Çavuşoğlu açıkladı! F-35’lerde sorun var mı?
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, dün Almanya’nın Solingen kentindeki anma törenlerine katıldıktan sonra Türkiye’ye dönüşte dış politika gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Çavuşoğlu Düsseldorf’tan Ankara’ya gelirken, özel uçak TR-İST’te, gezisini izleyen gazetecilerin sorularını yanıtladı.
25 yıllık büyük acı
Solingen Katliamının 25’inci yıldönümüydü dün.
Almanya’nın 160 bin nüfuslu Solingen şehrinde, 29 Mayıs 1993’te yabancı düşmanı, ırkçı Neo Naziler tarafından evleri kundaklanan Genç ailesinin 5 ferdi hayatını kaybetmişti.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, üzerinden geçen çeyrek asıra rağmen acısı hafiflemeyen o ailenin yanındaydı.
Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti’nin Başkenti Düsseldorf’ta düzenlenen ilk anma törenine Almanya Şansölyesi Angela Merkel de katıldı.
Çavuşoğlu o anları anlattı
Önce Düsseldorf, ardından da katliamın yaşandığı Solingen’deki törenlere katılan Bakan Çavuşoğlu, uçakta gün içinde yaşananları anlattı önce:
- Eyalet Başbakanıyla görüştük. Göçmenlere, Türklere bakışı ve sergilediği tutum bakımından örnek olması gereken bir politikacı. En çok Türkiye kökenli göçmen bu eyalette yaşıyor. Kendisini de Türkiye'ye davet ettik. Daha sonra ailenin yanına gittik. Başbakan Armin Laschet’in aileyle çok yakın bir bağı var. Daha önce köye de gitmiş, Amasya’ya. Sonra Merkel geldi içeriye. Aileyle birlikte sohbet ettik. İçeride tabii salondaki gibi çok heyecanlı değildi. Merkel'e de epeyce mesajlar verdi. Şansölye de Mevlüde Anne’ye acısını paylaştığını söyledi.
Ailenin evine gittiğimizde, aile üyelerini Cumhurbaşkanımızla telefonda görüştürdük.
Merkel’in Erdoğan’ı daveti konusu
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Almanya Başbakanı Merkel’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ülkesine davet etmesi mevzuunun detaylarını da şu sözlerle paylaştı:
- Merkel’e Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın selamını ilettim. “Başbakanımızla görüşmeniz çok verimli geçmişti, Cumhurbaşkanımızla da telefonla görüştünüz” dedim. “Cumhurbaşkanınızı seçimden sonra bekliyoruz” dedi. Daha önce hem Steinmeier'le hem de Merkel’le konuşmalarında bu ziyaret konuşulmuştu. O zaman seçim de yoktu. Şimdiyse daha selamını iletir iletmez, Merkel direkt, “Seçimden sonra ziyaretini bekliyoruz” dedi.
Soru: Sayın Bakan, siz bunu açıkladıktan sonra Alman medyası, resmi bir davet olmadığı yönünde haberler yaptı…
- Resmi davet Cumhurbaşkanı’ndan gelebilir o ayrı bir şey ama Merkel'in de Başbakan olarak “Bekliyoruz” demesi doğal bir şey. İcranın başı Şansölyedir Almanya'da. Bunlar doğal şeylerdir. Merkel de sık sık Türkiye'ye geliyor. Bizim için de doğal bir şey. Övünülecek bir şey değil. Konuyu başka yerlere çekmenin bir anlamı yok. Aramızda geçen bir diyalog bu. Ben de verdikleri destek nedeniyle teşekkür ettim.
İkili gündem
- Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel ile ikili ilişkileri konuştuk. İlişkilerimizde normalleşme sürecini hızlandırma konusunda teyitleştik. Spesifik bazı konuları, terörle mücadeleyi konuştuk. İadeler, PKK, FETÖ ile ilgili verdiğimiz listeyi konuştuk. 5 de Alman vatandaşı var Türkiye'de. Bazıları cezaevinden ama Türkiye’den çıkış yasağı varmış. Bu konuyu açtı, ben de kendisine bunların yargı sürecinde zaten hallolduğunu söyledim.
- İran’ı konuştuk. Almanya da nükleer anlaşmanın devamından yana.
- Suriye’yi konuştuk. Savunma sanayini konuştuk. Bazı silah sistemlerinde daha önce engellemeler vardı. Bazılarında onay çıktı, bazıları onay aşamasında, bazılarında şirketler pazarlık aşamasında.
Almanya’daki HDP mitingi
- “Her ne kadar son dakikada adamları konuşturmasanız da miting yaptılar” dedim. Gabriel de konuşma izni vermediklerini söyledi. “Biz takip ediyoruz, siz de bize bilgi verin” dedi. Orada PKK paçavralarını salladılar. Ona da izin vermemeleri gerekirdi ama Almanya son bir sene içinde PKK'ya yönelik daha katı tutum izlemeye başladı. Eyalet Başbakanı da “Biz PKK ile Kürtleri iyi ayırt ediyoruz” dedi. Biz de tam bunu istediğimizi söyledik.
Suriye’nin tümüne Münbiç modeli
- ABD ile Münbiç konusunda somut olaylar var ve somut bir takvime bağlı. Somut adım, YPG buradan çıkarılacak. YPG'nin yerine yönetimde ve güvenlik kuvvetlerinde kimler yer alacak, bunu da Türkiye ve ABD birlikte kararlaştıracaklar. Yarısını sen, yarısını ben belirleyeyim diyebilir. Hazırlık toplantısı ve uygulama safhası var. Uygulama safhası öyle çok uzun değil.
