Abdullah Gül'den algı operasyonu!
Partiler 2023 seçimleri için çalışmalara başladı. Ankara kulislerinde seçim hareketliliği başladı. Muhalefet partileri ortak aday çıkarmak için görüşmelere başladı.
Hürriyet'ten Abdulkadir Selvi, Ankara kulislerindeki 2023 seçimleri için gerçekleşen hareketliliği köşesine taşıdı. Selvi, "Muhalefet, 2023 seçimlerini “Erdoğan gitsin” seçimleri olarak ilan etmiş durumda. Hedef öncelikle Erdoğan’ı göndermek. “Erdoğan gitsin, sonrasını planlarız” yaklaşımı söz konusu." diye yazdı.
Selvi'nin ilgili yazısı şu şekilde:
Bazı yazılar erken yazılardır. Bu da onlardan birisi.
Ancak bu, ulaştığım bazı kulis bilgilerini yazmama engel değil. Çünkü 2023 seçimlerine giden yolun yapı taşları şimdiden döşeniyor.
AK Parti ne kadar farkında orasını bilmiyorum ama AK Parti karşıtı cephede çok önemli gelişmeler yaşanıyor. Buna aslında Erdoğan karşıtı cephe demek daha doğru olur.
Muhalefet, 2023 seçimlerini “Erdoğan gitsin” seçimleri olarak ilan etmiş durumda. Hedef öncelikle Erdoğan’ı göndermek. “Erdoğan gitsin, sonrasını planlarız” yaklaşımı söz konusu.
Muhalefet, ittifaklarla yerel seçimlerde sonuç aldı. Şimdi bunun ikinci versiyonu hazırlanıyor. 2023’e yeni ittifak modeli hazırlanıyor. Hedef, Erdoğan’a karşı ortak aday çıkarmak. Bazı ipuçlarına ulaştığım yeni modelin olgunlaşmış halini süreç ilerledikçe öğreneceğiz.
AKŞENER VE DEMİRTAŞ’IN SÖZLERİ
Ama öncelikle sizi 2018 seçimlerinde Cumhurbaşkanı adayı olan Meral Akşener ile Selahattin Demirtaş’ın açıklamalarına götürmek istiyorum.
Meral Akşener cumhurbaşkanı adayı olunca Kılıçdaroğlu’nun Abdullah Gül’ü çatı adayı yapma planı suya düşmüştü. Devlet Bahçeli’nin, “Evine dön” çağrısına Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da destek vermesi Akşener’in muhalefetin ortak adayı olma umudunu arttırdı. Ancak Akşener, bir şey daha söyledi. “Cumhurbaşkanı olacağ?m diye T?rkiyeım diye Türkiye’nin önünü tıkamam” dedi. Selahattin Demirtaş ise “Partiler üstü bir ismin ‘demokrasi blokunun’ oluşmasında kolaylaştırıcı olabileceğini düşünüyor musunuz?” sorusuna “Evet, olabilir” yanıtını verdi.
Akşener de Demirtaş da 2023 için “Adayız” demediler, tam aksine ortak bir aday için feragat edebilecekleri sinyalini verdiler.
PARTİLER ÜSTÜ İSİM KİM?
Partiler üstü isim söz konusu olunca geçmişte gözler ya eski cumhurbaşkanlarına ya da Anayasa Mahkemesi başkanlarına çevrilirdi. Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Aradığınız o isim benim” dercesine zaman zaman yaptığı çıkışlarla kendini hatırlatıyor. Ekrem İmamoğlu’nun da bu role kendini hazırladığı biliniyor. Ama başka yerlerde başka isimlerin de hazırlandığı bir gerçek.
YENİ MODELİN İPUÇLARI
Yeni modelin iki aşamalı olduğu anlaşılıyor. Birinci adımda Erdoğan’ın tasfiyesi, ikinci aşamada ise muhalefet blokunun yönetimde yer alması.
“Demokrasi bloku” tezini savunan Demirtaş’ın “başkan yardımcılığı ve iki bakanlık” formülünü tartışmaya açmaya hazırlandığı söyleniyor.
