Gazete Vatan Logo
FutbolBöyle kadro görülmedi!

Böyle kadro görülmedi!

Kartal gelecekte de bir araya gelmesi zor olan kadrosuyla şampiyonluğun en büyük adayı...

Böyle kadro görülmedi!

Kartal geçmişte bir araya gelmemiş, gelecekte bir araya gelmesi zor olan yeni kadrosuyla şampiyonluğun en büyük adaylarından biridir. Bu takım antrenmanlarını İnönü’de yapsa, stat yine dolar. Bu takım ligde ikinci devreyi puan kayıpsız geçerse, kimse bu iş nasıl oldu diyemez

Sezon başında Quaresma, Guti, Hilbert, Aurelio ve Ersan'ı transfer eden Beşiktaş ilk yarıda Trabzon'dan 14 puan fark yedi. Size göre nerelerde hata yapıldı?

Transferlerde hata yok. Bu transferlerin yapıldığı günlerde, Beşiktaş, Türkiye liglerinin en renkli, en ilgi çekici, kupaların en büyük adayı olarak sezona girdi. Böyle girmesi de doğal. Türk futbolunun tabiri yerindeyse dudak uçuklatan transferleri oldu. Sezon başındaki görüntüsüyle de düşünceleri pekiştirdi. Ama gel zaman git zaman takım olma olgusu Türkiye'deki futbolun sertliği ve oynatmamaya yönelik anlayış, Beşiktaş'ın hesaplarını biraz bozdu. Hiç beklenmeyen bir tabloyla karşı karşıya kalındı.

Kısacası ilk yarı itibariyle düşünülenden çok uzak bir klasman yeri ve futbol görüntüsü ortaya çıktı. Bir hayal kırıklığı oluştu. Ziraat Türkiye Kupası'nda Gaziantep Büyükşehir Belediye'ye yenilmesi acaba kupada da aynı görüntü mü oluşacak dedirtirken, Konya Torku Şeker maçıyla umutlar tazelendi. Özetle beklenen ve düşünülen ilk yarı itibariyle gerçekleşmedi.

Beşiktaş'ın sezonun ikinci yarısındaki hedefi ne olmalı?
Beşiktaş bu kadrosuyla, bu düşünce yapısıyla Şampiyonlar Ligi'nin dışında kalırsa eğer, büyük hayal kırıklığı hatta biraz daha öte fiyasko olur...

Beşiktaş şampiyonluğun mutlak takipçisidir. Hele hele rakipler için sinir bozan transferleriyle şampiyonluğun en büyük adaylarından biridir. Bu Beşiktaş ikinci yarıyı puan kayıpsız geçerse kimse bu iş nasıl oldu diyebilme hakkına sahip değil.

Çünkü Beşiktaş'ın kadrosuyla Türkiye Süper Ligi ayrı ayrı yerlerde. Bu kadro bu lige birkaç gömlek fazla bir kadro. Tabii bu oyuncuların bir araya getirilmesi kadar onların takım olması da bir o kadar önemli.

Beşiktaş eğer bunu başarırsa şampiyonluk çok büyük sürpriz olmaz. Beşiktaş'ın önünde çok güzel bir üç maçlık seri var. İstanbul dışına çıkmadan Bucaspor, Büyükşehir (D) ve Karabükspor'la oynayacaklar. Buradan 9 puanla çıktığı takdirde önündeki bütün takımlara ciddi bir rahatsızlık verecektir. İlk üç hafta sonunda klasmandaki yeri büyük ölçüde değişecektir, üst sıralara tırmanacaktır ve lig için büyük bir güven kazanacaktır. Ligden önce oynayacağı Manisaspor maçı da kupadaki yolu için açık bir gösterge olacaktır.

Bu kadronun hücum gücü Avrupa'da kaç tane takımda var. Kaç tanesinde böyle güçlü bir hücum hattı görebilirsiniz. Bütün mesele bu gücün beklentileri gerçekleştirip, gerçekleştiremeyeceği. Gerçekleştirirse eğer Beşiktaş bir mucizeye imza atar. İspanya, İngiltere, Almanya, İtalya, Fransa'da en çok ikişer takımda böyle bir kadro var. Her ülke taraftarı bu

Simao, Almeida ve Fernandes transferleri gerekli miydi? Bu oyuncular takıma ne ölçüde katkı sağlar?
Bu transferler gerekli miydi, gereksiz miydi sorusu gündeme düşmez. Bu transferler yapıldı mı, yapılmadı mı? Bu transferler yapıldı. Bu transferler yapıldı demek de yetmiyor.

