Gazete Vatan Logo

Adalet Bakanı Gül'den Yargı Reformu açıklaması

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Yargı Reformu Stratejisi ile ilgili olarak, "Çok gecikmeden bunun kanunları çıkacak, idarenin gerektirdiği tüm tedbirler çok hızlı bir şekilde alınacak" dedi.

Adalet Bakanı Gül'den Yargı Reformu açıklaması

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Yargı Reformu Stratejisi'ne ilişkin kanunların gecikmeden çıkarılacağını belirterek, "İfadesinden, düşüncesinden, eleştirisinden dolayı hiç kimsenin hapis cezası ya da mahkumiyet almadığı bir sistemi hep beraber inşa edeceğiz." dedi. Bakan Gül, konuk olduğu AA Editör Masası'nda gündeme ilişkin soruları cevapladı, açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafında dün açıklanan Yargı Reformu Stratejisi'ne değinen Gül, denetime açık, şeffaf bir şekilde bu reformun uygulanmasını, hayata geçmesini takip edeceklerini vurguladı.

Gül, "Tutuklulukta soruşturma ve kovuşturma dönemiyle ilgili bir azami süre var. Diyelim 3 yıl dava açmadınız, 3 yıl tutuklu kalabiliyor. Böyle olmayacak. Birisi tutukluysa bir an önce mahkemenin önüne çıkması onun en doğal hakkıdır." değerlendirmesinde bulundu.

Yargı Reformu Stratejisi ile ilgili kanunların çok gecikmeden çıkarılacağını bildiren Gül, idarenin gerektirdiği tüm tedbirlerin çok hızlı alınacağını kaydetti.

"İfadesinden, düşüncesinden, eleştirisinden dolayı hiç kimsenin hapis cezası ya da mahkumiyet almadığı bir sistemi hep beraber inşa edeceğiz. Herkes özgürce konuşacak, kimse susmayacak, eleştirisini söyleyebilecek." ifadelerini kullanan Gül, atılan adımların AB'de, tüm dünyada objektif bakan herkesin kabul edeceği metinler olduğunu, AB üyeliği sürecine de olumlu katkı sağlayacağını vurguladı.

FETÖ'nün tahrip ettiği yargının insanların yargıya güvenini ortadan kaldırdığına işaret eden Gül, "Yargıya güveni artırıcı düzenlemeler ve uygulamadaki eksiklikleri tespit edip bunları çözmek, bizim için en önemli husus." dedi.

Atılacak adımlarla hem vatandaşın yargıya güvenini tesis hem de daha hızlı, makul sürede yargılamayı takip edeceklerini belirten Gül, "2019'dan itibaren artık vatandaşımızın davası 'Bugün git, 6 ay sonra gel' çerçevesinde olmayacak." diye konuştu.

Bakan Gül, "Yargı Reformu Strateji Belgesi AK Parti'nin, Sayın Cumhurbaşkanımızın, Adalet Bakanlığının değil Türk milletinin, 82 milyonun belgesidir." değerlendirmesinde bulundu.

İnsan Hakları Eylem Planı konusunda da Gül, "Özgüven içinde ve nerede br ihlal varsa buna sıfır tolerans gösterilecek şekilde bu belgemizi de yakın zamanda açıklayacağız." ifadelerini kullandı.

