İş başka arkadaşlık başka
Wozniacki ikinci kez final oynadığı Amerika Açık’ta yine gülemeyerek ilk Grand Slam şampiyonluğuna ulaşmayı yine başaramadı.
WOZNIACKI için olağan dışı bir yaz sezonu olduğu açık... Evlilik için gün sayarken golfçü sevgilisi Rory McIlroy tarafından terk edilmesi onu duygusal bir buhranın içine sürükledi. Ama o, bu buhranın ortaya çıkardığı negatif enerjiyi tenisine o kadar pozitif yansıttı ki, çoğumuz bu finalden zaferle ayrılıp Grand Slam karnesindeki ilk pekiyiyi alacağını düşündük, her ne kadar rakip, yakın arkadaşı Serena Williams da olsa.
DEFANS merkezli tenisine eklediği agresif hücum ve iyi servis performansı, New York Maratonu koşacak olmasının da verdiği atletik yapıyla birleşince ortaya bambaşka bir Wozniacki çıkmış. Hatta muhtemelen şu yaz sezonunda kazandığı saygı, dünya 1 numarası olduğu zamanlarda sahip olduğu saygıdan çok daha üst seviyelerdedir. Ama maalesef rakip Serena ise sizin ne kadar iyi olduğunuz değil, onun ne kadar kötü olduğu önemli oluyor. Bu yılki Grand Slam’lerde Serena son 16’dan yukarısını görememişti. Dolayısıyla bu bile Caro için önemli bir motivasyon kaynağıydı. Ama Serena kariyerine göre başarısız sayılabilecek bu sezonda bile, hayatında duygusal anlamda da sağlam bir yere sahip olan Amerika Açık’ı üst üste 3, toplamda 6. kez kazanmayı başardı.
FİNALDE Wozniacki’nin yaz sezonu boyunca izlediğimiz tenisinden eser yoktu. Psikolojik olarak Serena’ya hazır olmadığı henüz ilk servis oyunundan anlaşılıyordu. İlk sette karşılıklı olarak 5 kez servis kırılmış olması, Danimarkalı’nın toparlanması için umut veriyordu ama Serena’nın karşısında durmak için yeterli olmuyordu.
BEKLENEN SON...
HER ne kadar servis kırmayı başarsa da güçsüz servislerine karşı aldığı muhteşem returnler oyununa tutunmasını zorlaştırıyordu. Kısacası Caro, daha önceki maçlarında sergilediği oyununun yarısına bile ulaşamayıp ilk servisinde de çok etkili olamayınca; Serena’nın winnerlardaki üstünlüğü (29/4) ve iyi oyunu şöyle bir göz önüne alındığında beklenen son kaçınılmaz oldu.