gerekli desteğin gelmediğini belirterek “Biz Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ikili ilişkileri bu cinayetle karıştırmamaya da özen gösterdik, gösteriyoruz. İkisi farklı şeyler” dedi. Kaşıkçı cinayetinin G20’de gündeme gelmediğini kaydeden Erdoğan şunları söyledi: “Liderler zirvesinde Kanada Başbakanı Trudeau bunun üzerinde az da olsa durdu. Fakat Muhammed Bin Selman verdiği cevapta ‘Suç sabit olmadıkça kimse suçlanamaz’ gibi bir ifade kullandı. Ne yazık ki biz de fırsatı yakalayamadık çünkü başkan akabinde Macron’a söz verip ‘Ondan sonra oturuma geçmemiz lazım’ dedi. Bizler de konuşsaydık ben orada bütün bu delillerin neler olduğu konusu üzerinde ayrıca duracak ve gereğini ortaya koyacaktım.”
Erdoğan “Washington Post, köşe yazarını öldürmek amacıyla Suudi istihbaratının görevlilerine Türkiye’ye gitme talimatını kim verdi diye soruyor. Bu hususta muhtemelen korkuyorlar, çekiniyorlar. Biz kararlılığımızı, takipçiliğimizi bundan sonra da devam ettireceğiz. Gerekirse bu işi uluslararası yargıyı ayağa kaldırmak için Birleşmiş Milletler’i de devreye sokarak bu işin takipçisi olduğumuzu da özellikle gündeme getireceğiz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Zirvesi’nin ardından Demirören Medya Grubu Başkanı ve Vatan Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Mehmet Soysal’ın da aralarında bulunduğu gazetecilere zirveyi değerlendirdi ve gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Erdoğan’ın açıklamaları şöyle:
EN KIDEMLİSİYİZ: 10 yıl geçmişe baktığımızda bu 13’üncü zirve oldu. Bizler hamdolsun liderler arasında en kıdemlisiyiz. Zirvelerin hepsine katıldık. Önümüzdeki yıl da Japonya Osaka’da yapılacak. Antalya’da 2015’te malum ev sahipliği yapmıştık. Diğerlerini gördükçe çok başarılı bir ev sahipliği yaptığımızı anlıyorum.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İLE MÜCADELEDE DESTEK: Bu yılki zirvenin üç ana teması vardı. Bunun birincisi ticaret, ikincisi iklim değişikliği, üçüncüsü göç ve mülteciler meselesiydi. Ticaret başlığında biz özellikle serbest ticaretten yana olduğumuzu vurguladık. Korumacı, tek taraflı yaklaşımların dünya ekonomisine faydadan çok zararının olacağı üzerinde ısrarla durduk. Zaten Amerika Birleşik Devletleri dışında dünyada bu konuda tam bir mutabakat var. İklim değişikliği başlığına gelince biz Kyoto mutabakatına imza atmış ve Paris COP21 zirvesine katılmıştık. İklim değişikliğinin zararlarının önlenmesi konusunda üzerimize düşen sorumluluğu bugüne kadar hep yerine getirdik. Ancak Türkiye’nin iklim değişikliğinin finansmanı konusunda gerekli finansal desteğe ihtiyacı olduğu da bir gerçek. Bu desteği alması konusunda bu işi bir yerde karara bağladık ve bildirgeye de bunu bu şekilde yazdırdık. Eğer bu konuda bizi gelişmekte olan ülkeler statüsüne alır ve gerekli desteği de verirlerse eyvallah ama vermedikleri takdirde bu süreci devam ettirmeyiz.
AB’NİN SÖZÜ YERİNE GELMEDİ: Bir diğer başlık göç ve mülteciler başlığı. Türkiye’nin taşıdığı yük ortada. Bugün bu konuya da ısrarla vurgumuzu yaptık. Türkiye’ye verilen sözler bugüne kadar Avrupa Birliği’nin verdiği 3.3 milyar avroluk söz var, bu yerine gelmedi. Ayrıca Birleşmiş Milletler Mülteciler Komisyonu’ndan gelen rakamlar sembolik, öyle ciddi rakamlar yok ama bizim yaptığımız harcama 33 milyar doları bulmuş vaziyette. Bu konuda dünyada en önde olan bir ülke olarak gerekli desteği istiyoruz, bunun verilmesi lazım dedik. Bunu ikili görüşmelerde de özellikle vurguladık.