Haberin Devamı

Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklandığı hatırlatılarak, "Yapılacak reformlarla 5 yıllık bir plan ortaya kondu. 2023 yılında nasıl bir yargı sistemi oluşturulması hedeflendiğini açıklamış oldunuz. Stratejide yer alan hedeflerin takibine yönelik bir mekanizma kurulacak mı? Strateji Belgesi kapsamında yasal düzenlemeleri içeren bir yargı paketi beklemeli miyiz, bu ne zaman Meclis gündemine gelecek?" sorusu üzerine Gül, açıklanan Yargı Reformu Stratejisi'nde belirtilen hedeflerden kanunlaşması gerekenlerin Meclis gündemine geleceğini bildirdi.
Yargı reformu sürecinde Cumhurbaşkanı kararnamesiyle olacak adımlar, Bakanlığın, Hakimler Savcılar Kurulunun, YÖK'ün yapacağı uygulama ve alacağı kararlar bulunduğunu aktaran Gül, "Burada her kuruma, her bakanlığa düşen görevler var. Yargının gerçekten güven veren bir hale gelmesi için herkesin yapması gereken birtakım düzenlemeler, öneriler söz konusu. Dolayısıyla bunlardan birisi de kanunla yapılacak alanlar ve büyük bir kısmı da kanun. Dolayısıyla mutlaka bir yargı paketi en kısa zamanda gelecektir diye düşünüyoruz. Çünkü AK Parti grubundaki arkadaşlarımızın bu çerçevede çalışmaları var." diye konuştu.
Gül, sürecin çok geniş katılımla gerçekleştirildiğine vurgu yaparak, sözlerine şöyle devam etti: "Oturup da 3-5 bürokrat hazırlamış değil. Çok geniş katılımla yaptık. Bir belge de ortaya çıktı. Sadece kağıt üzerinde kalması o reforma, o yol haritasına en büyük haksızlıktır. Bunun iyi uygulanması gerekiyor. Bu çerçevede de yine bakanlık dışında, hükümet dışında ilgili kurumların da bir ikinci gözle, objektif, tarafsız gözle bakacağı, hesap verilecek şekilde, 'siz bunları açıkladınız ama yıl sonu geldi, birinci yılda reform şu aşamada, bu aşamada' gibi değerlendirme ve izleme yapılacak. Bunu da en kısa zamanda bu kurul oluşup bir hükümeti, yürütmeyi, bu konudaki sorumlu kurumların da ne yaptığını, ne yapmadığını denetleyecek. Bu anlamda denetime açık, kamuoyunun önünde şeffaf bir şekilde bu reformun uygulanmasını, hayata geçmesini de takip edeceğiz." "Özellikle Avrupa Birliği ya da Batılı dostlarımızdan diyelim çok sık aldığımız eleştirilerden bir tanesi, 'gazetecilerin çoğunlukla içeride olduğu, keyfe keder tutuklamaların yapıldığı bir ülke', adalet açısından biraz sıkıntılı bir algı vardı. Strateji Belgesi'yle bu algıyı da lehimize, olumlu çevirmiş olabilecek miyiz?" sorusunu yanıtlayan Bakan Gül, tüm reform ve düzenlemelerin vatandaşların hukuk sistemine güveneceği bir ortam için yapıldığını belirtti.


Abdulhamit Gül, "Hukuk devletinde her insan kendinden emindir, hukuktan emindir. Akşam yatağına rahat bir şekilde girer, sabah da erken bir şekilde huzur içinde kalkar. Bir gece, 'Acaba bana bu gece saat 2'de, 3'te bir müdahale olur mu?' endişesiyle yaşamaması gerekir." dedi.

"Çok önemli bir devrim"

Dün açıklanan pakette tutuklulukla ilgili amaçlara da yer verildiğini anımsatan Gül, şöyle konuştu: "Tutuklulukta soruşturma ve kovuşturma dönemiyle ilgili azami süre var. Ama diyelim ki 3 yıl dava açmadınız, 3 yıl tutuklu kalabiliyor. Böyle olmayacak. Belli bir süre belirlenecek. Siz soruşturma, savcılık makamı olarak bu konuda birisi tutukluysa bir an önce mahkemeye çıkması onun en doğal hakkıdır. Bu hususla alakalı çalışmalarınızı, delillerinizi toplamanız gerekir ve belli bir süre eğer bu olmadıysa onu serbest bırakmanız gerekir. Dolayısıyla Türkiye'de bu anlamda bir mevzuat söz konusu değildi. Bu çok önemli bir devrim. Sizin de bahsettiğiniz uzun süre tutukluluklarla ilgili eleştirilerin böylece bir mevzuat temelinde ortadan kalkmasını bekliyoruz." "Bu da AB ile referans bir süre, onlara bakarak belirleyeceğimiz bir süre şeklinde mi olacak?" sorusuna karşılık Gül, "Biz kendimiz en kısa zamanda... Çünkü bu özgürlükler bizim vatandaşımız için. Türkiye daha güçlü bir hukuk devletine ihtiyaç duyuyor. Daha fazla özgürlüğe fazlasıyla layık. O yüzden vatandaşımızın ihtiyacı ve tüm dünyadaki evrensel hukuk ilkelerini Türkiye'de de eksiksiz hayata geçirmek istiyoruz. Bu çerçevede bu düzenlemeler de yapılacak. Böylece keyfi tutuklamalar ya da uzun süre tutuklamaların da ortadan kalkmasını hedefliyoruz." diye konuştu.

