Emre Belözoğlu: Başakşehir örnek alınmalı
Medipol Başakşehir'in kaptanı Emre Belözoğlu'dan çarpıcı açıklamalar...
"Göksel Gümüşdağ benim hayatımdaki en büyük dostum, abim... Benim mutlu anlarımda herkes yanımdaydı zaten. Ancak her üzüntülü anımda yanımda olan tek bir kişi vardı. O da Göksel Gümüşdağ'dı. Evleneceğim kızı ilk ona tanıştırdım. Kaza geçirdim arabayla 20 yaşımdaydım, karakolda ilk yanımda olan kişiydi. Zaten o da çok sindire sindire buralara geldi. Genç milli takımlardan, federasyonun çeşitli yerlerine kadar görev alarak yaptı bunu."
'Artık Başakşehir'de'sin!'
"Daha sonra Belediye ve Başakşehir'in geldiği nokta tamamen onun eseri. Fenerbahçe'den ayrılınca, 'Sen artık abinin takımında oynayacaksın' dedi. Benim zaten söyleyecek bir şeyim yoktu. İki senenin sonuna geliyoruz. Çok doğru bir birlikteliğimiz oldu. Abdullah Avcı da benim için çok değerli bir insandır. İletişimi en yüksek hoca kim deseler, Abdullah Avcı'yı söylerim. Samimidir çünkü. Bu sistemin içine benim girmem için çok mücadele etti. Buradaki oyuncular, çok saf, çok iyi futbolcular. Her şeyin en güzelini hak ediyorlar."
'Sporitf direktörlük sertifikası aldım'
"Bence birçok takım Başakşehir'in yapısını, hiyerarşisini, sistemini iyice incelemesi lazım. Birçok Avrupa kulübünde olmayanı burada gördüm. Devre arası kampında sportif direktörlük programında Fatih hoca beni konuşmacı olarak davet etti. Konuşmadan sonra ben de katılmak istedim. Hoca sağolsun, bir kontenjan açtı. Ben de katıldım. 3 günlük bir sertifika programına dahil oldum ve orada bir kez daha saha içindeki Emre'den çıkıp, dışarıdaki bir yöneticinin açısından baktım. Kendi kulübümle, idari işlerimizden sorumlu Mustafa Eröğüt'le bir kez daha gurur duydum orada. Bu takımın yöneticileri ve hocasında yönetsel kabiliyet üst düzeyde."
'Keramet Avcı'da'
"Abdullah hocanın ben Başakşehir'de olduğum sürece bu takımın hocası olarak kalmasını isterim. Ama karakterine ve kazanımlarına baktığımızda çok rahat Türkiye'deki büyük takımları yönetebileceğine inanıyorum. O kabiliyete sahip. Bu işin ocağından gelmiş ve A Milli Takım'a kadar yükselmiş çok az insan var. Kıymeti ve değeri bilinmesi gerekiyor. Onun çok daha büyük takımlarda büyük başarılara imza atabileceğine inanıyorum. Çok iyi bir ekibi var. Her maçı ayrı ayrı yaşıyoruz. Her maçta sorular çalıştığımız yerden geliyor, o yüzden pek iyilerle gidiyoruz. Öğrenciler de iyi ama keramet öğretmende."
'Gördüğüm en büyük futbolcu George Hagi'
"Hagi bana çok şey kattı. İlgi olarak ben de Cengiz ve İrfan Can'a aynı şeyleri katmaya çalışıyorum ama Hagi'nin bana kattıklarını onlara katamam. Çünkü onun kadar yetenekli değilim. Gördüğüm en büyük futbolcu Türkiye'deki Hagi'dir. Onların iyi bir birey, iyi profesyonel ve saha içerisinde doğru model olabilmeleri için ikisine de çok şey söylüyorum. Bazen kızıyorum da, ama onların iyiliği için. Bu çocuklar hata yaptığında onlara doğruyu gösterecek çok güzel bir sistem var Başakşehir'de. Futbolda doğruları yaptığınız sürece varsınız. Performansınız olduğu sürece... Sahanın içidir gerçek olan bizim mesleğimizde. Cengiz de İrfan Can da çok büyük geleceklere sahipler. Doğru işleri yaptığınızda rakip kim olursa olsun 2-3 senelik süreçte bile çok büyük adımlar atabiliyorsunuz."
