Trabzonspor 55 yaşında! Trabzonspor’un kuruluş tarihi ve hikayesi ne? Kulüp ne zaman, kaç yaşında kuruldu?
Trabzonspor ne zaman kuruldu, kaç yaşında kuruldu? Trabzonspor'un 55. Yıldönümünde kulüp ile ilgili yapılan aramalar arttı. İşte Trabzonspor kuruluş tarihi ve hikayesi…
2 Ağustos’ta kurulan ve 55. Kuruluş yıldönümünü kutlayacak olan Trabzonspor Kulübü, anma etkinlikleri gerçekleştirmek için programlar hazırlarken vatandaşlar tarafından Trabzonspor’un kuruluş tarihi ve hikayesi araştırılmaya başlandı. Peki, Trabzonspor ne zaman, kaç yaşında kuruldu?
Trabzonspor kuruluş tarihi ve hikayesi ne?
Karadeniz Fırtınası olarak bilinen ve bordo-mavili renklere sahip Trabzonspor resmi olarak 2 Ağustos 1967'de kurulmuştur.
1911’de kurulan İdmanyurdu, (savaş nedeniyle) uzun ömürlü olamasa da Trabzon’da Türklerin kurduğu ilk spor kulübü olarak tarihe geçer. Trabzon’un ileri gelen ailelerine mensup Türk gençleri, 1920’li yılların başında kentin sportif ve kültürel hayatına uzun yıllar damgasını vuracak İdmanocağı, İdmangücü ve Necmiati gibi kulüpleri kurar.
Osmanlı döneminde Trabzon Limanı, sadece ticari olarak değil; sosyo-kültürel olarak da önemli bir geçiş noktasıydı.
Batıdan gelen her türlü ‘yenilik’ ilk olarak Trabzon’da hayat bulur; ardından kentin hinterlandında kalan coğrafyaya yayılırdı. Futbol, bunlardan biriydi.
1922 yılında basılan ve Osmanlı döneminde yayımlanan ilk üç futbol kitabından biri olan ‘Asosyeşın Futbol’ İdmanocaklı Süleyman Rıza Kuğu tarafından Trabzon’da kaleme alınmıştır. Kitabın önsözünde yayınlanma amacı "Doğu vilayetlerine futbol öğretmek" olarak açıklanır. Trabzon, öğreten, aktaran, öncülük eden bir konumdadır ve iddiası da tarihsel olarak bundan kaynaklanmaktadır.
Trabzon, İstanbul, İzmir ve Ankara’nın ardından Türkiye’nin ilk spor örgütü olan Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’nın dördüncü üyesidir.
Kentte 1921 yılından itibaren bir fikstür dahilinde lig maçları organize edilir.
1923 yılının Temmuz ayında Trabzon İdmanocaklı gençler, oynadıkları futbolu geliştirmek için İstanbul’a bir gezi düzenler ve o tarihlerde İstanbul’u ziyaret eden yabancı takımlarla Türk takımlarının maçlarını izlerler.
1925 yılında Sovyetler Birliği’nden kente davet edilen spor kafilesi ile ilk yurtdışı temas da gerçekleştirilir. İlerleyen yıllarda ise her fırsatta kente İstanbul, İzmir, Ankara, hatta İran ve hatta Avusturya’dan takımlar davet edilir.
Trabzon elbette ki bu seferberliğin dışında kalamazdı
Trabzon’da erken Cumhuriyet döneminden itibaren oldukça canlı bir spor iklimi hakim olmaya başlamıştı. Trabzon’un unutulmaz spor önderlerinden Hüseyin Avni Aker, Cumhuriyet’in ilk yıllarında İstikbal gazetesinde şu satırları kaleme alacaktı: “Trabzon şehri spor ibtilası geçiriyor. İstanbul’da dans ibtilası, Ankara’da ud, Trabzon’da futbol… Bunlar birer hastalık gibi yakaladıkları adamın yakasını bırakmıyorlar. Trabzon’da mahalle aralarında, ta Kavak Meydanı’na kadar ne kadar meydan, cami havlisi, bahçe varsa birkaç çocuk toplanmış! – Gol gol diye bağırıyor. Hele şu hafta tatilinin işsiz bir sürü halkının Kavak meydanına doğru toplanması bu ibtilayı azdırdı. Şimdi herkeste bir spor heyecanı var.”
