Bakan Soylu: Bir baron daha gözaltında
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 2015 yılında 54 ilde metamfetamin yakalanması görülürken, 2021'de 81 ile yayıldığını, uyuşturucu kaynaklı ölümlerde 'metamfetamin' görülme oranının da 5 yılda yüzde 1,4'ten yüzde 35,6'ya çıktığını söyledi. Soylu, "Bu önemli bir tehdidi işaret etmektedir. Metamfetamin ile ilgili, tüm valilerimize, emniyet müdürlüğümüze ve jandarma komutanlığımıza genelge gönderdik, 'gizli' mantığı ile. Bütün detayları anlatan, mücadelenin nasıl olacağını ortaya koyan, kapsamlı bir genelge" dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle 'uyuşturucu ile mücadele' konulu bilgilendirme toplantısında bir araya geldi. Bakan Soylu, Avrupa Birliği perakende kokain pazar değerinin en az 10 milyar 500 milyon euro olduğunun tahmin edildiğini belirterek, "Bu miktar yasa dışı uyuşturucu pazarının yaklaşık üçte biridir. Türkiye’de, Ticaret Bakanlığı’nın verileri de dahil edildiğinde, yani gümrük verileri de dahil edildiğinde tüm kokain yakalamalarında olduğu gibi Türkiye’de de kendi ölçeğinde dünya kadar olmasa da bir artış var. 2016’da 845 kilodan 2021’de 2 bin 841 kiloya ulaşmıştır" dedi.
'YENİ TEHDİD METAMFETAMİN'
Bakan Soylu, 2015 yılından itibaren uyuşturucu ile mücadelenin üst seviyeye çıkarıldığını vurgulayarak, "Daha önce uyuşturucu kullanan gençler meydanlarda ‘zombi’ gibi yürüyordu. Ceset halinde yığılmış bir şekilde belirli bir zaman diliminden sonra ölüyorlardı. Şu anda ne okul çevrelerinde ne meydanlarda ne de başka bir noktada böyle bir görüntü ile karşı karşıya değiliz. Bu Türkiye’nin ortaya koyduğu başarının bir sonucudur. Avrupa uyuşturucu pazarları metamfetamin raporuna göre Avrupa’da ele geçirilen metamfetamin miktarı 2010 ile 2020 arasında yüzde 477 oranında artmıştır. Yani etrafımızdaki coğrafya yeni bir tehdit ile karşı karşıyadır. Bizim şu an en büyük tehlikelerimizden bir tanesi metamfetamin tehlikesidir. Biz metamfetamin tehlikesini 2017 ve 2018’de gördük. Bir dönem bonzai ve diğer kimyasal uyuşturucular çok ciddi bir yayılım gösterdi. 2017 yılından itibaren çok ciddi bir saha baskısı ortaya koyduk. Gerçek anlamda bir zehir ile karşı karşıyayız" dedi.
'BÜTÜN İLLERE YAYILDI'
Türkiye'de metamfetamin yakalamasının İran rakamlarına göre az; ama Avrupa’ya göre iyi olduğunu kaydeden Soylu, "500 milyon nüfuslu Avrupa’da 2020 yılında 2,2 ton, bizde ise tam iki katı 4,1 ton metamfetamin yakalandı. Geçen sene de 5,5 ton yakalandı. Artış hızı fazla. 2015 yılında 54 ilde metamfetamin yakalanması görülmüştür. Türkiye’de 2010 yılından beri var. Metamfetamin, 2021 yılında Türkiye’nin bütün illerine yayıldı. Tek başına uyuşturucu kullanımlarından kaynaklanan ölümlerde 'metamfetamin' görülme oranı 2016 yılında yüzde 1,4. 2021 yılında bu oran yüzde 35,6'ya çıktı. Bu önemli bir tehdidi işaret etmektedir. Çoklu madde kullanımından kaynaklanan ölümler ise 2016 yılında 20,76 olan metamfetamin oranı, 2021'de yüzde 54,23'e çıkmış. Biz metamfetamin ile mücadelemizi güçlü bir şekilde yaparsak ve metamfetamini yenersek Türkiye dünyada uyuşturucuya bağlı ölümler konusunda en az ölümü yaşayan ülke olacak. Buradaki dert metamfetamini mağlup etmektir" dedi.
2019 yılı verilerine göre hazırlanan Dünya Uyuşturucu Raporu’na göre dünyada yakalanan eroinin yüzde 21’inin Türkiye’de ele geçirildiğini aktaran Bakan Soylu, "Avrupa’da yakalananın yüzde 62’si ise Türkiye tarafından ele geçirilmiştir. Uyuşturucu ile mücadelede 2016 yılından 2020 yılına kadar tekrar eden operasyon sayımız 81 binden 215 bine, gözaltı sayımız ise 114 bin 194 bine çıktı" dedi.
