Gazete Vatan Logo
SiyasetBiz bu ülke üzerinde ameliyat yaptırtmayız

Biz bu ülke üzerinde ameliyat yaptırtmayız

Başbakan, ‘iki dil ve özerklik’ tartışmalarına noktayı koydu

- Milletimin dili tektir, o resmi dil Türkçe’dir. Bunu öğrenemediyseniz, bundan sonra da öğrenemezsiniz.

- Kürtçülüğün de Türkçülüğün de karşısındayım...


Başbakan Tayyip Erdoğan, “özerklik” tartışmasının demokratikleşmeyi, Türkiye’nin ileri demokratik standartlara kavuşmasını hazmedemeyenlerin çirkin bir tezgahı olduğunu söyledi. “Biz kimseye bu ülke üzerinde ameliyat yaptırtmayız” diyen Erdoğan, iki dil tartışmalarını değerlendirirken ise, “Milletimin dili tektir, o resmi dil Türkçe’dir” diye konuştu. Erdoğan, 2011 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı üzerindeki son görüşmelerde, hükümet adına yaptığı konuşmada, şu mesajları verdi:

İÇERİDEKİ KURTÇUKLAR: Cumhuriyet çınarı, sadece dışarıdan değil, içindeki kurtçuklar tarafından da kemirilmek, çürütülmek, zayıflatılmak istendi. 8 yıl boyunca, hükümet olarak, o çınarı büyütmek, güçlendirmek, her türlü saldırıya, tehdide, tehlikeye karşı o çınarı korumak, kollamak için var gücümüzle çalıştık. Dışarıda Türkiye’nin itibarını yükseltirken, içerde de kurtçuklara karşı, çetelere, mafyaya karşı amansız bir mücadele verdik. Türkiye’yi karanlığa çekecek her türlü senaryoyu, her türlü tuzağı cesaretle boşa çıkardık. Türkiye’nin büyümesini, güçlenmesini, kalkınmasını engelleyecek her provokasyonu, her hukuksuzluğu etkisiz kıldık.

ÜÇ KIRMIZI ÇİZGİMİZ VAR: Lügatımızda ayrımcılık, imtiyaz dağıtma, bölgeleri ayırma, toplumu sınıflara, etnik gruplara, mezheplere, kimliklere bölme yoktur. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışıyla hareket ediyoruz. İnsanları dinine, mezhebine göre ayırt etmiyoruz. Partimizi kurduğumuzda ‘Üç tane kırmızı çizgimiz var’ dedik. ’Etnik milliyetçilik, bölgesel milliyetçilik, dinsel milliyetçilik yapmayacağız’ dedik. Şu ana kadar bunu yapmadığımız içindir ki 8 yıldır milletimiz, halkımız bizi iktidarda tutuyor. Oylarımızı sürekli olarak artırarak iktidarda tutuyor.

TEK BAYRAK TEK DEVLET: Bir şey daha söyledik. Diyarbakır’da değil Afyonkarahisar’da. Tek bayrak, tek millet, tek vatan, tek devlet, dedik. Etnik kökeni, inancı, dili, kültürü ne olursa olsun, 73 milyon insan Türkiye Cumhuriyeti üst kimliği altında bir ve tek millettir. Yine aynı şeyi söylüyorum: Alt, kimlik, üst kimlik... Üst kimlik Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır. Bunun altında birçok etnik unsur var. Hepsi bizim kardeşimizdir. Ve hepsini Yaradan’dan ötürü severiz.

KÜRTÇÜLÜĞÜN KARŞISINDAYIM: Bu ülkede Başbakan olarak Kürt sorununu savunuyorum ve savunmaya da devam edeceğim. Ama Kürtçülüğün karşısındayım. Aynen Türkçülüğün de karşısındayım. Çünkü, bizim medeniyetimizde, bizim değerlerimizde ırkçılık yok, ama kavimlere saygı var.


MİLLETİMİN DİLİ TEKTİR: Şunu da söylüyorum: Milletimin dili tektir. O resmi dili Türkçedir. Fakat bu ülkede devletin kademeleri ile belediyeleri birbirinden ayırt eden anlayış devlet kurumlarını anlayamamış anlayıştır. Belediyeler de devletin resmi kurumlarıdır, diğerleri de resmi kurumlarıdır. Orada da Türkçe kullanılır. Birisinde farklı, birisinde farklı olmaz. Olağanüstü Hal’in kalktığı, Çekiç Güç’ün gönderildiği, anaların hapisteki çocuklarıyla kendi ana dillerinde konuştuğu, farklı dil ve lehçelerin öğretildiği, öğrenildiği, devlet televizyonlarından farklı dil ve lehçelerde yayınların yapıldığı, kontrol noktalarının azaltıldığı bir Türkiye var. Herkes ana dilini istediği gibi konuşuyor. Farklı dil ve lehçelerde yayın da yapılıyor, kurs da açılıyor. Üniversitelerde enstitü kuruluyor. Ancak tekrar ediyorum Türkiye’nin resmi dili Tükçedir. Ortak dil Türkçedir.

