Ergin Ataman: Hayalim bir gün Los Angeles Lakers'ı çalıştırmak

Benim çalıştırdığım 3 yıllık Milli Takım döneminde her oyuncuya eşit mesafede davranıldı. Aziz Yıldırım'a o dönem yanlış bilgilendirmeler yapıldı. Beni teknik olarak suçlayabilirsiniz ama etik olarak suçlandığım zaman bende o dönem cevap verme durumunda kalmıştım. Fenerbahçe yerine Beşiktaş ya da Trabzonspor da Final Four'da olsaydı yine aynı şekilde desteklerdim. Sonuçta bir Türk takımı Final Four'da oynuyor ve şampiyonluk şansları var ve bende Milli Takım hocası ve basketbol adamı olarak destekleyeceğim.

Galatasaray kulübünde başkanlık yapabilecek önümüzdeki 10-20 yıl içinde onlarca insan var. O açıdan burada ben Galatasaray başkanı olacağım diye bir şey söz konusu değil ama bizde bir gün bu mertebelere geleceğiz. O günler geldiğinde bende yönetim kadroları içerisinde görev alırsam benimde bir sonraki hedefim başkanlık olur. Çünkü ben liderlik yapmayı seven bir insanım. Bu sevgi sadece kazanılan başarıyla gelmedi. Bu sene benim 4. yılım ve biz başarısız olduğumuz dönemlerde de taraftarımız bize hep destek çıktı. Benim karakter ve mücadeleci yapım taraftarın mutlaka hoşuna gidiyor. Ben 10-15 sene sonra Galatasaray başkanı olursam da değişmem.

Ben teknik olarak bakıldığında da çok iyi oyuncu olmadım. Gençlik yıllarımda Eczacıbaşı'nın altyapısında basketbol oynuyordum ve aynı dönemlerde de okul takımında da futbol oynuyordum. Hatta ve hatta basketbola başladığım 13-14 yaşlarında Florya'da minik takımla antrenmanlara başladım ve futbolda beni beğendiler. İyi de futbol oynuyordum, mevkiim liberoydu ama ben tercihimi basketboldan yana kullandım. Futbolun taktiğine de 1 yıllık eğitimle öğrenebileceğimi düşünüyorum. Yapıcam demedim, istersem yapabilirim. Basketbolda bu kadar başarılıyken benim futbola geçmem mantıklı değil. İnsan bazen radikal değişiklik yapmak ister ya; o enerjiyi kendimde bulursam bunu deneyebilirim ama başarılı olur olmaz mıyım bunu da bilmiyorum ama yapabileceğimi inanıyorum. Spor adamı olarak kendime örnek aldığım iki kişi var; biri Aydın Örs, diğeri ise Fatih Terim. Basketbolda Örs'ü örnek aldım ve onun mertebesine yaklaştığımı düşünüyorum. Futbola soyunursam da Fatih hocanın mertebesine ulaşmaya çalışırım.

Beşiktaş'tan ben ekonomik sorunlar yüzünden ayrılmadım. Yönetimle yaptığım görüşmelerde oyuncuların birçoğunu elimizde tutamayacağı ve Beşiktaş'ın ana sponsorunun çekilme kararı verdiği için ve yeni sponsorluk çalışmaları olmadığı için ben o dönem Beşiktaş'tan ayrılmıştım. Yoksa ben Beşiktaş'ta da çok mutluydum. 3 kupa kazandığımız coşkuyu unutmam mümkün değildi. Ben Beşiktaş'ta kalsaydım başarı gelmeyecekti, benden sonra Erman Kunter geldi ve Eurolig'de ızdırap çekti o sene. Bende kalsam farklı bir şey olmazdı. Geçen yıl da ben Galatasaray'ın baş antrenörüydüm ve ızdırap çektik Eurolig'de. Galatasaray'da benzer bir tablo var mali olarak. Ne taraftar her şeyi yönetimden beklemeli, ne de yönetim her şeyi taraftardan beklemeli. Galatasaray'ın basketbol ekonomisini kurmak zorundayız. Madem başarı istiyor taraftar o zaman taraftar da fedakarlık yapacak. 4 milyon dolarlık ek bütçe istiyorum. Yeni formatta Eurolig'de 1 milyon dolar oradan gelecek. 3 milyonluk bütçe de ana ve yan sponsorluklarla, taraftarla sağlanır. Benim ayrılma gerektirecek bir durum gözükmüyor şu anda ama bunlar olmazsa ayrılırım. Galatasaray'ın 10 milyon dolarlık bir bütçe için feda diyecek bir lüksü yok. Bu bütçeyi ayarlamıyorsanız demek ki bu istenmiyor. O zaman da istenmediğim yerde durmam.

