Kılıçdaroğlu'na tepki: "Kontrollü darbe açıklaması facia"
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, 16 Nisan Pazar günü yapılacak halk oylamasında Türkiye'nin geleceğiyle ilgili çok önemli bir karar verileceğini söyledi.
Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan'ın ev sahipliğinde The Marmara Taksim Otel'de gerçekleştirilen 'Beyoğlu Buluşmaları'na Bakan Akif Çağatay Kılıç, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Yıldırım Demirören, TFF 1. Başkan Vekili ve UEFA Yönetim Kurulu Üyesi Servet Yardımcı, TFF Başkan Vekili Ali Dürüst, yönetim kurulu üyesi Cengiz Zülfikaroğlu, genel sekreter Kadir Kardaş, Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim, Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı Göksel Gümüşdağ ve Galatasaray Kulübü Başkanı Dursun Özbek katıldı.
Bakan Kılıç, ülkelerin tarihlerinde önemli dönüm noktaları olduğunu belirterek, "Türkiye Cumhuriyeti, milletimizin ilk değil ama inşallah son devleti olacaktır. Dolayısıyla önümüzdeki yıllar içerisinde ülkemizi, geleceğe taşıyacak ve gelecekte de geçmişinden alacağı güçle sorunları çözerek torunlarımıza devretmemiz gerekiyor." dedi.
"Şimdi çıkıp da siz bu ülkeyi neden farklı bir sistemle yönetmek istiyorsunuz diyenlere cevap açık, biz 2023'te cumhuriyetimizi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri yapmak istiyoruz." diyen Akif Çağatay Kılıç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Çalışmalarınızda sürekli birisi yakanızdan çekiyorsa bu olmaz. Ülkelerin gelişmelerinde sistem değişiklikleri mevcuttur, bunlar olacak şeylerdir. Biz gayet sakin şekilde neyi amaçladığımızı anlatıyoruz, muhalefetin sözcüleri milletle kopmuş bağlarından kaynaklı ırkçılıklarını ortaya koymaya başladılar. En son CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt, neymiş evet çıkarsa, evetçileri İzmir'den denize dökecekmiş ve Samsun'dan başlayacakmış. Sen nasıl böyle bir örneği verirsin. Bu milletin içinde farklı düşünenlere düşman gözüyle nasıl bakarsın. Hüsnü Bozkurt, Samsun'a çıkacağız diyor, ona açık açık şunu söylüyorum ne karadan, ne denizden ne de havadan Samsun'a gelemezsin, gelme, tavsiye etmiyorum çünkü infial oluşur. Bu millet bu insanı görmek istemiyor, istifa etmesi lazım. Millete bu bakış açısıyla bakan kişinin milletin vekili olmak gibi bir yetisi kalmamıştır."
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 15 Temmuz için kontrollü darbe yorumunda bulunduğunu hatırlatan Bakan Kılıç, "Adnan Menderes'in asıldığı günleri, 28 Şubat ve e-muhtırayı biz biliyoruz, 15 Temmuz gecesi yaşananları hep beraber yaşadık. Açık söylüyorum, CHP'ye gönül veren vatandaşlara saygımız var ama Sayın Kılıçdaroğlu'nun en son yaptığı kontrollü darbe açıklaması bir faciadır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin varlığını ve onun hükümetini ortadan kaldırmaya çalışanlar, milleti sokakta ateş altına alanların kontrollü darbe girişimi yaptığını söylemek bir felakettir. Kılıçdaroğlu'na şunu sormak istiyorum, o gece mecliste CHP'li vekiller de vardı ama F-16'yı çalan terörist meclise attığı bombayı 20-30 metre sola atsaydı, orada yaşamını yitirecek milletvekilleri kontrollü darbe ile mi karşı karşıya kalacaktı. Tankların önüne çıkarız diyor ancak Sayın Kılıçdaroğlu, Atatürk Havalimanı terminalinde kalarak, tankların önüne çıkmayarak o şansını kaybetti." diye konuştu.