DELİLLERİN ÜZERİNDE DURACAKTIM: Kaşıkçı cinayeti üzerinde, yuvarlak masada ciddi manada durulmadı. Biz de bunu basın toplantısında gündeme getirelim istedik ancak liderler zirvesinde Kanada Başbakanı Trudeau az da olsa bunun üzerinde durdu. Fakat Muhammed Bin Selman verdiği cevapta ‘suç sabit olmadıkça kimse suçlanamaz’ gibi bir ifade kullandı. Ne yazık ki biz de fırsatı yakalayamadık çünkü Başkan akabinde Macron’a söz verip ‘Ondan sonra oturuma geçmemiz lazım’ dedi. Bizler de konuşsaydık ben orada bütün bu delillerin neler olduğu konusu üzerinde ayrıca duracak ve gereğini ortaya koyacaktım. Bu olmayınca biz bugünkü basın toplantısını ona ayırmış olduk ve bu konu ile ilgili cevabı vermiş olduk.
BEŞ SANDIK KURUYEMİŞLE DÖNDÜ: Kaşıkçı cinayeti konusunda bizim üzerinde ısrarla durduğumuz konu şu: Suudi üst yönetimine “Kaşıkçı’nın cesedi nerededir? Bunu bir defa sizin 20 kişilik ekibiniz biliyor. Burada hiç sağa sola kıvırmayın.” Dışişleri Bakanları açıklama yaptı. Ne dedi? “Yerel işbirlikçi” dedi. Bu işbirlikçi kim? Bilmiyoruz demeleri inandırıcı değil. Bir diğer konu da özellikle Kaşıkçı’nın cesedinden kurtulmak için bu ölüm mangasına yardım ettiği iddia edilen yerel işbirlikçi Türk mü yoksa başka birisi mi? Bizim emniyet Yalova’ya gitti geldi. Şu anda bir netice alınamadığı söyleniyor ama belki de oradan bir şey çıkacak veya daha farklı yerlerden bir şey çıkacak. Bunun bilgisi bu 22 kişinin içinde. Zira başa geçirilen torba ve başa geçirildikten sonra Kaşıkçı’nın çektiği o andaki sıkıntıları vs. bunları zaten kendileri biliyor. Hepsine bunları dinlettik. Dinlediklerinde “Eroin almış olmalı” dediler... (Kral Selman) Bana heyetler gönderdi, bu heyetlere bunları anlattık hepsi şok oldu. En sonunda bana bizzat kendisi telefonda “Peki ben başsavcımı gönderebilir miyim?” dedi. “Gönder” dedik. Başsavcı başsavcımızla görüştü ama o herhangi bir belge, bilgi getirmedi. Bizim başsavcımız kendilerine gerekli olan bilgi ve belgeleri verdi. O da buradan dönerken beş sandık kuruyemişle döndü, gitti.
GÜNDEME GETİRECEĞİZ: Washington Post, köşe yazarını öldürmek amacıyla Suudi istihbaratının görevlilerine Türkiye’ye gitme talimatını kim verdi diye soruyor. Bu önemli bir soru. Bu hususta muhtemelen korkuyorlar, çekiniyorlar. Biz kararlılığımızı, takipçiliğimizi bundan sonra da devam ettireceğiz. Gerekirse bu işi uluslararası yargıyı ayağa kaldırmak için Birleşmiş Milletler’i de devreye sokarak bu işin takipçisi olduğumuzu da özellikle gündeme getireceğiz.
‘İkili ilişkileri karıştırmadık’
Türkiye olarak biz bu hadisenin başından beri şeffaf bir tavır sergiledik. Ama cinayetin aydınlatılması için Suudi yetkililerden gerekli desteği maalesef alamadık. Biz, doğru olanı yapmayı esas aldık. Adaleti esas almanın, adaletli olmanın en doğu tavır olacağını düşünüyoruz. Bu çerçevede, üzerimize düşen ne ise yapma konusunda kararlıyız. Biz tespitlerimizi yaparken şunu düşünüyoruz: Önce Hak, sonra halk ne der? Biz buna bakacağız. Biz Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ikili ilişkileri bu cinayetle karıştırmamaya da özen gösterdik, gösteriyoruz. İkisi farklı şeyler. Biz, cinayet emrini verenin kimliği dahil, olayın tüm boyutlarıyla aydınlatılmasını istiyoruz.
