Hedef tahtası oldum
"G.Saray'a 35 milyon $ faizsiz kredi verdim, 3 milyon $ da bağışladım. Ama şimdi bana 'fırsatçı' diyorlar." "G.Saraylı olmasam, elimdeki hisseleri bırakmam, çok kâr ederim. O zaman kulüp büyük zarara uğrar." "Şu an 'sade' taraftarım. 2009'da başkanlık için gereken sürem doluyor. O gün başkan da olabilirim."
* G.Saray'a 1999'da üye oldunuz. 2004'te AIG hisselerinin alınmasıyla isminiz gündeme oturdu ve şu anda kulübün en önemli finansal güçlerinden birisiniz. Enerji işi yapan uluslararası bir işadamı olarak G.Saray'a sergilediğiniz yakın ilginin sebebi ne?
"G.Saray'la ilişkimin kökü çok eski. G.Saray Lisesi'nde 8 sene okudum. Üniversite yıllarında G.Saray kürek takımındaydım. Sonra yurtdışına gittim. Ama 1999'da Türkiye'ye daha sık gelmeye, olayların içine girmeye başladım. Faruk Süren döneminde kulübe üye olup olmadığımı sordular. 1999'da üye yapıldıktan sonra Ya ben ne diye üye oldum?' diye sordum kendi kendime... O üyeliği deşmeye başladıktan sonra G.Saray'ın hem başarıları, hem de sorunları arka arkaya gelmeye başladı. Aslında şanslıyım, çünkü konsantre bir dönem yaşadım son 5-6 yılda. Ben üye olduktan hemen sonra G.Saray kupayı da aldı tabii."
* Katıldığınız seçimlerde oylarınızı kimden yana kullandınız?
"Benim genç ekiplere sempatim var. Bu nedenle 2 seçimde de Canaydın'a oy vermedim, Cansun'a verdim."
* İlginçtir Özhan Canaydın döneminde G.Saray'ın içine girdiniz ve 23.5 milyon dolar ödeyerek AIG hisselerinin alınmasına yardımcı oldunuz. Bunun tek sebebi G.Saraylılık mıydı?
"Ben de kendime 'Bu işe neden girdim acaba?' diye sordum. Bunun analizini yaptığımda ortaya şu sonuç çıktı: Ben AIG işine işadamı gibi değil, taraftar gibi girmişim. İşadamı olarak bu işin içinde olmamam gerekirdi. Ama bir taraftar olarak da kayıtsız kalamazdım. AIG iyi bir ortaktı. Ama çok ağır şartlarla bizden bu hisseleri almıştı. Canaydın bana bu konuda çok dert yandı. Bu hisseleri almamız gerektiğini, aksi takdirde kulübü yönetmenin çok zor olacağını söyledi."
* Bunu size yardım amacıyla geldiğinde mi söyledi?
"Hayır, katiyen... Evvelden kararlar alınmış, AIG ile anlaşma yapılmış. Zamanında geri alınmazsa günde 50 bin İsviçre Frangı ceza ödeyecekler. Ben para vermezsem, G.Saray tüm cezaları ödemek zorunda kalacak ve imtiyazlı C ve D hisselerini geri alma imkanını da kaybedecek. Canaydın bu işe çözüm bulmamı istedi. Doğrusu, 4-5 gün dayandım. Çünkü, bu mevzu benim iş sistemime uymuyordu, rakam çok büyüktü. O zamanlar medyanın böyle ilgisini çekeceğini, başıma sonradan dertler açılacağını hiç düşünmemiştim. Son gece hiç uyumadım. Çünkü kendimi kulübüme ihanet ediyor gibi hissettim. Elimde imkan varken, bunu kullanmıyor olacaktım. Neyse, 23.5 milyon doları ödedim. Zaten kulübün niyeti, %21 hisseyi almak değil, C ve D hisselere tekrar kavuşmaktı. Bunları izzettin Doğan ve Semih Haznedaroğlu'na teslim ettim. Zaten o hisseler şimdi kulübün elinde."
* Bu alışverişten G.Saray zarar etti mi?
"Tabii. Kulüp 9 milyon dolar da tazminat ödedi. Onu da ben verdim. Sonuçta C ve D hisselerini kurtardık. Ama %21'lik şirket hissesi sıcak patates gibi elimde kaldı. 2 sene istediler ve bana '2006 Mart'ta bu hisseleri alırız' dediler. Bu 2 senede 10 milyon dolara yatan temettüyü de faizsiz kullanılmak üzere tekrar kulübe verdim, çünkü nakit sıkıntıları vardı. Tabii bu da yetmediği için, futbolcu alacakları olunca bazı ekstra yardımlarım daha oldu. Toplamda 2.5-3 milyon dolar kulübe bağış yaptım. 35 milyon dolar da hiç faiz almadan G.Saray'a kredi verdim. 2 yıl önce 23.5 milyon dolara aldığımız % 21'lik G.Saray Sportif A.Ş. hissesinin piyasa değeri şu an 39 milyon dolar. Aradaki kârı da ben almıyorum, satıldığı takdirde bütün para kulübe gidecek"
* Ve 1 Mart'ta kulübe ihbar çekip "2 sene doldu, hisseleri geri alın" dediniz...