Gençlik ve Spor Bakanı, Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Neden hep benimle uğraşıyorlar" sözleri hakkında ise şu ifadeleri kullandı:
"Biz sizinle uğraşmıyoruz ama yaptığınız açıklamalar buna sebep oluyor. Sayın Cumhurbaşkanımız 27 Mart'ta Sarıyer'de bir 'hayır' çadırını ziyaret etti. Şunu da söyleyeyim, o çadırın içindekilerin yarısı 'evet'e dönmüştür. Sonra geldiği Samsun'da muhteşem bir toplu açılış gerçekleştirildi. Hayır çadırı Sarıyer'de hala duruyor. Sayın Kılıçdaroğlu 4 yıla yakın süre Cumhurbaşkanımız ile ilgili çok ağır bir ithamda bulundu, Sayın Cumhurbaşkanımıza diktatör dedi. Bir diktatörün olduğu yerde farklı fikir ve düşüncelerin olması, basın kuruluşlarının yarısında Sayın Cumhurbaşkanımıza, hükümete ve bize hakarete varacak ifadeler yer alabilir mi? Bunlar algı operasyonlarının bir parçası. Bugün de ortaya atılan iddiaların hepsi boş ve iftiradır."
Akif Çağatay Kılıç, muhalefetin 'Referandumdan evet çıkması tek adamlığı getirir' iddialarıyla ilgili olarak ise şöyle konuştu:
"Tek adamlıktan bahsediyorlar. Her seçimde bir siyasi partinin genel başkanı ve kadroları seçime katılıp iktidar yoluna gitmek isterler. Avrupa'dan örnek veriyorlar ya ben de veriyim, İngiltere'de İşçi Partisi Genel Başkanı seçimden birinci çıkmadığı için koltuğunu devretti. Avrupa'da bunun örnekleri çok. Kemal Kılıçdaroğlu 7 seçim kaybetti 8.'sine doğru gidiyor ve hala CHP'nin genel başkanlığı koltuğunda oturuyor. Bu Türkiye için bir kayıptır. Türünün tek örneği vardır, tek adamdır. Çünkü demokrasinin iyi işlediği dediği ülkelerde böyle bir örnek yok. İnşallah 8. seçim kaybından sonra CHP de Sayın Kılıçdaroğlu'ndan kurtulacaktır. Çünkü CHP'nin yenilenmeye ihtiyacı var."
Bakan Kılıç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakan olduğu dönemde 8,5 sene birlikte çalışma şansı olduğunu dile getirerek, "Sayın Kılıçdaroğlu, 'Bu sistemde neyi yapamadınız da bu sistemi değiştirmek istiyorsunuz?' sorusunu soruyor. Ben de şu yanıtı veriyorum, sanırım Sayın Kılıçdaroğlu uzun süre Türkiye'ye uğramadı. 2002'de seçime giderken Sayın Cumhurbaşkanımız yasaklıydı, daha sonra iktidar olduğunda ellerinde koca koca dövizlerle akademisyenleri sokakta yürüttüler, ordu göreve dediler. Yüzde 50 oy almış iktidar partisine kapatma davası açıldı. Sonra e-muhtıra ortaya kondu. Bununla alakalı olarak hemen bu otelin karşısında Gezi Parkı içerisinde farklı şeyleri bahane ederek Türkiye'yi birbirine kattılar. Demek ki olay gerçekten de sadece ağaç değilmiş. İnşallah onlar da anlamıştır. Çünkü Türkiye'nin kontrol edilebilir yapıda olmasını isteyenler sürekli zayıflamasına yönelik çalışırlar." açıklamasını yaptı.
Akif Çağatay Kılıç, muhalefetten yapılan, "Parlamenter sistem, başkanlık sisteminden çok daha iyidir." yorumlarına katılmadığının altını çizerek, "O zaman ben de şunu soruyorum, sandıkta milletin ortaya koyduğu sonuçlar doğrultusunda kurulmayan hükümetleri alt alta koyduğumuzda acaba Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinden kaç tanesi ortaya çıkmış olur. Millet sandıkta bir karar veriyor, fakat bunun doğrultusunda hükümetler kurulmuyor hatta tam aksine milletvekilleri transfer edilerek farklı bir irade ortaya çıkıyor." sözlerine yer verdi.