"Bu çalışma yapılırken dünyadaki örneklerin incelenip incelenmediği" yönündeki soru üzerine Gül, şunları söyledi: "Çok. Hem arkadaşlarımız infazla ilgili çağdaş sistemleri hem ceza adaleti hem mahkemeye gelmeden çözülebilecek yollarla ilgili, alternatif çözüm yollarıyla ilgili tüm arkadaşlarımız bu çalışmayı yaptılar, uluslararası literatürü taradılar. Bakanlığımızın adli müşavirleri belli ülkelerde bulunan arkadaşlarımızın yoğun çalışmaları oldu. Bu anlamda uluslararası dünyada hangi hukuki gelişmeler varsa bunlar da değerlendirildi ve objektif bir şekilde masaya yatırıldı, istifade edildi."

"Cumartesi kutlama yapacağız"

Bakan Gül, Gazişehir Gaziantep'in Süper Lig'e çıktığı hatırlatılarak bu konudaki düşüncesinin sorulması üzerine şu ifadeleri kullandı: "Stada gidemedim ama program biter bitmez televizyondan takip etme, heyecanı yaşama imkanım oldu. Çok güzel, keyifli bir maç oldu ve Gazişehir uzun zaman olmadı ama Süper Lig'den düştükten sonra üzülmüştük şehir olarak da. Gaziantep çünkü Süper Lig'de çok başarılı dönem geçirdi. Doğu ve Güneydoğu, bölgede de Süper Lig'de olacak bir takım. Bölge açısından da çok güzel bir gelişme oldu. Tüm futbolcularımıza, başkanımıza, tüm yönetime, destek veren tüm Gaziantepli hemşehrilerimize teşekkür ediyorum. Cumartesi günü de büyük bir kutlama yapacağız Gaziantep'te. Hatay da çok güzel oynadı bugüne kadar, çok başarılı oynadı. Komşu, kardeş şehrimiz. Biz geçen sene de penaltılarla elenmiştik Erzurum'a. Sporda bu tür güzellikler, rekabet var. Umarım bu başarılar Hatay Spor için de tüm takımlarımız için de olur. Mutluyuz."

"Yargı sisteminin en büyük sıkıntılarından biri yargılamaların makul sürede tamamlanamaması. Yeni stratejiyle bu konuda neler yapılacak?" sorusuna Gül, 2019'dan itibaren vatandaşların davasının ne zaman biteceğini öngörebilmesi ve yargıya güveni artması için bir uygulama başlattıklarını belirtti.


Hakim savcı sayısının, personelin, mevzuatın yetersizliği ya da bilirkişiden, taraflardan kaynaklı gecikmelerin söz konusu olabildiğine işaret eden Gül, "Şu anda bu işin başındayız. Ama çok önemli ilk dönüşler oldu. Biz bu belgemizde, istinaf mahkemelerinde de hedef sürenin ortaya konmasını, hedef olarak belirledik." diye konuştu.

Hakim ve savcının çok çalışmasının yeterli olmadığını, dosya adli tıbba gittiğinde uzun süre verilmesi halinde dava, soruşturma ve kovuşturmada olumlu sonuçların alınamadığına dikkati çeken Gül, "Adli tıpta, bilirkişilik kurumlarında dosyanın gecikmemesiyle ilgili çalışmalar söz konusu ve özellikle personel, diğer mevzuattaki usul hükümlerine yönelik, görevsizlik kararları, yetkisizlik kararları gibi usulden kaynaklı gecikmeler de söz konusu." ifadelerini kullandı.

Bu süreçte FETÖ'cülerin tasfiye edilmesiyle birlikte hakim savcı sayısına ihtiyaç duyulduğuna işaret eden Gül, bazı yerlerde hakim yetersizliğinin de davaların uzamasına sebebiyet verdiğini hatırlattı.

"2019'dan itibaren artık vatandaşımızın davası 'Bugün git, 6 ay sonra gel' çerçevesinde olmayacak." diyen Gül, şöyle devam etti: "Eğer duruşma 8 ay sonraya verildiyse, 'Bu dava niye bu kadar uzamış, davanın aslında şu tarihte bitmesi gerekirdi' diye sistem kendinden takip ediyor. Hakimler Savcılar Kurulu bu performansı değerlendiriyor. Bilirkişiden kaynaklıysa eğer, normalde iki ayda gelecek bir dosya 6 ayda gelmediyse o kişi bilirkişi olamayacak. Taraflar uzatmışsa bunlarla ilgili ikazlar olacak. Personel eksikse Bakanlık personel verecek." Gül, davaların belge eksikliklerinden uzadığını da ifade ederek, mahkemelerin bu belgelere hızlı erişmesi, avukatların belge tedarik etme yetkisi gibi hususların da dün açıklanan Yargı Reformu Strateji Belgesi'nde yer aldığını söyledi.

