'Söylemesi değil halletmesi lazım'
Rıdvan Dilmen'le yabancı sınırından, altyapılara, UEFA yönetimine giren Servet Yardımcı'dan, yöneticilere, her soruya farklı bir bakış açısı getirdi.
Herkes altyapı sorunundan bahsediyor ama Fatih Hoca somut bir tespitle yaptıkları denetlemede 127 profesyonel kulüpten sadece 12'sinin 5.5'tan 6 alabilecek düzeyde olduğunu söyledi. Kulüp yöneticileri altyapıya hala "masraf" gözüyle mi bakıyor, bu sorun nasıl çözülür?
Fatih Hoca, klasman dışı bir hoca Türkiye'de... Artık fenomen olmuştur. Güncel başarı ya da başarısızlıkların adamı değildir. Dün vardı, bugün var, yarın da olacak. Milli Takım gitmiştir, gitmemiştir, eleştiririz, konuşuruz. Beğenmiyorum birkaç yıldır ama bu ayrı konudur. Görevinin üçüncü yılıysa ve bu dertleri çözemediyse, Terim'in 'futbol direktörlüğü' tartışılır. Milli Takım hocalığını asla tartışmam. Fatih Terim, ilk geldiği gün çok mutlu oldum. Sebebi şuydu; elbise ile geliyordu, eşofmanı çıkarmıştı. Elbise ile gelmişken, bu tarihte bu problemler hala söyleniyorsa, 'futbol direktörlüğü' görevini yapmamış demektir. Kaldı ki Fatih Terim bu misyonuyla, bu CV'siyle yapamıyorsa kimse yapamaz. Bunu söylemesi değil, şimdiye kadar halletmesi lazımdı. Bunu ya halledecekti, ya halledecekti. Büyük ihtimalle çok da üzülüyordur, yaptırımlarda problem yaşadığını düşünüyorum. Herhalde uygulayamıyor bazı şeyleri... Yapmak isteyip de yapamadığı çok şeyleri olduğunu görebiliyorum. "duşu olmayan altyapılar var" cümlesini göreve geldiği gün de duyduk. Hiç farkı yok. Ne kadar ilerleyebildik ki?
Yazarımız Rıdvan Dilmen, Uğur Karakullukçu'nun sorularını yanıtladı.
CUMHURBAŞKANI RENK KATTI
Futbol Zirvesi'nde başkanların bir çoğu Cumhurbaşkanı'yla fotoğraf çektirdikten sonra gitti, sizce kalmaları gerekmiyor muydu?
Göksel Gümüşdağ'ı kutlamak lazım, çok güzel bir organizasyon yaptı ama hayal kırıklığıyla bitti. Muazzam bir organizasyon ama Sayın Cumhurbaşkanı salondan çıkınca herkes gitti, sadece Göksel Bey ve seminerlerle ilgilenen 30 kişi kaldı. Önemli eski sporcular var, kriterler konuşuldu. Sayın Cumhurbaşkanı bu kadar yoğunluğunun içinde eski sporcu olduğu için değer verip yardımcı olmaya çalışıyor. O gün gelip renk kattı. "Türk sporunun arkasındayım, yeter ki birlikte olup doğru işler yapın" mesajı vermek istedi. Fakat biz kendini Cumhurbaşkanı'na göstermek isteyen insanlar gördük. Başkanlar dahil 2 bin 970 kişi kendini göstermeye gitmiş, bu üzücü. O zaman bu şuna geliyor, siyaset mi futbola giriyor, yoksa futbol mu siyasete? Bence tam tersi, futbol siyasete giriyor.
YABANCI KARARI BU YAZ VERİLMELİ
Yakın dönemde Kulüpler Birliği ve TFF'den yabancı kuralıyla ilgili açıklamalar da geldi. Sizce değişmeli mi kural, nedir fikriniz?
