Gazete Vatan Logo
Futbol'F.Bahçe sahiden cumhuriyet'

'F.Bahçe sahiden cumhuriyet'

100. yıl şampiyonluğun en büyük kahramanlarından Tümer Metin'den, Sanem Altan'a çarpıcı açıklamalar... ÖZEL

-Yeni bir F.Bahçeli olarak nasıl bir sezon geçirdin? 100. yıl şampiyonluğunda etkin ne kadardı?
F.Bahçe’de inanılmaz bir takımdaşlık var. Kariyerimin en güzel gollerini bu sene attım. Samsun’daki son senemde de böyle güzel gollerim vardı. Alkmaar’a 2 maçta 3 gol attım, içimin cız ettiği maçlardan birisidir. Çünkü turu geçemedik.

Peki Hollanda’daki 2-2’lik Alkmaar maçında maç 2-0 giderken Zico’yu ’Oyuncu değişikliği yap’ diye uyardığın doğru mu?
Evet, uyardım. ’Değişiklik yap’ diye uyardım. Bunda saklayacak bir şey yok. O gün Zico’yu sadece ben uyarmadım. Biz devre arası 2-0 önde içeri girerken Appiah ve Deniz’ın sarı kartı vardı. Muhtemelen baskı yiyecektik. Tuncay’la Zico’nun yardımcısını çağırdık. ’Biz 15 dakika baskıyı kıracağız. Bundan sonra oyunu soğutmak amacıyla bir şey yapmamız lazım. Deniz’le Appiah’ın sarı kartı var. Saha içinde eksik kalmayalım. Orada bir değişiklik yapalım, oyunun kontrolü bizde kalsın’ dedik. Tuncay’la beraber söyledik. Bunun dedikodusunu yapacak insandan daha iyi biliyorum ben futbolu. Kadıköy’deki birkaç maçta da taksiksel açıdan oyunun içinde ön plana çıktım. Ama amacım hocanın önüne geçmek değildi. Amacım Zico’yu eleştirmek de değil. Alkmaar maçında 84. dakikada gol yeyip elendik. Ve hâlâ 2 oyuncu değiştirme hakkımız vardı. 1’er dakika çalıp tempoyu düşürebileceğimiz bir zamandı. Onu yapamadık. Sahanın içinden müdahale etmek istedik, olmadı. Sahanın dışından uyarıyla bir şey yapamadık ve nihayetinde tur hepimizin elinden gitti. Eminim ben ne kadar üzüldüysem Zico da o kadar üzülmüştür.

Lig TV kamerasına yansıyan bir görüntünü hiç unutamıyorum. F.Bahçe-Ankaraspor maçında duran top kullanırken Tuncay kademe yapmak için geri dönüyordu. Onu ’Geri gelme, ileri git’ diye kenardan uyardın. Zico sana ters ters bakıyordu...
Evet, o pozisyon gol oldu zaten. Acaba benden iyi hoca olur mu? (gülerek)

Bunları içgüdüsel mi yapıyorsun?
Tabii ki öyle. Takım arkadaşlarımı tanıyorum. Rakibin zaaflarını biliyorum. Belki de deneyim. ‘Tümer hocanın önüne geçiyor’ da diyebilirsiniz, ‘Tümer takımı adına faydalı bir şey yapıyor’ diye de düşünebilirsiniz. Bu konuda Zico ile hiçbir problem yaşamadık.