Davaların bir an önce sonuçlanmasına yönelik adımlar olduğunu anlatan Gül, "Atılacak adımlarla hem vatandaşın yargıya güvenini tesis hem de daha hızlı, makul sürede yargılamayı takip edeceğiz." dedi.

Hakim ve savcıların performans ölçümü, ihtisaslaşması alanlarında atılacak adımların neler olduğuna ilişkin bir soruya ise Gül, "Türkiye'de özellikle hakim savcı sayısında 21 bine yaklaştık, nicelik itibarıyla iyi bir noktaya ulaştık. Arkadaşlarımızın meslek içi eğitimlerini de çok önemsiyoruz. Dün Sayın Cumhurbaşkanımızın söylediği önemli hususlardan birisi de ceza hakimi, hukuk hakimi ayrımını sıkı takip edeceğiz." ifadelerini kullandı.

Hakim ve savcıların ihtisaslaşmasını önemsediklerini vurgulayan Gül, ihtisaslarına, dosya sayılarına, ihtiyaca göre özel eğitimler verileceğini anlattı.

"Adliyelerin vatandaş dostu olmasını istiyoruz"
Adliye mimarilerinde bir değişiklik olup olmadığına ilişkin soru üzerine Gül, "Adliyelerin vatandaş dostu olmasını istiyoruz. Böyle 'adliye duvarı gibi soğuk, mahkeme duvarı gibisin' tabirlerinden, gerçekten daha organik, insana dokunan bir mimari önemli." dedi.

Gül, "Duruşma sonrası görüşürüz" gibi bir takım temasların olmayacağı ayrı bekleme salonları, çocukların, kadınların, engelli ve yaşlıların hak arama özgürlüklerinin daha iyi sağlanabileceği bir mimari yaklaşımı önemsediklerini ifade etti.

Ankara'da 6-7 yerde adliye olduğunu ve bunların hepsini bir yerde toplamayı düşündüklerini belirten Gül, "Mimarinin şu anda vatandaşımıza yaraşır bir çerçevede olmasını planlıyoruz." dedi.

Gül, bu mimaride mağdurların faillerle mümkün olduğunca bir araya gelmeyeceğine de işaret etti.

"Bu belge Türk milletinin, 82 milyonun belgesi"
Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin açıklanmasının ardından Türkiye Barolar Başkanı Metin Feyzioğlu'nun desteği ve CHP'den yapılan açıklamalara ilişkin görüşleri sorulan Gül, şunları kaydetti: "Bu öneriler ve destekler çok önemli. Elbette genel itibarıyla çok önemli destekler var. Bu çok anlamlı. Burada temel yaklaşımımız şu, bu belge AK Parti'nin belgesi, Sayın Cumhurbaşkanımızın belgesi değil, Adalet Bakanlığının belgesi değil. Bu belge Türk milletinin, 82 milyonun belgesi. 82 milyonun hazırladığı bir belge. Biz 7 bölgede anket yaptık. Van'daki teyzeye de 'Nasıl bir yargı olması lazım' diye sorduk, Trabzon'daki bir büyüğümüze de esnafımıza da sorduk, İstanbul'da bir öğrenciye de sorduk. 'Nasıl bir yargı istersin, Türkiye'de yargı nasıl olmalı?', herkese sorduk. Dolayısıyla burada herkesin bir ortak aklı var." Olumlu değerlendirmelerin bu çalışmanın başarıya ulaşmasında katkı sağlayacağını vurgulayan Gül, ortak aklın ürünü olduğu için bu çerçevedeki önerilerin önemli olduğunun altını çizdi.

Bakan Gül, yargıyı, sandıktan çıkmayan belli güçlerin bir güç manivelası olarak kullandığını kaydederek, "FETÖ bunun örneği. Buna son verecek şekilde Türk milletinin yargısı olacak." ifadesini kullandı.

Yargı reformu stratejisi belgesinde yer alan hakim savcılar için coğrafi teminata ilişkin açıklama yapan Gül, özellikle FETÖ'nün yargı sisteminde hakim olduğu dönemlerde kendisinden olmayan yargı mensuplarını sürekli yer değiştirerek sindirmek istediğine dikkati çekti.

