Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, ABD'den gelen bir heyetin bugün Menbiç konusunda Türkiye'de görüşmelerde bulunduğunu söyledi.
Aksoy, Dışişleri Bakanlığında düzenlediği basın toplantısında eski ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ın şubat ayında Ankara'ya yaptığı ziyaretten sonra bir mekanizma kurulduğunu hatırlattı. Aksoy, oluşturulan çalışma gruplarından Suriye konulu grubun ilk toplantısını 8-9 Mart’ta yaptığını anımsattı.
Aksoy, "Bu toplantının ikincisi bugün yapılıyor. Amerikan heyetini bugün ülkemizde ağırlıyoruz." dedi.
Toplantının ana başlığının Menbiç olduğunu belirten Aksoy, iki ülke arasında üzerinde çalışılan metnin nihai halinin 4 Haziran'da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo arasında Washington'da yapılacak görüşmeden sonra ortaya çıkacağını kaydetti.
ABD Kongresindeki F-35 tasarısı
Aksoy, ABD’li bazı senatörlerin Türkiye’ye F-35 savaş uçaklarının satışının engellenmesi amacıyla yasa tasarısı sunmasına ilişkin, bu kararın Türkiye’nin S-400 kararından vazgeçmesi ve rahip Andrew Brunson’ın tutukluluk halinin son verilmesine bağlandığını söyledi.
Aksoy, “Biz bu F-35 programı kapsamında üzerimize düşen yükümlülükleri harfiyen yerine getirdik. Zaten bu çok uluslu bir program. İmzalanan sözleşme çerçevesinde herkesin yükümlülükleri belli ve bunların yerine getirilmesini bekliyoruz. Bu gibi adımlar ABD ile müttefiklik ilişkimizin ruhuna da aykırı. Sayın bakanımızın da söylediği gibi böyle adımlar olması halinde biz de karşılık vermeye mecbur kalırız.” diye konuştu.
24 Haziran'daki seçimin yaklaşmasıyla bakanlık olarak yurt dışındaki temsilcilikleriyle yoğun mesaide bulunduklarını anlatan Aksoy, yurt dışı seçmen kütüğüne kayıtlı seçmen sayısının 3 milyon 49 bin 120, en fazla seçmenin Türkiye'nin Rotterdam Başkonsolosluğu bölgesinde, ülke bazında ise Almanya'da olduğu bilgisini paylaştı.
Aksoy, seçime ilişkin Avrupa Parlamentosu'nun (AP) gözlemci göndermeyeceğine yönelik açıklamasının hatırlatılması üzerine, AP'nin bugüne kadar zaten Türkiye'ye gözlemci göndermediğini vurguladı, Türkiye'ye AGİT ve Avrupa Konseyi tarafından gözlemci gönderildiğini hatırlattı.
Irak'ta 12 Mayıs'ta genel seçimlerin yapıldığını anımsatan Aksoy, seçimlerin Irak halkına hayırlı olmasını diledi. Aksoy, yeni kurulacak Irak hükümetinden beklentilerine de değinerek, "Beklentimiz, PKK ve FETÖ ile mücadelede kararlı ve tavizsiz duruş sergilemesidir." dedi.
Aksoy, Kerkük başta olmak üzere bazı bölgelerde seçimlerde usulsüzlük olduğuna yönelik tartışmaları da hatırlatarak, "
Seçim gözlemcileri raporları da bunu teyit ediyor. Bu iddiaların Irak Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu tarafından araştırılması ve en kısa sürede sonuca bağlanması seçimlerin meşruiyetine gölge düşmesini önleyecektir. Kerkük’te bu iddiaların araştırılarak çözüme kavuşturulması, 22 Aralık'ta düzenlenecek vilayet seçimlerinin selameti açısından büyük önem taşıyor." diye konuştu.
ABD'nin İran ile nükleer anlaşmadan çekilmesi
ABD'nin İran ile nükleer programına ilişkin Kapsamlı Ortak Eylem Planından çekilmesinin de son döneme rastladığına dikkati çeken Aksoy, "ABD'nin ciddi biçimde çok taraflı anlaşmadan çekilmesi en temel uluslararası hukuk kurallarına aykırılık teşkil ediyor. Nitekim bu tek taraflı tasarruf, uluslararası toplumun büyük tepkisine neden oldu. Bu plan yıllar süren diplomatik müzakereler sonucu ortaya çıktı. Bu müzakerelerde biz de önemli rol oynadık. Dolayısıyla bunun uluslararası topluma ait önemli bir diplomatik kazanım olduğunu unutmamak gerekiyor." dedi.
Aksoy, bu planın denetlenmesinden sorumlu Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının bugüne kadarki muhtelif raporlarında İran'ın plana uyduğunu defalarca teyit ettiğini dile getirerek, şöyle konuştu:
"Biz İran'ın nükleer enerjiden barışçıl amaçlarla yararlanmasını savunuyoruz. Her ülkenin buna hakkı olduğunu düşünüyoruz. ABD'nin bu kararı diğer imzacı ülkeler tarafından kabul edilmedi. Onlar anlaşmaya bağlı olduklarını söylediler. Bunu son derece olumlu buluyoruz ve planın korunmasına yönelik çabaları destekliyoruz. Bizim tarihsel tecrübelerimiz, İran'ın izole edilmesi teşebbüslerinin faydadan çok zarar getirdiğini gösteriyor. Bölgemizin istikrarı açısından İran'ın potansiyelinden yapıcı şekilde yararlanılması gerektiğini düşünüyoruz. İran ile yürüttüğümüz açık siyasi diyaloğun bölgesel ve küresel meseleler, gelişmeler için önemli olduğunu düşünüyoruz."