Peki Zico bunlara aldırmayan, bunları kaldırabilen biri mi?
Dedim ya, bunun diyaloğu bile olmadı aramızda. İyi de yaptın demedi, kötü de. Konu kapandı gitti. G.Saray maçı 2-0’dan 2-1’e gelmişti. Sürekli baskı yiyorduk ve 3 tane oyuncu değiştirme hakkımız vardı. Son 10 dakika takım yorulmuştu. Hoca değişiklik yapmadı. Alex, 84’te çıkmak isteyince ben oyuna girdim. Maçı 1 değişiklikle bitirdik. Alkmaar maçında söylediğimiz şey G.Saray maçında da yapılabilirdi. İşte ’Neden oyuncu değişikliği yapmadın?’ dedim. ’Benim düşüncem bu’ dedi. Aramızda da başka bir diyalog olmadı zaten.
İyi bir insan Zico. Sadece biraz otorite eksikliği var. Kötü niyetli değil ama. Bu, iyi niyetinden kaynaklanıyor. Bu sene 2-3 dakikalık gecikmeler yaşandı. Onları uyarıyla geçiştirdi. ’Geç kalan akşama 2 tepsi baklava getirsin’ gibi bir otorite koyabilirdi. Orada biraz eksiklikleri oldu. Ümit, ben, Rüştü, Tuncay zaman zaman bunu dile getirdik.

Sezon başı Alex’le oynadın. Aziz-silin diye tabir edilen revizyondan sonra yedek kaldın. Sonra Tuncay sağa, sen sola geçtin. Hangi mevki senin için daha çekici?
Değişik bir sezondu benim için. Mevki itibariyle. Sezon başı klasik klişeler, ‘Alex-Tümer, Tuncay-Tümer yanyana oynar mı?’ Sezon başladı üçümüz yanyana oynadık, sezon bitti yine yanyanaydık. Bunu söyleyenler neden şimdi konuşmuyor, anlayabilmiş değilim. Sezon başı orta sahanın solunda oynadım. Sonra 7-8 hafta ön libero gibi oynadım. Sık oynadığım bir yer değildi. Zor bir mevkiydi. Ama iyi oynadım. Alkmaar maçları o döneme denk geliyor. Sonra Tuncay’ı sağa alıp beni solda oynatmaya başladı ki, bence şampiyonluğu getiren taktik buydu.

Bir röportajında ‘Türk hocalardan yanayım’ demişsin...
Evet, dedim. Bir de neden benim sürekli hocalarla aramda bir şey var zannediliyor. Beşiktaş’tan ayrıldıktan sonra Lucca’da Tigana’yla yemek yedim. Beşiktaş’tayken yiyemezdim. Aynı şeyi Del Bosque ve Lucescu ile de yaşadım. Helâlleştik öyle gittiler. Zico’yla da en ufak bir problem yaşamadım.

Selçuk Dereli meselesine gelirsek. O Beşiktaş kupa maçı hakemin sonucu bu kadar net etkilediği ender derbilerden biriydi..
Selçuk Hoca orada hata yaptı. Yorum hatası vardı. Baki’nin atılması lazımdı. M.Sedef’in eliyle oynadığı pozisyona yakındım. Üzüldüğüm maçlardan biridir. 2 gece uyuyamadım. Evime dahi gidemedim. Denizli maçı da öyle... Tuncay’la sabaha dek oturup birbirimize baktık. Ama yine hatalı biziz. Atacaksın, 5-6 karşı karşıya pozisyonun var. Gerekirse hakemi de yeneceksin.

Beşiktaş maçlarına gelirken özel şeyler düşünüyor muydun. Öyle bir hazırlığın var mıydı?
Kriz ortamlarını seviyorum. O ortamlar iyi konsantrasyonu gerektiren durumlar. O krizi lehinize çevirebilirsiniz. Beşiktaş’ı 1-0 yendiğimiz maçta bu sezonki en iyi maçımı oynadım. Sahanın içinde kendimi en iyi hissettiğim maç oydu. Atina’da da aynı durum oldu.

Beşiktaş tribünleri “Kardan adam olur. Senden adam olmaz” diye pankartlar astılar.
Güzel bir yaklaşım, saygı duyuyorum. Beşiktaş taraftarının inanılmaz bir yaratıcılığı var. Kupa maçında bir beste yaptılar. O beste kupa maçından sonra bizim takımın içinde herkesin diline takıldı. Tuncay, Serdar, Kerim, Olcan, Volkan, Selçuk biraraya gelip o besteyi söylediler bana. Şampiyon olduk, Trabzon maçında uçağa binerken telefon geldi. En son ben bindim uçağa. Tuncay takımı organize etmiş. Uçağa bindiğimde o beste söyleniyordu.