Bakan Gül, "FETÖ bunu çok yaptı. Belli iller sürgün yerleriydi. FETÖ'de ideolojik bir yaklaşım da vardı. Mehdi, kararı veren kişi, onlara göre gerçek yargıçtır ama hukuk orada yoktu, Anayasa, vicdan orada yoktu. Dolaysıyla bu kişi falan ile gitmeyi hak ediyordu. Şimdi, hakim ve savcılarımız çalışmalarını yaparken, kararlarını verirken belli bir kıdeme gelmiş, ben sürülürüm, çoluk çocuk evini almış, evlendirmiş ya da orada bir adliyede çalışıyor, yaşam yeri orası. Bir gün alıp falan adliyeye göndermeye karşı bir teminat getiriyor.” diye konuştu.

Hakim savcıların disiplin soruşturmalarıyla ilgili yargı yollarının genişletildiğini ifade eden Bakan Gül, "Burada şöyle bir mesaj veriliyor. Ey hakim ve savcımız, sen cübbeyi giydikten sonra Türk milleti adına karar veriyorsun, Türk milleti arkanda. Hiçbir güç, hiçbir otorite size bir şey telkin edemez, siz dosyanıza göre karar verin. Yanlış yapan da elbette cezasını alacak." ifadelerini kullandı.

Soruşturma ve kovuşturmadaki azami tutukluluk süresine ilişkin geçmişte bir ayrıma gidilmediğini hatırlatan Gül, yeni sistemde tutukluluk süresine yönelik düzenleme yapılacağını anlattı.

Meclisin belirleyeceği bir sürede savcıların soruşturma aşamasını tamamlayıp dava açmalarını zorunlu kılacak bir anlayış getireceklerini belirten Gül, böylece yeni sistemle kişi özgürlüğünün daha fazla merkeze alınacağının altını çizdi. Gül, soruşturma sürecinin bir an önce tamamlanması için de savcılara geniş yetki verileceğini belirtti.

“O görüntü kabul edilebilir değil”
Soru üzerine Bakan Gül, gazeteci Kadri Gürsel’e kelepçe takılmasını doğru bulmadığını vurgulayarak, "Denetimli serbestlik AK Parti döneminde getirilen düzenlemelerden birisi. Denetimli serbestlik olmasaydı infaz tamamlanmadığı için cezaevinde kalacaktı. AK Parti'nin bu anlamda getirdiği denetim uygulamalarından kaynaklı. Bu uygulamanın olması için kapalıya girmek gerekiyor. Teknik prosedürel bir şey var. Kelepçe hususunda, bu kanunda, kaçma gibi durumlarda kolluğun kelepçe takmasıyla bir düzenleme söz konusu. Şimdi kişi kendisi gelmiş. Kelepçeyi niye takıyorsun? O görüntü gerçekten çok kabul edilebilir değil. Bunları hep beraber bu reform sürecinde bu tür eksiklilerin giderileceğine inanıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Reform düzenlemesinde özgürlükleri merkeze alan bir felsefe olduğunu dile getiren Bakan Gül, yeni sistemin hayata geçmesiyle uygulamadaki bu tür eksikliklerin de giderileceğini söyledi.

Hukuk fakültelerin eğitimi süresi
Bakan Gül, reform paketiyle hukuk fakültesi eğitim süresinin 4 yıldan 5 yıla çıkarılacağını belirterek, bu uygulamanın öğrenim hayatı devam eden öğrencileri değil, fakülteyi yeni tercih edecek öğrencileri kapsadığını bildirdi.

Aynı zamanda düzenlemenin hayata geçirilmesinden sonra hukuk fakülteleri mezunlarının avukat olabilmeleri için girecekleri sınavı geçmeleri gerektiğini açıklayan Bakan Gül, şöyle devam etti: "Hakim savcılıkta sınav var. Avukatlık mesleği de saygın bir meslek, kamu hizmeti yapıyor. Yargılamada önemli bir unsur. Dolaysıyla bu sınava girmesi özellikle özel üniversitelerde eğitim kalitesini daha da artması, bu öğrencilerimizin de esasen daha bir eğitim görmesini amaçlıyoruz. Üniversiteler de bu konuda artık yarışa girecek. Bu sınavda başarı grafiğinin daha iyi olması için en iyi hocalarla çalışacaklar. Avukatlığın saygınlığı artacak. Hukuk eğitim daha kaliteli olacağı için orada mezun olacak kişi daha saygın olacak. Hukuk eğitiminin çıtası daha yükselecek. Tabii hemen bugün 5 yıl olacak değil. Bunu YÖK belirleyecek. Bu bir hedeftir. YÖK bunu hedef olarak aldı." Kolluk amirlerinin hukuk mezunlarından seçilmesini de düşündüklerini belirten Gül, bu uygulama sayesinde özellikle soruşturma aşamalarının beklenilenden daha hızlı tamamlanabileceğini kaydetti.

