Eski başkandan flaş açıklamalar
Galatasaray eski başkanı Adnan Polat, Spor Türk programında çarpıcı açıklamalarda bulundu. "Polat, kongre kararı aldığımda bazı yöneticiler bir anda 180 derece değişti. O dönem beni göndermek için bir komite kuruldu" derken, İnan Kıraç'ın da kendisinden nefret ettiğini düşündüğünü söyledi.
Galatasaray Eski Başkanı Adnan Polat, HABERTÜRK TV'de Faik Çetiner'in sunduğu Spor Türk programında merak edilenler anlattı.
İşte Polat'ın açıklamaları:
"O gün kongre kararı alsaydık kulüp ciddi zarar görecekti. Paylaşamayacağım bir bilgiydi. Kongrede 'mesajı aldım, gereği yapılacak' dedim. Başka bir bilgi paylaşamazdım. Israrla kongre kararı almam gerektiğini söylediler, ben de kararımdan geri adım atmadım. O gün 'kongrede yapılanları hak edecek ne yaptım' diye düşündüm. O kongre Galatasaray'a yakışmadı. Bize öğretilen Galatasaraylılık orada karşımıza çıkmadı. Beni hedef olarak gösterdiniz ama Galatasaray başkanlık koltuğundaki makama yapıldı bunlar. Belli kişiler kurgulanmış şekilde büyük saldırı yaptılar. Özellikle tüzük konusunda beni uyardılar: "Tüzüğe dokunma yanarsın" dediler. Galatasaray tüzüğünün revize edilmesi gerekiyordu. Dernekler masasından da zaman zaman ihtar yazıları geliyordu. Biz tüzük kongresinin hazırlığını yaparken, bazı isimler için imtiyaz istendi. Galatasaray Lisesi ve Galatasaray Üniversite'nde okuyan insanlar vardı. 'Tabii ki öncelik tanırız ama Galatasaray anayasasının içerisinde yer alamaz' dedim."
"İNAN KIRAÇ BENDEN NEFRET EDİYOR"
"İnan Kıraç'ın benden nefret ettiğini düşünüyorum. Dışarından 30 kişi alınırken, biz 200'e yakın kişiyi üye aldık. Bu durum liselilerde rahatsızlık yarattı. Ben saldırıları hak edecek ne yaptım? Şirket birleşmesi bitti, stat açılışı yapıldı. Bu kulübün sahibi taraftarlardır. Bu kapıyı açmak lazım. 'Küçük olsun, benim olsun' felsefesinin ortadan kalkması lazım. Galatasaray 300-500 kişi tarafından yönetiliyor, bu olmamalı."
"BENİ GÖNDERMEK İÇİN BİR KOMİTE KURULDU"
"Galatasaray'ın menfaatleri doğrultusunda kongre kararı almadım. Bunları bir gün açıklayacağım. Benden talep edilen kongreye gitmemdi, yine beni seçeceklerdi. Hayati bir durum vardı, bunu sonra açıklayacağım. Bazı yöneticiler bir anda 180 derece değişti. O dönem beni göndermek için bir komite kurulmuş. Medya 'aklanmadılar' yazınca mahkemeye gitmeye karar verdim. Kazandık ama Galatasaray'da iç barış bozuldu. Ünal Aysal'a da söyledim; "İç barışı sağlamanız lazım. Genel af yapın, iç barışla başlayın. Adnan Polat yönetimine iadei-itibar diye bir ifade kullanmayın" dedim. Sanki öyle söylemedik, "İadei-i itibar yapıyoruz" dedi."
"ŞİKE OLAYINDA GALATASARAY'IN İSMİ BİLE GEÇMEDİ"
"Şike olayı patladığında dosyada Galatasaray'ın ismi bile geçmedi. Savcı beni çağırdı, 9 ay bizi dinlemişler. Biz yoktuk. Sonra ortaya bir mektup çıktı."
SELAHATTİN BEYAZIT BANA 'STAT AÇILIŞINDA OLAYLAR OLACAK' DEDİ"
Stadı 15 Ocak'ta açacaktık. 13 Ocak'ta Selahattin Beyazıt beni aradı. '15 Ocak'ta o statta çok olaylar olacak' dedi. 'Ne olacak?' diye sorunca, 'daha fazla bir şey söyleyemem' dedi. 14 Ocak'ta İnan Kıraç aradı. 'Başkan, siz Ali Sami Yen Bey'in ismini Galatasaray'dan silmeye mi çalışıyorsunuz?' dedi. Davetiyenin üzerinde Türk Telekom Arena açılışı yazıyordu. Sehven yapılan bir hata, stadın her yerinde Ali Sami Yen Spor Kompleksi yazıyordu. 'Daha sonra bunu medyada düzelteceğim' dedim. Ertesi günü bir gazetede İnan Kıraç'ın bana bombardımanı vardı."
