Belçika'nın peri masalı
Yabancı kuralı yine tartışılıyor, mikrofonu gören, 'Altyapı yatırımı' diyor. Laf değil, icraat peşindeyseniz işte size en güzel örnek...
“Türk futbolu nasıl kurtulur?” diye kime sorsanız, aynı yanıtı alırsınız: “Altyapıya daha fazla yatırım yaparak!” Gerçek şu ki maalesef bu konuda konuşan hemen herkes hikaye anlatıyor. İcraate geçenlerse meyvelerini topluyor.
1998’de futbolda büyük bir dönüşüm başlattılar. Peş peşe 5 büyük turnuvaya katılamadılar. Buna rağmen her sene kural değiştirmeyi tartışmayıp, projelerine bağlı kaldılar. İşte altyapı atılımıyla devrim yaratan Belçika’nın öyküsü.
Bugünlerde yine herkesin dilinde, “Artık altyapıya önem vermeliyiz” sözleri. Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören’den, kulüp başkanlarına, Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim’den konuşan hemen her teknik direktöre ve yorumculara kadar...
Gerçek şu ki maalesef bu konuda konuşan hemen herkes hikaye anlatıyor. Gelin size bir hikaye de ben anlatayım. Belçika’nın nasıl yeniden dünyaca ünlü yıldızlara sahip olduğunun, altyapıdaki devrimle futbolda geçirdiği müthiş dönüşümün hikayesini...
Radikal değişiklik kararı
Her şey Belçika’nın 1998 Dünya Kupası’na katılıp, 3 beraberlikle gruptan çıkamaması üzerine başladı. Federasyon bir şeyler yapılmasının gerektiğinin farkındaydı. Bizdekilerin aksine, onlar sadece konuşmadı, gerçekten bir şeyler yapmaya karar verdi. 30 teknik direktörün katıldığı bir toplantı düzenlendi, radikal değişiklikler yapılmasının kaçınılmaz olduğu konusunda fikir birliğine varıldı. Antrenörler Michael Sablon ve Bob Browaeys önderliğinde değişim başladı. Tabii ki devletin de desteğiyle...
Üniversiteler de işin içinde
Alınan ilk karar, tüm kulüplerin altyapılarında aynı sistemin uygulanmasıydı: 4-3-3... Ülkede yetişen futbolcuların yeteneklerine en uygun taktiğin bu olduğu düşünülüyordu. Tubize şehrinde yeni bir futbol merkezi inşa edildi. Burada, belli kriterleri karşılayanlar için ücretsiz genç takım antrenörlüğü kursları verilmeye başladı. Mezun olabilenler hemen bir kulübe yerleştirildi. Futbolcu adayı çocuklarının gelişimlerinin en iyi şekilde sağlanması için Brussels Üniversitesi ve Louvain Üniversitesi’nden yardım alındı. Uzmanlar, farklı yaş kategorilerinde 1000’den fazla maçın videolarını izledi. Bilimsel analizler yapıldı.
8 özel akademi
7 ve 8 yaşaltı takımlarının maçlarında puan tablosu olmaması kararlaştırıldı. Sonuçtan ziyade tamamen bu çocukların gelişimine odaklanılması için... Ülke çapında 8 tane ‘Topsport Okulu’, bir nevi akademi açıldı. 14-18 yaş arasındaki çocuklar buralarda haftanın 4 günü, günde 2 saat antrenman yapmaya başladı. Başlarında özel eğitimli antrenörlerle...
Biz maçı kazandık, onlar geleceği
Değişim başlamıştı ama çatlak seslerin yükselmesi fazla uzun sürmedi. Belçika, ev sahipliğini yaptığı EURO 2000’de Türkiye, İtalya ve İsveç ile aynı grupta mücadele etti. 19 Haziran 2000’de Belçika’yı 2-0 yenerek gruptan çıkarken büyük bir mutluluk yaşıyorduk. O sıralar Belçika’da ise tüm takımları 4-3-3 oynamaya zorlayan Sablon’a öfke vardı. “Biz başarılı olmak için değişim başlatmadık mı? Avrupa Şampiyonası’nda oynuyoruz ve sistem değişikliğinin, üst tura çıkmaktan daha önemli olduğunu mu söylüyorsunuz!” sesleri yükseliyordu. Federasyon, başarılı antrenörün arkasında durdu. Özenle kurgulanan plan, devam ettirildi. Belçika, EURO 2004, 2008 ve 2012 ile 2006 ve 2010 Dünya Kupası’na katılamadı. Peş peşe 5 turnuvada boy gösteremediler ancak altın jenerasyon yavaş yavaş adını duyurmaya başladı.
Artık turnuvaların favorisi
2012 Dünya Kupası’na katılan Belçika; Cezayir, Rusya ve Güney Kore’li grupta 3’te 3 yaptı. Son 16 turunda ise ABD’yi saf dışı bıraktı. Çeyrek finalde Arjantin’e Higuain’in 8. dakikadaki golüyle yenilseler de ortaya koydukları futbolla alkış aldılar. EURO 2016’da Belçika artık favorilerden biriydi. Gruptan çıkıp, ikinci turda turnuvanın sürpriz takımı Macaristan’ı 4-0’la dağıttılar. Çeyrek finalde ise Galler’e yenilerek hayal kırıklığı yaşattılar.