Final serisi oynanırken öyle spekülasyonlar yapıldı ki bir an bende Real Madrid'e gidiyorum da haberim yok dedim. Bana Real Madrid'den gelen bir teklif yok. Hocasıyla devam eden bir kontratı var. Geçmiş yıllarda her ülkeden her dönem bana teklif geldi ama ben hep tercihimi Galatasaray'dan yana kullandım iyi teklifler gelmesine rağmen. Avrupa'da ismi olan takımlar tarafından transfer teklifi aldım.

Var tabi. İlla ki bir hayal diyorsan Los Angeles Lakers. NBA'den teklif yok ama neden olmasın? Sonuçta NBA'deki koçlara baktığınız zaman Avrupalı koçların gayet iyi seviyede olduklarını görüyoruz. Ben şu anda Avrupa'da hiçbir takımı Galatasaray'ın üstünde hayal edemem. Benim hayalim Galatasaray'ı Avrupa'nın zirvesine çıkarmak.

2002'de Siena ile Saporta, 2012'de Beşiktaş ile EuroChallenge, 2016'da ise Galatasaray'la Eurocup. Hangisinin yeri sizin için daha farklı?

Tek tek değerlendirmek mümkün değil. Hepsinin çok ayrı manevi değeri var. Bir Türk olarak İtalyan takımıyla kupa kazanmanın o günkü hazzı çok farklı.

Heyecanlı diyemeyiz ama Galatasaray'daki performansımı daha heyecanlı hale getirdi diyebiliriz. Galatasaraylı olmamdan dolayı heyecan durumum bir nebze ötede.

Ben soyunma odasında çok uzun konuşmalar yapan bir hoca değilim. Maçtan 1 gün önce takımla konuşurum, maç bittiğinde de verdiğiniz mesajlarda önemlidir. Psikolojik ceza antrenmanları olabilir. Bir yönetici giremez deme sebebim şu; soyunma odası bir aile gibidir. Yabancı birisini soyunma odasında gördüğünde oyuncunun dikkatini dağılır. Soyunma odasının patronu hocadır. Ben gerektiğinde başkanımı ve yöneticimi soyunma odasına davet edebilirim. Benim iznim olmadan hiç kimse giremez.

Ben gerçekçi mesajlar vermeyi seven bir hocayım. Eurolig'de bizim öncelikli hedefimiz play-off oynamak. Ondan sonra da Final-Four olur. 10 milyon dolarlık bütçeyle ben Eurolig şampiyonu olacağım demem.

Bunu ben ancak Haziran ayında söyleyebilirim. Bugüne kadar hep kupayı kazanmaya konsantre olduk. Bu hafta içinden itibaren play-off hazırlıklarımız başlayacak. Scouting ekibimiz zaten çalışıyor. Tabiki benimde Eurolig'de çok beğendiğim oyuncular var ama elimizdeki bütçeye bakıp değerlendirmek lazım ama öncelik elimizde sözleşmesi biten oyuncularla sözleşme yenilemek. Bunun acilen mayıs ayı içinde yapılması lazım. Mccollum, Lasme, Blacke Schilb gibi isimlerle sözleşme yenilemezsek, bu oyuncular Galatasaray'dan gidebilir. Ben işin parasal boyutuna karışamam.

Kombine fiyatları çok tartışılmıştı ve yönetim fiyatta düzenleme yaptı tepkiler üzerine?