Gül, "Kolluğun bir hukukçu perspektifiyle çalışacak olması çok önemli. İçişleri Bakanımızla bu konuda mutabık kaldık. Ceza yargılamalarında katkı sağlayacak hem de hukuk fakültesi mezunları çok geniş alanda imkanları olacak." dedi.

Avukatlara yeşil pasaport
Avukatlara yeşil pasaport tahsis edilmesi konusuna da değinen Bakan Gül, avukatlığın bir kamu hizmeti olduğunu, gelişen ekonomik ve ulaşım imkanları nedeniyle bu mesleği icra edenlerin pasaporta ihtiyaç duyduklarını ifade etti.

Pasaportun belli bir kıdemde olanlara verileceği bilgisini paylaşan Bakan Gül, "Pasaport uluslararası olduğu için bu konuda sayılar ve tüm devletlerin uluslararası hassasiyeti ve Dışişleri Bakanlığın birtakım görüşleri ile en makul husus neyse ona göre düzenlenecek. 20 yıllık bir avukatın pasaportunun olması gerekiyor. Bizim arzumuz bütün avukatların alması yönünde ama önce kıdem, sonra bu kriterler arttırılabilir." diye konuştu.
Gül, FETÖ'ye yardım suçundan hapis cezası alan Türk asıllı ABD vatandaşı Serkan Gölge'nin tahliyesine ilişkin "yargıya talimat verildiği" yönünde eleştiriler yapıldığı anımsatılarak, "Gölge nasıl serbest kaldı?" diye sorulması üzerine, "Bu yargılama sonrasında, denetimli serbestlik anlamında belli bir süreyi, hak ettiği cezayı çektikten sonra şartlı tahliye, denetimli serbestlikte yapılan bir tahliyedir. Öyle tutuklulukta olan bir tahliye ya da farklı bir şey değil." dedi.

İnfazının gerçekleştiğini, mahkumiyetin çekildiğini ifade eden Gül, "Evde hapis gibi, denetimli serbestlik gibi İnfaz Kanunu'na göre o süreyi tamamladıktan sonra olan bir gelişmedir. Şu anda hatırlamıyorum ama 3 yıl gibi bir süre cezasını çeken bir kişi. Dolayısıyla bu kanun neyse o kanun uygulanmıştır, herkese olduğu gibi." dedi.

"Çatı davası yakın zamanda çıkacak"
Bakan Gül, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) davalarındaki son durum ve FETÖ ile mücadelede hangi aşamada bulunulduğunun sorulması üzerine, "Çok büyük bir özveriyle hakim ve savcılarımız yargılamayı sürdürüyor. Çok büyük davalar hemen hemen sonuçlandı, Çatı davası yakın zamanda çıkacak. Bir Akıncı gibi ki işin en ana ve sanık sayısı itibarıyla da fazla." yanıtını verdi.

Akıncı davasının 2019 yılında tamamlanıp tamamlanmayacağıyla ilgili soruya ise Gül, "Savunma hakkı kullanılıyor, mahkeme kendi sürecini belirtiyor ama orada da önemli gelişmeler katedildi. Hakim, savcılarımız bu konuda çok büyük bir titizlikle ve özveriyle mücadelelerini sürdürüyor, hukuk çerçevesinde yargılamalarını yapıyorlar." diye konuştu.

"Yeni büyük davalar olması, açılması, hazırlık çalışması var mı?" şeklindeki soru üzerine Gül, "Onlar tabii savcılığın, kolluğun hazırlık yapacağı bir konu. Şu anda bizim bildiğimiz, iddianame çıkarsa, soruşturma olursa hep beraber öğreniriz. O yargının yapacağı bir konu." değerlendirmesinde bulundu.