'Hala oynuyorsam Atletico'ya borçluyum'
"Fenerbahçe'de yaşadığımız zor günlerden sonra motive olamıyordum. Gitmem lazımdı, Atletico'da her anlamda müthiş bir takımın içine düştüm, hala oynuyorsam orada öğrendiklerime borçluyum"
"Fenerbahçe'de özellikle 3 Temmuz sonrası yaşadığımız o çok zor dönemlerden sonra inan motive edemiyordum kendimi, çok zorlanıyordum artık. Antrenmana geldiğimde, herkes bilir; cıvıl cıvıl sahada herkesle şakalaşırım. Hissederler yani 'Emre bunu yapmaktan keyif alıyor' diye. O dönemde Aykut hocayla sıkıntı yaşamıştım. Hepimiz yorulduk çünkü. Onlar da benim gibi yeterince yoruldular. Kısa bir ayrılık oldu. Kendimi de 'check' etmeme, dışardan bakmama vesile olan bir ayrılıktı. Bizler gidince değerli oluyoruz, geldiğimizde standart oluyoruz (Gülüyor). Gittik hayırlıydı, geldik hayırlıydı. Geri geldiğimde havaalanında karşıladılar. Çok güzeldi..."
'Hanım da çok mutluydu'
"Atletico'da bir futbolcunun profesyonel olarak nasıl yaşaması gerektiğini, hem mental hem fizik anlamında bir kez daha tatmış oldum. Şu an 37 yaşında futbol oynuyorsam, o 6 aylık süreçten dolayı. Gördüklerim, uyguladıklarım, fiziki anlamdaki katı tavır, şu an hala kendime uyguladığım o katı tavrı getirdi. Yememe, içmeme, dinlenmeme dikkat etmeme sebep oldu. Mükemmel bir takımın içine düştüm. Çok iyi futbolcular, çok iyi bir teknik adam, mükemmel yönetilen bir kulüp. Hem futbolcu olarak hem teknik adam hem de yönetici olarak bundan sonra yapmam gereken doğruları orada öğrendim. Hanıma da gidip sorsanız 8 senelik evliliğimde en mutlu olduğumuz günler o günlerdi. Ben klasik erkek; el ele hayatta yürümem hanımla. Ama orada bize kimse bakmadığı için rahattık. Hanım da böyle bir adama düşmüş, kısmeti buymuş."
'Fenerbahçe'den ayrılığım yaradır!'
"Fenerabahçe'den ayrılığıma gelince... İnter'e beni Terraneo götürmüştü. Benim bildiğim bir problemimiz yoktu onunla. Kötüydü Fenerbahçe'den ayrılığım. Benim camiayla çok şeyim örtüştü. Fenerbahçe taraftarı beni sevdiği için kızdı bana hep, sevmediği için değil. Bu yüzden ben de onları çok sevdim. Ayrılığı öğrenme şekli olarak bana çok koymuştur sadece. Çok sevdiğim bir camiadan ayrılığımı bu şekilde öğrenmem, içimde her zaman bir yaradır. Ama Terraneo üzerinden yapılan algıyı da doğru bulmuyorum. Doğru değil. Herkes her şeyi biliyor çünkü ne olduğunu..."
