Bakan Kurum'dan, zeytinliklerin maden sahası olacağına dair yapılan eleştiriye yanıt
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, son günlerde kamuoyunun gündeminde olan zeytinliklerin maden sahasına tahsis edileceğine yönelik yapılan eleştirilere, "2002 yılına kadar, bu ülkede sadece 620 bin hektar zeytincilik alanı vardı. AK Parti iktidarlarıyla beraber, 2021 yılı sonu itibariyle zeytin alanı büyüklüğümüz tam 890 bin hektara çıktı. Ülkemizde bizden önce 101 milyon zeytin ağacı vardı, bugün bu sayıyı 2021 yılı sonu itibarıyla tam iki kat arttırarak, 192 milyona çıkardık. Türkiye zeytinyağı üretiminde dünya 5.’si olmuştur. Bu rakamlar da gösteriyor ki zeytin ağaçlarımızı bırakın azalmayı, yaptığımız desteklerle günbegün daha da artırmak suretiyle ağaç varlığımızı, çalışmalarımızı her geçen gün sürdürüyoruz" yanıtını verdi.
Bakan Kurum, Antalya'nın Manavgat ilçesinde bir otelde düzenlenen Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü ve Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu arasında iş birliği protokolü imza törenine katıldı. Burada konuşan Bakan Kurum, tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü gönülden kutladığını belirtti.
Bugün çerçevesinde ‘Kadın İşçiler Hatıra Ormanı’ için fidanlar dikeceklerinin altını çizen Bakan Kurum, “Bizim medeniyetimiz, kadının varlığını sınırlı tutan toplumların aksine, tarihin her döneminde; kadınlarımızı sosyal, siyasal ve ekonomik yaşamın merkezine koymuştur. Ülkemizin elleri öpülesi kadınları; mimariden şehirciliğe, tarladan üniversitelere, evlerimizden fabrikalarımıza, okullardan adliye binalarına ve güvenliğimize kadar her alanda Türkiye’yi büyütüyorlar. Biz de bakanlık olarak; en prestijli projelerimizde, bilgisine, görgüsüne, estetik anlayışına yürekten inandığımız kadınlarımızla birlikte çalışıyoruz” diye konuştu.
Bakan Kurum, ülke olarak, özellikle kadınların öncülük ettiği projelerle; 20 yıldır dur durak bilmeden iklim değişikliğiyle mücadelede ve olumsuz sonuçlarıyla mücadele ettiklerinin altını çizdi.
"Hatıra ormanı"
Tüm iklim dostu, çevreyi merkeze alan projelerde, yatırımlarda, başarının en önemli anahtarının kadınların mahareti ve ilgisi olduğunu vurgulayan Bakan Kurum, “Biz her fırsatta şunu söylüyoruz. Türkiye’nin tüm sorunlarını birlikte aştığımızda sendikasıyla, kadınlarımızla, gençlerimizle; iklim değişikliğiyle mücadelede de el ele vereceğiz. İşte bugün de bu sözümüzün bir yansıması Antalya’mızda Manavgat’ımızda gerçekleşiyor. İklim değişikliğiyle mücadelemize güç katacak çok kıymetli bir protokolü 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde imza altına alıyoruz. Bu protokolle; '8 Mart Dünya Kadınlar Günü' etkinliği kapsamında Hatıra Ormanı çalışmalarını artık her yıl birlikte yapacağız” dedi.
Bugün Türkiye’nin her yerinde milyonlarca fidanı, kadınların yoğun ilgi gösterdiği ve sahiplendiği millet bahçelerinde toprakla buluşturduklarını aktaran Bakan Murat Kurum, şehirleri yeşil koridorlarla, ekolojik koridorlarla, birbirine bağlayıp; ülkeyi yeşil ağlarla ördüklerini kaydetti.