DESTEK DEĞİL KÖSTEK: Bu gerçeği değiştirmeye yönelik hiçbir girişim kabul edilemez. Zira bu mesele sosyal barış ve sosyal bütünlük meselesidir. Bu meseleyi tartışmaya dahi açmak, bu meseleyi getirip Türkiye’nin gündemine taşımak ne demokrasiye, ne özgürlüklere, ne toplumsal barışa, ne de kardeşliğe asla hizmet etmez. Bu tartışmaları gündeme taşımak da bu tartışmaları gündemde tutmak, sabah akşam bununla ilgili yayınlar yapmak da milli birliğimize ve kardeşliğimize destek değil köstek olur. Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi, bu ülkeyi dayanışma, paylaşma zemininde büyütme projesidir.

SÜRECE BALTA: Demokratik bir ülkenin onurlu bir vatandaşının sahip olması gereken hak ve özgürlükleri geliştirmenin mücadelesini verirken, birileri de gerilim üreterek, afaki taleplerle toplumu gererek, milletin sinir uçlarına dokunarak gelişme sürecini baltalamaya çalışıyor. Biz, iyi niyetle meselelerin üzerine giderken, sorunların çözümü için çaba gösterirken, toplumsal mutabakatı sağlamak üzere samimiyetle çalışırken, birileri de bayat senaryoları devreye alıyor, çözüm sürecini sabote edecek yaklaşımlar sergiliyor. Milletin defalarca izlediği, temcit pilavı gibi sürekli sofraya sürülen o tezgah yeniden kuruluyor.


BİLDİK BİR TEZGAH: Türkiye seçime giderken, Türkiye istikrar ve güven zemininde kararlı şekilde ilerlerken, karanlık odaklar tarafından aynı oyun yeniden kuruluyor, yeniden kurgulanıyor. O fidan kök salmaya, o fidan dal budak salmaya başlamışken, yeniden budanmak, yeniden kurutulmak, yeniden dalları, kolları kırılmak isteniyor. Bu senaryo çok çirkin bir senaryo. Bu tezgah çok kirli bir tezgah. Bu tuzak çok bildik bir tuzak. Benim milletim bu oyunları defalarca gördü, bu senaryonun aktörlerini çok iyi tanıdı ve kim ne yaparsa yapsın, benim milletim bu tezgaha gelmeyecek, bu tuzağa asla ve asla düşmeyecek.

SENARYO AÇIK: Bu tezgahın içinde terör örgütü var, terör örgütünün vesayeti altında hareket edenler var, can çekişen çeteler ve mafya var. Senaryo çok açık. Seçim öncesinde su bulandırılacak, milletin zihni karıştırılacak, kaos oluşturulacak, farklı gündem oluşturulacak ve milletin tercihleri böylece etki altına alınacak.

KİME FAYDASI VAR: Soruyorum size: Toplumu gerecek, milletin hissiyatını galeyana getirecek, siyaset kurumunu etkisizleştirecek, güven ortamını sarsacak bu yaklaşım tarzı hangi amaca hizmet ediyor? Yapılan işlerin çözüme bir faydası var mı? Sorumsuz ve afaki taleplerle hassasiyetlerin kaşınması, sorunları çözüm yoluna mı koyuyor, yoksa daha mı derinleştiriyor? Ateşe benzin döken bu siyaset tarzının kime ne faydası var?

ÜLKE SAHİPSİZ DEĞİL: Milletin zihnini bulandırmanın, korkularını kaşımanın, huzurunu kaçırmanın hangi sorunun çözümüne faydası var? Bu ülke sahipsiz değil. Bu millet çaresiz değildir.Milletim müsterih olsun. Kimseye bu ülke üzerinde ameliyat yaptırmayız. Kimseyi milletin hissiyatıyla oynatmayız.

KARŞILIKSIZ BIRAKMAYIZ: Çözüm için nasıl bir mücadele verdiysek, çözüm sürecini sabote edenlerle de aynı şekilde mücadele ederiz. Terör örgütünün ve onun uzantılarının, her seçim öncesinde olduğu gibi yeniden taşeronluk üstlenerek, iç politikayı dizayn etme girişimlerini karşılıksız bırakmayız. Ne milletin duygularını sömürerek rant hesabı yapanlara eyvallah ederiz, ne milletin korkularını kaşıyarak oy hesabı yapanlara eyvallah ederiz.