Gelecek sezon futbolu BİLE BIRAKABİLİRİM
“Yasada değişiklik yapılmazsa askere alındığım an futbolu bırakmış olacağım. 6 ayım kaldı. Yurtdışına da gidebilim.”

F.Bahçe’yle 3 yıllık anlaşman var. Ama tecil olma süren yılbaşında doluyor. Şu an bu konuyla ilgili bir gelişme var mı? Bu sezon boyunca bu askerlik meselesi seni olumsuz etkiledi mi?
F.Bahçe’ye imza attığım gün ne başkanımız Aziz Yıldırım’dan ya da herhangi birinden ne yardım istedim, ne de bir güvence aldım. Beşiktaş’ta sayın Demirören’in ya da Murat Aksu’nun “Biz senin işini çözmek için gereken desteği vereceğiz” dedikleri gibi aynı sözleri sayın Yıldırım’dan da duydum. Ama kimse önüme “Biz bu işi çözdük. Aha da kontrat” gibi bir şey söylemedi. Bu konuda biraz hassasım. Bakın, telefonum hiç durmuyor. Bursalı Cumhur ve Ömer Çatkıç, yine G.Saraylı 2-3 arkadaşımız, F.Bahçe’den Ümit Özat’ın durumu öyleydi, o gitti. Gelecek sene bu rakam 150’ye ulaşacak. Şu an 55-56 civarında. Durumu benimle aynı birçok futbolcu var. Benimki dile geldiği için bu durum beni rahatsız ediyor. Bu ülkenin milli takımında oynuyorum. Milli takımda oynamak ne kadar onur vericiyse, bu ülke topraklarında nöbet tutmak da aynı derecede onur verici...

Bundan kuşkum yok ve insanların da kuşku duyduğunu sanmıyorum. Ama 15 ay askerlik yapacak olan bir futbolcuyla 3 yıllık sözleşme imzalanıyorsa, F.Bahçe bu işi halledecekmiş gibi bir intiba bırakıyor insanda.
Kontratımda şu var. Olası bir durumda Avrupa’ya gidebileceğimi belirttim. Şu an için de aynı süreç başlamış durumda ve çok hassas bir süreç. Kendimi çok iyi hissediyorum. Oynayabilecek gücü hem beden olarak hem ruh olarak kendimde buluyorum. Mevcut yasa 33 yaşına dek buna müsaade ediyor. Bunu anlatıyorum. Hemen diyorlar ki, ’Tamam, askerlik yapmak istemiyor.’ Bunu söylemiyorum. Lütfen benim söylemek istediğim gibi algılasınlar. 10 sene önce futbol yaşı bu kadar ilerlemiş değildi. Biz Tugay ağabeyi 30 yaşına geldi, yaşlandı diye İngiltere’ye yolladık. O zaman askerlik için sınır 33 yaş olarak belirlenmişti. Şu an 36-37 yaşında üst seviyede oynayan arkadaşlarımız var.

Peki nasıl çözülecek bu sorun? Askere gidersen futbolu bırakacak mısın?
Eğer yasada değişiklik olmazsa askere gittiğim dakika futbolu bırakmış oluyorum. Geri dönme şansım yok. Şu an yurtdışını kullanma şansım var. 6 ay sonra o da yok. Çünkü tecilim bitmiş oluyor.

Beşiktaş’ın müzesinde sergilenen “100 yıllık rüya 100 yıllık gurur” adlı tabloda Tümer’in 67 numaralı forması İ.Üzülmez ile değiştirilmiş. Bu yüzden mi kavga çıktı Celal Kolot’la aranızda?
Sayın Kolot ’Benim fotoğrafımı buradan indirsinler’ dediğimi söyledi. Aslı tam tersiydi. Koridorda herkesin fotoğrafı vardı, benim yoktu. Ben de ’Fotoğrafımı asmayabilirsiniz ama beni o tarihten nasıl sileceksiniz?’ dedim. Kendi kendime konuştum. Kimseye söylemedim. Aramızda dışarıda bir husumet geçti. Ama o zaman sayın Kolot, Beşiktaş’ta ne yöneticiydi ne de sporun içinde biriydi. Beşiktaş’ta oynuyordum o zaman. Dolayısıyla o tartışmanın yansıması bunlar.

