AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik: NATO'ya üye olacak devlet terörle bağını kesmelidir
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin MYK gündemine ilişkin açıklamalarda bulunuyor. İsveç ve Finlandiya'nın NATO adımıyla ilgili çarpıcı mesajlar veren Çelik, 'NATO'ya üye olacak devlet terörle bağını kesmelidir' dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliğine ilişkin, "Sizin bu terör örgütlerine verdiğiniz destekler bize, askerimize, polisimize, sivil vatandaşımıza dönük bir saldırı olarak ortaya çıkıyor. Düşmanımıza verilen bu destek hiçbir şekilde kabul edilemez ve bunun müttefiklik bağlamında herhangi bir şekilde izah edilmesi de asla mümkün değildir" dedi.
AK Parti Sözcüsü Çelik, parti genel merkezinde düzenlenen Merkez Yürütme Kurulu toplantısının ardından gündeme dair açıklamalarda bulundu. Çelik, bugünlerde Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliğinin tartışıldığını belirterek, "Müttefiklerimizden bazıları başta olmak üzere bir NATO üyesi olan Türkiye'nin düşmanı olan terör örgütlerine verilen askeri ve siyasi destekleri Cumhurbaşkanımız hem Birleşmiş Milletler (BM) kürsüsünden hem de başka kürsülerden yüksek sesle ifade etti. 11 Eylül olaylarından sonra terörizm net bir şekilde küresel bir tehdit ve mücadele hedefi olarak ele alınmıştı. Ama Türkiye'nin terörizmle mücadelesinde aynı desteğin verildiğine hiçbir zaman şahit olmadık. Hatta Türkiye bu terör örgütleriyle en güçlü mücadeleyi verirken müttefiklerimizden bazıları buradan patriotlarını tekrar kendi ülkelerine götürdüler. Net ve açık şekilde şunu söylüyoruz; sizin bu terör örgütlerine verdiğiniz destekler bize, askerimize, polisimize, sivil vatandaşımıza dönük bir saldırı olarak ortaya çıkıyor. Dolayısıyla düşmanımıza verilen bu destek hiçbir şekilde kabul edilemez ve bunun müttefiklik bağlamında herhangi bir şekilde izah edilmesi de asla mümkün değildir. PKK, YPG terör örgütüne verilen desteğin, 'Bunlar DEAŞ'la mücadele ediyor' gibi bir bahaneye oturtulması da her şekilde ilkesiz ve gayri ahlaki bir yaklaşımdır. Sürekli olarak Türkiye'ye 'Suriye'nin şu bölgelerinden çekilin' diyenler, Türkiye'nin bulunduğu diğer bölgelerle ilgili hiçbir tartışma yapmıyorlar. Çünkü diğer bölgelerde DEAŞ var, oradan çekilmemizi istemiyorlar. Ama PKK'yı, YPG'yi temizlediğimiz bölgelerden çekilmemizi istiyorlar" diye konuştu.
'YENİ ÜYELİKLER PRENSİPLERİ UYGUN ŞEKİLDE ELE ALINMALI'
Türkiye'nin açık bir talepte bulunduğunu, NATO'ya yeni üye olacak devletlerin her halükarda terörle bağını kesmesi gerektiğini vurgulayan Çelik, "Şimdi aslında bunu, sanki NATO ittifakı içindeki konsensusa karşıymış gibi göstermeye çalışıyorlar. Özellikle Lüksemburg Dışişleri Bakanının açıklamaları bu meseleyi hiçbir şekilde anlamadığını gösteriyor. Tam tersine Türkiye NATO içerisindeki konsensusun korunması bakımından bu hassasiyetlerini dile getirmiş oluyor. Hem kendi milli güvenliği açısından dile getiriyor hem de NATO içerisindeki konsensusun korunması bakımından. Çünkü yarın bir gün bir NATO üyesi ülke şu ana kadar İsveç ve Finlandiya'nın yaptığı gibi NATO üyesi olan Türkiye'yi tehdit eden bu davranışlara devam ederse o zaman NATO içerisinde hiçbir karar alınmaz. Türkiye bunları veto eder. Oy birliği ile karar alınacağına göre NATO herhangi bir şekilde karar alamaz hale gelir. O sebeple baştan kurallara, ilkelere, prensiplere uygun bir şekilde bu yeni üyeliklerin ele alınması gerekir" dedi.