Bilindiği gibi 1960’ların ilk yarısında Futbol Federasyonu Başkanı Orhan Şeref Apak’ın öncülüğünde profesyonel ikinci ve üçüncü ligler kurulmuştu. Tüm yurtta bu liglerde mücadele edecek profesyonel şehir takımlarının kurulması öngörülüyordu. Kentin maddi, manevi ve sportif tüm imkânlarının profesyonel bir spor kulübüne seferber edilebilmesi için o kentteki amatör kulüplerin birleşmesi gerekiyordu. Trabzon elbette ki bu seferberliğin dışında kalamazdı. Ancak İdmanocağı-İdmangücü rekabeti Trabzon futboluna öylesine hakimdi ki bu iki kulübün bir çatı altında toplanması neredeyse imkansızdı. Nitekim böyle bir girişimde bulunmak isteyen bir avuç idealistin daha ilk çalışmalarında bu sürecin oldukça sıkıntılı olacağı hemen anlaşılmıştı. Kendi kimlik ve renklerinden feragat etmek istemeyen Ocaklılar birleşmeye yanaşmıyordu. 21 Haziran 1966 tarihinde, Martıspor ve Yıldızspor'la birleşen İdmanocağı ile kendi isim ve renklerini muhafaza ederek profesyonel bir kulüp namı ile önce Türkiye2. Ligi’ne alındı; ancak resmi yazışmalar ve tebliğde yaşanan sorunlar nedeni ile İdmanocağı'nın İkinci Lig’de oynamasına izin verilmedi. 20 Temmuz 1966'da bu kez İdmangücü, Karadenizgücü, Martıspor ve Yolspor'un katılmasıyla kırmızı-beyaz renkler altında Trabzonsporu kurdu ve 1966-67 sezonunda İkinci Lig’de mücadele etmeye başladı.
İdmanocağı’nın dahil olmadığı bir Trabzonsporun şehir temsiliyeti bakımından eksik bir görüntü ortaya koyduğu düşünülüyordu. İdmanocağı’nın Trabzonspora karşı Danıştay'da açtığı davadan, yürütmeyi durdurma kararı çıkmıştı. Sezon sonunda birleşme tartışmaları yeniden alevlendi. Federasyon Başkanı Orhan Şeref Apak’tan Devlet Bakanı Kamil Ocak’a, Hasan Polat’tan Cumhuriyet Gazetesi Spor Müdürü Erdoğan Arıpınar’a pek çok üst düzey yetkilinin araya girmesi dahi sonucu pek değiştirmiyordu. Trabzon'da gergin geçen 1967 yazını sona erdiren komut zamanın Beden Terbiyesi Genel Müdürü Ulvi Yenal’dan geldi. Yenal, İdmanocağı ve İdmangücü'nün birleşmemeleri halinde iki kulübün de Türkiye2. Ligi’ne alınmayacağı ve “mazisiyle övünen” Trabzon’un profesyonel liglerde temsil edilmeyeceğini bildirdi. Bu durum Trabzon'da şok etkisi yaratmıştı. Artık her gün, her akşam toplantı üstüne toplantı yapılıyordu. Bazen tam bir anlaşma zemini ortaya çıkıyor ama yine en ufak bir ayrıntı her şeyi berbat ediyordu. Öte yandan Futbol Federasyonunun il kulüpleri için tanıdığı sürenin de sonu yaklaşıyordu… Tüm kent, Trabzonsporadıyla bir kulübün kurulmasını yürekten arzuluyordu. Öyle ki Trabzonlular, 1967 yılının Temmuz sonunda sessiz bir yürüyüş düzenleyerek bir türlü uzlaşamayan kulüp başkanlarını protesto edecekti... Nihayet 2 Ağustos 1967 günü, geceli gündüzlü yapılan toplantılardan müsbet bir netice çıkacak ve her iki kulüp birleşmeyi kabul edecekti. Bordo-Mavi renkler altında, İdmanocağı, İdmangücü, Karadenizgücü ve Martıspor'un birleşmesi ile kurulan TrabzonsporKulübü, 1967-68 sezonu itibarıyla İkinci Lig’e “merhaba” dedi.