Avrupa'da ırkçılığın yükseldiğine dikkati çeken Kılıç, şöyle devam etti:
"Son 1,5 ayda Avrupa'da yaşananlara bakalım. Hollanda'da Geert Wilders denen insanlıktan nasibini almamış, insanlığa nefret kusan bir kişi var. Onu durdurabilmek için uluslararası tüm anlaşmaları ayaklar altına alan bir Avrupa'dan bahsediyoruz. Fransa'da şu anda ırkçılığın yükseldiği bir durum var. Keza Almanya'da da... Avusturya konusuna hiç girmiyorum. Avusturyalılar başka ülkede bilgilendirme toplantısı yapıyor ama bizim arkadaşlarımıza yapmayın diyorlar."
Mevcut sistemin geçmişte yaşattığı sorunlardan örnekler de veren Akif Çağatay Kılıç, şunları söyledi:
"2002 seçimlerinde Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin genel başkanı olarak seçimlere giremedi. Çok demokrat, gelişmiş olduğunu söyleyenler Sayın Cumhurbaşkanımızı seçime sokmadılar. 1994'te Siirt'te okuduğu bir şiir nedeniyle kendisini siyasetten yasakladılar. 1994'te adaylığı söz konusu olduğunda neler neler söylenmişti. İstanbul'da otobüsler kadınlar ve erkekler olarak ayrılacaktı, İstanbul'da alkol ve tütün yasaklanacaktı. Kurgu bunların üzerine kurulmuştu. Rahmetli Mehmet Ali Birand'ın yönettiği panelde bir öğrenci Sayın Cumhurbaşkanımıza, 'Bir yabancı konuk geldiğinde hangi lisanda konuşacaksınız' diye İngilizce bir soru sordu, Cumhurbaşkanımız da çok basit bir cevap verdi, 'Türkçe konuşacağım.' Farklı bir lisan konuşmak size katkısı olabilir ama bir liderseniz söylediğiniz her şeyi tek lisanda söylersiniz ve gerçekleştirirsiniz. Bugün Avrupa'da birçok gazete bugün Türkçe başlık atıyor, biz onlara Türkçe'yi öğrettik. İşler artık farklı işlemeye başlıyor."
CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin, katıldığı bir televizyon programındaki iddialarına da yanıt veren Bakan Kılıç, şu sözleri kullandı:
"Sayın Muharrem İnce, referandum da evet çıkarsa Sayın Cumhurbaşkanı lokantaları, muhtarlıkları kapatacakmış diyor. Kendisine soruluyor, 'Hazırlanan metnin neresinde yazıyor?' diye 'Metni yanımda getirmedim.' diyor. Arkasından söylediği daha da ağır, 'Getirsem de söylediğimi anlamazlardı.' Millete güvenmeyenler, ne İstiklal mücadelesini yürütürler, ne İstiklal Savaşı'nı kazanırlar ne Cumhuriyet kurabilirler ne de ülkesini muasır medeniyetler seviyesinin üzerine taşıyabilirler. Kaçırdıkları en önemli şey 1915'te Çanakkale'de Gazi Mustafa Kemal emrindeki askere size ölmeyi emrediyorum dediğinde orada askerlerimiz tereddüt etmeksizin kendilerini düşmanın üzerine atmışlardır. Sayın Cumhurbaşkanımız milletle yola çıktık, milletle yürürüz diyor, Sayın Başbakanımız da aynı şekilde bu milletin geleceği için değil bir Ali, bin Ali feda olsun diyor. Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Başbakanımıza terbiye sınırını aşacak şekilde cevap vermeye çalışıyor. Bunlar doğru şeyler değil. Biz bu milletin fertleri olarak daha kuvvetli bir şekilde geleceğe yürümek için, Türkiye Cumhuriyeti'nin daha da yükselmesi için bir mücadele içerisindeyiz. Doğusu, batısı, kuzeyi ve güneyiyle her yeriyle aynı mücadele içerisindeyiz ve ben bunu başaracağımıza inanıyorum."