Başbakan CNN'e konuştu!
Eleştiriler karşısında çok sabırlı davrandım
Başbakan Erdoğan CNN’den Amanpour’un “Türkiye’nin başbakanının işini kaybetmekten korktuğu için bir gazeteci, yorumcu veya ekonomist tarafından eleştirilememesi gibi bir durum olabilir mi?” sorusunu şöyle yanıtladı: Eleştirilere açığım ama ne kendime ne de aileme karşı yapılan hakaretlere asla tahammül etmem
CNN muhabiri Christian Amanpour ile Başbakan Erdoğan’ın İstanbul’daki Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde yaptığı röportajın tamamı dün yayınlandı. Erdoğan hapisteki gazetecilerden cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar Amanpour’un sorularına yanıt verdi. İşte ikili arasındaki diyaloglar:
‘Ufkumu genişlettiniz’
- Siz herkesin nefes alma hakkının olduğundan, başörtülerden ve başörtülerin olmamasından söz ediyorsunuz. Siz, üniversitelerinde başörtü yasağının olduğu bir ülkenin, Türkiye’nin başbakanı olarak bunu söylüyorsunuz. Kendi kızlarınızı özgürce başörtüsü takabilmeleri için İngiltere’ye Amerika’ya yolladınız. Bu durum size nasıl hissettiriyor? Demokrasi ve İslam bu konuda ne diyor?
Teşekkür ederim. Ufkumu genişlettiniz. İktidar konusuna geldiğimizde, hatta bu konuya gelmeden şunu belirteyim. Başörtülülerin üniversitelerden içeri girmesi yasaktı. Sizin de dediğiniz gibi, kızlarımı üniversite eğitimleri için yurt dışına göndermek zorunda kaldık. Bu kesinlikle doğrudur. Amerika, onların okula başörtüsüyle gitmelerine izin verdi. Hala başörtü Amerika’da serbest. Benim ülkemde buna izin yoktu. Türkiye’deki bu sorunu yeni yeni çözüme kavuşturuyoruz. 10 yıl önce yetkiyi devralmamıza rağmen, bu sorunu sabahlara dek çalışmalarıma rağmen çözemedik. Biz insanların özgür olmalarını istiyoruz. Eğer bir birey üniversiteye başörtüsü ile giremiyor, başörtü takmayan girebiliyorsa bu ayrımcılık anlamına gelir. Biz ülke çocuklarına hayatlarına dair ne yapacaklarının kararını kendileri vermesi için tam özgürlük istiyoruz.
- Şimdi biraz da iktidardan bahsedelim. 11 yıldır iktidardasınız ve üçüncü döneminizdesiniz. Siz görevi devraldığınızdan beri Türkiye’de birçok şey değişti. Gayri safi yurtiçi hasılada bir patlama oldu; siz hukukta, azınlıklar hakkında vs. önemli reformlar üstlendiniz. Ama artık insanlar Başbakan Erdoğan’ın sonsuza dek mi iktidarda kalmak istediğini sormaya başladı. İster misiniz bunu?
Aksine, tam aksine, bizim ülkemizde benim partimin vizyonu gereği parlamentonun bir üyesi peş peşe üç yıl aday olabilir. Daha sonra tüm bir dönem ara vermek durumundadır. Sonrasında yine adaylığını koyabilir. Benim yalnızca bir arzum var, o da ülkemin insanlarına hizmet etmek. Bu hizmeti de illaki politik bir partinin ya da parlamentonun himayesinde yapmak gerekmiyor. Kurumlarda ve düşünce kuruluşlarında yer alabilirsiniz. Bu şekilde de ülkenize aynı şekilde hizmet etmiş olursunuz.
Cumhurbaşkanlığı
- Ama sizin gerçek isteğinizin cumhurbaşkanlığı görevi olduğunu söyleyen birçok insan var. Belki de bahsettiğiniz bu kuralları ne yapıp edip değiştirirsiniz ve Putin-Medvedev durumunda olduğu gibi Cumhurbaşkanı Gül ile görevleri takas edersiniz. Cumhurbaşkanı olmayı istiyor musunuz?
