Son dakika transferleri yaramıyor
Galatasaray'da en yetkili ağız Adnan Polat, 8 Temmuz'da düzenlenen bilgilendirme toplantısında '5 yabancı' sözü vermişti. Aradan 1.5 ay geçmesine karşın Pablo Pino ve Lorik Cana dışında bir yabancı ile sözleşme imzalanamadı. Spor basınında isim sirkülasyonu yaşanıyor ama sarı-kırmızılı yönetim, henüz aradığı oyuncular konusunda net bir adım atabilmiş değil. Zira Bursaspor maçının ardından teknik direktör Frank Rijkaard'ın, "Aradığımız futbolcuyu bulamadık" sözleri, bunu doğrular nitelikte. Hatta Karpaty maçının ardından "Savunmaya transfer istedim, yapılmadı" şeklindeki açıklama da cabası.
Futbolda birinci transfer döneminin bitimine 2 gün kaldı. Galatasaraylı yöneticiler, her mikrofon uzatıldığında ısrarla yabancı transferi yapılacağını açıklıyor. Anlaşılan o ki, yeni Aslanlar'ın Türkiye'ye gelişi, transferin son saatlerini bulacak. Ancak sarı-kırmızılı camia, son virajda kadroya katılan yabancı oyuncuları hiç hoş hatırlamıyor.
Söz konusu ithal oyuncular olunca, futbol kamuoyundaki genel kanı, özellikle ara transferde alınan oyunculardan -talibi olmadığı için elde kaldığı düşüncesiyle- fazla verim alınamadığı yönünde. Aynı düşünce, yaz döneminin son günlerinde imza attırılan isimler için de geçerli. Bu sezon Galatasaray da böyle bir durumla karşı karşıya. Takıma takviye yapılması gerekliliği ortada. Sorunun çözümü için sadece 2 gün kaldı. Oysa Cimbom, transferin son 2 gününde getirdiği yabancılarda hep şok yaşadı.
2003-2004 sezonunda, 'geleceğin yıldızları' olarak lanse edilen Florin Bratu ve Ovidiu Petre, uyum sorununu bir türlü aşamadı. Ülkesinde Hagi'nin veliahtı olarak gösterilen Petre, tribünlerin sevgilisinin sergilediği performansın yanına bile yaklaşamadı. Forma şanslarını iyi değerlendiremeyen Rumen futbolcular ile kısa süre sonra yollar ayrıldı. Belki de bazı Galatasaraylılar'ın ismini bile hatırlamakta güçlük çektiği Bruno Quadros, alel acele İstanbulspor'a kiralandı. 'Yeni Popescu' beklentisiyle transferin bitimine saatler kala Galatasaraylı olan Sergio Almaguer'un gönderilmesi de uzun sürmedi.
Junichi Inamoto... Dönemin teknik direktörü Eric Gerets'in yönetime sunduğu listede, ismi son sıralarda yer alıyordu. Maddi sıkıtılarla boğuşan yönetim, listebaşı isimlerin maliyeti nedeniyle son gün Inamoto'yu Türkiye'ye getirdi. Ali Sami Yen tribünlere Japon taraftarlar çekti, ama Galatasaray formasını giyecek kapasitede olmadığını anlamak güç olmadı. Sarı-kırmızılıların 2005'te renklerine bağladığı Marek Heinz, EURO 2004'te sergilediği performans sonrası yükselttiği beklentileri boşa çıkarırken, yabancı kontenjanını açmak için tazminatla gönderildi. Feldkamp döneminde kadroya katılan Ahmed Barusso, ülkemizde kaldığı 4 ayda kazandığı 400 bin euro ve sıfır katkı ile İtalya'ya döndü.
Kuşkusuz Mario Jardel, gol atmak olan işini çok iyi yapan bir forvetti. Ancak disiplin sorunu, takımda huzursuzluğa neden çıkarması ve yüksek yıllık ücreti nedeniyle bir sezon sonra Sporting Lizbon'a satıldı. Brezilyalı forvet yerine Portekiz ekibinden alınan 3 futbolcu ile transfer sezonunun kapanmasına bir gün kala mukavele yapıldı. Ünlü futbolcu Emila Mpenza'nın kardeşi Mbo Mpenza, sarı-kırmızılı formayı terletmeden gitti. 'Gol makinesi' olarak alınan Robert Spehar, bir maç sonra gönderildi. Pavel Horvath ise 3 maç şans bulduktan sonra Çek Cumhuriyeti yolunu tuttu.
Transfer sezonunun son günü imza attırılan bir başka oyuncu ise Franck Ribery. Galatasaray taraftarı, son yıllarda dünya futbolunun zirvesinde yer alan Fransız yıldızı, 'aranan adam' futbolundan çok sadece 100 bin euro için elden kaçırılması ve CAS'ta olumsuz sonuçlanan hukuk süreciyle hatırlıyor.
Bu tablo için 'şanssızlık'tan mı, yoksa 'görünen köy'den mi bahsetmek gerekir, tartışılır. Su götürmez bir gerçek var ki, şuana kadar transferin son günlerinde Galatasaray'a imza atan isimler içinde sadece Bradley Friedel, Andreas Fleurquin ve Shabani Nonda hayal kırıklığı yaşatmadı.