AH O G.SARAY MAÇI
Ona Saracoğlu’nun soyunma odası koridorlarında ’Nerede sahte kabadayı, nerede sahte delikanlı?’ diye bağırdığın yazıldı.
Ben mi demişim? Celal ağabey için mi demişim? Beni tanıyanlar böyle bir şey söylemeyeceğimi bilir. Söylesem de yüzüne söylerim. Kimseden çekindiğim yok.

Kupa maçında koridorda ne yaşandı aranızda peki?
Onun bana yaklaşması bile beni rahatsız etti. Ben bir insanla husumet yaşadıysam, ona söylememem gereken şeyleri söylediysem, o insanı hayatımdan çıkarmışım demektir. Yüz-göz olmanın ya da diyaloğa geçmenin benim için bir önemi yok. Sayın Kolot’la öyle bir tartışma geçmişti. Koridora da yansıması benim canımı sıktı. Kendisine diyaloğa girmek istemediğimi belirttim. Ama dediğiniz lafları kullanmadım.

Peki gelirken F.Bahçe camiası seni ürkütüyor muydu?
Daha önce çok kez oynamama rağmen, Saracoğlu’na geldiğimde beni karşılayan ilk şey ihtişam ve güç oldu. Ve o gücü resmen size hissettiriyorlar. İnsan dışarıdayken F.Bahçe Cumhuriyeti ile ilgili yapılan her yorumun ne kadar doğru olduğunu içeriye girince anlıyor. Camia olarak caddesiyle, stadıyla, taraftarıyla, yöneticisiyle, futbolcunun sosyalliğiyle, F.Bahçe’de insanı karşılayan tek şey güç ve ihtişam. Bunu da çok net hissettiriyorlar insana. Bu da herhalde bir futbolcu için çok önemli bir şeydir. Ben 1 sene boyunca kendimi çok iyi hissettim burada. Tam anlamıyla hoşuma gitti.

Üzerinizde 100. yıl gerginliği var mıydı bu sezon?
Mutlaka oldu. 100. yıl gerginliğinden daha önemli bir travma yaşadık biz. Geçen sene son maçta kaybedilen şampiyonluk çok etkili oldu. Her kaybedilen puanda önümüzde çok büyük soru işaretleri geldi. Acaba, acaba, bu çok etkili oldu. Ama takımın büyüklerinden biri olarak dik durduk. Ümit, ben, Rüştü, Tuncay çok yardımcı olduk takıma.

Bir de yaşadığınız olaylı bir G.Saray derbisi var. Orada neler oldu?
Biz şampiyonluğumuzu ilan etmiştik. Oysa F.Bahçe camiası için G.Saray maçlarının çok özel bir yeri var. G.Saray galibiyetleri, F.Bahçe Cumhuriyeti’nin bayramıdır. Ama şampiyonluğun rehavetini o maça kadar hissettik biz. Maç saatine kadar rehavet vardı. Eğlendik, kamp yapılmadı. Maçtan iki gün önce eşimin verdiği yemekte tüm takım bir araya geldik. Eğlence oldu. Daha sonra sahaya çıktığımızda, futbol adına çirkinlikler yaşanmaya başladığı zaman hepimizde bir uyanma durumu oldu. ’Ne oluyoruz?’diye. Karakterli oyuncuların bir arada olmasıyla o kriz ortamı rahat aşıldı. Herkesi tebrik ediyorum. Kimseyi tahrik etmeden, kimseye malzeme vermeden inanılmaz bir duruş gösterdik.

Hakeme kızmam, bize kızarım
- Hakemler ve federasyonla kulübün arasındaki gerginlik size nasıl yansıdı?
Evet, tepkilerin ayyuka çıktığı demeçler oldu. Ama Denizli’ye karşı 2-0 öndeyken, maç 2-2’ye geliyorsa tek suçlu bence futbolculardır. Başka kimse değil.

