Gazete Vatan Logo

'Ahlaka, edebe uygun olmak kaydıyla...'

Günay'dan ilginç yorum

Rumeli Hisarı’nda daha önce, bizden önceki dönemde bazı konserler yapılıyordu. Konserlerin ahlaka, edebe uygun olmak kaydıyla, bir çılgınlığa, bir içki partisi gibi gereksiz, konserin özüyle bağdaşmaz bir taşkınlığa yol açmadığı takdirde tarihi mekanda olabileceği düşüncesindeyim. Ama daha dikkatli davranmak ihtiyacı hissetti belediye. Biz de verdik, şimdi onlar uygulamayı yapacaklar. Orada bir mescit var. Onu tespit ettik tarihen. Kurulumuz karar verdi, o mescit yeniden ayağa kaldırılacak. Tasavvuf müziği çerçevesinde etkinlikler olabilir belki. Ramazan yaza geldiği için o tarihi mekanı bir şekilde değerlendirmek lazım. İşin adabına, işin tarihine uygun olması gerekir.”

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Akdeniz’den ve Karadeniz’den gelirken önce İstanbul’un tarihi tacını görmek istediğini belirterek, ”Bu yeni, açgözlü, rant mimarisinin ürettiği ucubeleri görmek istemiyorum” dedi.

Mimarlar ve Mühendisler Grubu’nun Akgün Otel’de düzenlediği çalışma toplantısına katılan Günay, burada yaptığı konuşmada, geleneklerinden kopmadan geleceği inşa etmeyi millete vaat eden bir siyasi hareket olduklarını söyledi.

Kültür ve turizmi bağdaştırmak

Kültür ve Turizm Bakanlığı görevine geldiğinden bu yana bu iki konuyu bağdaştırmaya çalıştığını anlatan Günay, kültürün turizmin önemli bir bileşeni olduğunu vurguladı.

Bakan Günay, ”Akdeniz’de bir ada, Tunus’un kıyısı, İspanya’nın kıyısı, Suriye’nin kıyısı veya Türkiye’nin kıyısı nasıl ayrılacak? Kültür işin içine girdiği zaman. Yemek tadımız, türkülerimiz, mimarimiz, oturmamız, kalkmamız; bütün bunlar işin içine girdiği zaman” dedi.

”Bazıları kültürü sadece güzel sanatlardan ibaret sayıyor” diyen Günay, sözlerini şöyle sürdürdü:

”Yemek, içmek, oturmak, kalkmak, yerleşmek, bir bina kurmak, bir şehir kurmak, bir hayat kurmak bütünüyle, bunların da hepsi kültür. İşin içine bunları da kattığınızda sizin Türkiye’de, Mısır’da veya Yunanistan’da olduğunuz o zaman anlaşılacaktır.”

İstanbul’un silueti

İstanbul’un tarihi siluetinin yeni yapılarla bozulduğunu anlatan Günay, ”Bu emsalsiz şehirde, Akdeniz’den ve Karadeniz’den gelirken ben önce İstanbul’un tarihi tacını görmek istiyorum. Bu yeni, açgözlü, rant mimarisinin ürettiği ucubeleri görmek istemiyorum” diye konuştu.

Günay şunları söyledi:

”Geminin küpeştesine yaslanıp da baktığınız İstanbul’da şimdi ön tarafta, tarihi yarımadanın önüne gelirken önce Kazlıçeşme’deki kuleler gözüküyor. Sonra arka tarafta da o kadar yükselmiş ki yapılar siz İstanbul’a doğru yaklaşırken önce minareleri, kubbeleri, kuleleri değil, arkadaki o devasa, Manhattan’a benzeyen, Dubai’ye benzeyen, İstanbul’a benzemeyen o yapıları görüyorsunuz. Sonra kubbeleri, minareleri önde seçmeye çalışıyorsunuz. Bu rant hırsı, bu daha yüksek bina yapalım, daha çok kat ve daire üretelim ve daha çok para kazanalım hırsı, bu cümlemin altını çiziyorum, bütün vebaliyle birlikte, gerçekten tarihe ve insanlığa karşı bağışlanmaz, ağır bir açgözlülüktür. Başka ifadesi yok. Kötü örnekler bütün söylemimize rağmen eylemde önlenebilmiş değil. Bunu bir vebal olarak işaretliyorum. Biz işaretlemezsek, bu konuda suskun kalsak bile, tarih bunu yazacaktır. Tarih bunun hesabını soracaktır.”

”Zararın neresinden dönülse kardır”

Dünyanın başka şehirlerinde yeni yapılaşmanın tarihi merkezin uzağında yapıldığını, tarihi merkezlerin korunduğunu anlatan Günay, ”İstanbul’da ne yazık ki bu yeni yapılaşma özgün mimariyi baskı altına almaya başladı” dedi.

Bazı mimarların ”yapıldı artık, ipin ucu kaçtı” yönündeki
açıklamalarını da eleştiren Günay, ”Hayır, zararın neresinden dönülse kardır. Belki bir gün Türkiye daha zenginleşecek. Bazılarını düzeltme şansımız olacak. Ama bunlar alır başını gider de örnekler çoğalırsa, bunun dönüşü pahalı olacak” ifadelerini kullandı.