'BİR BARON DAHA YAKALANDI'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, "Uyuşturucu satıcılarını topluyorsunuz ancak bunların baronlarına bir şey yapmıyorsunuz" dediğini hatırlatan Soylu, "Tamamen temelsiz, sadece suçlamaya yönelik, bilgiden yoksun bir anlayış ve hatta uyuşturucu ile mücadele yapan birimlerimizi töhmet altında bırakan, Türkiye’nin uyuşturucu ile mücadelesini etkisizleştirmeye çalışan bir anlayış ortaya koymaktadır. Bu bilgi ile olsa elbette değerlendirilebilir. Ama bu bilgi ile değil. 2016 ile 2020 arasında 945 suç organizasyon çetesi çökertildi. 9 bin 633 sadece bu suç organizasyonu çetelerine yönelik şüpheli yakalandı. Şu anda bir baron daha yakalandı. İçeride gözaltında şu an. Epeydir peşindeydik. Urfi Çetinkaya’nın kardeşi Aydın Çetinkaya şu anda gözaltında. Mesela bu da proje operasyondu" dedi.
'VALİ NÖBET TUTMALIDIR'
Gençleri korumaya yönelik attıkları adımlardan birisinin 'güvenli okul, güvenli gelecek' projesi olduğunu söyleyen Bakan Soylu, "'Bir okulun önünde uyuşturucu satılıyor’ denildiğinde kalbimden vurulmuşa dönüyorum. Böyle bir şey olamaz. Biz bunu kabul etmeyiz. Uzun zamandır bu sözü duymuyoruz ve bir daha da duymak istemiyoruz. Eğer böyle bir şey yapılıyorsa bu bizim için büyük bir başarısızlık hikayesidir. Eğer böyle bir şey yapılıyorsa vali veya kaymakam orada nöbet tutmalıdır. Böyle bir şey yapılıyorsa ilçe emniyet müdürü-ilçe jandarma komutanı orada nöbet tutmalıdır" diye konuştu.
'ASENA BİR DEVRİMDİR'
Bakan Soylu, uyuşturucu ile mücadele için geliştirdikleri yapay zeka programı 'Analiz Sistemleri Narkotik Ağına (ASENA) ilişkin, "Bu bizim yeni çocuğumuz. Bu sistemin kullanılmaya başlanmasından günümüze kadar toplam 3 bin 594 yakalama gerçekleşti. ASENA, arzla mücadele için hazırlanmış yerli ve milli ilk suç analizi platformu. Burada milyonlarca veri birbiri ile çalıştırılıyor. Tam bir yapay zeka programı. Uyuşturucu rotaları, şüpheli ifadeleri binlerce veri çalışılıyor. 52 kilo patlayıcı yakalamıştık. Normalde böyle bir patlayıcıyı biz böyle bir program ile yakalamamalıydık. O patlayıcıyı bununla yakaladık. ASENA programı bize alarm üretti, dedi ki ‘burada bir kaçakçılık meselesi’, biz uyuşturucu için gittik 52 kilo patlayıcı çıktı. Bu bizim yeni çocuğumuz. Bana göre kamu düzenliği açısında ASENA programı bir devrimdir. Çünkü, 10 olaydan 4’ünü tespit ediyor, içi dolu çıkıyor" dedi.
‘METAMFETAMİN İLE İLGİLİ GENELGE GÖNDERDİK’
Bakan Soylu, metamfetamin ile ilgili tüm illere genelge gönderdiklerini kaydederek, "Metamfetamin ile ilgili, tüm valilerimize, emniyet müdürlüğümüze ve jandarma komutanlığımıza genelge gönderdik, 'gizli' mantığı ile. Bütün detayları anlatan, mücadelenin nasıl olacağını ortaya koyan, kapsamlı bir genelge. Lütfen bu meseleyi takip edelim, özellikle metamfetamin konusunda herkesin bir bilgisi olsun. Bu mücadelenin karşısındaki en büyük tehlike ‘benim çocuğum yapmaz’ demektir. Bu meselede tüm gençleri, Avrupalı gençleri bile kendi evladımız olarak görüyoruz. Size pek çok yöntem ile yaklaşırlar; ‘bir kereden bir şey olmaz’ derler, ‘zihin açar’ derler, bazen bir filmde buna ait romantik sahneler görürsünüz, lütfen aldanmayın, hayat bir film değil. Uyuşturucu konusunda bir kereden çok şey olur, hem de çok şey olur. Zihninizi açmaz kapatır, derdinizi gidermez dert ekler, rahatlatmaz acı verir" dedi.