Yıldırım Demirören ve yönetim kurulu, Türk futbol tarihinin, üzerine basa basa söylüyorum bir daha bir araya gelmesi mümkün olmayan yıldızlarını bir araya topladı. Bu nedenle lig çizgisiyle Beşiktaş kadrosu çok farklı yerlerde diyorum. Türkiye'de herhangi bir takım bir daha böyle bir kadroya sahip olabilir mi bilinmez.

Bu kadronun antrenmanları İnönü'de olsa stat yine dolar. Bu kadro çok net bir şekilde ayrışmış bir kadro ve bu devam edecek. İç içe girmiş değil, bölünmüş bir kadro. Siyah ile beyaz gibi. Bir bölümü saf Türk, bir bölümü saf Latin... Bu iki kumaşın dikişi ne kadar tutar bunu kestirmek kolay değil.

Ama bu kadronun rakip taraftarları ve tarafsız seyircileri dahi tribünlere çekeceği kesin. Peki bu kadro düşünülen futbolu oynayabilir mi? Buna çok net "evet" diyemiyorum.

Çünkü Beşiktaş'ta şu anda "oynatan" futbolcular ağırlıkta. "Oynatılacak" futbolcu sayısı çok az. Bu takım, rakip defansların arkasına koşu yaparak gol bulacak, pozisyon üretecek bir görüntü vermeyecektir. Ama birlikte oynadıkları zaman karşılarında herhangi bir takımın tutunma şansı çok azdır.

Sezonun ikinci yarısında orta saha ve hücum hattı yabancılardan oluşacağı için savunma yerlilere kalacak. Kadrodaki Türk oyuncular üç kulvarda bu yükü kaldırabilir mi?

Türk futbolcular sakatlanmadığı sürece orada bir sorun yaşanmaz. Bu yükü kaldırabilirler. Bu kadro yapısı defansta görev yapan Türk futbolculara büyük bir avantaj sağlamıştır. Sivok ve Hilbert hatta Ernst, Fernandes'le bareber büyük bir yarışın içine gireceklerdir. Guti, Quaresma, Simao, Almeida, Fernandes ve Ernst sakatlık yaşamadıkları sürece oynayacaklardır diye düşünüyorum. Simao ve Quaresma ikisi de futbola sağ çizgide görev yaparak başladılar.

İlerleyen yıllarda sol kanatta daha etkin oldukları görüldü. Beşiktaş sağ çizgide sürekli bunlardan birini kullanmayı denerse sorun yaşar. Bu takımın hücum zenginliği ve etkinliği şu anda olağanüstü gözüküyor. Peki bu kadro için takım savunmasını da aynı etkinlikte yapabilir mi diye sorsak buna net bir "evet" diyemeyiz. Ama her şey normal giderse Süper Lig için süper bir takım izleriz demek zor değil.

Bu kadro, liderle olan 14 puanlık farkı da, totalde oluşan 32 puanlık farkı da kapatabilecek bir kadrodur. Tabii üstteki takımlar da Beşiktaş'a yardımcı olursa! Yani beklenenden fazla puan kaybederlerse işler kolaylaşır.

Beşiktaş'ta size göre kaleci sorunu var mı?

Beşiktaş'ta kaleci sorunu yoktur demek mümkün değil. Beşiktaş'taki üç kaleciden hiçbiri büyük bir özgüvenle sahaya çıkmıyor gibi.

Hata yapan haftaya yok. Hata yapar mıyım diye düşünen ise çok... Futbolda bazı bölge oyuncularıyla oynayabilirsiniz, değişikliğe gidebilirsiniz. Ama kaleciyle, golcünün bu uygulamaların son halkaları olması gerekir.

Sizin döneminizde transfer edilen ve çifte şampiyonlukta büyük pay sahibi olan Ernst için özel bir parantez açsak neler söylersiniz?

