Bozdağ'dan Kılıçdaroğlu'na: Bu insanları kim öldürdü?
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na sert sözlerle yüklendi. Bozdağ; "Ben şimdi Sayın Kılıçdaroğlu'na soruyorum: Bu kimyasal silahı Esad mı attı, Türkiye mi attı? Şimdi suçluyorsunuz kim attı bu kimyasal silahı, kim kullandı kimyasal silahı, bu insanları kim öldürdü?" dedi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "kontrollü darbe" ve FETÖ'nün sözde "hava kuvvetleri imamı" firari Adil Öksüz ile ilgili iddialarına ilişkin, "Sayın Kılıçdaroğlu dürüst bir siyasetçi ise niye bütün bunları gizleyip de yalan olduğu bütün açıklığıyla ortaya çıkmasına rağmen dillendirmeye devam ediyor? Ben dürüst siyasete davet ediyorum, söylediğini ispata davet ediyorum. Bunları yapmadığı takdirde FETÖ kontrolünde FETÖ siyaseti yapan bir siyasetçi olarak anılmaya devam edecektir." dedi. Bozdağ, halk oylaması çalışmaları kapsamında geldiği memleketi Yozgat'ın Şefaatli ilçesinde, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Bir basın mensubunun "CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan'ın sivil bir polise hakaret içeren ifadelerde bulunmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?" şeklindeki soru üzerine Bozdağ, "Tabi ki bu büyük bir saygısızlık. Büyük bir ahlaksızlıktır. Siyasetçiler halkın içinden çıkan insanlardır. İçinden çıktıkları halka saygı duyması gerekir. Onlara değer vermesi gerekir. Onların değerlerine sahip çıkması gerekir. Ancak görüyoruz ki CHP milletvekillerinin içinden çıktıkları toplumun ahlak değerleriyle ve toplumun bizatihi kendisiyle olan ilişkilerinde çok ciddi sorunları var." diye konuştu.
- "Bu ahlaksızlara ahlakı öğretecektir"
CHP'li bazı milletvekillerinin halka saygısızlık yaptıkları gibi ahlak değerlerini de ayaklar altına alan yaklaşımlar içerisine girdiklerini vurgulayan Bakan Bozdağ, şöyle devam etti: "Öyle zannediyorum ki halk oylamasında sona doğru yaklaştıkça halkın ortaya koyacağı iradeden duyulan rahatsızlığın şimdiden saygısızlık diliyle ifade edilmesi olarak görüyorum. CHP, çoğulcu anlayışı, kendi dışındakilere saygı anlayışını, pek de içine sindirmişe benzemiyor. Kendileri gibi düşünmeyen, kendileri gibi hareket etmeyen, kendileri gibi bakmayanları düşman gören bir hastalıklı anlayışı görüyoruz. İşte Hüsnü Bozkurt'un 'evet çıkarsa Samsun'a çıkarız. Amasya'ya, Sivas'a, Ankara'ya oradan da Sakarya'ya ve İzmir'e gideriz. Denize dökmezsek anamızdan emdiğimiz süt helal olmasın' şeklindeki yaklaşımı kabul edilemez. Kendi gibi düşünmeyenleri denize dökülecek düşman gibi gören, hastalıklı bir mantığın, ruh halinin dışa vurumundan başka bir şey değildir. Bağnazlığın dışa vurumudur bu. Kabul edilebilir şeyler değildir. Türk halkı birbirini seven, birbirine bağlı, birbirine saygısı olan insanlardan oluşuyor. Bu sevgiden, bu bağlılıktan, bu saygıdan nasibini almayanların, bu halkın önünde önder ve lider olma hakkı da yoktur. Eminim ki bu saygısızlığı yapan Tuncay Özkan'a da Hüsnü Bozkurt'a da en büyük saygı dersini, en büyük ahlak dersini, vatandaşımız sandıkta verecektir. Bu ahlaksızlara ahlakı öğretecektir." CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "kontrollü darbe" iddialarını sürdürdüğünün ve FETÖ'nün sözde "hava kuvvetleri imamı" firari Adil Öksüz hakkındaki açıklamalarının sorulması üzerine Bozdağ, "Bu haberi sana getiren belgeyi veren kim? Bütün Türkiye öğrensin. FETÖ'nün teröristlerinden birileri mi yoksa FETÖ'nün kullandığı birileri mi ona göre karar verelim. Sayın Kılıçdaroğlu dürüst bir siyasetçi ise niye bütün bunları gizleyip de yalan olduğu bütün açıklığıyla ortaya çıkmasına rağmen dillendirmeye devam ediyor? Ben dürüst siyasete davet ediyorum, söylediğini ispata davet ediyorum. Bunları yapmadığı takdirde FETÖ kontrolünde bir FETÖ siyaseti yapan siyasetçi olarak anılmaya devam edecektir." ifadelerini kullandı.