"Kendi kendine yeten ülke olmalıyız"
Toprağın öneminin altını çizen Bakan Kurum, “Gıda olmazsa olmaz milli güvenlik meselesidir. Ülkenin kendi kendine yetebilmesi milli güvenlik meseledir. Tüm alanlarda kendi kendine yeten ülke olmalısınız. O nedenle yerli ve milli silahları üretme gayreti içindeyiz. Erozyon sonucu toprak kaybına karşı gerekli önlemleri titizlikle alıyoruz. Suyumuza sahip çıkmak zorundayız. Arazi tahribatını önlemek amacıyla Karar Destek Sistemimizi güçlendiriyoruz. Çölleşmeye maruz kalmış arazilerin ağaçlandırmasını hızlı şekilde yapacağız. Toprağımızı, havamızı, suyumuzu ve çevremizi en güzel şekilde koruyoruz. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan Hanımefendinin himayelerinde yürüttüğümüz, Türkiye’nin en kapsamlı çevre ve kadın hareketi olan sıfır atık projemizle; israfın, doğa tahribatının ve çevre kirliliğinin önüne, siz değerli kadınlarımızla birlikte geçiyoruz. Ben başta Sıfır Atık olmak üzere, tüm çevre, doğa koruma ve iklim dostu projelerimizde yanımızda olan, yol arkadaşımız olan kadınlarımıza teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
"Gece gündüz çalışıyoruz"
Bakan Kurum, bugün maalesef iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini çok derinden hissettikleri bir dönemden geçtiklerini hatırlatarak, son yıllarda iklim krizine bağlı olarak üzücü hadiselere şahit olduklarını, can kayıpları yaşadıklarını ifade etti.
Rize, Artvin, Kastamonu, Sinop ve Bartın’da sel felaketleri; akabinde Antalya ve Muğla başta olmak üzere ülkenin birçok yerinde eş zamanlı orman yangınlarıyla karşı karşıya kalındığını hatırlatan Bakan Kurum, "Canımızı acıtan tüm bu afetlerden sonra bir seferberlik anlayışıyla yaraları sarmak için hemen vatandaşlarımızın yardımına koştuk. Bütün bu manada Cumhurbaşkanımızın talimatıyla 2 saat sonra ilgili bakan ve valilerle belediye başkanlarıyla vatandaşımın yanındaydık. Antalya ve Muğla’da köylerimizin altyapısını 1 yıl içinde tamamlayacağımızın sözünü verdik. Bu yangınlardan hemen sonra; yeni yuvalarımızın yapımına başladık. Köy evlerimizi, ahırıyla, deposuyla, camisiyle, okuluyla, sosyal donatılarıyla birlikte 1 yıl içerisinde teslim etmek için gece gündüz çalışıyoruz” diye konuştu.
"Rehabilitasyon süreci hızla devam ediyor"
Yangın nedeniyle sadece evlerin kaybedilmediğini, bunun yanında canlı hayatında derinden tahribatlar yaşandığını vurgulayan Bakan Kurum, yangınların başladığı ilk andan itibaren çalışma arkadaşlarıyla sahada olduğunun altını çizdi.
Rehabilitasyon sürecini yürüttüklerini ve doğanın tekrar yeşil rengine kavuşması için büyük bir çaba sarf ettiklerini ifade eden Bakan Kurum, "Biz de doğamızın bu dönüşümüne destek olmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Dikeceğimiz fidanlar buranın eski haline gelmesi için katkı verecektir. Antalya ve Muğla’mızda ekolojik dönüşüm çalışmalarımıza aralıksız devam ediyoruz. Bilim heyetimiz, incelemelerine 50 istasyonda devam ediyor. Ekolojik restorasyon haritalarımızı hazırladık. Bu haritalar sayesinde; yangından etkilenen alanlarda yaptığımız restorasyon çalışmalarımızın etkinliğini daha da artırdık" dedi.
"Önemli toplantılar"
Bakan Kurum, Türkiye’nin bugün iklim değişikliğiyle mücadelede çok önemli bir eşikten geçtiğini işaret etti. Geçtiğimiz ocak ayında Antalya’da Yeşil Kalkınma Yolunda Türkiye temasıyla istişare toplantısı düzenlediklerini hatırlatan Bakan Kurum, ardından geçen ay Konya’da Türkiye’nin ilk iklim şurasını 1000’i aşkın katılımcıyla düzenlediklerini kaydetti.
Bakan Murat Kurum, yakında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’nin önümüzdeki 100 yıllık çevre ve iklim politikalarını şekillendirecek kararları paylaşacağını bildirdi.