Kombine fiyatlarını geçen yıl ve bu yıl ne yapıldığını bilmioyrum. Ben kendimde çevrem için kombine satın alıyorum. Dostlarım ve ailem için 8 tane kombine aldım ve bunlar benim maaşımdan düşülüyor. Strazburg maçı için 8500 TL'lik 40 tane bilet satın aldım, muhasebede kayıtları mevcut. Bunun rahici nedir bilmiyorum ama futbol kombinesi ne kadarsa basket kombinesi de o kadar olmalı ve basketbol takımı daha fazla maç yapacak. Bu maçların belkide 25 tanesi derbi niteliğinde Barcelona, Real Madrid gibi takımlar. Hele ki önümüzdeki sezon Galatasaray futbol takımının Avrupa'da olmamasını da göze alarak ben objektif bir Galatasaray taraftarı olsam futbol kombinesi yerine basketbol kombinesi alırım. Önce basketbol kombinesi ardından futbol kombinemi alırım. Bugün bakıyorsunuz basketbol maçına gelenlerin yüzde 90'ı futbol formalarıyla geliyor. Galatasaray basketbol forması bile yeni yeni satılmaya başlandı. Galatasaray ürünü alacaksanız önce basketbol takımı ürünü alın. Galatasaray'da basketbol takımı finansal sorunların sebebi olarak gösterildi. Bunu değiştirecek olan taraftarımızı diyorum. Ben futbolun sırtında yük olmak isteimiyorum. Bu sene de yük değildim zaten. Yan sponsor ve taraftarın desteğine ihtiyacım var. Başka herhangi bir şeye ihtiyacım yok. Basketbol şubesi olarak futbol takımı kasasından 1 liraya ihtiyacım yok bunlar olursa. Hatta gerekirse bizden kaynak aktarılır.

Kırılma noktası Gran Canaria maçındaki normal süredeki son 6 saniye. Molayı alıp can havliyle moladan 2 saniye çıkarıp maçı uzatmaya götürmemiz. Benim için kırılma anıdır.

Ekrem Memnun Galatasaray'da kadın basketbolunda bir efsane oldu. 3 kupa birden kazandı aynı sezon içerisinde. Malesef bu sezon çok sıkıntı çekti kadın basketbol takımımız ve kırılma noktası da Fenerbahçe maçında hükmen mağlup olması oldu. O günden sonra ben Ekrem'in psikolojisini çok iyi görmedim. Geçtiğimiz yıl bizim takımın çektiği sıkıntıların aynısını onlar yaşadı. Ekrem Memnun bir ışık göremedi ilerisi için. Ben geçen sene ışık gördüm kaldım ama Ekrem bir ışık görmedi ki ayrılmaktan yana kullandı tercihini. Bu hepimizin başına gelebilir. Yarın belki benimde başıma gelebilir. Burada bizler kulübün sahibi değiliz, gerçek sahibi Genel Kurul. Ekrem böyle bir tercih kullandı. Galatasaray'da bir efsane olarak anılacak ama yarın öbür gün Galatasaray'ın tekrar başına geçebilir.

O günler çok ayrı günlerdi. Bir aile olmuştuk Aydın Örs önderliğinde. Çoğunluğu altyapıdan yetişen oyuncularıyla. O günleri şimdilerle kıyaslamamak gerekiyor. Türkiye ve Avrupa'da bir ekol Efes Pilsen. Altyapıdan en iyi oyuncu yetiştiren kulüp Efes. Mutlaka eski günlere dönecek formülü bulacaklar.

Son 2 yılda çok ciddi bir değişim yaşadı. Biz kendimize güveniyoruz sonuna kadar olimpiyatı kovalayacağız. İkinci hedefimiz ev sahipliği yapacağımız 2017 Avrupa Şampiyonası'nda şampiyonluk. İnşallah olimpiyatları oynarız ama esas büyük hedefimiz Avrupa Şampiyonası'nda şampiyonluk.

En büyük paylardan bir tanesi onların. Onlardan beklentim bu heyecanı devam ettirmeleri. Eurolig için iddialı bir kadro kurulması için bizi desteklemeleri. Biz bunu başarabilirsek çok mutlu bir sezon geçiririz. Yoksa bu heyecanı kaybederiz.

(Hakan Akar / Karar)