"Tüm usul hükümlerine göre yargılamaları yapıyorlar"
Bu davaların uzun sürmesine yönelik soru üzerine Gül, şunları kaydetti: "Bizim hukuk devletini diğer yaklaşımlardan ayıran temel husus, devletin ve tüm kurumların sınırını hukukun belirlemiş olmasıdır. Bizi bağlayan hukuk, Anayasa. Dolayısıyla kim olursa olsun en ağır cürümü işlese bile hukukun ilkeleri çerçevesinde ona muamele edilmek gerekir. Çünkü hukuk devleti bunu gerektirir.

Dolayısıyla mahkemelerimiz de bu konuda Anayasa ve kanunların sağladığı imkanlar çerçevesinde yargılamayı yapıyor. Elbette savunmayı da buna göre değerlendiriyorlar. Şunu söylemem tabii ki gerekir; bir örgüt yaklaşımı içerisinde savunmayı yaptıkları, bunlarla ilgili çok büyük deliller var, bir örgüt mantığı içerisinde kamerayla gösterildiği halde adeta dalga geçer gibi burada nasıl bulundukları..., bunların hepsi bilinen gerçekler. Ama Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti, hakimlerimiz de hukuk çerçevesinde tüm usul hükümlerine göre bu yargılamaları yapıyorlar. Elbette bu tarihe geçecek hususlarda Türk yargısının büyük bir başarısıdır. Bu hassasiyetle çok önemli ve hakkaniyetli bir hukuki çerçevede süreç yönetiliyor."
Terörist başı Abdullah Öcalan'ın avukatlarıyla görüşmesini, "yeni bir açılımın işareti" olarak değerlendiren iddialar konusunda Adalet Bakanı Gül, "Bu konunun, yeni bir çözüm süreciyle bağdaştırılamayacağı açık. Bu konuda Cumhurbaşkanımızın da açıklamaları oldu." dedi.

Öcalan'ın görüş izinleriyle ilgili Gül, "Bu görüş izinleri özellikle OHAL döneminde bazı kısıtlamalar söz konusuydu. Hukuki bir konudur. Bu engeller ortadan mahkeme kararlarıyla kaldırıldıktan sonra izinler verilmiştir. Bu izinler de yeniden bir kısıtlama kararlarındaki kanunda düzenlenmiştir. Böyle bir kısıtlama kararını gerektirici bir hal olmadıkça izinler verilecektir. Bu görüşmeler periyodik olarak mahkeme kararlarının ve bakanlığın bu konudaki izinleri imkanlar ölçüsünde, usulün gerektirdiği şekilde izin, imkanlar olabilecektir. Bu hususlar, bayram da dahil olmak üzere bir terör hükümlüsüne nasıl muamele ediliyorsa hukuk çerçevesinde bu hususlar değerlendirilecektir." diye konuştu.

"Bu seçimlerle ilgisinin kurulması doğru bir şey değil"
Bayramda Öcalan'a açık görüş izni verilmesi konusunda Gül, "O konu teknik bir konu, talebe bağlı. Genel, artık kısıtlayıcı bir hüküm olmadığı sürece bu hususlar genel hükümlerle değerlendirilecektir." ifadelerini kullandı.

Öcalan'ın avukatlarıyla görüşmesini, "yenilenen İstanbul seçimlerinde HDP'lilerin oyuna yön vermek" iddialarının hatırlatılması üzerine Gül şunları kaydetti: "Bunlar art niyetli çabalar. Çünkü bizim bu seçimde her kesimden oy alacağımız açık. Dolayısıyla bunu engellemeye matuf art niyetli şeyler. Çünkü daha önce ailesiyle yapılan görüşme oldu ve bu seçimlerle ilgisinin kurulması doğru bir şey değil." Süresiz nafakayla ilgili düzenlemeye ilişkin soru üzerine Gül, nafaka konusunun 1988'e kadar bir yıl olarak belirlendiğini hatırlattı.

Nafakayla ilgili bazı dramların yaşandığının, haksızlıklar yapıldığının ortaya çıktığını aktaran Gül, nafakanın kesilme, artırma şartlarının bulunduğunu, bu konuda tarafların mahkemelik olmaya devam ettiğini, bunun da tarafları ve çocukları örselediğini dile getirdi.

Yeni düzenlemelerin Meclisin takdirinde olduğuna işaret eden Gül, tüm paydaşların görüşlerinin alındığını, toplantılar, çalıştaylar düzenlendiğini anlattı.

Adalet Bakanı Gül, "Biz bu konuda teknik olarak bir çalışma yapacağız, bir sürenin olması, alt sınırın, üst sınırın olması. Alt sınır ve üst sınırı da hakim belli kriterlere, kanundaki kriterlere bakarak rakamı da belirleyecek." bilgisini paylaştı.