"Eleştirilere cevap"
“Biz yavrularımızın daha yeşil bir dünyada yaşaması için, tüm ekibimizle birlikte bu denli titizlikle hareket ederken; yine, aslı astarı olmayan, mesnetsiz, yalan yanlış açıklamalarla karşı karşıya kaldık” diyen Bakan Kurum, “3 gün önce, Antalya’da Muğla’da bir daha yangınlar olmasın, canlarımız bir daha yanmasın diye; 'korunan alanların tespit, tescil ve onayına ilişkin yeni bir yönetmelik' yayınladık. Bu yönetmelik, sit alanlarına dair yeni bir ek düzenleme içermeyen; bunun tam aksine, şu anda korunan alanlarda devam eden faaliyetlere bile sınırlamaların geldiği bir yönetmelik oldu. Ülkemizin, doğamızın geleceğini ilgilendiren her konuyu saptıran, çarpıtanlar yine boş durmadılar. Aynı insanlar; Salda Gölü’nde de sahneye çıkmışlardı. Ama bizim Salda’ya yönelik, dünyaya örnek olan çevre koruma projemiz tamamlandıktan sonra sesleri tamamen kesildi. Tıpkı Salda'da yaşadığımız gibi; yine, 'Nitelikli Doğal Koruma Alanlarının tanımı değişti, artık daha fazla yapılaşma olacak' diyorlar. Yine her zamanki gibi; doğa koruma ve çevre projelerimizi, doğru yanlış demeden politik bir argüman olarak kullanmaya devam ediyorlar. Halbuki bir kere olsun objektif olabilseler, 'rant' amaçlı bir yapılaşmanın kesinlikle söz konusu olmadığını göreceklerdi. Tamamen çevre-doğa-insan ortak menfaatinin gözetildiğini apaçık göreceklerdi. Ortak menfaatin gözetildiğini bu düzenlemede apaçık göreceklerdi. Gerçi 'göreceklerdi' diyorum ama bunlar, yönetmeliğin eski haliyle karşılaştırıldığında yapılan düzenlemelerin izinleri genişletmediğini, tam aksine daha çevreci hale geldiğini herkesten çok iyi biliyorlar” ifadelerine yer verdi.
"Karşı çıkıyorlar"
Geçen yıl milleti yasa boğan yangınlara karşı tedbirlerin güçlendirildiğinin bilinmesine rağmen milletten gizlemeye çalışanların olduğunu ifade eden Bakan Kurum, “Biz doğal alanlarda yeni bir yol güzergahı açmak yasak diyoruz, bunlar 'bakın yol açacaklar' diyorlar. Biz yönetmelikte açık açık 'ormanlarda mevcut yol güzergahı kullanılacak' diyoruz, bunlar 'yok, yok başka amaçları var' diyorlar. Antalya’da Muğla’da içimizi yakan yangınlar bir daha olmasın diye, yangınla mücadele edecek adımları yönetmeliğimize yazdığımız halde çarpıtıyorlar. Yangın gibi acil durumlarda; altyapı uygulamaları yapılmasını istemiyorlar, bunlar 'ormanlarımızda yangın yolu açılmasına' bile karşı çıkıyorlar” diye konuştu.
"Zeytin ağacı sayısını iki katına çıkardık"
“Son günlerde, zeytin ağaçlarının ve alanlarının zarar göreceğine dair yeni bir yalanla, milletimizi yanlış yönlendirmeye çalışıyorlar” diyen Bakan Kurum, “3 başlık vererek, milletimizin vicdanına ve şaşmaz ferasetine seslenmek istiyorum. 2002 yılına kadar, bu ülkede sadece 620 bin hektar zeytincilik alanı vardı. AK Parti iktidarlarıyla beraber, 2021 yılı sonu itibariyle zeytin alanı büyüklüğümüz tam 890 bin hektara çıktı. Ülkemizde bizden önce 101 milyon zeytin ağacı vardı, bugün bu sayıyı 2021 yılı sonu itibarıyla tam iki kat arttırarak, 192 milyona çıkardık. 20 yılda Türkiye, çiftçisiyle, emekçisiyle el ele vererek, zeytinine gözü gibi bakmış, korumuştur. Hem zeytin hem de zeytinyağı üretiminde dünya 5.’si olmuştur. Bu rakamlar da gösteriyor ki zeytin ağaçlarımızı bırakın azalmayı, yaptığımız desteklerle günbegün daha da artırmak suretiyle ağaç varlığımızı, çalışmalarımızı her geçen sürdürüyoruz” dedi.
