'F.Bahçe ve Beşiktaş rakibimiz değil!!
G.Saray Sportif AŞ’de mali, ticari, hukuki ve idari konulardan sorumlu genel koordinatör olarak göreve başlayan Faruk Işık, Yalımcan Sarpyel'e özel açıklamalarda bulundu.
Başkan Ünal göreve geldiği ilk günden itibaren kurumsallaşmayı ve profesyonelleşmeyi ön plana çıkarırken en önemli hamlesi de 20 Şubat’ta göreve başlayan Faruk Işık ile gerçekleşti.
G.Saray Sportif AŞ’de mali, ticari, hukuki ve idari konulardan sorumlu genel koordinatör olarak göreve başlayan Işık 4 ayda devrim niteliğinde hamlelere imzasını atarken en önemlisi de mali açıdan kulübü rahatlatan Denizbank anlaşması oldu.
Aysal’ın sağ kolu olarak görülen Faruk Işık, mali konulardan UEFA finansal fair-play araştırmalarına, futboldaki transferden amatör branşların durumuna kadar merak edilen ne varsa VATAN’a anlattı...
İşte Aysal’ın sağ kolu Faruk Işık’ın özel açıklamaları:
UEFA’nın mali fair-play kuralı ortada. Bu sınırlar içerisinde en optimum noktayı yakalamak zorundayız. Artık hiçbir kulüp ‘ben şöyle yapacağım, böyle transfer yapacağım’ diyemez. UEFA’nın sınırları çok net. Bizim de amacımız hem bu sınırları aşmamak hem de başarıyı artırarak devam ettirmek.
UEFA ile aramızdaki ilişkilerimiz gayet iyi. Bize verilen 200 bin Euro’luk uyarı sayılabilecek ceza sadece bizim değil bütün Türk kulüplerinin ortak sorunu.
Bizim amacımız F.Bahçe, Beşiktaş ile rekabet etmek değil. Real Madrid ve Barcelona gibi takımlara kafa tutmak. Ali Sami Yen’in de dediği gibi G.Saray’ın amacı Türk olmayan takımları yenmektir. Biz saha içinde başarıyı yakalayıp, mali gücümüzü artırıyoruz. Daha sonra bu gücü tekrar sahaya yansıtıp daha da güçleneceğiz. Böylece Avrupa takımları arasındaki yerimizi sağlamlaştıracağız. Nihai amacımız küresel rekabetçi bir takım bünyesine bürünmek.
Borçlarımız yüzde 70’e, 30 gibi döviz ağırlıklıydı. Bu da kur farklarından bizi bir hayli zorluyordu. Başarıya giden yolda da anlattığım gibi mali güç çok önemli. Bu yüzden göreve geldiğim ilk günden beri enerjimin büyük bölümünü bu Denizbank ile yapılan anlaşmaya harcadım. Hiç kolay olmayan bir süreçten geçerken yerel seçimlerin gerginliği, Ukrayna’daki olaylar da açıkcası işimizi daha da zorlaştırdı.
Ama bu anlaşma sonrası hem kredi imkanımızı artırdık hem de vade yapısında yüzde 70’lik kısa vadeli borçları yüzde 35’e çektik. Ki bu vadeler 7.5 yıla yayıldı.
Ayrıca çok riskli olan yüzde 70’lik kredilerimizi yüzde 30’a düşürdük. İnşallah olmaz ama kur daha da yukarı giderse bunun faydaları çok daha net ortaya çıkacak. Ayrıca ileride elimize geçecek alacaklarımızda dövizleri dövizlerle, TL’leri TL’lerle eşleştirecek kendi kendini kapayacak şekilde ayarladık.
Statta yatırım yapma aşamasındayız. Devir işlemleri için devletin gerekli organlarıyla görüşürüz. Eksikliklerine rağmen çok güzel bir stat. Ama unutulmaması gereken Ali Sami Yen arazisi çok değerli. Biz orayı bırakıp geldik. Bize bu imkan sağlandığı için müteşekkiriz. O değerin rakamının ne kadar olduğun kimse unutmasın. Eksiklikler tamamlanmalı ki bu takas daha değerli hale gelsin.
Olayı kısaca özetlemem gerekirse bundan sonra Avrupa’da mücadele edecek takımlar için belli kriterler var. Kâr etme zorunluluğu ve geçiş döneminde izin verilen rakamın üzerinde zarar etmeme zorunluluğu. Ama Türk takımları için durum biraz değişik. Çünkü dövizdeki dalgalanmalar bizim takımlarımızı çok etkiliyor.
G.saray öz kaynaklar açısından mali fair-play için Türkiye’de en iyi durumda olan takım. Ama buna rağmen kur farkı zararları herkesi olduğu gibi bizi de etkiliyor. Mesela geçen yıl mayıs ayında kur farkından dolayı 4 milyon TL gibi bir aşım olduğu için UEFA hafif bir uyarı yaptı. Biz bu konuyu birçok defa UEFA ile görüştük.
Bizim buradaki savımız diğer Türk takımlarını koruyucu yöndeydi. Bizim için çalışan başka bir takım var mı bilmiyorum ama biz şu anda UEFA’da bütün Türk takımlarının avukatlığını yapıyoruz.
Çünkü biz TL kullanan şirketlerin Euro kullanan şirketlere göre kur rejimi açısından çok net bir dezavantajımız var. Bu konuyu UEFA’ya anlatmak ve bize esneklik sağlaması için yoğun mesai harcıyoruz. Kur farkları bir anda var olan borçların artmasına neden olabiliyor.
Bizim anlatmaya çalıştığımız ve haklı çıkmayı umduğumuz konu UEFA tarafından kabul edilirse kur farklarından doğan borçlar gözükmeyecek. Böylece bütün Türk takımları rahat bir nefes alabilecek.
UEFA bize 2015 yılının sonuna kadar finansal fair-play konusunda muafiyet tanıdı. Bu süreçte G.Saray sporcu, teknik heyet masraflarını arttırmamalıdır. Ama bunundan kimse G.Saray’ın transfer yapacak parası yok, eldekini satıp oyuncu alacak olarak anlamasın. Bizim paramız da gücümüz de var.
Benim anlatmak istediğim toplamda bakıldığında ödenen ücretlerin geçen seneye göre çok fark göstermemesi. Oyuncu sayımız kadro geniş genişliğimiz bir çok takımdan fazla. Bu finansal gücü buradan da çıkarabiliriz. Ama eğer gerekirse ekstra imkanlar da yaratabilecek güçteyiz.”