Fabian Ernst, İbrahim Üzülmez'in Almanya versiyonudur. Takım içinde fevkalade pozitif elektriği olan hırslı, insan ve futbolcu kalitesi iyi, kaybetmeyi kabullenmeyen, takım içindeki her türlü işleri her koşulda yerine getiren örnek bir adam. Türkçe'de güzel bir laf vardır. Sevdiklerimiz, beğendiklerimiz için, "Her eve lazım" deriz. Fabian için de her takıma lazım demek onu tanımlamaya yeter.

Rotasyon faturası

Schuster'in özellikle sezon başındaki aşırı rotasyon uygulaması puan farkının açılmasında etkili oldu mu?
Bazen gerekli, bazen gereksiz rotasyon güçlü olmayan takımlar karşısında çok hissedilmez. Ama rakipler sertleşmeye, lig kızışmaya başladığı zaman bu rotasyonun zararı ortaya çıkabilir. Bu tam bir rotasyon da değil. Bu daha değişik mesajlar vermek öyle de böyle de biz yolumuza devam ederiz düşüncesinin yara aldığı bir görüntü ortaya çıkardı. Beşiktaş ilk yarıda bunu yaşadı. Aklının ucundan geçmeyen puan kayıpları ortaya çıktı. Belki sezon başında UEFA Avrupa Ligi'nde karşılaştığı zayıf rakipler de bu uygulamayı daha fazla yaptırdı. Ama gerçek öyle değildi. Belki hücumda çok rahat edeceği düşünülürken, takım defansında büyük zaaflar yaşandı ve çok kolay gol yiyen bir takım oldu Beşiktaş. Sonuçta ilk yarıyı böyle geçirdi. Bu kayıp puanlar, Beşiktaş'ın ikinci yarı planlamasında belki de kazancı olacak.

DERTSİZ BAŞA DERT

İlk yarıda neredeyse uzun süreli sakatlık geçirmeyen oyuncu kalmadı. Çok tartışılan sakatlıkları neye bağlıyorsunuz?
Beşiktaş'ta çok sayıda sakatlık yaşandığı bir gerçek. Ayrıca sakatlıkların az bir bölümü darbeye bağlı oldu. Bu devre arası Beşiktaş'ın bütün yaralarını sarması açısından önemli bir süreç. Sıfırdan başlayacaklar diyebiliriz.

Yönetim ikinci yarıda Guti'yi kaptanlığa getirmeyi planlıyor. Sizin yeniden kaptanlık verdiğiniz Üzülmez ve Toraman'dan pazubandın alınması doğru olur mu?
Bu niçin gündeme geldi bilemiyorum. Bu konu dertsiz başına dert aramak gibi bir şey. Beşiktaş'ta böyle bir olayı gündeme getirmekle takımda bir kaptanlık sorunu varmış mesajı verilir ki, bu hiç doğru olmaz.

İKİSİ DE HATALI!
Schuster ile Fatih Tekke arasındaki krizi nasıl yorumlamak gerekir?
Her iki taraf için de yanlış bir hadise diye bakıyorum. Her zaman takım kazanır, takım kaybeder. Bunu kişiler üzerinden yorumlamak doğru değil. Bir teknik adamın hele hele arkadaşlarının yanında bir futbolcuyla böyle bir diyaloğa girmesi doğru değil. Fatih'in de bu ortamda söylediklerini, düşündüklerini çevresiyle paylaşması doğru olmaz. Bütün bunların yanında bu yaşananların kamuoyuna sızması ise hiç doğru değil. Takım içinde problemler çıkarılması bütün dengeleri alt üst edecek bir olumsuzluk ve sorumsuzluk örneğidir.

BEŞİKTAŞ’IN İLK YARI İSTATİSTİĞİ
Attığı gol: 25
Yediği gol: 18
Asist: 15
Şut: 245
İsabetli şut: 97
Pas: 7690
İsabetli pas: 5992
Orta: 333
İsabetli orta: 85
Top çalma: 325
Top kaybetme: 417
Yaptığı faul: 246
Yapılan faul: 278
Sarı kart: 33
Kırmızı kart: 2

Haberin Devamı