"Evet, çünkü bizim hisselere sahip olma tarihimiz 18 Mart 2006'da sona eriyor. Bu tarihe gelmeden önce kulübe bir ihbar yapmanız lazım. Fakat medyanın etkisiyle 'Bu hisseleri satmayalım' fikri belirdi. Akıl yolu, bu hisseleri satıp aradaki kân alıp, borçlan kapatmaktır. Yeni başkanla bunu karara bağlayacağız."
* Ama G.Saray almazsa hisseleri siz tutacaksınız, değil mi?
"Bilâkis, çok kârlı olmasına karşın tutmak istemiyorum. Çünkü hisseler bende olduktan herkes beni bir gün o kulübün sahibi olma fırsatını kollayan bir işadamı gibi görecek. İstemeden girdiğim bu pozisyondan kurtulmak istiyorum. G.Saray olarak futbolcunuzun parasını, elektrik paranızı, kiranızı ödeyemiyorsunuz... Sonra piyasadan hisse senedinizi geri almaya kalkıyorsunuz. Bu, romantik bir yaklaşım."
* Bu hisseleri Turgay Ciner almak istiyormuş, söylentileri de çıktı...
"Canaydın'ın Ciner'e böyle bir teklifi götürdüğüne dair bilgi aldım ben de... O grubun gazetelerinde özellikle enerji sektörüyle ilgili yapılmış eski röportajlarıma dönük yıpratıcı haberler yayınlandı. O zaman bu işin temelinde G.Saray değil de, iş hayatımdaki başka dengeler yattığı kuşkusuna kapıldım. G.Saray'a sıçramaması için de bu olaydan çekildim. Özveriyle yaptığım şeylere camianın arka çıkmaması beni çok üzdü."
* G.Saray'a başkan olmak gibi bir hayâliniz var mı? Sanıyorum başkan adaylığı hakkını kazanmak için 2009'a kadar beklemeniz gerekiyor...
"Öyle bir hayâlim yok. Bugün için teknik olarak üyelik sürem dolmadı. Zaten dolsa da istemezdim. Çünkü G.Saray Başkanlığı 365 gün, 24 saatlik bir görev. Yurtdışında bazı projelerim ve ortaklıklarım var. Bunlardan zamanımı çalarsam öbür tarafa haksızlık yapmış olurum. Ama 2-3 sene sonra zamanım doğabilir, o zaman da herşey olabilir."
* G.Saraylı futbolcuların Akmerkez'deki ofisinizi ziyaret etmesi de garip karşılandı. Bu ziyaretin sebebi neydi?
"Tesadüftü. Taraftarlığın avantajı işte... Sevdiğiniz insanları rahat görebiliyorsunuz. Onları yüreklendirmek istedim. Sorunları büyük ama bunların çözüleceğine dair güvenleri var. 3 kaptan, Mondragon ve Necati vardı o görüşmede."
Stadı 3 yıl önce yapacaktım
* G.Saray'ı nasıl bir yönetim kurtarır?
"G.Saray bilinçlenmeyle kurtulur. Bütün mesele zaman. Yeni gelen yönetimin en büyük sorunu zamanı nasıl yenecek, zamanı nasıl yönetecek? Bunun da çözümleri var. Geçen gün televizyonda izledim. Gelen yönetimin hemen 15 milyon dolar ödeme zorunluluğu var gibi şeyler söylendi. Bunlar, kolay halledilebilir, kimse merak etmesin. G.Saray'ın en ciddi sorunu 2. yüzyıla hazırlanmak. Ama bana ters gelen tek şey, G.Saray'ın sadece gayrimenkulleriyle ilgili hesap yapmak... G.Saray'a ek para kazandıracak diğer projelerin de hayata geçirilmesi lazım. Arsenal, M.United gibi takımlar enteresan projeler gerçekleştiriyor kendi sistemlerinde ve parayı öyle sağlıyorlar. Paranın dönmesini sağlayacak, kalıcı yatırımlar yapmak lazım. 10-
15 milyon dolar değil, daha fazlasını getirecek projeler. Çünkü biz başarıyı erteleyemeyiz: Başarının sürmesi lazım. '3-5 yıl şampiyon olmayalım, paramızı arttıralım, küçük olalım' felsefesi bana ters."