Bakan Kurum, bakanlık olarak; şimdiye kadar yaklaşık 55 bin çiftçiye toplam 595 milyon metrekare yüzölçümlü hazine arazisini, başta zeytin olmak üzere ceviz ve badem üretimi için verdiklerine değindi.
"Çok daha büyük hazine arazisini çiftçinin kullanımına açacağız"
Belirledikleri yeni hedefi açıklayan Bakan Kurum, “Bunu da çiftçimize bir müjde olarak Antalya’mızdan veriyorum. 2022 yılında, çok daha büyük oranda hazine arazimizi yine başta zeytin ve ayçiçeği olmak üzere, organik tarımın her türü için, çiftçimizin kullanımına açacağız. Zeytin üreticisi kardeşlerimiz, çiftçilerimiz rahat olsun, müsterih olsun. Sadece zeytinde değil tüm bitki ve meyve çeşitlerinde; evelallah daha da stratejik adımları, geliştirici adımları, zeytinin alanını genişletecek adımları, çiftçimizle, üreticimizle el ele vererek, kararlılıkla atacağız. Birilerinin söylediklerinin aksine, Türkiye’de koruma alanı bırakın daralmayı, bırakın yok edilmeyi her dakika genişliyor. Biz Bakanlık olarak; ülkemizin korunan alan büyüklüğünü, toplam yüzölçümümüzün yüzde 9,6’sından yüzde 11,9’a çıkardık. İşte oran ortada, rakam ortada” diye konuştu.
"Türkiye'nin üçte birini koruma hayalimiz var"
Türkiye’nin korunan alan büyüklüğünü önce yüzde 17’ye, ardından yüzde 30’lara kadar çıkarmakta kararlı olduklarını vurgulayan Bakan Murat Kurum, "Türkiye’nin yaklaşık 3’te 1’ini koruma altına almak gibi bir hayalimiz var, bu hayali de evelallah gençlerimizle, kadınlarımızla hep birlikte gerçeğe dönüştüreceğiz. Allah’ın izni milletimizin desteğiyle, gerektiğinde her türlü mesnetsiz iddia ve siyasi manipülasyonla mücadele etmeye devam edeceğiz. Korunan alanlarımızın genişliğini de, koruma kalitemizi ve bilimsel çalışmalarımızı da artırmaya kararlılıkla devam edeceğiz" açıklamalarında bulundu.
"5 milyonluk bir aileyiz"
Türk-İş Başkanı Genel Başkanı Ergün Atalay ise, yıllardır her sene kadınlar adına ağaç diktiklerini hatırlattı.
Türk-İş’in bu sene 70. yılını kutladığını belirten Atalay, "1 milyon 250 bin üyemiz ile 5 milyonluk bir aileyiz. Bu kurumun 12. başkanıyım. Türk-İş bu ülkenin, sigorta kurumlarından biridir. Türkiye’de 17 milyon insanın çalıştığı yerde sendikalı kişi sayısı yüzde 14 civarında ama bu rakam uygun değil" dedi.
"Sigortasıyız"
Atalay, devletin elinde özelleşmeyen 15 şeker fabrikası olmasaydı bugün şekerin 20 değil 60 TL olacağını belirtti. Örgütlenmeden korkulmaması gerektiğini söyleyen Atalay, "Kurumsal olan bütün firmalarda örgütlüyüz. Biz bu ülkenin sigortasıyız. Türk- İş hep devletinden yana işçisinden yana oldu. Ülkede sendikalar var kim nereye istiyorsa oraya üye olsun, partinin, belediyenin, patronun sendikası olmaz. Sendika ülkesinin sendikası olur. Biz zor bir coğrafyada yaşıyoruz. Ülke yoksa ne parti ne sendika ne oda ne dernek vardır. Bunun canlı örneğini Ukrayna’da yaşıyoruz. Paran yoksa silahın yoksa yaşama şansı vermiyorlar. Gıda yoksa da silah olmaz. Biz bu ülkeden yanayız" diye konuştu.
Konuşmaların ardından Bakan Kurum'un katılımıyla Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü ile Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu arasındaki çevre, doğa ve tüm yeşil alanları merkeze alan, son derece kıymetli bir protokol imzalandı