Yabancı konusunda her şeye açığım. İki tarafı da destekleyebileceğim argümanlar var ama ben esasen kriterden yanayım. Ununu elemiş, eleğini asmış oyunculardan çok, kriterler getirmemiz lazım. Futbol ekonomisi iyi durumda olduğu için Avrupa'ya göre bir vergi avantajı varken, 30 yaşın üzerindeki oyuncular gelip vergisiz kazanıp gidiyorlar. Kriter koyarsanız bu azalır. Tabii ki kazansınlar ama iyi oyuncular gelsin. Basketbol örnek alınmalı. NBA seviyesindeki oyuncuyu getirebiliyorsun mesela buraya. İyi oyuncular geliyor. 25 yaşındaki oyuncuyu kullanabiliyorsun. Futbolda bulamıyorsun. Shakhtar, Porto, Sevilla modeli gibi araştırıp kimsenin görmediği, keşfetmediği oyuncuları alacaksın. Bunlar oturup tartışılabilir. Milli Takım kriteri gibi… Bir alt liglerde bile yedek kulübesinde 2'şer 3'er yedek yabancı oyuncu var. Federasyon Başkanı Demirören şöyle bir açıklama yaptı: "Kulüpler isterse, yabancı sayısını düşürürüz." Kulüpler Birliği Başkanı Göksel Bey de, "Karar var 2019'a kadar, oturup konuşacağız" dedi. Bence konuşmak 2019'a bırakılmamalı. Bugünden konuşulmalı. Önümüzdeki yaz 2020'ye kadar kontrat yaparsan ne olacak? Olmaz, 4 yıl sözleşmeden aşağı gelmiyor yabancılar… 2019 sonrasına bu yaz karar verilmeli. Genç oyuncuların gitmesine fayda sağladı gibi konuşuluyor yabancı sınırı ama en fazla 2 tane, 3 tane. Zaten Milli Takım oyuncuları bunlar. Emre Çolak zaten Galatasaray oyuncusuydu. Enes Ünal da Türkiye'de herkesin isteyeceği bir oyuncu... Bir de Çağlar var. Öyle çat diye gidemiyor herkes. Oyuncuların yurt dışına gidip, gitmeme konusunda duygusallıkları da var. "Yapamam, edemem" diye düşünüyorlar. Yerli teşvik kuralları vardı, o da karambole gitti. Bu kötü… Yine 14 olsun da en azından yerlilere imkan sağlasın. Tabii ki yerli yasağı yok ama teşvik düzgün uygulanmalıydı. Gelecek günlerde planlamanın şimdiden yapılması lazım. Geç kalır çünkü…
Rıdvan Dilmen'le çok özel sohbette Sabah Spor Müdürü Murat Özbostan da yer aldı.
KULÜPLER BİRLİĞİ KULLANMAZSA MECLİSE ÖNERGE VERECEĞİM
"Birkaç avukat ve spor hukukçusuyla Anayasa'ya aykırı olmayacak bir taslak hazırlattım. Bunu Kulüpler Birliği'ne vereceğim. Kullanmazlarsa Meclis'e kendim götüreceğim"
Zirve'deki bir diğer detay da FFP Direktörü Traverso'nun konuşmayı 100 kişiye yapmasıydı. Yöneticilerin gerçeklere uzak olduğunu düşünüyor musunuz?
Kulüplerin 5 milyar TL'nin üzerinde borçları var. Dursun Bey, Helsinki'de UEFA'yla tekrar görüşmeye gitti. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım da yakında tekrar görüşmeye gidiyor, kur farkı gibi gerekçelerle… İyi güzel de bunu biz niye kendi içimizde halletmiyoruz ki? Geçen gün yine Yıldırım Bey'i (Demirören) izlerken şöyle bir şey duydum: "Burada da kriterler var." Bunlar zaten vardı, evet ama uygulanmıyor ki! İsmi önemli değil, Süper Lig'de en az 3-4, alt liglerde bir ton kulübün ceza alması gerekiyor. Bir gecede operasyonla hallediyorlar, kulüpler ödemelerini yapmamasına rağmen. Bunu iddialı söylüyorum. Avrupa böyle demiyor ama… Bunun Türkiye'de halledilmesi lazım. Söylemde kalıyor hep. Sürekli, "Kulüpler borçlanmamalı, açılmamalı" deniyor ama bu tavsiye. Tavsiyeyi herkes verir. Referandum bitince, Spor Bakanımız çağıracak kulüpleri, toplantı yapılıp bir Kulüpler Yasası çıkacak. Biz 1 yıl boyunca bu yasayı dinledik ama hiç gündemde dahi yok. Asıl şimdi Kulüpler Yasası hazırlanmalı Anayasa'ya uygun şekilde. Ben kendi adıma birkaç avukat ve spor hukukçularıyla Anayasa'ya aykırı olmayacak şekilde kulüplerimizin ve Türk futbolunun uzun vadede bu sıkıntıları yaşamaması için bir taslak hazırlattım. Bunu da Kulüpler Birliği'ne vereceğim. Kullanmazlarsa, şahsen Meclis'e götüreceğim, hukuken verebiliyorsam bir önerge vereceğim. Elimde de 10 yıl içerisinde sorunları çözübilecek bir kanun taslağı hazır. Kademe kademe Yıldırım Bey'in televizyonda anlattıklarını kanunlaştırmamız lazım. Kamu vicdanı çok önemli. Bugün koskoca Galatasaray, Avrupa'ya gidemedi. Günah değil mi? Bırakın biz görmeyelim ama yeni nesil, yeni kuşak, takımlarımızı ekonomik olarak rahat görsün. 3 milyar dolara ihale yapıyoruz, yok ya! Ne kulüplerin emeği var, ne federasyonun var. Sayın Cumhurbaşkanı'nın genel olarak ülkemizin ekonomisinin büyümesine katkısı, özellikle Katar'la olan ilişkilerinden kaynaklanan 3 milyar dolarlık bir yatırım yaptı. Biz Katar'da futbol üssü kurduk. Fransa'da da Sarkozy yaptı mesela, bu ülkeye hizmet ediyor. Bu parayı 5 yıl boyunca sadece sporculara ödeyeceksek işimiz zor. Bu ihale günlerce, saatlerce, hatta dakikalarca sürmedi, 7 saniye sürdü. BeinSports aldı. Böyle bir imkanı suistimal etmemek lazım. Geleceğe sağlıklı kulüpler bırakmak lazım, altyapıları o zaman konuşmak lazım.
