Bize ‘cenaze yıkayıcısı’ dediler ama yılmadık
Erdoğan, “İmam hatip lisesinin sıralarında okuduğumuz anlarda da sonrasında da her türlü aşağılamaya, hakarete, baskıya, engellemeye maruz kaldık. Ama pes etmedik, eyvallah demedik, milletin teveccühüne mazhar olduk” dedi
BAŞBAKAN Erdoğan, İmam Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneğince (ÖNDER) Beyoğlu Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde düzenlenen 6. İmam-Hatipliler Kurultayı’na katıldı. Erdoğan, yaptığı konuşmada çocuklarının tamamını imam hatip lisesi mezunu olmasından iftihar ettiğini belirterek, “İmam hatip isesi mezunu olmayı hayatım boyunca büyük bir gurur vesilesi olarak yüreğimde taşıdım. Son nefesimi verinceye kadar da bu guruur taşımaya devam edeceğim” dedi. Erdoğan şöyle devam etti:
TUVALETLERİ TEMİZLEDİ: Merhum Nurettin Topçu’nun, Celalettin Hoca ile ilgili anlattığı şu anekdot gerçekten ibret vericidir; ’Bir tatil günü okula gittim. Celalettin Hocayı, 70 yaşına gelmiş haliyle okulun tuvaletlerini temizlerken buldum... ’Hocam, bu genç işidir, bırak gençler yapsın’ dedim. Şu cevabı verdi:’Gençler, yaptıkları işlerle şahsiyetleri arasında irtibat kurarlar. Yarın tuvalet temizleyip okudum diyerek kompleks sahibi olurlar. Onları, gürbüz bir fidan gibi yetiştirmek bizim vazifemizdir...’. Evet 1920’lerde, ardından 1950’lerde atılan o tohum, Celalettin Hoca’nın, onun gibi nice değerli şahsiyetin fedakarlıkları neticesinde bugün ulu bir çınara dönüştü. Ezanların Türkçe okunduğu bir dönemdi, kitapların yasaklandığı, yakıldığı bir süreçti; maddenin ruhtan tecrit edilmek istendiği, Anadolu’nun köklerinden koparılmaya çalışıldığı günlerdi. Bu fedakar insanlar, bir umut alevlendirmek için yüreklerini ortaya koymuşlardı.
MAHCUP OLMADIK: İmam hatip lisesinin sıralarında okuduğumuz anlarda da sonrasında da her türlü aşağılamaya, hakarete, baskıya, engellemeye maruz kaldık. Aralarda öyle hocalarımız çıktı ki içeride, dışarıda, bize ’cenaze yıkayıcısı’ dediler, bize ’taşralı’ dediler, ’köylü’ dediler, zenci dediler; bize ’siz doktor olamazsınız, mühendis olamazsınız, kaymakam, vali, siyasetçi olamazsınız’ dediler; bize ’muhtar bile olamazsınız’ dediler. Allah’ın izniyle millete güvendik, ülkeye inandık, umutsuzluğu yanımıza yaklaştırmadık, yılgınlığa kapılmadık ve her kademede milletin teveccühüne mazhar olduk.
EYVALLAH DEMEDİK: İmam hatipte okurken yatılı bölüm koğuşlarında, ranzaların arasında sessiz sessiz ağlayan arkadaşlarımı gördüm. Aylarca ailesinden harçlık alamaya, bir dilim ekmekle akşama kadar ayakta durmaya çalışan arkadaşlarım vardı. Yoksulluğa pes etmedik, dışlanmışlığa ’eyvallah’ demedik, aşağılayanlara prim vermedik; biz ’Anadoluyuz’ dedik, biz ’Trakyayız’ dedik, biz ’Türkiye’yiz’ dedik ve işte bugünlere ulaştık. Bir okulun bahçesinde oynayan imam hatip liseliler bahçenin kenarındaki elma ağaçlarındaki meyvelere dokunmadılar. İşte imam hatip ruhu budur, işte imam hatip terbiyesi budur. Bütün bu camianın, harama el uzatmaktan, milletin emanetine göz dikmekten nasıl sakındığını çok iyi biliyorum.
VAROŞLARA MAHPUS OLMADIK: Meslek lisesi mezunları kamuda görev almasın, idareci olmasın, kaymakam, vali, milletvekili, bakan, başbakan olmasın istediler. Çünkü, kapıcının çocuğunun okumasından rahatsız oldular. Onun için ’bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam’ dediler. ’Başörtüsü’ deyip kızları eve hapsetmek istediler. Onlar gitsinler kapıcılık yapsınlar, çay getirip çay götürsünler, onlar etkin konumlarda olmasın istediler. ’Katsayı’ deyip yoksulları köylerine sıkıştırmak istediler. Bu elitistlere, bu seçkincilere, bu statükoculara karşı eğitim mücadelemizden taviz vermedik. Köylerimize, taşraya, varoşlara mahpus olmadık.
- O yoksul köy çocukları doktora yaptı Yoksul köy çocukları İstanbul’un, Ankara’nın çeşitli üniversitelerin master, doktora yaptılar. Bütün aşağılamalara, bütün hakaretlere, bütün yasaklara rağmen; işte 8 yıldır Türkiye’yi büyütüyor, Türkiye’yi bölgenin en itibarlı ülkesi haline getiriyoruz. Yıllarca ’gerici’ dediler, yıllarca yobaz yaftasını yakıştırdılar, Anadolu insanını yıllarca en sakil şekilde yazdılar, çizdiler. İşte 8 yılda açtığımız 160 bin yeni derslikle, okullara gönderdiğimiz 750 bin bilgisayarla, 78 yeni üniversiteyle, bu ülkenin her bir çocuğuna sunduğumuz kaliteli eğitim imkanıyla bilime, eğitime verdiğimiz önemi tartışmasız şekilde ispat ettik. Bizi farklı şekilde tanımlayanlar mahcup oldular ama biz tevazudan asla taviz göstermedik, kibre prim vermedik. Biz, imam hatip sıralarında kardeşliği gördük, kardeşliği yaşadık, dayanışmayı, paylaşmayı adeta hücrelerimizde hissettik. Allah’ın izniyle ne bu camianın ne de bu milletin başını öne eğdirmedik, eğdirmeyeceğiz.