BİR BAŞKAN, ÜÇ BAŞKAN YARDIMCISI
Partiler üstü cumhurbaşkanının başkanlığında CHP, İYİ Parti ve HDP’den birer başkan yardımcısı ve demokrasi blokunu oluşturan partilerin oy oranlarına göre kabinede temsil edildikleri bir ittifak modeli üzerinde duruluyor. Elimizdeki kısıtlı bilgilere göre ittifakın ana omurgasını oluşturan CHP, İYİ Parti ve HDP’ye birer başkan yardımcılığı ile ittifakta yer alan partilerin liderlerinin kabinede yer aldığı ve partilerin oy oranlarına göre temsil edildiği bir formül olgunlaştırılmaya çalışılıyor.
YENİ MODEL ÜZERİNDE ÇALIŞILIYOR
Kimse bana bu model muhalefet partilerinde müzakereye açılmadı demesin. 2018 seçimlerinde ve yerel seçimlerde “muhalefette ittifak” modeli de siyasi partilerde hazırlanmamıştı. Ama bir yerlerde hazırlanıp muhalefete sunuldu.
ABDULLAH GÜL’DEN ALGI OPERASYONU
ANAYASA Mahkemesi’yle ilgili tartışmanın iki yüzü var.
1- Anayasa Mahkemesi’nin Enis Berberoğlu hakkında verdiği hak ihlali kararının İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından “yerindelik denetimi” gerekçesiyle reddedilmesi.
2- Anayasa Mahkemesi üyesi Engin Yıldırım’ın attığı “Işıklar yanıyor” tweet’i üzerine yaşanan darbe iması tartışmaları.
Asıl tartışılması gereken Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararı karşısında yerel mahkemenin tutumuydu. Engin Yıldırım’ın “Işıklar yanıyor” tweet’i bu kararın tartışılmasına engel oldu. Çünkü geçmişi darbeler tarihi olan Türkiye’de ışıkların ne için yandığını çok iyi biliyoruz. Zaten o tweet, darbelerin parolası haline gelen “Genelkurmay’ın ışıkları yanıyor” sözünü hatırlattığı için tepki gördü.
GÜL’ÜN YANILGISI
Bir süredir suskun kalmayı tercih eden eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Anayasa Mahkemesi’yle ilgili tartışmada yerini aldı. Anayasa Mahkemesi üyesinin sosyal medyadan paylaşım yapmasını doğru bulmadığını belirtti. Önemli olan Anayasa Mahkemesi üyesinin sosyal medyayı kullanıp kullanmaması değildi. Daha önce de bisikletli paylaşım yapmış, sosyal medyada alkışlanmıştı. Asıl önemli olan, darbe çağrışımı yapan o tweet’in atılmasıydı. Eski Cumhurbaşkanı Gül’den beklenen, darbe çağrışımı için bir şey söylemesiydi. Ama o Anayasa Mahkemesi’nin özgürlükçü kararları nedeniyle hücuma uğradığını savundu. “AYM’nin bütün özgürlükçü kararlarına ‘evet’ diyen üyeleri saldırı altında” diye konuştu. Doğru bir zamanda, yanlış bir yerde durdu. Bir odak sapmasına hizmet etti. Çünkü Anayasa Mahkemesi’nin özgürlükçü kararları tartışılmıyor. Anayasa Mahkemesi üyesinin neden olduğu darbe imasına tepki gösteriliyor. Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise belki 2023’teki Cumhurbaşkanlığı adaylığı için zemini tahkim etmeye çalışıyor ama çok ciddi bir algı operasyonu yapıyor. Burada Anayasa Mahkemesi özgürlükçü kararı için hedef tahtasına oturtulmuyor, Engin Yıldırım’ın darbe çağrışımı yapan tweet’ine tepki gösteriliyor. Engin Yıldırım bile yanlış anlaşıldığını düşünüp özür dilerken, Anayasa Mahkemesi üyelerinin önemli bir bölümü bu tweet’inden dolayı Engin Yıldırım hakkında soruşturma açılmasını talep ederken, Abdullah Gül bunları görmezden geliyor. Hatta onların dahi gerisine düşüp, odak noktasına darbeyi değil, özgürlükleri yerleştiriyor.