- YPG'nin Münbiç'ten çekilmesine de nezaret edeceğiz, denetleyeceğiz. YPG çekildikten sonra güvenlik tedbirlerini biz alacağız, boşluk oluşmasın ve başka terör örgütleri girmesin diye. Burada kriter, bölgenin demografik yapısı. Yüzde 90'dan fazla Araplar var orada. YPG yüzde 2 ise yüzde 2'den fazla olmaz.
Münbiç modelini başarıyla uyguladıktan sonra, Suriye'nin kuzeyi de istikrara kavuşunca daha sonrası için bir model olacak bu.
- Başka şehre gideceğiz. Rakka, Kobani… Nüfus ağırlıklı Kürt ise yönetimin de Kürtler'de olması doğal. PKK, Kürtleri de sürgüne gönderdi. O Kürtlerin geri dönmesi lazım.
- Münbiç'teki bu adım Türkiye ile ABD arasındaki gerginliği bir nebze olsun azaltacak ve bundan sonra atılacak bazı adımların temelini oluşturacak. Bu adım gelecek adımlar için de önemli.
- Benim edindiğim izlenim, ABD, Kandil ve PKK bağlantılı olanları buradan çıkarmak istiyor. YPG ile Kandil arasında bağı koparmak istiyor. YPG ayrılacak nereye gidecek? DAEŞ gibi çöllere mi gidecek? Ne kadarına silah bıraktırıp normal hayata döndürecekler? Sorular önemli ve bunların detayları önemli. Türk ve Amerikan istihbaratıyla askeri yetkililer detayları görüşüyorlar.
4 Haziran’da Washington DC’de…
Çavuşoğlu 4 Haziran'da Amerikan Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile Washington DC’de bir araya gelecek.
O görüşmeden takvime bağlı, somut adımlar içeren bir yol haritası çıkacağını düşünen Bakan, o gün ortak bir açıklama yapılacağını da söyledi.
F-35’lerin teslimatı konusu
- Benim şahsen bir endişem yok. Bu kapsamlı bir anlaşma. İçinde ortak parça üretimi gibi konular da var. Ayrıca Türkiye şu ana kadarki ödemelerini aksatmadan yapmış, bugüne kadar taksitlerimizi ödemişiz. Bu anlaşma S400 veya başka bir konuya bağlı değil. Bir tarafın “Benim canım sıkıldı, oynamıyorum” diyeceği bir anlaşma da değil. Hukuki yükümlülükleri de var. Kongre’den söylemler geliyor kısıtlamaya yönelik. Şu ana kadar hükümet kanadından, Amerikan Yönetimi’nden böyle bir tavır yok, “Vermiyoruz” diye. O nedenle ben bir endişe görmüyorum.
- En kötü senaryoyu düşünelim. O zaman hukuki bir süreç doğar. Türkiye hava savunma sisteminde müttefiklerinden alamayınca çaresiz kalmadıysa burada da çaresiz kalmaz. Biz NATO üyesiyiz, önemli bir üyeyiz. Tüm bu alımlarımızı da müttefiklerimizden yapmak isteriz. Müttefiklerimiz de keyfi engeller çıkarmamalı, savsaklamamalı. İhtiyacımı alamazsam, mutlaka acil ihtiyacımı yine bir yerden karşılarım.
- Nihai kararı yönetim verir. Kongre daha önce aldığı yaptırım kararlarının neredeyse hepsinde yönetime bir yetki payı bırakıyor. En son Rusya'ya yaptırımda bırakmadı ama çok büyük oranda son kararı yönetim veriyor.
Sayın Bakan, ABD F-35’leri vermezse, Türkiye’nin karşılığı ne olur? Yani İncirlik’in kapatılması gibi konular gündeme gelebilir mi?
- Varsayımlar üzerine konuşmak doğru olmaz. Masaya ben onu koydum, o onu koydu… Sizin söylediğiniz şeyler ancak ilişkiler kopma noktasına gelince konuşulacak konular. Türkiye'ye karşı çok düşmanca tutum olmadığı sürece, en ufak anlaşmazlıkta ben de böyle yaparım diye masaya bir şey konulmaz. Özellikle Münbiç modelini uygulamaya başlarsak, FETÖ iadesi de çok ciddi konu… Bu iki konuda adım atılabilir. YPG'ye verilen destek gibi konuları yoluna koyabilirsek ilişkiler normalleşmeye başlar.
Trump Türkiye ve Erdoğan’a saygı duyuyor
- ABD Başkanı Donald Trump'un Türkiye'ye karşı büyük bir saygısı ve sevgisi var. Türkiye ile ilişkilerin bozulmasını istemiyor. Yer yer sesini yükselttiğini biliyoruz. Bu ilişkiler niye böyle diye. Sayın Cumhurbaşkanımıza son derece büyük bir saygısı var. Telefon konuşmalarında bu görülüyor. Trump'la tüm görüşmelerde ve telefon konuşmalarında vardım. Gerçekten Trump'ın Türkiye'ye karşı çok büyük bir sevgisi var. Cumhurbaşkanımıza da aynı şekilde var. Cumhurbaşkanımız da var olan problemleri de Trump'a söylüyor.
- Bu durum her konuda fikir birliği olduğu ya da sorunların çözüldüğü anlamına gelmez. Şu anda ABD “YPG’ye silah vermiyoruz” diyor, “Gel Münbiç'ten beraber atalım” diyor. Bunlar olursa Cumhurbaşkanımızın hayal kırıklıkları ve tereddütleri de giderilir.