Ceketi bile fark atardı
Yıldırım nasıl kazandı, Aydınlar neden kaybetti? Herkesin merak ettiği 2 sorunun yanıtını Ali Can veriyor...
Başkan Aziz Yıldırım son 1 ayda önce stres yaşadı. Aydınlar’ın karşısına çıkacağına emindi. Öyle ki bu konuda Nihat Özdemir ile iddiaya bile girmişti. Tedbiri elden hiç bırakmadı. Kimi zaman kendisi kimi zaman kulüpten aradığı üyelerle bizzat konuştu. Yetişemediğine bant kaydından ben Aziz Yıldırım diyerek seçimi hatırlattı. Mahkeme kararıyla verdiği üye listesini geç teslim ederek zaman kazandı.
DERNEK ve AMATÖRLERİ ES GEÇMEDİ
Hafta başından bu yana dernekleri ve amatör şubeleri es geçmeyerek yemekler düzenledi, projelerini anlattı ve şampiyonluk için planlar yaptı. Salı günü yaptığı halı saha maçını bile ertelemedi. Hatta son maçında hakemlik yaptıktan sonra soluğu yine Todori’de yemekte aldı. Yeni yönetim kurulu için acele etmedi. Son ana kadar kafasındaki isimleri bekletti.
ÖZDİL’İN YAZISI KOZU OLDU
En büyük seçim stratejisini 3 Temmuz üzerine kurdu. Ve işi hesaplaşmaya dökerek rakibini kamuoyunda zor durumda bırakmayı düşündü. Bu planında başarılı da oldu. Yılmaz Özdil’in F.Bahçeli olmadığı halde yazdığı yazı da ballı kaymak oldu. Bu yazıyı kongreye gelen her üyeye dağıtarak işi siyasileştirmeyi başardı. Aydınlar “Oy sayısı artarsa şansım artar” diye düşünürken dernek yapısını bilen Yıldırım kurmaylarına “Asıl katılım fazla olursa ben şanslıyım” dedi.
SON ANA KADAR NEŞELİ VE SEMPATİKTİ
Sandık başlarını ve üye girişlerinin bulunduğu noktalarda yani kritik bölgelerde hep Aziz Yıldırım vardı. Fotoğrafının çekilmesinden bile rahatsız olan Yıldırım ceketini bir kenara koyup gelen her üyeyle tokalaşıp isteyenlerle fotoğraf bile çektirdi. Kimsenin ricasını kırmamaya özen gösterdi. Neşeli ve sempatikti. Oy verme işlemi bitip de sandıktan gelen sayılar kendisine ulaştığında derin bir ‘ohh’ çekip önceden de Hamdi Akın’a söylemeyi düşündüğü cümleleri sarfetti. Vefa Küçük ricada bulunmasa Aydınlar ile yan yana gelmeyi de hiç düşünmemişti.
BUNDAN SONRA DAHA AGRESİF OLACAKLAR
Bundan sonrası için Aziz Yıldırım ve sarı-lacivertli yönetim daha sert ve agresif bir duruş sergileyecek. İlk sinyalleri de Hamdi Akın’la başladı. Tekrar Aziz Yıldırım diyen Mahmut Uslu’nun yönetimde olmasının en büyük stratejisi Uslu’nun çıkışları ve ağzının iyi laf yapması. Bir çok konuya Uslu kendi has üslubuyla cevap verecek. Hulusi Belgü’nün affında ret oyunu kaldıran Yıldırım “Geçmişi unutmadım” mesajını da vererek muhalefeti ağır topa tutacak.
Bu arada ezeli rakip G.Saray da unutulmayacak. Pazar yapılacak derbi öncesi F.Bahçeli yöneticiler tıpkı Trabzonspor’a yaptığı gibi yöneticilerle muhatap olmayacak.
Mehmet Ali Aydınlar seçim çalışmasına 3 Kasım’a 10 gün kala başladı. Zamanı dardı ama inancı tamdı. Hatta o kadar inançlıydı ki yanındakiler ‘ya kaybedersek’ bile diyemiyordu. Böyle bir soru geldiğinde, “Mağlubiyeti kabul etmiyorum, ben kazanacağım hem de 4 binin üzerinde oy alacağım” diye kesin konuşuyordu. Bu emin tavrı çalışmasına engel olmadı ama seçim sonunda yıkımı ve moral bozukluğu fazla oldu. Ve tabii ki çalışmalara geç başlaması....
“En büyük şansımız kuracağım yönetim kurulu” diyordu. F.Bahçe tarihinin en güçlü yönetimini kurma inancıyla iş dünyasından birçok isimle temasa geçti. O kadar sıkı ve titiz çalıştı ki “Listeyi benden duyacaksınız ipucu yok” diyordu. Liste çalışmasını bir tek eşine anlatıyordu. Hatta eşi, “İnanmıyorum sana bu isimleri nasıl yönetimine aldın” diyerek şaşkınlığını bile dile getirmişti. Ama genel kurul üyeleri listeye değil başkana oy attı.
GEÇ KALINCA İNANDIRICILIĞI KAYBETTİ
Başkanın Metris’de tek başına aday olduğu seçimde aldığı 5 bin 269 oy gerçeğini göremedi. Bu kadar kemikleşen oyu bölemeyeceği için “Katılımın artması bizim lehimize olur” düşüncesine kapıldı. Bu da en büyük yanılgısı oldu. 2006 ile 2013 yılları arası yapılan üye sayısını irdelese gerçekleri daha net görebilirdi. Kendisine yöneltilecek soruların farkındaydı ama hamlelerde geç kaldı. Son 2 gün kala düğmeye bassa da yeterli olmadı. Daha önce söylemesi gerekenleri geç söyleyerek inandırıcılıktan uzak kaldı.
3 TEMMUZ’UN ALTINDA KALDI
Başkanın kemik oylarının bulunduğu amatör şubeleri bölmeyi denedi. “Benim de yanımda olan kürekçiler, boksörler var” dedi ama bu sayı çok düşüktü. Çünkü sporcu bir üye ailesini de üye yaptığında 1 oy bir anda 3 oya çıkıyordu. Bir seçim klasiği olarak inandığı insanların sandıkta kendisini yalnız bıraktığını gördü. Projeleri büyüktü ancak projeden öte hep 3 Temmuz süreciyle ve buna karşın gelen sorularla mücadele etti. Kendini bir kez daha anlatamadı. Bir hatırlatmada daha bulunalım.
BELGÜ OLSA 2 BİNİ GEÇEMEZDİ
Şadan Kalkavan 24 Mayıs 2009’daki seçimde bir tek basın toplantısı ve hiç yapmadığı seçim çalışmasıyla tek başına 1216 oy aldı. Mehmet Ali Aydınlar TV, gazete ve radyo reklamları, halkla ilişkiler çalışmaları üye aramaları ve ofis çalışmasıyla aldığı oy sayısına göre de hüsran yaşadı. Hulusi Belgü’den gelen oy sayısı da düşünüldüğünde neredeyse 2 binin altında bir rakam çıkıyor.