Rumeli Hisarı

Toplantıda, katılımcılardan gelen Rumeli Hisarı’nın durumuyla ilgili soruya yanıt veren Bakan Günay, burayı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne devrettiklerini hatırlattı.

Ertuğrul Günay, şöyle konuştu:

”Rumeli Hisarı’nda daha önce, bizden önceki dönemde bazı konserler yapılıyordu. Konserlerin ahlaka, edebe uygun olmak kaydıyla, bir çılgınlığa, bir içki partisi gibi gereksiz, konserin özüyle bağdaşmaz bir taşkınlığa yol açmadığı takdirde tarihi mekanda olabileceği düşüncesindeyim. Ama daha dikkatli davranmak ihtiyacı hissetti belediye. Biz de verdik, şimdi onlar uygulamayı yapacaklar. Orada bir mescit var. Onu tespit ettik tarihen. Kurulumuz karar verdi, o mescit yeniden ayağa kaldırılacak. Tasavvuf müziği çerçevesinde etkinlikler olabilir belki. Ramazan yaza geldiği için o tarihi mekanı bir şekilde değerlendirmek lazım. İşin adabına, işin tarihine uygun olması gerekir.”

Rumeli Hisarı’nın içindeki mahallenin ihyasına ise tereddütle yaklaştığını belirten Günay, ”Hiçbir kalenin içinde tarihen mahalle olmaz. Ne zaman olur? O kaleyi siz terk etmişsinizdir. Biraz sahipsiz kalmıştır, içine yerleşilmiştir. Nitekim Hisariçi Mahallesi de o şekilde oluşmuş. Bir anlamda kendi döneminin gecekondusu, kaçak yapısı” dedi.

Topkapı Saray’ının duvarlarında da bu tür yapılar olduğuna işaret eden Günay, şunları kaydetti:

”Hiçbir imparatorluk sarayının duvarına bitişik bir sivil yerleşim olmaz. Varsa, bu sonraki dönemlerin ihmalidir. Rumeli Hisarı içindeki mahalle de budur. Orada mahalle olmaz. Ha orada mahalle yaparsınız, ne olur sonuçta? Eşe dosta dükkan verirsiniz, böylece Rumeli Hisarı’nın içinde bir kebapçı, bir lokanta, bir arkadaşın yakınına hediyelik eşya dükkanı olur. Bunlar güzel işler değil.”

Unkapanı köprüsü

Unkapanı’nda yapılan köprüyle ilgili bir soruyu da yanıtlayan Günay, ”Ben bir şey söylemiyorum, hepinizin vicdanına bırakıyorum. Geçerken bakın. Burada üzüldüğüm nedir benim? UNESCO İstanbul’u bize karşı korumaya çalışıyor. UNESCO diyor ki ’Bu köprü yapıldığında Süleymaniye görünmeyecek. Bir açıdan bakınca Fatih camisi görünmeyecek. Bir açıdan baktığınız zaman Yeni Cami görünmeyecek. Sarayburnu görünmeyecek” diye konuştu.

Ayasofya ibadete açılacak mı?

Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılıp açılmayacağı yönündeki soruyu da yanıtlayan Bakan Günay, şunları söyledi:

”İçine giren kendi inancına göre gözlerini kapatıp dua ediyor. Buna kimse karışmıyor. Bir köşesinde bir hünkar mahfili var, orada namaz da kılınabiliyor. Ama biz onu insanlığın bu ortak seyrinden alıp da sadece Hemen yanınızda Sultanahmet Cami’si var, dünya güzeli ve dolmuyor. Çevrede bir dolu güzel mabet var. Ayasofya’nın bir bölümünde namaz kılmak mümkün. Bu inatlaşmaya bence gerek yok. Ayasofya insanlığa çok hizmet etti. Dinlere çok
hizmet etti. Şu anda ayakta duruşuyla da hizmet ediyor. Ve İstanbul’un simgelerinden birisi haline gelmiş.”

”Tarihe nasıl hizmet edilir, biliyoruz ve bunun gereğini yerine getirmeye çalışıyoruz. Öteki arkadaşlar da gölge etmesinler başka ihsan istemez” ifadelerini kullanan Günay, sözlerini şöyle sürdürdü:

”Bana bu akılları öğretmeye çalışan arkadaşlar Topkapı Sarayı’nın avlusunda gecekondu vardı, bunu dert etmemişlerdi. 70 sene Ayasofya’nın girişine bir çirkin beton yapı yapılmıştı, Sıbyan Mektebi. Ayasofya’nın içindeki Sıbyan Mektebi bir kötü lojmana dönmüştü, türbeler görünmüyordu, bakımsızdı dert etmemişlerdi. Ama şimdi mücevher gibi ortaya çıkmaya başlayınca yeni tartışmalar
açmaya çalışıyorlar.”

Bakan Günay, çalışma toplantısı esnasında, afet konulu bir toplantıya katılmak üzere İstanbul’a gelen Uganda, Haiti, Mozambik ve Zimbabveliler’den bir heyetle de selamlaşıp kısa süre sohbet etti.

Günay, toplantının ardından, Mimar ve Mühendisler Grubu yönetim kurulu üyelerinden Yavuz Sarı’nın Çamlıca camisi için hazırladığı Tevhid Cami projesini inceledi.

Haberin Devamı