‘Trump bu işlerde daha dik duruyor’
(Trump ile Münbiç görüşmesi) Konuştuk. Orayı onlardan (PKK/YPG) temizleme noktasında bir mutabakat var. Bunun için Dışişleri Bakanlarımız daha önce 90 gün olarak belirlenen yol haritasını şimdi bugün orada karşılıklı bir aradaydılar. Yine bu süreci hızlandırıp Münbiç’i PYD-YPG’den temizleme noktasındaki kararlılığımızı devam ettireceğiz dedik. Trump bu işlerde daha dik duruyor. Dışişleri bakanlarımızın birbirleriyle diyalogları bu konuda çok önemli. Trump’ın yanında Pompeo -öyle olmaz böyle olur- diyemiyor. O da “Az kaldı, çıkmaya başladılar” gibi ifadeler kullandı. Takipçisi olacağız, inşallah Münbiç’i bunlardan kurtaracağız. 90 gün, aylar oldu şimdi Öyle bir tarih belirleme diye bir şey olmadı.
45 DAKİKA GÖRÜŞTÜK: Trump ile PYD-YPG, Suriye, FETÖ, Halkbank, Kerç Boğazı krizi, terörle mücadele, bütün bu konuları ele aldık. Yaklaşık bir 45 dakika bu konuları görüştük. Dar katılımlı bir görüşmeydi. İngiltere ile ekonomik ve savunma sanayii konularında özellikle işbirliğimizi güçlendiriyoruz. TF-X projesine önem veriyoruz. İngiltere Başbakanı Theresa May ile ayrıca Kaşıkçı cinayetini de etraflıca ele aldık.
İDLİB’DE SIKINTI YOK: (İdlib meselesi) Sayın Putin’in neler söylediğini bilemiyorum ama endişe konusunda bize tam aksine söylediği “Türkiye güvenlik güçleri ve askeri ile İdlib’de üzerine düşeni şu ana kadar yerine getirdi.” Sadece HTŞ (Heyet Tahrir el Şam) ilgili konularda bazı sıkıntılar var. Bundan dolayı onlar kendilerine göre bazı sıkıntılar öne sürdüler. İlgili birimlerimiz sürekli temas halindeler. İdlib’de bizim Rusya tarafı ile ciddi manada herhangi bir sıkıntımız yok.
HOLLANDA İLE YENİ SAYFA: Hollanda ile yeni bir sayfa açma konusunda mutabık kaldık. Çin ile ilişkilerimizi adeta iki stratejik ortak gibi geliştirerek sürdürüyoruz. Çin Devlet Başkanı Şi 2019 yılında Türkiye’ye bir devlet ziyaretinde bulunma noktasında bize bir sinyal verdi. Temenni ediyorum ki bu ziyaret gerçekleşirse adımları atmak daha da hızlanacaktır
ŞU AN ERKEN: (Macron ve Merkel’in AB ordusu önerisi) Bu tür bir soruyu cevaplamak için şu an erken. Şu anda NATO’dayız. Onlar da NATO’da.
‘Turizmdeki güzel gelişmeler önemli’
Erdoğan, ekonomiyle ilgili olarak da şunları söyledi: “İstihdamın tırmanmaya başlayacağına inanıyorum. Mesela turizmdeki güzel gelişmeler son derece önemli. Bu yıl itibarıyla şu an, 40 milyonu aştık. Yıl sonuna kadar hedefimiz 50 milyon turisti çekmek. Sanayide ciddi manada artışımız var. İhracatta iyi bir konuma geldik. 168 milyara ulaştık. Yıl sonunda hedefimiz 170 milyar inşallah. Bunlar istihdam açısından da önemli.”
MİLLİ PARA İLE TİCARET: Yeni müttefikler yok değil. Konuştuğumuz liderler bunu kabul diyor ama eyleme geçmiyor. Bu konuda en hassas olan liderlerden bir tanesi Sayın Putin’dir. O da bu konuya can alıcı olarak bakıyor. Aynı şeyi Çin ile İran ile yapmak istiyoruz. Hepsi ile de bu konuları yapalım geliştirelim istiyoruz.