* Canaydın yönetiminde G.Saray en temel olarak neyi yanlış yaptı sizce?
"Kongredeki çoğunluk muhafazakârlara aittir. 2 seçimde de Canaydın'ı muhafazakârlar seçti. Biz değişim istiyoruz. Ama muhafazakârların prensipleri ve erikleri değişmeden bir değişim olmalı bu! Canaydın bu muhafazakâr gruptan aldığı talimatı birebir uyguladı ve 4 sene böyle doldu. Onun için gelişme sağlanmadı. Büyümeyen hiçbir kuruluş yaşayamaz. Biz de o yüzden aşağı doğru gittik."
* Peki siz Canaydın'a küçülmenin yanlış olduğunu anlatıyor muydunuz?
"Bazı yol haritaları, dosyalar hazırladık. Fakat onları tatbik edip etmemek Canaydın'ın kararıydı. Bazen etti, bazen etmedi... Hatta 2-3 sene önce stat yapımı için de konuştuk. Hatta Brugge maçı öncesinde yönetim kurulu üyelerinin de olduğu toplantıda ben bir teklifte bile bulundum. 'İsterseniz, biz stadımızı finanse edelim. Şu kadar sene işletelim, sonra da size bedava verelim' dedim. İşletme süresi boyunca da kulübe yüksek bir meblağ ödemeyi taahhüt ettim. 'Düşünelim' dendi, orada kaldı. Bugün sorarsanız, 'Stat için yeni teklif yapar mısınız?' diye. AIG'den aldığım tecrübeyle bir daha böyle iş yapmam."
* Peki siz dostluktan mı yoksa kibarlıktan dolayı mı net bir şekilde 'Canaydın yönetimi başarısız oldu' demiyorsunuz?
"Başarılı olduğunu söyleyemiyorum. Başarısız olduğunu söylersem haksızlık yaptığımı düşünürüm. Ama başarı kelimesinin altındaki açılımı yapacak birşey de bulamıyorum. Yani ne yaptık biz 4 senede? Önümüzdeki 2 senede ne yapabilir? Bir mucize olur da 4 sene de yapamadığım 2 sene de yapar mı? Ben mucizelere inanmam. Olayları insanlar yaratır. Bir kamyonu motosiklet ehliyetli birine emanet etmek mantıklı değil, seçilebilirlik kriterlere bakmak lazım."
* Canaydın 4 yılda iyi işler de yaptı, kötü işler de... Onun misyonunu tamamladığına inanıyor musunuz?
"Ben olsam başarı varsa bile ve bunu geliştiremiyorsam görevi daha iyi yapana teslim ederim. Bu, birincisi. İkincisi sağlık şartları. Bu, 24 saatlik bir iş. Yeni yönetimin işi günde 36 saatlik bir işe dönüşecek. Bunu fizik olarak karşılar mıyım? Başkan olsam bunlara cevap vermem gerekir. Kararı Özhan verecek."
Selahattin Beyazıt ve İnan Kıraç'la hareket ediyoruz
* 2 ay önce siz, İnan Kıraç ve Selahattin Beyazıt'ın yaptığı bir toplantıdan 'Canaydın süresini tamamladı, gereken reformları da yapamadı. Bizim adayımız Semih Haznedaroğlu olsun' kararı çıktığı söyleniyor. Bu doğru mu?
"O toplantının gündemi 'Biz genel kurul üyelerini yönlendirelim mi, yönlendirmeyelim mi, bilinçlendirelim mi, bilinçlendirmeyelim mi?' idi. Ve 'Yardıma olalım. Görevimiz bu' şeklinde bir karar çıktı. Ama aday belirlemek gibi değil de, 'Camiada konsensüsü km sağlar?'ı bulmak gibi... Semih'in ismi üzerinde bir mutabakat oldu. 'Abilik yapar, bu işi toparlar' dedik.
Ama arkadan aday patlaması yaşanınca bence etkinliğini yitirdi o proje... Semih de önce geri çekildi, sonra bir yüreklenme olmuş, tekrar başkan adayı oldu."
* Siz bu seçimde G.Saray'ın duayenleri diyebileceğimiz İnan Kıraç ve Selahattin Beyazıt'la birlikte mi hareket ediyorsunuz?
"Katiyetle öyle... Aynı yere doğru bakıyoruz. Kendi aramızda görüş birliği sağlamaya, G.Saray'ın 2. yüzyıla hazırlanmasına, değişimin kurallara uygun olarak yapılmasına, 'G.Saray ekipleri harcanmadan G.Saray'ın yenilenmesi nasıl olur?'un şart ve koşullarını hazırlamaya çalışıyoruz."