CHP'den 'Mansur Yavaş' açıklaması!
CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, Mansur Yavaş'ın adaylığı için konuştu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, partisinin yerel seçimlerde Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayının Mansur Yavaş olacağına ilişkin haberlerle ilgili, "22 Aralık PM toplantısı sonuçlanıncaya kadar duyacağınız her şey söylentiden ibaret" dedi.
Loğoğlu, TBMM düzenlediği basın toplantısında Vize Serbestisi Diyaloğu ve Geri Kabul Anlaşması'na ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Birbirinden çok farklı olan vize serbestisi ile geri kabul konusunun aynı başlık altında değerlendirilmesinin yanlış olduğunu savunan Loğoğlu, "Geri kabul anlaşması Türkiye'ye ağır yükümlülükler getiren bir anlaşma. Anlaşmanın getirdiği yükümlülükleri de Meclis onayından sonra hemen uygulamaya koyacak. Geri kabul anlaşmasının getirdiği yükümlülüklere karşı vize serbestisi uygulaması en erken 3,5 yıl sonra gündeme gelecek. O da AB tarafının yapacağı bir değerlendirmeye bağlı olarak. Olup olmayacağı belli olmayan bir şeye karşı biz çok ağır yükümlülükler üstlenen bir noktaya getirilmiş bulunuyoruz" dedi.
Vize serbestisi konusunun Türkiye'nin doğal hakkı olduğunu, ancak yeterince ve etkili müzakere edilemediği için bugünlere gelindiğini ifade eden Loğoğlu, "Elma ile armudu karıştırırcasına vize serbestisi ile geri kabul anlaşmasını aynı teraziye koyduk. Ve bunu bir müzakere başarısı gibi takdim eden bir AB işleri bakanımız var" değerlendirmesinde bulundu.
Loğoğlu, CHP olarak Türkiye ile AB arasında, Vize Serbestisi Diyaloğu Mutabakat Metni ve Geri Kabul Anlaşması'nı yeterli ve başarılı bir müzakere şekli olarak görmediklerini söyledi.
Uluslararası Af Örgütü'nün Avrupa'nın sadece 12 bin Suriyeli mülteciye giriş imkanı tanıdığını hatırlatan ve bu rakamın düşüklüğünü eleştiren Loğoğlu, Geri Kabul Anlaşması'nın bu bakımdan da değerlendirilmesi halinde Türkiye'yi bekleyen sorunların daha net görülebileceğini belirtti. Loğoğlu, Geri Kabul Anlaşması'nın takipçisi olacaklarını, vize serbestisinin bu gibi farklı konulara bağlanmaması için de Hükümete gereken desteği vermeye hazır olduklarını kaydetti.
Loğoğlu, bir gazetede yer alan Türkiye'den Suriye'ye silah satışına ilişkin habere de değindi. Türkiye'nin Suriye'ye silah satışının, Suriye'deki sorunların çözümüne ilişkin diplomatik çabaların arttığı dönemde daha da yoğunlaştığını ileri süren Loğoğlu, "Bunu kim, kime nasıl satıyor? Ambargoya ve uluslararası hukuk kurallarına, bu kadar inkara rağmen Birleşmiş Milletler bu gerçeği apaçık ortaya koyuyor. Bakalım bu sefer Sayın Bakan ve Sayın Başbakan bu konuda ne diyecekler?" diye konuştu.
"Sığınmacı çocukların haklarını sahip çıkmayan bir Başbakan"
Suriyeli sığınmacıların Türkiye'deki yaşam koşullarının zorluğuna ilişkin de görüşlerini aktaran Loğoğlu, özellikle çocukların karşılaştığı insan hakları ihlallerine dikkati çekti. Bu konunun gündeme getirilmesi için CHP olarak sivil toplum örgütleriyle işbirliği içinde olacaklarını belirten Loğoğlu, "Kendi ülkesindeki sığınmacı çocukların haklarını sahip çıkmayan bir Başbakan, Suriye'de olup bitenler için gözyaşı döküyor" dedi.
"Davutoğlu, 1915'de dışişleri bakanı olsaydı ne yapardı?"
Loğoğlu, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Ermenistan'a yaptığı ziyaret konusunda ise kamuoyunun yeterince bilgilendirilmediğini ifade ederek, bu durumu eleştirdi. Loğoğlu, Davutoğlu'nun temasları ve buradaki açıklamalarına ilişkin, şunları söyledi:
"Davutoğlu, Osmanlı Devleti'nin uyguladığı tehcir olayının yani Ermeni'lerin bir kısmının bulundukları yerlerden alınıp imparatorluğun başka yerlerine sürülmesi olayının gayriinsanı olduğunu söyledi. Bu şekilde düşünebilir. 2013 yılında bunu söyleyebiliyor, kendisi 1915 yer alsaydı ve dışişleri bakanı olsaydı acaba ne yapardı, bunu da söylemesi lazım. Ermeni konusunda sürekli bir yeraltından hiç dinmeyen bir akıntı var. Çünkü 2015 yılı kritik, Ermeni iddialarının 100. yılı. Davutoğlu, bu konuda bir deneme yaptı, 2009 yılında, protokollerle fakat Ermenistan'ın da olumsuz katkılarıyla eline yüzüne bulaştırdı. Bir yere varamadı bu süreç. Şimdi yeniden bir arayış içinde. 2015'in nasıl Türkiye'nin başına sıkıntılar yaratabileceğini farkında ki bir şeyler yapmaya çalışıyor. Ama 'tehcir olayı gayriinsanı' bir düşünce tarzının başlangıcı ise yani soykırım iddialarının aslında pek de rededilecek bir iddia olmadığı şeklinde bir düşüncenin başlangıç noktasıysa o konuda Davutoğlu'nu uyarıyorum. Ya söylesin arkasına getirsin ne demek istediğinin, ya da bu gibi şeylerden imtina etsin."
Bangladeş Cemaat-i İslami Partisi Genel Sekreter Yardımcısı Abdülkadir Molla'nın idam edilmesi konusuna da değinen Loğoğlu, CHP olarak idama karşı olduklarını, Türkiye'nin Molla'nın idamını engellemek için gösterdiği çabaları da olumlu bulduklarını belirtti.
Mansur Yavaş'ın adaylığı iddiası
Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Loğoğlu, partisinin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayının Mansur Yavaş olacağı yönündeki haberler ve buna ilişkin tepkilerin hatırlatılması üzerine de 21 Aralık günü Merkez Yönetim Kurulu, 22 Aralık günü ise Parti Meclisi (PM) toplantısının yapılacağını bu toplantılarda yerel seçim komisyonunun çalışmalarının ele alınacağını söyledi. Loğoğlu, "22 Aralık PM toplantısı sonuçlanıncaya kadar duyacağınız herşey söylentiden ibaret" dedi.
Loğoğlu, CHP'nin sağa kaydığı iddialarına ise AK Parti'den şikayeti olan kesimin sadece sol görüşlü kişiler olmadığını, CHP'nin de herkesi kucaklamak zorunda olduğu karşılığını verdi.
Kadın milletvekillerinin Meclis'deki küfürlü sözlere tepki için TBMM Başkanı Cemil Çiçek'i ziyaret etmeleriyle ilgili olarak da Loğoğlu, bu davranışı takdirle karşıladığını ve erkek milletvekillerine örnek olmasını dilediğini söyledi.