Trabzonspor Birinci Lig’e çıktığı ilk sene Hayatspor dergisi tarafından Kıbrıs’ta düzenlenen Barış Kupası’nı almıştı. Bu, kupalarla dolup taşacak on yılın başlangıcıydı. 1975-76 sezonu sonunda şampiyonluk ipini göğüsleyen Bordo-Mavililer, şampiyonluğu ilk defa İstanbul dışına taşıyarak Türk futbolunda yerleşik her ne varsa altüst etmiş ve bir devrime imza atmıştı. Bordo-Mavili ekip aynı sene Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık kupalarını da almayı başardı. Spor basınının “Kupa Beyi” olarak anmaya başladığı Trabzonspor kamuoyunda büyük bir saygınlık kazanmıştı. Öte yandan söz konusu başarıyı hala ‘tesadüfi’ olarak değerlendirenler de vardı. Neticede Türk futbolunda sarsılmaz sanan bir paradigma kökünden sarsılmıştı. Ancak Trabzonsporluların kendilerine güveni tamdı. Çünkü ‘Trabzonspor gerçeğinin sağlam temeller üstüne oturduğunu iyi biliyorlardı. Bordo-Mavililerin unutulmaz teknik direktörü Ahmet Suat Özyazıcı, kentin köklü futbol mirasına işaret ederek, yaşananlar için “Bu bir ‘devrim’den ziyade, ‘evrim’dir” diyordu. Trabzonspor gümbür gümbür geliyordu…
Trabzonspor’un renkleri ve amblemi
Trabzonspor’un renkleri koyu bordo ve açık mavidir. Takımın iskeletini teşkil eden; İdmanocağı ve İdmangücü takımları, takıma kendi renklerinin verilmesini istedi. Hatta 1966’da İdmanocağı’nın önderliğinde kurulan ve Danıştay kararıyla feshedilen Trabzonspor 1966’ya kırmızı-beyaz renkler verilmişti. Ancak; bu iki takımın (İdmanocağı ve İdmangücü) birleşmeye karar verilmesiyle, yeni renkler bulma gereksinimi doğdu ve bordo-mavi renklere karar kılındı. Trabzonspor’un renklerini, kurulduğu dönemde İngiltere’nin en başarılı takımlardan biri olan Aston Villa’dan aldığı rivayet edilir.
Trabzonspor; takımın kısaltması olan “TS” ibaresinin bordo zemin üzerine birleşik yazı karakteriyle mavi olarak yazılmasıyla oluşan takım logosunu kullanmaktadır. T ve S karakterlerinin birleştiği noktada takımın kuruluş yılı olan 1967 ibaresi vardır. Ayrıca TS ibaresinin üzerinde spor dallarını temsilen bir top figürü, oval dikdörtgen şeklinde olan ana gövdenin üst tarafında ise takımın 6 şampiyonluğunu belirten sarı renkte bir yıldız bulunmaktadır.
Trabzonspor, Birinci Lig’e çıktığı ilk sene Hayatspor dergisi tarafından Kıbrıs’ta düzenlenen Barış Kupası’nı almıştı. Bu, kupalarla dolup taşacak on yılın başlangıcıydı. 1975-76 sezonu sonunda şampiyonluk ipini göğüsleyen Bordo-Mavililer, şampiyonluğu ilk defa İstanbul dışına taşıyarak Türk futbolunda yerleşik her ne varsa altüst etmiş ve bir devrime imza atmıştı. Bordo-Mavili ekip aynı sene Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık kupalarını da almayı başardı. Spor basınının “Kupa Beyi” olarak anmaya başladığı Trabzonspor, kamuoyunda büyük bir saygınlık kazanmıştı. Öte yandan söz konusu başarıyı hala ‘tesadüfi’ olarak değerlendirenler de vardı. Neticede Türk futbolunda sarsılmaz sanan bir paradigma kökünden sarsılmıştı. Ancak Trabzonsporluların kendilerine güveni tamdı. Çünkü ‘Trabzonspor’ gerçeğinin sağlam temeller üstüne oturduğunu iyi biliyorlardı. Bordo-Mavililerin unutulmaz teknik direktörü Ahmet Suat Özyazıcı, kentin köklü futbol mirasına işaret ederek, yaşananlar için “Bu bir ‘devrim’den ziyade, ‘evrim’dir” diyordu. Trabzonspor, gümbür gümbür geliyordu… Karadeniz Fırtınası, 1975-1985 yılları arasında toplamda 6 lig şampiyonluğu, 6 Cumhurbaşkanlığı Kupası, 3 Türkiye Kupası ve 3 Başbakanlık Kupası’nı müzesine götürmeyi başardı.