Bu alanda yapılacak düzenlemenin yeni mağduriyetler oluşturmaması gerektiğini vurgulayan Gül, bir azami sürenin olacağının, mahkemenin belirlediği bu süre bitince nafakanın sona ereceğini bildirdi.

Çocuk teslimi konusuna da değinen Gül, çocukların icra müdürlükleriyle teslimi sıralarında yaşanan görüntüleri hatırlattı.

Bu konuda psikolog, pedagogların desteğiyle çocuk tesliminin gerçekleştirilmesinin hedeflendiğini ifade eden Gül, mahkeme kararıyla çocuğun diğer tarafa gösterilmemesinde icra müdürlüklerine değil başka birime başvurunun planlandığını belirtti.

"İnsani bir çalışmayı tamamladık"
İnsani düzenlemelerin hayata geçirileceğini bildiren Gül, çocuk teslimi konusunda icraya para ödenmesinin de kaldırılacağını aktararak, "Kendi çocuğunu görmek için çocuk icralık mı olur? Bunu da kaldırıcı bir düzenlemeyi yapıyoruz. Daha insani bir çalışmayı da tamamladık, Meclisimiz takdir edecektir." dedi.

İstanbul'da avukatın etek boyuna tepki gösteren hakimle ilgili soruya ilişkin Bakan Gül, olayın duyulmasının ardından Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Başkanı sıfatıyla gerekli görüşmeleri, müzakereleri yaptığını bildirdi.

Adalet Bakanı Gül, şöyle devam etti: "Hakim, yargı mensubu önündeki dosyaya bakar, vatandaşın, avukatın kılığına kıyafetine değil. Bunlar eski alışkanlıklar, başörtüsüne, eteğine, diline, memleketine bakar... Diyarbakır'da bir teyze gelir, 'tanımlamayan dil' der. Bu coğrafyada binlere yıldır konuşulan Kürtçeyle gelmiş, bir hakim, savcı olarak sen buna yan gözle, alaycı bir şeyle de bakamazsın."
"Anında gereken yapılmıştır"
İnsanlarda, "Başörtülüyüm bana farklı bakılır mı?", "Eteğim kısa hakim savcı bana ters bakar mı?" gibi düşüncelerin olmaması gerektiğinin altını çizen Gül, hakim ve savcının olaya baktığını, maddi gerçeği bulmaya çalıştığını söyledi.

Bakan Gül, "Böyle yanlış uygulamalara fırsat vermeyeceğiz ki yargıya leke gelmesin. Anında gereken yapılmıştır, açığa alınmıştır. Şu an soruşturma da devam etmektedir. Bu tür görüntüleri, uygulamaları tasvip etmiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Gül, "FETÖ soruşturmaları kapsamında geçen günlerde gözaltına alınan eski Dışişleri Bakanlığı personeline yönelik işkence iddiaları" konusundaki soru üzerine, "Türkiye'nin, işkence uygulamalarına, kötü muamelelere AK Parti dönemiyle birlikte son verdiğini" belirtti.

Temel yaklaşımlarının "işkenceye karşı sıfır tolerans" olduğunu, bu hususta kanuni düzenlemeler ve uygulamalar yaptıklarını ifade eden Gül, "Karakolda, emniyette bu tür kötü muameleler tarihte kaldı. Bu hususta hiçbir tahammül, hiçbir tolerans gösteremeyiz" dedi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının iddiaları soruşturduğunu bildiren Gül, şunları kaydetti: "Konu adli süreçte değerlendirecektir. Kime, nasıl olmuş, bu konuda iddiayı yapanlar, bu hususlar soruşturmalarda değerlendirilecektir. Bizim burada yaklaşımımız, vatandaş varsa cezasını çeker, ama kötü muamele, işkence asla kabul edilemez. Ama bunun doğruluğu, olup olmadığı savcılık soruşturması çerçevesinde değerlendirilecektir. Doğrudan darbe yapanlarla ilgili bile böyle bir iddia olmadı. Hiç kimse böyle bir şey söylemedi. Böyle bir şeyin, geldiğimiz Türkiye'de olmayacağına inanıyorum. Ama varsa da öyle bir keyfi, kamu görevlisinin yaptığı, bu soruşturmayla ortaya çıkacaktır. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı süreci soruşturuyor. Biz de oradan takip ediyoruz."

Haberin Devamı