'BU TERÖR ÖRGÜTLERİNE DESTEK VERMEYİ KESMENİZİ İSTİYORUZ'
Avrupa Polis Teşkilatı'nın raporlarına göre, İsveç'in, Suriye'nin Haseki kentinde PKK/YPG irtibat ofisi aracılığıyla örgütün alt yapı çalışmalarına destek verdiğine dikkat çeken Çelik, şöyle devam etti:
"Daha da korkuncu İsveç Savunma Bakanı doğrudan PKK/YPG'nin başındaki şahısla zoom üzerinden bir toplantı gerçekleştirebiliyor. Sonra da, 'Ben sorunun ne olduğunu anlamıyorum, bununla ilgili Türkiye ile konuşmaya hazırım' diyor. Sorun şudur? NATO bir güvenlik örgütüdür. Bu güvenlik örgütünün en büyük mücadele alanlarından birisi küresel terörizmdir. Ve siz doğrudan bir NATO üyesi ülkenin terör hedefi olarak gösterdiği terör yapılarıyla bir temas içindesiniz ve onlara destek veriyorsunuz. İkinci, bu örgütler sizin ülkenizin içerisinde para topluyorlar. Bu toplanan paralar silah olarak örgüte dönüyor. Ve daha sonra NATO ittifakının en önemli ülkelerinden olan Türkiye'nin askerine, polisine, sivil vatandaşlarına karşı bir tehdit uyguluyor. Diğer bir ilkesizlik ve tutarsızlık şudur; hem NATO içerisindeyiz hem de bize silah ambargosu uyguluyorsunuz. Böyle bir şey söz konusu olamaz, kabul edilemez. NATO'nun mantığı; 'Birimiz hepimiz için, hepimiz birimiz içindir.' Eğer herhangi bir ülke güvenli değilse o zaman kimsenin güvenli olmadığı ortaya çıkacaktır. Türkiye bugüne kadar NATO içindeki görevlerini en üst düzeyde en yüksek hassasiyetle yerine getirmiş devlettir. Burada bize ambargo uygulanması gibi bir tavır ya da terör örgütlerine karşı destek verilmesi gibi bir tavır kabul edilemez. 'Türkiye ne istiyor?' deniyor. Türkiye çok basit birşey istiyor; NATO'nun içerisinde üye olanların da üye olmak isteyenlerin de NATO'nun ilkelerine ve prensiplerine uygun olarak davranmasını istiyor. İnsanlığa karşı suç işleyen bu terör örgütlerine destek vermeyi kesmenizi istiyoruz. Bu kadar açık ve net."
'PROBLEM TERÖR ÖRGÜTLERİNE VERDİĞİ DESTEKLER'
Çelik, Türkiye'nin NATO'dan izole olacağına yönelik yorumlarla ilgili de, "Bu saçma sapan yorumların NATO'ya zarar vermekten başka hiçbir manası olmayacaktır. Terör örgütleriyle ilişkisini kesmesi gerekenler Türkiye'nin bu itirazını bir izole olma tehdidiyle ortaya koymaya çalışıyorlar. Mesele son derece nettir. Türkiye prensip olarak bir devlet politikası olarak NATO'nun genişlemesine hiçbir zaman karşı çıkmadı. Hatta İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyesi olmasıyla ilgili de bir problemi olmadı. Problem bugün onların terör örgütlerine verdiği desteklerle ilgilidir. Arkadaşlarımız hazırlamışlardı. İsveç'te ve Finlandiya'da çok çarpıcı fotoğraflar vardı. Verilen desteklerin, PKK'nn buralarda yaptığı gösterilerin fotoğrafları vardı. Ama biz o paçavra görüntüleri buradan, AK Parti kürsüsünden göstermeyi uygun bulmuyoruz" ifadesini kullandı.
'ATATÜRK'E YAPTIĞI KÖTÜLÜĞÜN HADDİ HESABI YOK'
Ömer Çelik, Atatürk Havalimanı arazisine yapılacak millet bahçesine yönelik tartışmalara değinerek, "Bunlar defalarca açıklandı. Daha önce Sayın Kılıçdaroğlu 'bu benim projemdi, telefonlarımı dinleyerek bunu çalmışlar' dedi. Şimdi seferberlik halinde buna karşı çıkıyor. Böylesine çelişkili, tutarsız, çevre bilincinden kopuk herhangi bir yaklaşım olabilir mi? Bunu tutup Atatürk'ü istismar ederek Atatürk'ün isminin verildiği yerin yıkılması olarak sunuyorlar. Doğrusunu söylemek gerekirse Türk siyasi tarihinde Atatürk istismarcılarının Atatürk'e de bu millete de yaptığı kötülüğün haddi hesabı yoktur. Nitekim, Taksim'in ortasına o muhteşem eser yapıldı ve adı Atatürk Kültür Merkezi'dir. Hiç kimse kendi kötü siyasetine kendi kötü niyetine kendi esersizliğine, bu millete yaptığı kötülüğe Atatürk'ü kalkan yapmaya çalışmasın. Muasır medeniyet seviyesinin gereği olan bu eserler milletimize kazandırılmaya devam edilecek. Oraya 132 bin 500 ağaç dikilecek. Yürüyüş yollarıyla her türlü vatandaşımıza hizmet edecek yaklaşımla ve bir perspektifle bu hayata geçirilecek" diye konuştu.