VATANDAŞIMA SESLENİYORUM: Buradan bütün kardeşlerime sesleniyorum. Dağdaki teröristle, geçmişte, devletin koridorlarına kadar sirayet etmiş çetelerin nasıl bir işbirliği içinde olduklarına lütfen dikkat edin. Her seçim öncesinde, terör örgütünün nasıl devreye girdiğini, milletin hissiyatını etki altına almak için ne tür tezgahlar yapıldığını çok iyi anlayın. Artık bu oyunu ne biz yutarız, ne de milletim bu hileyi yutar.

TEHLİKELİ BİR OYUN: Diyarbakır’da bir toplantı yapıldı, ardından bir bildiri taslağı tartışıldı. Dikkate dahi alınmayacak, ciddiye dahi alınmayacak bu bildiri taslağı, günlerdir çarşaf çarşaf sayfalara, boy boy ekranlara taşınıyor. Bu bildiri taslağı son derece yapay bir şekilde, son derece kasıtlı bir şekilde gündeme taşınıyor ve geliyor gündemin tam ortasına yerleşiyor. Her akşam saatlerce bu konuşuluyor, köşe yazarları her gün bunu yorumluyor. Sağ olsunlar işleri güçleri yok. Sanırsınız ki, Mecliste bir Anayasa değişikliği oldu, yarın Türkiye farklı bir idari yapıya kavuşacak, farklı bir yönetim şekline geçecek. Açık söylüyorum; Tehlikeli bir oyun bu.

KABUL EDİLEMEZ: Burada ortaya konan veya örtülü ifade edilen hususları çok yanlış ve kabul edilemez buluyorum. Özerklik tartışması, demokratikleşmeyi, Türkiye;nin ileri demokratik standartlara kavuşmasını hazmedemeyenlerin çirkin bir tezgahıdır. Bu millet, bu tür tezgahlara evet der mi, bu tür taslakları alır bağrına basar mı, onay verir mi? Millete ve kurumlarına rağmen, anayasal düzene rağmen, kim hangi projeyi hayata geçirebilir?

218 yıldır tamir edilmeyen Mardin Kalesi’ni onarıyoruz

Dönemin padişahının, 5 Eylül 1792’de, Bağdat Valisi Kadir Süleyman Paşa’ya Mardin Kalesi’nin tamir edilmesini emrettiği belgeyi gösteren Erdoğan, 218 yıldır onarılmayan, tamir edilmeyen o kaleyi tamir etmeye başladıklarını söyledi. Başbakan Erdoğan, kendisine laf atan BDP’li milletvekillerine, “Şimdi burada laf atıyor ya oralardan geçerken de ’yav neler başarmışlar be’ diyorlar. Geçerken öyle diyorsunuz onu biliyorum, orada takdir ediyorsunuz ama burada farklısınız” yanıtını verdi. Tunceli’ye de üniversiteyi kendilerinin yaptığını belirten Erdoğan, “Tunceli’de üniversite var. Ama haberi yok görmez, bilmez, anlamaz. Mesele göz, kulak, dil meselesi” dedi.

9 padişah, 24 başbakan fermanı yerine getirmemiş

Erdoğan’ın sözünü ettiği ferman 1792’de 3’ncü Selim döneminde çıkarıldı. Selim’le birlikte Osmanlı’nın 9 padişahı 1923’e kadar Türkiye’yi yönetti. Cumhuriyet dönemlerinde ise

Abdullah Gül dahil 24 başbakan 58 ayrı hükümetle Türkiye’yi yönetti.

YÜZDE 10’U BİZ KOYMADIK

Başbakan Erdoğan, BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, “Yüzde 10 barajını kaldırmadınız” sözleri üzerine, “Yüzde 10 barajını biz koymadık. Bu barajla biz 16 ayda iktidara geldik. Gücünüz varsa siz de gelin” dedi.

Bütçe kabul edildi

Bütçe yasasına göre, 2011 Bütçesi’nin giderleri 312,5 milyar TL, faiz hariç giderleri ise 265 milyar TL olacak. Bütçe gelirleri 279 milyar TL, vergi gelirleri 232,2 milyar TL, bütçe açığı 33,5 milyar TL, faiz dışı fazla ise 14 milyar TL olarak öngörülüyor.

SICAK TOKALAŞMA

Erdoğan konuşmasının ardından MHP lideri Bahçeli ve CHP lideri Kılıçdaroğlu’yla tokalaştı.

Haberin Devamı