‘BATAKLIK OPERASYONU İHBARI ŞAHSIMA GELDİ'
Bakan Soylu, 5 yılda dünyada uyuşturucu açısından Türkiye'nin girilmez bölge olacağı hedefini ortaya koyduklarını söyleyerek, "Türkiye’yi yasak bölge haline getireceğiz. Bataklık operasyonunun ilk ihbarı şahsıma, cep telefonuma gelmiştir. Bundan da hiç endişe duymuyorum. Çok da mutlu olduğumu söylemek isterim. Milyonlarca olayın önünü aldığı kanaatindeyiz. Burada bir darbe vurmak lazımdı, Türkiye’nin uyuşturucu ile mücadele tarihinde büyük bir öğreti oldu. Bundan önce suç gelirleri operasyonu yapılmamıştı, bunun farkı suç gelirleri operasyonu olması. yapılması" ifadelerini kullandı.
'BU TÜRKİYE'YE İHANETTİR'
Bakan Soylu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun SADAT'ın İstanbul Beylikdüzü'ndeki merkezine gitmesine ilişkin, "Ana muhalefet partisi genel başkanının tanımı ‘dedikodu kumkuması’dır. Başka bir tanımı yok. Ana muhalefet partisi Anayasa'da kendisini bulan bir mekanizmanın adıdır. Yasalarla belirtilmiş bir mekanizma dedikodu yaparsa, bir belgeyi ortaya koymazsa aslında anayasal görevini de yerine getirmemiş olur. Bu bir siyasi parti, dedikodu merkezi değil. Hangi konuyla alakalı olursa olsun SADAT’ın önüne gidene kadar, Et Balık Kurumu’nun önüne gidene kadar, hafif bir cesaretin varsa, bizim söylediğimiz büyükelçilik ile ilgili bir değerlendirme ortaya koy görelim. Bu konunun üstünü örtemezsin, bu konu Kılıçdaroğlu’nun, CHP’nin ve 6’lı masanın üzerinde demokrasinin kılıcıdır. Bu Türkiye’ye bir ihanettir. Sen Türkiye’nin geleceğini Avrupalı bir büyükelçiye pazarlayamazsın. Sen Cumhurbaşkanı adayı alacaksın diye kendi belediye başkanlarına çelme atabilirsin; ama senin bu gücün bize yetmez. Avrupa’nın Türkiye’deki o ülkenin büyükelçisini arkana alsan da bunu sağlayamazsın. Biz bundan çekinmeyiz, korkmayız, ürkmeyiz" diye konuştu.
'BATI İLE İŞ BİRLİĞİ YAPARAK İKTİDARI EL GEÇİRME POLİTAKASI'
CHP'nin İsmet İnönü'nün partisi olduğunu dile getiren Soylu, "Bu günkü CHP'nin Atatürk ile hiçbir ilgisi yoktur. Neden İnönü’nün partisidir? Çünkü İnönü, Atatürk karşıtıdır. Biraz tarih okuyanlar neler yaptığını, onu nasıl silmeye çalıştığını ve bunu CHP eli ile yaptığını bilir. Bugün uyguladığı politika da İnönü politikasıdır. İnönü politikası dedikodu politikasıdır, iftira politikasıdır. Batı ile iş birliği yaparak iktidarı ele geçirme politikasıdır, İnönü de aynısını yapmıştır. Kılıçdaroğlu’nun en önemli meselenin birinde en yakın arkadaşına ‘sana böyle bir şey söylenirse kesinlikle inkar et’ dediğini de biliyorum. Bir yalan makinesi ile karşı karşıyayız. En yakın arkadaşına ismi belli, cismi belli. Daha hararetli günler gelecek. Bu ülke Batı'nın oyuncağı değil. Biz niçin buradayız, niçin bu mücadele yapılıyor? Bir büyükelçinin Türkiye’yi istediği gibi dizayn etmesi için mi, Avrupa’nın istediği gibi dizayn etmesi için mi? İyi o zaman teslim olalım istedikleri gibi olsun. Bu yüzden ısrarla 'bu İnönü’nün partisidir' diye söylüyorum" değerlendirmesinde bulundu.
‘6’LI MASA, ‘CANAN MASA’ OLDU’
Bakan Soylu, Kılıçdaroğlu'nun CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'na mahkumiyet kararını tanımayacaklarına ilişkin açıklaması ile ilgili, "Benim hoşuma gidiyor. Allah’a hamd olsun CHP’nin gerçek yüzü bir Canan Kaftancıoğlu yüzü olarak ortaya çıktı. Ne güzel oldu. Bir insan kendi kendine bunu yapar mı, ne güzel. Dinimize hakaret eden, bu ülkenin devlet başkanına hakaret eden, devlete 'katil' diyen bir anlayışa hukuk kendi içinde bir karar verdi; hepsini aynı noktaya, aynı fikrin etrafına getirdi. Masa 6’lı masa değil, masa ‘Canan masa’ oldu" dedi.