"Daha sonra stat açılışında, o dönem Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Tayyip Erdoğan'dı. İkisinin emniyet müdürleri geldi. "Burada bir provakasyon haberi aldık, araştırıyorlar" dediler. O sırada da benim adımın anons edildiği sırada 300-500 kişi beni ıslıkladı. Başbakan'ın ismi anons edilince ıslıklıyorlardı. Abdullah Gül bu tepkileri duyunca yoldan döndü. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan stada geldi, "İçeride olanları biliyorum, biz işimize bakalım. Stadı yaptık, açılışını yapalım" dedi.
"ERDOĞAN BAYRAKTAR'IN KONUŞMASI ATEŞİN ÜZERİNE BENZİN DÖKTÜ"
Dönemin TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar'ın yaptığı konuşma da ateşin üzerinde benzin dökmek gibi oldu. Ertesi günü de Erdoğan Bayraktar beni aradı 'özür dilerim' dedi. "Sayın Başkan, 'Galatasaray taraftarına direkt olarak yapın' dedim. 'Konuşma yasağı getirildi' diyince, "Sizin adınıza çıkıp bu mesajı verebilir miyim?" dedim. Çıkıp da anlattı. Basın toplantısında provakatörler yerine protestocular demişim. Hayatımın en kötü günü olduğu için yanlış bir ifade kullandım.
Ertesi gün bir baktım; iktidarı da, muhalefeti de herkes beni eleştiriyor. Dediğim gibi orada günün stresiyle yanlış söyledim. Evet, 'tek tek tespit edeceğiz' derken protestocular dediğim için yanlış yaptım. Daha sonra bunu da LigTV'de böyle-böyle olduğunu anlattım. O provakatörleri şimdi bile tespit edip, hepsinin canlarına okumak isterdim."
"AYSAL DÖNEMİNDE SADECE LİSEDEN İNSANLAR KULÜBE ÜYE OLDU"
"Ünal Aysal döneminde sadece liseden insanları aldılar genel olarak. Üye olmak liselilere 600 TL, diğerlerine 10 Bin TL'ydi. Liseliler yine girsinler, benim kavgam dışarından da üye alınmasıydı. Kapıları diğer insanlara da açmak istiyordum. Bu çifte standartın ortadan kalması gerekiyor. Dışarıda da kaliteli insanlar var. Tüzükte çok çarpıklıklar var, dünya çok çabuk değişiyor. Top çizgiyi geçerse başkan iyidir, yoksa kötüdür. Dursun Özbek, "Galatasaray'ın geçmiş dönemlerini inceleteceğim" dedi ve işi zorlaştı. Son 20 yılı inceletsin. Herkes, herkesten şüphe edecek hale geldi. Benim dönemimi Ünal Aysal, 6 ay inceletti."
"HIRSIZLIKLAR, YOLSUZLUKLAR VARDI, 39 KİŞİYİ İŞTEN ATTIK"
"Galatasaray'a yönetici olduğunuz zaman, emanet bir parayı yönetiyorsunuz. Fiili olarak yapılan hırsızlıklar, yolsuzluklar vardı. 39 kişiyi belgeleriyle tespit ettik ve işten attık. Bunlar 'Galatasaray'dan gitsin' dedik. Listeyi Ünal Aysal'a verdim, 'Bunları tekrardan almayın" dedim. Şu an bu dosya kulüpte. O isimlerden bir kısmı yeniden işe alındı."
"ERDOĞAN OLUMLU YAKLAŞMASAYDI, GALATASARAY STATSIZ KALACAKTI"
"(Galatasaraylılar'ın neden taşındık" sorusu üzerine) "Ali Sami Yen toplamda 34 bin arazisi olan bir yer. Bizim geldiğimiz zaman, Faruk Süren döneminden projeler, sözleşmeler vardı. Hiçbir taahhüt yerine gelmediği için resmi olarak bizim elimizden gitmişti. Mahkemeyle ucundan tutabilmiştik. Bu araziye 50 bin kişilik stat yapmak mümkün değil. Ancak 5 katlı falan olabilirdi. Hem yasal, hem fiziki nedenlerden dolayı Seyrantepe'de yapılmasına karar verdik. Orası da elimizden gitmişti. Verilen taahhütler yerine getirilmemişti. Dönemin Başbakan'ı Recep Tayyip Erdoğan'a gittik ve derdimizi anlattık. O olumlu yaklaşmasaydı, bu stat yapılamazdı. Olumlu bakmasaydı, Galatasaray statsız kalıyordu. Ali Sami Yen'e inceleme yaptırdım, 'hemen boşaltın' dediler. Koca stat 10 günde yıkıldı. Betonu elinizle sıktığınız zaman kum oluyordu. Betonunda yeterince çimento bile yoktu."