- "Kendi söylediklerinden haberi yok"
Bozdağ, Kılıçdaroğlu'nun darbe teşebbüsüne karşı halkın ve siyasetçilerin duruşunu göstermek için düzenlenen Yeni Kapı mitingine katıldığını, sonraki süreçte ise farklı bir tavır sergilemeye başladığını belirterek, şunları kaydetti: "Doğru söylüyor, Türkiye’de bu iftirayı ilk dile getiren o. Kendisine ulaştırılan kontrollü darbe iftirasının Türkiye'de ilk avukatlığını yapan o. Yaptığı iftiranın asılsızlığı ortaya çıktıktan sonra dahi utanmadan bu iftirayı dile getiren yine o. Bugün hala devam ettiriyor, 15 Temmuz darbe teşebbüsünde sonra bunun darbe olduğunu söyleyen, Yeni Kapı’da darbeye karşı duruş için büyük birliğin içine gelip orada duran o. Ama şimdi buna kontrollü darbe diyen yine o. Belli ki Sayın Kılıçdaroğlu'nun kendi söylediklerinden haberi yok." Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarını iftira olarak nitelendiren Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Hepimiz diyoruz ki bu iftirayı ilk dile getiren sensin. Sana da bu iftirayı dile getirmen için ulaştıranlar FETÖ terör örgütü ve o örgütle irtibatlı olan çevreler. Çünkü Fetullahçı Terör Örgütü elebaşı terörist Gülen, ilk darbe teşebbüsünün başarısız olduğunu anlar anlamaz benzer açıklama yaptı. Ve bu örgüt bunu yaymaya çalıştı. Sonra da Kılıçdaroğlu, arkadaşlarına ulaştırılan bu asılsız iftiraları gerçekmiş gibi alıp, Türkiye'de bunu araştırmadan sorgulamadan yayan kullanan kendisi olmuştur. Onun için biz külahına anlatmıyoruz. Bir önceki söylediği ile bir sonraki arasındaki yüzde yüz çarpıklığı, zıtlığı kendisine ifade ediyoruz. Bu kadar büyük bir değişim dönüşüm nasıl oldu merak ediyoruz.
Adil Öksüz’ün MİT ajanı olmadığı hem MİT hem hükümet tarafından açıklandı hem de adli yargının verdiği kararla bu sabit olmuş oldu. Sunulan belgelerin sahte olduğu açık bir şekilde ortaya konmuş oldu. Buna rağmen hala konuşmasını sürdürüyor, o zaman bizim sormamız gereken ana soru şu; çık sana bu haberi kim getirdiyse haberi getireni açıkla. Veya partine getireni açıkla. Kılıçdaroğlu, bunları açıklamaktan kaçınıyor. Bu haberi sana getiren belgeyi veren kim bütün Türkiye öğrensin. FETÖ'nün teröristlerinden birileri mi yoksa FETÖ'nün kullandığı birileri mi ona göre karar verelim. Sayın Kılıçdaroğlu dürüst bir siyasetçi ise niye bütün bunları gizleyip de yalan olduğu bütün açıklığıyla ortaya çıkmasına rağmen dillendirmeye devam ediyor. Ben dürüst siyasete davet ediyorum, söylediğini ispata davet ediyorum. Bunları yapmadığı takdirde FETÖ kontrolünde bir FETÖ siyaseti yapan siyasetçi olarak anılmaya devam edecektir."