‘10 maddelik yerel seçim manifestosu hazırlıyoruz’
(Yerel seçim manifestosu) Arkadaşlarım çalışmaları yapıyor. Bugüne kadar söylenenleri tekrar etmek bize yakışmaz. Bugüne kadar yapılanlardan gündemde tutulması gerekenler örneğin altyapı vazgeçilmezimizdir. Bunun dışında belediyeciliğe neler getireceğiz. İki önemli açıklama yaptım. Bunun biri malum Millet Bahçeleri, diğeri ise Millet Kıraathaneleri. Bunlar benim üzerinde hassasiyetle durduklarım. Çünkü Millet Kıraathanesinde gençlik var. Orayı gençlik için ileri sürdüm. Zira gençlik ülkenin neresinde, bir oturayım arkadaşlarımla, dersimi çalışayım, kitabımı okuyayım bu arada kahvemi, çayımı, kekimi yiyeyim diye düşüneceği bir yer olsun. Bir diğeri de bahçeler. Millet Bahçeleri de ailenin bulunacağı yer. Ailelere bir zemin hazırlıyoruz. Hep söylerim Central Park, peki bizim neresi? Bizim piknik alanları açılır ama bu tür Millet Bahçelerimiz yok. Şimdi bunlara yönelmek için sinyali verdik ve AK Partili belediyelerde bu işler başladı. Halk bizden somut şeyler bekliyor, yoksa soyut şeylerle ilgisi yok. Bizim bu manifestomuzda açıklayacağımız maddeler var. Aklımda kaldığı kadarıyla arkadaşlar 10 maddelik bir hazırlık yapıyorlar. Bunun bizzat lansmanında ben bulunacağım ve açılışını belediye başkanlarımızla, adaylarımızla beraber olduğumuz toplantıda ki büyük ihtimalle bunu Ankara ATO salonunda yapmak suretiyle adaylarımızla yola koyulacağız. Döner dönmez kalan ilçeleri de hızla belirleyeceğiz. Büyükşehir noktasında zaten fazla kalan bir yerimiz yok. Onları da açıklayarak inşallah yola devam edeceğiz. Cumhur ittifakını da burada herhangi bir yara almadan korumak, ittifakla yola güçlü bir şekilde devam etmenin kararlılığı içerisindeyiz.
VATANSEVERLİK DİYE BİR DERDİ YOK: (Kılıçdaroğlu’nun Almanya ziyareti) Çok açık konuşuyorum. Kılıçdaroğlu’nun vatanseverlik diye bir derdi yok. Bu vatanın, Türkiye’nin düşmanı ile kim yan yana, kol kola ise ona ben olumlu bir nazarla bakamam. O partinin toplantılarında, o ismini zikrettiğiniz kadının (Alman Sol Parti Milletvekili Sevim Dağdelen) aynı şekilde YPG’nin, terör örgütünün paçavraları ile konuşma yaparken resimleri var. Sen onlarla nasıl yan yana olabilirsin? Oraya gidip orada da bizim iktidarımızı, Türkiye’yi şikayet ediyor. Burada ben bütün basın mensuplarına söylüyorum. Sizin bu noktada yükünüz ağır ve çok önemli. Bunların hepsi gündeme getirilmeli hem görselde hem de yazılıda. Çünkü millet birçok şeyi gözden kaçırıyor. Bunların belki de farkında değil.
TEKNİK ÇALIŞMALAR SÜRÜYOR: (MHP ile işbirliği) Bu konu ile ilgili olarak şu anda iki arkadaşımız çalışıyor. MHP’den ve bizden de bir arkadaşımız şu anda tüm teknik çalışmaları birlikte yürütüyorlar. Onlar çalışmaları bitirme aşamasında getirince, o zaman biz de sayın Genel Başkan ile bir araya gelip inşallah nihai kararı o şekilde vereceğiz... “Jestimiz var” dedik, Sayın Devlet Bahçeli de aynı şeyi söyledi, sağ olsun. Teknik çalışmayı yapan arkadaşlar bize onun da altyapısını hazırlayacaklar. Biz zaten onlara bazı ipuçlarını da verdik.