"60 YILDA HARCANANLARIN TOPLAMI 800 MİLYONU BULMUYOR"
"Galatasaray'da iç barış olmadığı sürece iyiye gitmeyecek. Bundan sonraki durumu kötüye gidecek. Bir nuramalı problem, ekonomik problem. En iyisi bunu denetlemek. İddia ediyorum 60 yılda Galatasaray'ın harcamalarının toplamı 800 milyonu bulmuyor. Ünal Aysal döneminde 1 milyar dolara yakın para harcandı. 2006'da 60-70 milyon dolar gelirle bu dertleri çözmek için uğraştık. Stadı ve birleşme yapacağımız zaman 200 milyona çıkacağız dedik. Öncelik ekonomi ve tesisin düzeltilmesindeydi. Sporaca ciddi yaptırım yapacaktık. Son yıllarda 1 milyar dolara yakın gelire rağmen borç arttı."
AYSAL İTTİRE İTTİRE İBRA OLDU
"Ben bırakırken kulüpte 6 otomobil varken Aysal'da bu sayı 123'tü. Aysal'ın sıfır değerde dediği futbol takımında Arda Turan vardı. Ünal Aysal adına yaptığı açıklamalardan dolayı utanıyorum. Söylediklerinin çoğu doğru değil. Yapılması gereken dönemlerin incelenmesi. Ünal Aysal ibra edildi ise ittire ittire oldu. Aysal beni eleştirebilir ama uslübu bu olmamalıdır. Aysal döneminde 2 şampiyonluk varsa benim dönemimde de var. Aysal iyi miras aldı ve döneminde kayıp kaçak olduğuna inanıyorum. Bunlar incelenmeli, Fatih İşbecer de aynı şeyleri söyledi."
"Elmander ve Selçuk İnan ile prensip anlaşmalarını ben yapmıştım. Galatasaray'da en büyük kaçağın olacağı yer futboldur. Adnan Sezgin kuruşu kaçırmazdı, benim en büyük silahımdı. Futbolda her zaman kaçak olabilir. Dursun Özbek kardeşini bu göreve getirdi, çünkü en çok güvendiği kişi o. Bunun eleştirilmesini anlamıyorum."
"2007'de bana yazıldığı iddia edilen bir mektup, dönemin şike savcısı Mehmet Berk'e gidiyor. Mektupda yazanlar şöyle: 'Sayın başkan ümit ederim şoförünüz marefeti ile aldığınız 1,5 milyon dolar Galatasaray'ın menfatleri için harcanmıştır. Makbuzların fotokobisi bendedir.' Fotokobi ile belge üretmek çok kolay. Mektubu yazan Bülen Tulun. Mehmet Berk de kulübün incelenmesini ve diğer hercamalara da bakılmasını istiyor. Bakıyorlar; kulüpten 1.5 milyon dolar çıkış Florya'ya var. Daha sonra Florya'ya gidip bakılıyor ve 1.5 milyon dolarlık giriş var. Çıkışları; Hakan Şükür, Hasan Şaş, Ayhan Akman... Futbolcu taksitlerine dağıtılmış. Onların parayı aldıklarına dair makbuz da var. Sonra ben tabii rahatladım. Sonra evimi ve ofisimi mektubun orjinalini bulmak için aradılar, hiçbir şeu bulunamadı. Daha sonra Vatan'da ifade verdik. Bülent Tulun'ın ifadesinde şunlar yazıyordu: "Ben paranın futbolculara dağtıldığını biliyorum. Beni araştırdığı için kızdım ve böyle mektubu yazdım."
"Daha sonra kulüpten Mayıs ayında 1 milyar dolar daha çıkış vardı. Fakat makbuzu yok. Savcı da makbuzun nerede olduğunu soruyor. Dernekler yasasına aykırıymış, başkanı mahkemeye vereceğiz diyorlar. Başkan Özhan Canaydın'dı ve rahmetli olmuştu. Yardımcı olarak beni veriyorlar mahkemeye ve 7 sene ile yargılanır oldum. Hakim bana 'Sen neden burasın' dedi. Baktı inceledi, "Böyle saçmalık olur mu?" dedi ve beraat ettim."