'HAZİNE VE MALİYE BAKANIMIZ 1 HAZİRAN'DA MISIR'A GİDECEK'
Mısır ile normalleşme sürecinin ve diyaloğun güçlendirilmesi sürecinin devam ettiğini belirten Çelik, "Yakında, 1 Haziran'da Mısır'a gidecek, Hazine ve Maliye Bakanımız. İslam Kalkınma Bankası 346'ıncı İcra Direktörleri ve Guvernörler Kurulu Yıllık Toplantısı'na katılacak. Bu çerçevede kardeş Mısır halkıyla ortak çıkarlarımız temelinde ve Akdeniz'deki bölgesel gelişmeler temelindeki yakınlaşmamız devam edecek" dedi.
'BÜTÜN GENÇLERİMİZİ ADANA'YA BEKLİYORUZ'
Sözcü Çelik, Adana'da yapılacak olan Gençlik Festivali'ne tüm gençleri davet ederek, "İki günden az zaman kaldı. Bütün Türkiye'deki gençleri Cumartesi günü Adana'ya bekliyoruz. Adana'da, memleketimde 8 yıl aradan sonra Türkiye çapında gerçekleştirdiğimiz Gençlik Şölenimizi gerçekleştireceğiz. Buna 8 yıl ara vermiştik, 81 ilden gençler gelecek, 10 binlerce genç kardeşimiz orada Cumhurbaşkanımızla buluşacak. Genel Merkez Gençlik Kolları Başkanlığımız, Adana teşkilatımız yoğun bir çalışmayla Türkiye'nin her tarafından gelecek bu genç kardeşlerimizi misafir etmek için onları Cumhurbaşkanımızla en verimli en güzel şekilde buluşmasını sağlamak için günlerdir hazırlık yapıyorlar. Cumartesi günü saat 17.00 gibi bu faaliyet başlayacak" ifadelerini kullandı.
'TÜRKİYE'NİN GÜVENLİK GEREKÇELERİ TATMİN EDİLDİĞİNDE MESELE YOKTUR'
Çelik, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliğine 'kabul' oyu vermesi için Türkiye'nin hangi kriterlerini öne sürdüğü şeklindeki soruyu yanıtlayan Çelik, şöyle konuştu:
"Esas en önemli mesele öne çıkan teröre verilen destek. Bir güvenlik örgütüne üye olacak devletlerin teröre destek konusundaki tutumlarının net olması lazım. Teröre destek vermemeleri lazım. İsveç ve Finlandiya'da öteden beri terör örgütünün yoğun bir şekilde finansman sağladığı, yoğun bir şekilde faaliyet yaptığı, Türkiye odaklı faaliyetlerin merkezi haline geldiği, hem PKK'nın hem FETÖ'nün üst düzey yetkililerinini barındırdığı açıkça ve net. Ayrıca burada hiçbir şekilde Avrupa hukukuna da uymayacak şekilde rahatça bu teröristler istedikleri terör propagandasını, istedikleri faaliyetleri yapabiliyor. PKK'ya gönderilen silahların bir kısmının mali kaynağı buradan karşılanıyor. Daha da ötesini söyleyeyim, doğrudan İsveç hükümetinin gönderdiği silahlar, PKK'nın ele geçirilen cephanelerinde ortaya çıkıyor. Bu sene, daha önce 120 milyon dolar civarında gönderdikleri desteği İsveç'in güya DEAŞ'a karşı mücadele anlamında 326 milyona kadar çıkaracakları söyleniyor. Biz PKK'nın herhangi bir yerini yok ettiğimizde, herhangi bir mağarada onun cephanesini bulduğumuzda, bunun içerisinde Avrupa ülkesinin silahlarını gördüğümüzde buradaki ilkesizliğin ve tutarsızlığın adını koyarız. Hele bunun bir NATO ülkesi olması asla kabul edilemez. ABD'yi de uyarıyoruz bu konuda ve Fransa'yı da uyarıyoruz. Bu yanlışlığa yenilerinin eklenmesi gibi bir duruma asla müsaade edemeyiz. Siz kendi ülkenizin vatandaşlarından silah toplayacaksınız, benim ülkemin