- Suriye'deki gelişmeler
Kılıçdaroğlu'nun Türkiye'nin Suriye'de izlediği politikaya yönelik eleştirilerin hatırlatılması üzerine Bozdağ, hayretler içerisinde olduğunu ifade etti.
Suriye’de 600 binden fazla insan öldürüldüğünü ve ikinci defa kimyasal silah kullanıldığını dile getiren Bozdağ, şöyle konuştu: "En son kullanılan silah İdlib'de oldu ve yapılan otopside kimyasal silah kullanıldığı bilirkişi raporu ile de tespit edilmiş oldu. Sayın Kılıçdaroğlu, her defasında Suriye söz konusu olduğunda, Suriye'den göç eden milyonlarca insanı görmezden geldi, öldürülen yüz binlerce insanı görmezden geldi. Bunları öldüren Esad'ı ve Esad'ın yönetimini görmezden geldi. Sanki Suriye’de bu kimyasal silahı atan bu insanların üzerine ölüm yağdıran Türkiye gibi, daima Türkiye'yi suçladı. Ben şimdi Sayın Kılıçdaroğlu’na soruyorum: Bu kimyasal silahı Esad mı attı, Türkiye mi attı? Şimdi suçluyorsunuz kim attı bu kimyasal silahı, kim kullandı kimyasal silahı, bu insanları kim öldürdü? 600 bin insanı kim öldürdü? Bu kadar insan yerinden yurdundan kim etti? Esad ve yönetimi yaptı. Sayın Kılıçdaroğlu bir defa da olsa milli bir duruş sergileyip bu haksızlıkları, bu zulümleri yapan Esad'a karşı sesini yükseltmiş olsa kıyamet mi kopar? Şuana kadar Esad’ın aleyhine yaptığı konuşmalara baktığınızda neredeyse yok denecek kadar. Esad’ı suçlayan bir üslup hiç yok. Sanki bütün bunların faili Türkiye gibi. 66 tane koalisyon ortağı var orada. Onlar oraya Türkiye mi getirdi? Rusya orada, İran orada. Onları oraya Türkiye mi getirdi? Her gün ölüm kusuyor silahlar bu silahların düğmesine Türkiye mi basıyor?" Bakan Bozdağ, Türkiye'nin Suriye'deki ölümlerin durması, barışın gelmesi için uğraştığını vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı: "Bizim yaptığımız tam da bu. Ama Sayın Kılıçdaroğlu, Suriye konusunda ülkesinin çıkarları Türkiye'nin dış politikası doğrultusunda bir yaklaşım da ortaya koymadı. Esad’ın Dışişleri Bakanı gibi konuşmaktan vazgeçmeye çağırıyorum. Türkiye’nin ana muhalefet lideri gibi mili bir duruş sergilemeye davet ediyorum. Ama maalesef bu yok, ben dinleyince acaba diyorum Esad’ın kabinesindeki bir bakan mı konuşuyor, yoksa Türkiye'nin ana muhalefet lideri mi konuşuyor, şaşırıyorum. Sayın Kılıçdaroğlu bir karar versin. Türkiye'nin ana muhalefet lideri misiniz yoksa Esad’ın kabinesindeki bir bakan mısınız? Duruşunuz neden milli ve yerli değil, onu lütfen Türkiye'ye açıklayın, Amerika'da Rusya'da, başka ülkelerde kendi ülkelerinin Suriye politikaları konusunda siyasi partilerin yaklaşımları ortada. Şimdi Türkiye’deki muhalefetin yaklaşımı ortada ben bunu da milletimizin takdirine bırakıyorum."