Aksoy, ABD'nin çekilme kararı çerçevesinde İran'a yönelik uygulayacağı yaptırımlar hususunda, Türk firmalarının çıkarlarını korumak için ellerinden geleni yapacaklarını kaydetti.
Suriye'deki gelişmeler
Suriye'de 8'inci yılına giren krize çözüm bulunması için yoğun çaba sarf ettiklerini anlatan Aksoy, "Garantör sıfatıyla Astana'da somut sonuçlar alınmasına gayret ediyoruz. 14-15 Mayıs tarihinde 9. yüksek düzeyli Astana toplantısı gerçekleştirildi. Türkiye’yi toplantıda Müsteşar Yardımcımız Büyükelçi Sedat Önal temsil etti. Anayasa komitesinin hayata geçirilmesine ilişkin çalışmalar ele alındı. Ayrıca Doğu Guta ve Humus’un kuzeyinde gerçekleştirilen zorunlu tahliye operasyonları için çekincelerimizi dile getirdik." ifadelerini kullandı.
Sözcü Aksoy, Rus Lider Vladimir Putin'in Suriye Özel Temsilcisi'nin Türkiye'ye geldiğini, bu kapsamda Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın ve Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Sedat Önal ile Astana görüşmeleri, anayasa komitesinin kurulması gibi konuları görüştüğünü ardından da Türkiye'den ayrıldığını söyledi.
Yunanistan'ın darbecilere iltica hakkı verme kararı
Yunanistan'da Danıştayın bir FETÖ mensubuna iltica hakkı tanımasına ilişkin değerlendirmesi sorulan Aksoy, kararın öncelikle uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurguladı.
"Demokrasinin beşiği olduğunu iddia eden bir ülkenin komşu ülkede demokrasiyi yıkmak için darbe girişiminde bulunan hainlere" iltica hakkı verdiğinin altını çizen Aksoy, "Demokratik bir ülke darbecileri korumamalı. Önümüzdeki dönemde Yunan adaletinin benzer hataları yapmamasını ümit ediyoruz." görüşünü dile getirdi.
"O gün insanlık tarihine kara bir leke olarak geçecek"
Aksoy, Kudüs'e ilişkin gelişmeleri de değerlendirdi. ABD'nin büyükelçiliğini Kudüs’e taşıması ve sonrasında yaşanan olaylarda 60'tan fazla Filistinlinin şehit olduğunu hatırlatarak, "O gün maalesef insanlık tarihine kara bir leke olarak geçecek görüntülere şahit oldu." dedi.
İsrail'in tüm dünyanın gözü önünde bir katliam gerçekleştirdiğine değinen Aksoy, Gazze'deki katliama dair uluslararası alanda yapılacak çalışmaları yakından izlemeye devam edeceklerini belirtti.
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nde geçici üye statüsünde olan Kuveyt'in Filistinlilere uluslararası koruma sağlanması amacıyla bir karar tasarısı sunacağını, Türkiye'nin de bu tasarı için gerekli girişimlerde bulunduğunu anlatan Aksoy, ancak veto sistemi nedeniyle tasarının geçmeyebileceğini dile getirdi.
Aksoy, "Kabul edilmemesi halinde biz de İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanı olarak Arap Grubu Başkanı ile birlikte konuyu geçen aralık ayında yaptığımız gibi BM Genel Kurulu'na götüreceğiz." diye konuştu.
İsrail'e 1915 tepkisi
İsrail Parlamentosu'nun 1915 olaylarını "soykırım" olarak tanımak için toplanma kararına ilişkin Aksoy, yaşananların siyasi değil tarihi ve hukuki bir konu olduğunu dile getirdi. Bir olayın soykırım olup olmadığına da ancak mahkemelerin karar verdiğini vurgulayan Aksoy, şunları kaydetti:
"Bizimle tarihi ve hukuki temelde masaya oturamayan bazı ülkeler konuyu siyasi olarak masaya getirmeye çalışıyor. Aslında bu durum da bizim tezlerimizin ne kadar doğru olduğunu ortaya koyuyor. İsrail'in böyle bir girişimde bulunması Birinci Dünya Savaşı koşullarında hayatını kaybeden farklı Osmanlı dinleri ve milletlerine de saygısızlık. Bunların arasında biliyorsunuz Yahudiler de var. Ayrıca İsrail'in 1915 olayları ile Holokost'u aynı kefeye koyması öncelikle kendilerine zarar verecektir diye düşünüyoruz."
Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç'ın ABD'ye dönüş tarihinin sorulması üzerine Aksoy, büyükelçinin halihazırda Türkiye'de istişarelere devam ettiğini ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul edilmesinin söz konusu olduğunu ifade etti.
Aksoy, basın toplantısında, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İngiltere temaslarına da değinirken, İngiltere'nin AB'den ayrılması (Brexit) sonrasında bu ülkeyle ilişkilerini artırmak istediklerini ve bu sırada AB ile ortaklık durumundan kaynaklanan İngiltere'de yaşayan vatandaşların bazı haklarını da korumak için görüşmelerin sürdüğünü sözlerine ekledi.