'Futbolcular hakem olmalı'
"Alt liglerde bir çok oyuncunun futbol hayatı bitiyor erkenden. Federasyon bunları değerlendirecek bir proje çıkarırsa, yani futbolu bilen kişiler ham olursa her şey daha kolaylaşacak"
"Beni saha içinde gerçekten çıldırtan bir hakem profili yok. Bu çok değerli. Hakemler sanki bilinçli yapıyor gibi bir algı yapılıyor. Bu algı bir sporcu olarak beni rahatsız ediyor. Eğer futbolun gerçekten temel ana hatlarına hakim değilseniz bu eleştiriye maruz kalırsınız. Hakemler sporun futbolun içinden gelmiş olsa her şeye hakim olacaklar ama böyle değil malesef. Gerçekten iyi niyetli olduklarını bize gösteriyorlar. Futbolun içinden gelmiş insanlar bu mesleği tercih ettiğinde bu spekülasyonlar da ortadan kalkacaktır. En kısa süreçte de yapılması gereken performansa bağlı maaş ve atama yapılması naçizane fikrimdir. Video hakem uygulaması futbolun samimiyetini kaldırabilir, ancak bu geçiş sürecinde kullanılmasına hayır demem. Hakemlerin niyetinden şüphem yok. Bu yeterlilikle alakalı. Bazı pozisyonları süzmesi için o pozisyonu daha önce yaşamış olsalar herkesten önce çözecekler bunu."
'Paralar teşvik etmeli'
"3. Liglerde bir çok oyuncunun futbol hayatı bitiyor erkenden. Federasyon bunları değerlendirecek bir proje çıkarırsa bence çok faydalı olur. Bugün hakemler amatör oyunculardan altliglerdeki oyunculardan çok para kazanıyor. Bu özendirilmeli. Avrupa'da böyle çünkü. Adamlar futbolcu olamıyor, sakatlanıyor. Birçok insan var böyle. Benim Newcastle'da fizyoterapistim eski futbolcuydu mesela. Sakatlanmış, bunu tercih etmiş. Hakemliğe başlayanlar da var böyle. Hakemlerin üzerindeki baskının kalkması için bir şeyler yapılmalı."
'Adebayor saygısını geri kazanacak'
Adebayor'la karşılıklı oynamıştık. Newcastle'da olduğum dönemdeydi bu. Adebayor isminin gelmesi bile Başakşehir adının daha çok konuşulmasını sağladı. Çok önemli bir transfer. Emmanuel zaten çok karakterli. Ama Adebayor tarafından da baktığınızda geriye doğru giden bir kariyeri var. O düşüşü Türkiye'deki insanların ona göstereceği sevgiyle, performansına endeksli saygıyla tekrar kazanacağına eminiz biz.
'Artık kamera beni çekmiyor'
Fenerbahçe'de oynarken benim bir kameram vardı. Sahanın içinde yalnızca beni çekerdi. O kamerayı kimin tuttuğunu da biliyorum ama önemi yok. Artık yok o kamera. 90 dakika hangi oyuncuyu çekerseniz benim görüntümü görürsünüz ama benim 15 saniyelik görüntüm daha değerli oluyor demek ki... Allah'a şükür Beinsports oldu da rahatladık. Artık her oyuncuyu eşit görüyorlar.
Şıklığının sırrı: İtalya'dan kalma
"İnter'e ilk gittiğimiz sene Okan abiyle çok oynamadık. Oranın çok ünlü caddesi Monte Napoleone'de geziyorduk. Arkadaşlar, 'Sahadan çok Monte Napoleone'de görüyoruz sizi' diyorlardı (Gülüyor). Farklı giyinmek değil, hep basit giyinirim aslında. Allı pullu giyinmek veya farklı renkler tercih etmekten ziyade, daha vücudumu tanıyarak giyinirim. Abdullah hocama söylüyorum sorduğunda ama herkese söylemiyorum nereden aldığımı. Hocayla paylaşmadan olmuyor (Gülüyor.) İtalya çok eğlenceliydi, hala bir çok arkadaşım var. Üç gün iznim olsun Milano'dan başka hiçbir yere gitmem. Çok rahat ettiğim bir yer. Hatta ilk evlendiğimizde eşimle Milano'ya gitmiştik. Beni sokaklarda tanıyorlar tabii, Tuğba da 'Seni tanıdıkları için, hava atmak için beni buraya getiriyorsun' diyordu (Gülüyor)."
(Fanatik)