10 tane penaltınızın verilmediğine inanıyor musun?
Evet, penaltılar verilmedi. Ama buna bakmam. Hakemin sonucu tayin etmesi beni üzer, tamam... Penaltıyı çalmamak ya da bir takımı mağdur bırakmak gibi bir art niyet ararsam, bu işi yapmam manasızlaşır. Çünkü ben taraftar değil tarafım. Sahanın içindeyim.

Tuncay Şanlı’yı sırtımda taşırım
“Tuncay iyice dadandı bizim eve. Gece 3’te gelip Cansu’ya omlet yaptırıyor. Hiç ayrılmıyoruz. Burda arkadaşlık müthiş.”

Tuncay’ın şampiyonluğu getirdiğini, çok iyi oynadığını, takımdaki en beğendiğin isim olduğunu söylüyorsun..
Tuncay’ın şampiyonlukta büyük payı var. Duruşuyla, saha içinde gösterdiği olgunlukla... O görüntüyü Sergen’le veremedik ama onun için de aynı şeyi söyledim. ‘Saha dışında kim kiminle konuşmuyor, bu kimseyi ilgilendirmez. Ama sahanın içinde sırtımda taşırım’ dedim. Tuncay’la aramda 7-8 yaş fark var. F.Bahçe’yle anlaşacaksa iyi parayı, gidecekse adam gibi gitmeyi haketti . Tuncay giderse onu havaalanında davul-zurnayla yollayacağım. Tuncay’ın saha içinde bazı zaafları olduğunu söylemiştim. Ama çok geliştirdi kendini. İnanılmaz takdir edilecek, benim bile örnek aldığım yanları var. Zaten çoğu zaman bizde kalıyorlar. Gelip Cansu’nun başına ekşiyorlar. Gece 3’te geliyorlar, Cansu’yu kaldırıp omlet yaptırıyorlar. 5 sene Beşiktaş’ta bulamadığım arkadaşlığı 1 senede F.Bahçe’de buldum. Bizim ev yol geçen hanı zaten... Yemekler, ailece görüşmeler, partiler, keyifli bir sene geçirdik.

Tuncay’dan başka kimleri beğeniyorsun takımda?
Alex’in katkısı tartışılmaz istatistiksel olarak... Kezman, kritik maçlarda goller attı. Appiah oynadığı sürede faydalı oldu. Deniz Barış belli bir açıyı kapatması açısından faydalı oldu. Serdar çok çalıştı. Güzel arkadaşlık var derken, mesela Volkan’ı kaybetmedik içimizde. Taraftar hiçbir zaman onları ayrı ayrı tribüne çağırmadı. Bir taraf dışlanmadı. Çok iyi takımdaşlık gösterdik. Bu da başarının gelmesini sağladı.

Bu belirsizlik beni yoruyor
- Yurtdışından bir transfer teklifi alırsan, gitmen için F.Bahçe sana kolaylık sağlayacak mı?
Bunu beklerim. Başkanımızla konuşma şansını yakalayamadım. En son konuştuğumuzda milli takımdaydım. “Tatilini yap, kafan rahatlasın. Tatil dönüşü oturur, konuşuruz. Ona göre bir karar alırız” dedi. Ve o şekilde kapandı konu. Aslında bu belirsizlik beni de yormaya başladı açıkçası.

100. yılların gediklisiyim
2 takımda 100. yıl şampiyonluğu yaşadın. Bu konuda ilksin. Bu ünvanın senin için anlamı ne?
Bu, bir daha da olmayacak. Beşiktaş ve F.Bahçe’deki 100. yıl şampiyonlukları, bu zamana kadar kaldırdığım kupaların, ödüllerin, yaşanan mutlulukların hepsinin üstündeydi. Tarihe geçmek, böyle anılacak olmak. Yıllar sonra bile konuşulmak, Tümer adına yaşanabilecek en büyük mutluluk.



Haberin Devamı