vatandaşlarını öldüren bir terör örgütüne bu silahları vereceksiniz. Ondan sonra da bizden 'şöyle bir karar aldık' diyerek buna katılmamızı bekleyeceksiniz. Cumhurbaşkanımız tarafından açık ve net bir şekilde ifade edildi. Burada çelişkiyi gidermesi gerekenler onlardır. İkincisi Sayın Biden'ın Türkiye'ye gelip gelmemesi kendi takdiridir, ben ona bir şey söyleyemem. Müttefikler arasındaki bu meselenin yoğun bir şekilde gerek telefon diplomasisiyle gerek yüz yüze konuşulmasının her zaman faydalı olduğu açıktır. Şunun bilinmesi lazım, mesele Türkiyenin ikna edilmesiyle ilgili değildir. Herhangi bir devlet başkanı Türkiye'nin ikna edilmesinden bahsediyorsa mesele Türkiye'nin ikna edilmesi gibisinden bir denklem içerisine alınamaz. Mesele yeni üye olmak isteyenlerin terör örgütlerine verdiği desteğin kesilmesi için o ülkelerin ikna edilmesidir, bir. İki, mevcut ülkelerin de terör örgütlerine verdiği desteğin kesilmesidir. Buradaki durum, eğer bir genişlemeden bahsediliyorsa, bu genişleme çerçevesinde buna aday olan ülkelerin terör örgütlerine desteği kesme konusunda ikna edilmeleridir. Türkiye'nin haklı güvenlik gerekçelerinin tatmin edilmesidir. Bu tatmin edildiği zaman zaten mesele yoktur."
'BUNUN ALKIŞLANMASI DOĞRU DEĞİL'
Yunanistan Başbakanı Miçotakis'in ABD Kongresindeki konuşmasına ilişkin değerlendirme yapan Çelik, "Miçotakis'in orada kendi ulusal tarihini, Amerikan tarihine referans vererek anlatma biçiminin Yunan medyasında da nasıl eleştirildiğini gördüm. Yunanistan'ın geçmişteki siyasi figürlerinin Amerika'nın yolunu izledikleri yaklaşımının nasıl eleştirildiği iyi değerlendirilmesi gereken bir konu. Hangi kongrede kim, ne için alkışlanmış bu çok önemli değil. Ama burada bazı çelişkiler var. Biz tabi Amerikan Senatosu'nu önemsiyoruz. Bir kongrede, bir müttefikinizin başka bir müttefikinize söz söylediği zaman bunun alkışlanması doğru değil" dedi.
'HAKKI GASP EDİLEN KKTC'DİR'
Başka parlamentolarda 'Türkiye'ye silah vermeyin diye yalvarmanın' utanç verici bir şey olduğunu söyleyen Çelik, Kıbrıs meselesine ilişkin, "Kıbrıs meselesinde de hakkı gasp edilen KKTC'dir. KKTC egemen bir devlettir, onlar duymasa da bu böyledir. Türkiye ile konuşacaklar, Türkiye ile meselelerini çözecekler. İsterse dünyanın bütün parlamentolarında alkışlansınlar" ifadesini kaydetti.
'İLETİLEN TALEPLER SİSTEMATİK ŞEKİLDE DEĞERLENDİRİLİYOR'
Çelik, asgari ücrete temmuzda zam gelip gelmeyeceği yönündeki soruya, "AK Parti açısından emeklimiz, esnafımız, çiftçimiz genç arkadaşlarımız bunlardan gelen talepleri takip ediyor ve değerlendiriyoruz. Vatandaşımızın ezilmemesi için stratejiler üretiyoruz. Sabah da toplantımız vardı. Onların zamanlaması içeriklendirilmesi henüz Çalışma Bakanlığı tarafından hangi takvimde yapıyorlar, onlar için bir şey söylemek için erken. Onlar olgunlaştığı zaman bizdeki bilgileri paylaşırız. Vatandaşlarımız şunu bilsinler ki çeşitli sosyal kesimlerden bize iletilen talepler sistematik şekilde değerlendiriliyor" yanıtını verdi.