15 Temmuz’da ayağa kalkan Türkiye geleceğe güvenle yürüyor
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Daily Sabah gazetesinde '15 Temmuzda ayağa kalkan Türkiye geleceğe güvenle yürüyor'başlıklı yazısında geçin 2 yıl ve geleceğe dair önemli bilgileri paylaştı.
Bu haftasonu 15 Temmuz hain darbe girişiminin ikinci yıldönümü olacak. Fetullah Gülen’in liderliğini yaptığı terör örgütü olan FETÖ tarafından gerçekleştirilen bu saldırıda 250 vatandaşımız şehit olmuş, 2000’den fazla insanımız ise yaralanmıştı.
15 Temmuz gecesi yaşanan birkaç saat içerisinde aralarında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Emniyet ve MİT merkezlerinin bulunduğu birçok stratejik kurum adeta bir işgal ordusunun saldrısı altında kalmıştı. Milletin demokrasi düşmanlarına karşı elde ettiği bu zaferin ardından böyle bir trajedinin bir kez daha yaşanmamasını sağlamak hem zorlu hem de önemli bir hedef oldu. Bu kapsamda ülkemiz, son iki yılda bir ateş çemberinden geçti.
O kutlu gecede milyonlarca vatandaşımız kendi hayatlarını milletin bekası için tehlikeye attı. Her kesimden ve siyasi görüşten özgür insanlar olarak el birliğiyle mücadele ettik ve darbecileri yenilgiye uğrattık. 15 Temmuz, gelecek nesiller tarafından tarihi bir an ve bir gurur vesilesi olarak hatırlanacaktır.
Türkiye, 15 Temmuz hain darbe girişiminin şokunu Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliği, Türk milletinin demokrasiye sahip çıkma iradesi ve ülkemizin kurumlarının kuvveti sayesinde atlatabildi. Darbe girişiminden kısa bir süre sonra ilan edilen Olağanüstü Hâl ile yaşanan olayların tüm yönleriyle aydınlatılması ve demokrasimize yönelik gelecekte yaşanabilecek saldırıların engellenmesi hedeflendi. Cumhurbaşkanımızın 24 Haziran seçimleri öncesinde ifade ettikleri üzere Olağanüstü Hâl uygulaması önümüzdeki hafta sona erecek.
15 Temmuz darbe girişimi bir olay daha zayıf kurumlara sahip ve demokratik kültürü daha az gelişmiş bir ülkede yaşansaydı, o ülkenin ekonomisi derhal çökerdi. Siyaset rayından çıkar ve toplumsal barış tehlikeye girerdi. Bu itibarla demokrasimize yönelik o elim saldırının yaşandığı günden bugüne kadar yaşananlar, Türkiye’nin dayanıklılığını ortaya koyması hasebiyle dikkatli biçimde analiz edilmelidir.
Yaşanan hain darbe girişimine rağmen Türkiye, aynı anda üç terör örgütüyle bir arada mücadele eden tek NATO müttefiki olmaya devam ediyor. Bu süreçte hem PKK terör örgütüne ağır kayıplar verdirdik hem de Suriye’deki DEAŞ pozisyonlarına yönelik başarılı bir operasyon gerçekleştirdik. Neticede Türkiye’de Aralık 2016’dan bu yana büyük bir terör saldırısı yaşanmadı. Aynı zamanda Türk ekonomisi, tüm zorluklara rağmen 2017 yılında dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi olarak yüz binlerce insana istihdam olanağı sağladı. Yine aynı dönemde 16 Nisan referandumu ile 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimlerini sorunsuz bir şekilde gerçekleştirdik. Bir başka deyişle siyasi kurumlarımız ve toplumsal barışımız bu süreçten yara almadan çıktı.
Maalesef son iki yıllık dönemde Türkiye’nin yeni bir darbe girişimini engellemek için attığı son derece meşru adımlar, Batı medyası tarafından bağlamından kopartıldı. Böylece sahadaki gerçeklerle yapılan haberler arasında bir uçurum oluştu. Esasen demokrasimizi en ciddi tehditlere karşı korumak için geliştirilen anayasal bir mekanizma olan Olağanüstü Hâl, vatandaşlarımızın günlük yaşantılarını etkilemedi. Nitekim hükümetimiz, Anayasa’nın kendisine verdiği birçok yetkiyi kullanmadı. Örneğin sermaye kontrolüne gidilmedi veya vatandaşlarımızın yurtiçi ve uluslararası seyahatlerine herhangi bir kısıtlama getirilmedi. Aynı şekilde hem referandum hem de 24 Haziran seçimlerinin öncesinde birçok siyasi parti herhangi bir engellemeye maruz bırakılmadan kampanyalarını yaptı.
Sonuç olarak milletimiz el ele vererek yeniden ayağa kalktı. Bu gerçeği hiçbir şey değiştirmeyecek. Bugün FETÖcüler artık insanların kalplerini ve akıllarını işgal edemiyor. Aynı zamanda örgütün kamu kurumları ve sivil toplum üzerinde kurduğu tahakküm ortadan kaldırıldı.
Bunlara ek olarak dünyanın birçok yerinde eğitim kisvesi altında insanları zehirleyen terör örgütünü yenilgiye uğratmak için çeşitli adımlar attık. Örneğin Türk Maarif Vakfı marifetiyle ülkemizin yurtdışındaki okullarını örgütten geri alıyor, ayrıca ülkemizin dünyada bir umut ışığı olabilmesi için yeni eğitim kurumları açıyoruz. Aynı şekilde yabancı devletler, Türkiye’nin FETÖ konusunu ne kadar ciddiye aldığını ve örgütün faaliyet gösterdiği ülkelerin güvenlik tehditleriyle karşı kalacağını anlamaya başladılar. Neticede 15 Temmuz hain darbe girişimini gerçekleştirenleri adalete teslim etmek için yaptığımız çalışmaları kararlılıkla sürdüreceğiz.