ALTYAPI HOCASINA PARAYI VERECEKSİN
Eğitmenlerimiz kötü değil aslında… Öyle bir algı var. Eğitmen önemli ama eğitmeni ekonomik olarak muhtaç etmemelisiniz. Üstyapıyla altyapı arasında uçurum olursa o eğitmen etkilenir. Üç büyüklerden gidelim. 12-14 yaş grubunu çalıştıran hocanın maaşı 3 bin lirayı geçmiyordur. Altyapıdaki hocalarda seçici olacaksın önce ama ona hayatını sürdürebileceği, tatmin olabileceği ücretleri vereceksiniz. Mesela İstanbul çok büyük bir şehir... Emniyet Müdürü 6 ayda şehri öğrenene kadar değişirdi. Altyapı hocaları da böyle. Oyuncuları tanıyıp bir kültür, felsefe yerleştirmeye çalışırken gidiyor. O da ekmek yiyecek. Kulüp takımları dahil altyapı hocalarına en az üstyapı kadar değer verilmesi lazım. Antrenörlerin gözü dışarda kalmayacak.
YARDIMCI TEK BAŞINA YETMEZ
Servet Yardımcı'nın UEFA İcra Kurulu'na girmesinin manşetleri süslemesi, Türk futbolunun, sporunun ülkenin gerisinde olması demek. Bunu ünlü golfçü Tiger Woods da söyledi, köprüde golf oynamaya geldiğinde… Spor, güzel ülkemizin çok gerisinde kalmış durumda. Servet Yardımcı her şeyiyle oraya uygun bir kişidir. Fakat düşünebiliyor musun? Orada her dil konuşuluyor, Türkçe yok. Saçma sapan ülkelerden tonla temsilciler var orada. Biraz araştırınca görülüyor. Türkiye'den bir kişinin olması, adının Servet Yardımcı olması tek başına çok mühim bir olay değil. Yetmez. Şenes Bey (Erzik) Türk sporuna büyük hizmetler yapmış bir markadır. Olduğu dönemlerde hakemlerin seçiminde çok katkısı olmuştur. Bizim dönemlerde kulüpler ve Milli Takım çok mağdur edilirdi maçlarda. Şenes Bey'in UEFA Hakem Komitesi Başkan Vekilliği yaptığı zaman azaldı. Şenes Bey'e yalnızca, bir kırgınlığım var, o da kendisi gittikten sonra bir Türk arkadaşımızı aldırmalıydı. Şimdi Servet Yardımcı, bu misyonu üstlenmeli. UEFA'nın teknik kurullarına çok yeterli olan insan kaynaklarımızdan en az 7-8 tane daha insanı başka alanlarda, komitelere sokması lazım.
BENCE BURAK DÖNEBİLİR!
Çin'e gitmek kendi tercihidir Burak'ın. Çok ciddi paralar kazanıyor Çin'de. Çok da formda Burak... 3 maçta 4 gol attı hastaneden çıkıp… Şu sıralar moda ya kitap yazmak. Onun da yazması lazım. Güzel hikayesi var. Büyük bir hevesle futbola başlıyorsunuz, kat ediyorsunuz ve büyük bir takımda buluyorsunuz kendinizi. Hayalleriniz gerçekleşmiş. O büyük takım, "Sen yeterli değilsin, git" diyor. Diğer büyük takım "Bu fena değil, bir deneyelim" diyor, bakıyor, o da gönderiyor. Başka bir büyük takım alıyor, orada oluyor. Orada olunca, "Aaa gerçekten varmış" diyorlar, başka bir büyük takım alıyor onu. Galatasaray, Milli Takım, şimdi de Çin… Bu saatten sonra döner mi? Dönebilir diye düşünüyorum, dört büyüklerin de isteyeceğini düşünüyorum. Dört büyüklerde oynayan çok az oyuncu var, Saffet Sancaklı ve Sergen Yalçın geliyor aklıma. Burak belki de ikinci tura çıkacak. Bizde oyuncu kendini geç buluyor, Burak da buna örnek…
İNŞALLAH YENİ BİR ARDA GELİR
Durup dururken Arda, "Benim gibisi 100 yılda bir gelir" diyecek bir çocuk değil. Eleştirilere yanıt olarak söylemiştir. Bir anımı anlatayım bu konuyla ilgili… Futbolcuyken, Fatih Terim de antrenörlük serüvenine yeni başlamak üzereyken bir gün çay içiyorduk. Bir röportajım çıkmıştı. "Türkiye'nin en iyi futbolcusu kim" diye sorulmuştu bana. Ben de 3-4 isim saymıştım. Fatih hoca kızdı: "Bu ne biçim röportaj. Benim diyeceksin çünkü sensin, niye mütevazı oluyorsun" dedi bana. Arda gibi CV'li oyuncu kolay gelmez ama inşallah gelir.
(Sabah)