Dünyaca ünlü yıldızlar
Eden Hazard, Romelu Lukaku, Thibaut Courtois, Kevin De Bruyne, Toby Alderweireld, Jan Vertonghen, Yannick Carrasco, Christian Benteke... Belçika artık dünyaca ünlü yıldızlara sahip bir ülke. Ayrıca Avrupa’nın en çok ‘genç takım antrenörü’ ihraç eden ülkesi konumunda. Tabii ki buralara gelmeleri kolay olmadı. Ancak bir proje oluşturdular ve her şeye rağmen onun arkasında durdular. Günlük başarılarla yaşanan Türkiye’de bu kadar sabır gösterilmesini beklemek mümkün değil. Ayrıca bu dönüşümü gerçekleştirecek kadar eğitime, bilgi birikimine sahip futbol adamlarımız da maalesef yok. Yine de ‘Kurtuluş altyapıda’ hikayesini gerçekleştirmeye kararlı birileri olursa, işe Belçika’nın hikayesini inceleyerek başlayabilirler.
Bambaşka kuralları olan bir kulüp: Anderlecht
Belçika ekibi, 2014-15’te Şampiyonlar Ligi’nde Galatasaray’la aynı gruba düşünce gündemimize girmişti. Dönemin Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, altyapılarına övgü yağdırmıştı. Anderlecht’in Belçika’daki futbol dönüşümünde ayrı bir yeri var.
Belçika’da her takım 4-3-3 sistemine geçiş yaptı ama bir istisna vardı: Anderlecht... Mor-Beyazlılar altyapıdaki değişime ayak uydursa da onların U14 takımına kadar farklı bir taktiği vardı: 3-4-3. 2007’de ‘Tutkunuzu profesyonelliğe dönüştürün’ sloganıyla hayata geçirilen ‘Mor Proje’nin başındaki isim olan Jean Kindermans, bunun sebebini şu sözlerle açıkladı: “Alt yaş kategorilerindeki takımlarda bizim ilk amacımız, maçlarda yüzde 70 topa sahip olmaktı. Eğer 4’lü savunmayla oynarsanız, genç yaştaki defans oyuncularını rahata alıştırırsınız. Çünkü 4’lü savunmada yer almak kolaydır. Biz, 3’lü defansı seçerek onları zorlamayı seçtik.”
Topa kaymak yasak!
Kindermans, Anderlecht altyapısında ilginç kurallar olduğunu da söylemişti. Verdiği bir röportajda, U21 takımına gelene kadar tüm futbolculara topa kayarak müdahalenin yasak olduğunu belirmişti. Başarılı antrenör, neden böyle bir yasağı tercih ettikleriyle ilgili olarak şu açıklamayı yapmıştı: “Çocuklar, topun nereye geleceğini tahmin etmeli. Sezgilerini güçlendirmeli. Bizim bir numaralı hedefimiz, teknik kapasitesi yüksek oyuncular yetiştirmek. Eğer savunma oyuncum topa kayarak müdahale ederek sorunu çözmeye çalışırsa, bundan hoşlanmam. Her zaman öğretmek istediğim şey, futbolcunun, ‘Top nereye gelebilir?, ‘Topa hangi anda müdahale etmeliyim?’ diye düşünmesini sağlamak. Akıllı futbolcular yetiştirmek istiyorum, katil değil!”
Parayı seçenler yıldız olamıyor
Anderlecht’in en büyük sıkıntısı ise, altyapısındaki genç yetenekleri Avrupa’nın devlerine kaptırmak. Adnan Januzaj, Manchester United’a; Charly Musonda, Chelsea’ye; Mathias Bossaerts, Manchester City’ye; Ismail Azzaoui, Tottenham’a transfer oldu. Bu isimlerin hiçbiri, en azından şu ana kadar kendilerinden beklenen seviyeye gelemedi. Kindermans’a göre bunun en önemli nedeni, bu futbolcuların Anderlecht’te kalıp eğitimlerini devam ettirip dünyaca ünlü bir oyuncu olmaktansa parayı seçmeleri: “İngiltere’den bir kulüp, genç bir oyuncumuz için geldiğinde kendisine senelik 100 bin Euro teklif ediyor. Biz ise 10 bin Euro verebiliyoruz. Haliyle aileleri, ‘Vay canına, bu çok büyük bir para’ diyor. Bu konuda yapabileceğimiz fazla bir şey yok.”
‘En fazla %10’u futbolcu olabilir’
Jean Kindermans, Anderlecht’te her gün 6 ila 21 yaşları arasında 220 gencin antrenmana çıktığını söylüyor: “Bu çocukların hepsi profesyonel bir futbolcu olmanın hayalini kuruyor. Peki kaçı bunu gerçekleştirebiliyor? En fazla yüzde 10’u. Eğer iyi bir eğitimci değilseniz, geri kalan 200’ünün yeteneksiz olduğunu söyleyerek yolunuza bakabilirsiniz. Ancak ben bunu kendi problemim olarak görüyorum. Bir şekilde futbolcu olamayan gençlere, Anderlecht’te kalmak istedikleri sürece iş garantisi veriyoruz. Tabii iyi bir eğitim almak zorundalar.”
Lukaku ve Batuhan!
Kindermans: “Lukaku’yu 13 yaşında altyapıya aldık. Çok güçlü ve süratliydi ancak tekniği yok denecek kadar azdı. Bu konuda ona yardımcı olmak zorundaydık.” Oldular da... Lukaku, 16 yaşında ilk profesyonel maçına çıktı. 18 yaşında 15 milyon Euro’ya Chelsea’ye, 2014’te ise 35 milyon Euro’ya Everton’a transfer oldu. O şimdi dünyanın en iyi forvetlerinden biri. Kimbilir, 17 yaşında milli formayı giyecek kadar yetenekli olan Batuhan Karadeniz’in de Kindermans gibi her konuda yol gösteren bir hocası olsa, belki şimdi onu da Premier Lig’de seyrediyorduk.
(Fanatik)