Bugüne dek Türkiye’de Cumhurbaşkanı parlamento tarafından seçilirdi. Ama bugün, Ahmet olur, Mehmet olur kim olduğu farketmez, Türk halkı kendi cumhurbaşkanını kendisi seçiyor.
- Cumhurbaşkanlığı görevini yürütmeyi istiyor musunuz peki?
Daha önümüzde iki yıl var. İki yılda kim ölür kim kalır bilinmez. Birçok şey olabilir.
- Göz ardı da etmiyorsunuz ama.
Hayır, tabii ki etmiyorum. Olabilir.
- Demokrasi konusunda insanların her zaman özgür olmasını söylediniz. İnsanlar özgürce nefes alabilmeli. Fakat bu durum Türkiye’de, karşıt görüşte olan gazeteciler gibi eleştiri yapmak isteyenler için çok zorlaşıyor. Ben, Gazetecileri Koruma Komitesi üyesiyim ve 60 ve daha fazla Türk gazetecinin işini yaptığı için hapiste olduğunu gösteren bir rapor yayımlanacak. Bu rakam Çin’den daha fazla. İran’dan daha fazla. Dünyanın bu kısmında Türkiye umudun ve demokrasinin feneri. Bu durumda şu soruyu sormak gerek. En fazla gazeteciyi hapiste tutan ülke olarak bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sizinle çok açık konuşacağım. Sizin bıraktığınız haberlerin kaynağı hakkımda bir bilgim yok. Ben bir şiiri okuduğu için hapse atılan biriyim. Hapiste olmak nasıl bir his bilirim. İfade özgürlüğünün ne demek olduğunu da bilirim. Size söylenenlerin tümü partimizi ve devletimizi karanlığa hapsetmenin boş çabaları. Şu anda hapiste 80 gazeteci var. Bunlardan yalnızca dokuzunun sarı basın kimlik kartı var. Diğerleri ruhsatsız silah bulundurmaktan ve terör olaylarına karışmaktan suçlu bulundular.
- Sayın Başbakan, siz de bilirsiniz ki, gazeteciysen ve hapisteyken kesin terörist gözüyle bakan o kadar çok lider tanıdım ki. Bu kısmı yayımlamaya devam etmek istiyorum. Çünkü ben bir gazeteciyim ve yayın özgürlüğü demokrasi işaretlerinden biridir. Başbakan eleştiri konusu olduğunda özgürlüğe sınır mı koyuyor? Türkiye’nin başbakanının işinden, işini kaybetmekten korktuğu için bir gazeteci, yorumcu veya ekonomist tarafından eleştirilememesi gib bir durum olabilir mi?
Ben oldukça sert eleştiriliyorum. Keşke şu anda bu eleştirileri bir araya getirip size gösterme şansım olsa. Bu eleştirmek demek değildir. Benim ailem ve ben sürekli hakarete maruz kalıyoruz. Hakarete razı gelir misiniz? Ben eleştirilere her zaman tamam diyorum, önem veriyorum. Ben başbakanım. En ağır en sert eleştirilere katlanmak zorunda olan tek başbakanım. Son 10 yıldır yoğun eleştirilerle baş ediyorum. Çok sabırlı davranmışımdır fakat kimi zaman sabırlı değildim ve bu eleştirilere karşı dava açmak zorunda kaldım. Ancak, bir süre sonra dilekçelerimi geri çektim ve haklarımdan vazgeçtim diyelim. Hakaret başka, eleştiri başka bir şeydir. Hakarete asla tahammül edemem. Ama eleştirilere tamam deyip katlanacağım. Aynı zamanda eleştirilerden ötürü her zaman memnuniyet duyacağım. Zira eleştirilerde mutlaka bir yarar bulurum. Geleceğimi, yolumu gelen eleştiriler ışığında şekillendirmeye çalışıyorum. Benim tutumum hep bu yönde olmuştur. Ancak ne kendime ne de ailemden kimseye karşı yapılan hakaretlere asla tahammül etmeyeceğim.